Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/612 E. 2021/942 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/612 Esas
KARAR NO : 2021/942

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/11/2020
KARAR TARİHİ : 22/12/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından 26.06.2019 tarihinde davalı aleyhine, kopya başı ödemeli servis sözleşmesine binaen 01.01.2018- 31.07.2019 tarihleri arasına oluşan cari hesap ekstresinden kaynaklanan alacağın ve sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın tahsiline yönelik icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın müvekkili ile imzalanan sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve nihayetinde sözleşmeyi tek taraflı feshettiğini, davalı tarafın takip tutarını ödemediğini ve takibe itiraz ettiğini, taraflarca arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını belirterek, davalının … 6. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının iptalini, takibin işlemiş ve işleyecek faiz ile birlikte devamını, davalı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili davalının adresi itibariyle davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemelerin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, alacaklıya müvekkilinin borcu bulunmadığını, ticari defter ve kayıtları ile bu durumun açıklığa kavuşacağını, davacının sunduğu sözleşmelerde müşteri kısmında taraf olarak ismi ve imzası bulunanların müvekkili şirketin yetkilisi olmadığını, müvekkili şirketin yetkililerinin … ve … olduğunu, ismi geçen kişilerin şirketi, kaşe üzerine müşterek atacakları imza ile temsil ettiklerini, tek başına atacakları imza ile şirketi temsil edemeyeceklerini, dolayısıyla …’ya ait bir imza sebebiyle müvekkili şirketin sorumluluğuna gidilmesinin isabetli olmayacağını, sözleşmenin esaslı noktalarından biri olan taraf ve ehliyet kısmındaki edimleri sebebiyle sözleşmenin geçerli sayılmaması gerektiğini, sözleşmeyle yüklenen edimleri müvekkilinin yerine getirmesinin beklenemeyeceğini, sözleşmeye ve altındaki imzaya itiraz ettiklerini, davacı tarafından sunulan delilleri ve dilekçesinde diğer tüm bahsi geçen iddiaları kabul etmediklerini, davacı tarafından ileri sürülen olayların gerçekleşmediğini, davacının müvekkiline bahsi geçen hizmeti vermediğini, arada geçerli bir fatura olmadığını, davalının teslimi ve hizmeti ispat etme zorunluluğu olduğunu belirterek, davanın reddinı, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Dava, cari hesaptan kaynaklı bakiye alacak ile cezai şartın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı yanca, davalı ile akdolunan sözleşmeler, cari hesap özetleri ve arabuluculuk son tutanağı ibraz edilmiş; Mahkememizce taraf şirketlerin beyan alış/ beyan satış bildirimleri ile dava konusu takip dosyası getirtilmiştir.
Dosya kapsamına alınan kayıt ve belgeler incelenmiştir.
Davalı yanca İcra Müdürlüğünün ve Mahkemenin yetkisine itirazda bulunulmuşsa da, taraflar arasındaki sözleşmelerde İstanbul Mahkemeleri ve İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğu yönünde yetki şartı bulunduğu gibi, uyuşmazlık para borcuna ilişkin olup götürülecek borçlardan olmakla davacının adresi itibariyle davalının yetki itirazlarının yerinde olmadığı kabul edilmiştir.
Dava konusu kapsamında … 6. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı- alacaklı tarafından davalı- borçlu aleyhine 26/09/2019 tarihinde toplam 10.631,11-TL asıl alacağının tahsili talebinde bulunulduğu, davalı- borçlunun yetkiye ve borca itirazlarını içerir dilekçe üzerine takibin durdurulduğu, itirazın iptali davasının da hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması başlıklı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2).Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın 2. Fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz (HMK 222/3). Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Taraflarca sunulan dilekçe ve belgeler ile getirtilen kayıtlar incelenmiş, uyuşmazlık konusu alacakların tarafların ticari defterlerindeki kayıt durumunu tespit noktasında anılan yasal düzenlemeler uyarınca bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş; belirlenen inceleme günü yasal uyarıları içerir şekilde taraflara bildirilmişse de davalı davalı yanca defter ibrazında bulunulmamış, davacı şirket ticari defterleri incelenerek rapor tanzim edilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen mali müşavir bilirkişi tarafından hazırlanan raporda; davacı şirketin 2019 yılı ticari defterlerinin tasdiklerinin süresinde yaptırıldığı, HMK md. 222/2 koşullarını taşıdığı, davacı tarafından davalıya ilişkin … A.Ş. hesabına ilişkin kayıtlarını sunmuş olup incelendiğinde, 2018 yılında devreden 3.600,78 TL davalı borcu ile birlikte davacının 2019 yılı içerisinde tanzim ettiği toplam 10.769,24 TL tutarındaki faturalarının davalı borcu olarak kaydedildiği, karşılığında Ocak, Mart, Nisan ve en son Haziran aylarında toplam 6.830,34 TL davalı ödemesinin davalı alacağı olarak kaydedilmesi neticesinde 26.09.2019 takip tarihi itibariyle 7.539,68 TL davalı borcu olduğu, davacı tarafından davalı şirkete tanzim edilen fatura suretleri sunulmuş olup, içerikleri incelendiğinde, fotokopi çekim bedelleri ve kartuş bedelleri olduğu, ancak faturaların teslimine dair fatura altlarında isim/ imza bulunmadığı, davacı yanın talebi doğrultusunda sözleşmenin 4. maddesi uyarınca faiz hesabı yapılmışsa da faturaların tebliğine ilişkin tespit yapılamadığı, cezai şarta yönelik faiz istemi bakımından sözleşmede hüküm bulunmadığı ve temerrüt ihtarı da sunulmadığı, dosya, davacının usulüne uygun kayıtları ve dayanaklar kapsamında yapılan tespitler neticesinde davacının 7.539,68 TL alacağı ve cezai şart olarak 2.600 TL olarak hesaplandığı, davalı tarafın tespit edilenlerin aksine kayıt belge sunmadığı tespitlerinde bulunulmuştur.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraf vekillerince rapora karşı beyanlarını içerir dilekçeler sunulmuştur. Rapora yönelik itiraz sebeplerinin dosya kapsamında yerinde görülmemesi nedeniyle yeniden veyahut ek bilirkişi incelemesi yaptırılmamış; bilirkişi raporu, teknik, ayrıntılı ve dosya kapsamına uygun hazırlanmakla hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
Bu bağlamda, davalı yanın yasal uyarılara rağmen defter ibrazında bulunmaması nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 222. maddesi uyarınca davalı yanın ticari defter ve kayıtlarını ibrazdan kaçınmış sayıldığı, davacı ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulmuş olması nedeniyle davacı ticari defter ve kayıtlarının sahibi lehine delil niteliğine haiz olduğu kabul edilmiştir.
Davalı vekili, davalı şirketin müşterek imza ile temsil edildiğini, sözleşmenin şirket yetkililerinden … tarafından tek imza ile imzalandığını ve bu nedenlerle sözleşmenin geçerli olmadığını savunmuştur.
Dosya kapsamına alınan ticaret sicil kayıtlarının incelenmesinden, taraflar arasındaki sözleşmelerin imza tarihlerinde davalı şirketin …ve … tarafından müşterek imza ile temsil olunacağının kararlaştırıldığı görülmüştür.
6098 sayılı TBK’nun 46/1. maddesinde; “Bir kimse yetkisi olmadığı hâlde temsilci olarak bir hukuki işlem yaparsa, bu işlem ancak onadığı takdirde temsil olunanı bağlar.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Dosyaya mübrez sözleşmelerde davalı şirket kaşesi üzerinde tek imza mevcut olup, eksik temsil durumu söz konusudur. Ancak, davacı şirketin lehine delil vasfına haiz ticari defterlerinden taraflar arasında süregelen bir ticari ilişki bulunduğunun ve sözleşme kapsamında düzenlenen faturalara ilişkin davalı yanca kısmi ödemeler yapıldığının anlaşılması karşısında, davalı şirketin, eksik temsille oluşturulan sözleşmeleri TBK’nun 46/1. maddesi uyarınca onadığı ve sözleşmeyle bağlı olduğu kabul edilmiştir.
Davacı yanın lehine delil vasfına haiz ticari defterlerinde, davalı adına düzenlediği hizmet faturaları kapsamında takip tarihi itibariyle 7.539,68 TL alacaklı olduğunun tespit edilmiş olması, davalı yanca tespit edilen bedele ilişkin ödeme iddiasında bulunulmadığı gibi bu yönde bir tespit de yapılamamış olması nedeniyle davacının cari hesaptan kaynaklı 7.539,68 TL alacak istemi haklı ve yerinde görülmüştür.
Davalı yanca bakiye fatura bedelleri ödenmediği gibi, aksine, aradaki sözleşme ilişkisi de kabul edilmemekle ve sözleşmeyle bağlı olunmadığı savunulmakla davacının sözleşmelerin 8. maddesi ile düzenlenen cezai şart bedellerini davalıdan talep edebileceği, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada talep edilebilecek cezai şart miktarı 2.600,00 TL olarak tespit olunmakla, davacının cezai şart isteminin de yerinde olduğu kabul edilmiştir.
Davacı yanca bakiye fatura alacaklarına ve cezai şarta yönelik işlemiş faiz talebinde bulunmuş ise de, faturaların davalı yana tebliğinin tespit olunamaması karşısında sözleşmenin 4. maddesinin uygulanamayacak olması, TBK’nun 117. maddesine uygun şekilde bir temerrüt ihtarında bulunulduğunun da iddia ve ispat olunamaması karşısında davacının işlemiş faiz taleplerinin yerinde olmadığı, işin ticari iş kapsamında olması nedeniyle işleyecek faize yönelik taleplerinin ise haklı ve yerinde olduğu, alacağın likit ve itirazın haksız olması karşısında İİK’nun 67/2. maddesi kapsamında icra inkar tazminatı istem koşullarının da oluştuğu sonucuna ulaşılmıştır.
Tüm bu nedenlerle, davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalının … 6. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının 7.539,68 TL cari hesap alacağı ve 2.600,00 TL cezai şart alacağı olmak üzere toplam 10.139,68 TL alacak yönüyle KISMEN İPTALİNE, takibin belirtilen alacak miktarları üzerinden ve bu alacaklara takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi yürütülmesi suretiyle kaldığı yerden DEVAMINA, bu yöndeki fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Hükmolunan alacağın %20’si nispetinde (2.027,94 TL) icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gereken 692,64-TL nisbi ilam harcından peşin alınan 181,56-TL harcın mahsubu ile eksik kalan ‭511,08‬-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Davacının ilk dava açılırken peşin harç olarak yatırdığı 181,56-TL’nın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafın zorunlu arabuluculuk toplantısına mazeretsiz olarak katılmadığı anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk giderinin davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davacının yaptığı ilk masraf 62,20-TL, 900,00-TL bilirkişi ücreti, 128,60-TL posta gideri ücreti olmak üzere toplam ‭1.090,8‬0-TL’ yargılama giderinin, davalı tarafın geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona erdiği anlaşıldığından, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11. maddesi uyarınca davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 5.100,00-TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı vekille temsil olunmaktaysa da, geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona erdiği anlaşıldığından, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11. maddesi uyarınca lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
8-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından sarfedilmeyen kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
9-Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 67/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; davacı vekili yüzüne karşı, davalı yan yokluğunda, HMK’nun 341/1 ve 345. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/12/2021

Katip …
e-imzalıdır .

Hakim …
e-imzalıdır .