Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/593 E. 2021/736 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/593
KARAR NO:2021/736

DAVA:ALACAK
DAVA TARİHİ:20/02/2015
KARAR TARİHİ:21/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı şirketin geçmiş dönemde abonesi olduğu davalı tarafından adreste kullanılan elektrik tüketim miktarına göre fatura tahakkuk ettirildiğini, bu faturalarda “K/K Bedeli” adı altında kayıp/kaçak bedeli alındığının tespit edildiğini, davalı tarafından düzenlenen faturalarda davacı şirkete yansıtılan kayıp/kaçak bedelinin hiçbir hizmetin karşılığı olmadığını, bu bedelin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, kayıp/kaçak bedelinin EPDK kararı ile uygulanıyor olmasının bu bedelin hukuka aykırılığını ortadan kaldırmadığını belirterek, davalı tarafından kayıp/kaçak bedeli adı altında tahsil edilen 1.339.447,28-TL’nin her bir faturanın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davalı şirketin elektrik iletim ve dağıtımı ile iştigal eden elektrik dağıtım ve perakende satış şirketi olmayıp elektriğin dağıtımı ve iletimi ile ilgili mevzuattan kaynaklanan herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, davalı şirketin elektrik satım lisansına sahip bir toptan satış şirketi olduğunu, tarifelerin uygulanmasının lisans sahibi şirketler bakımından kanuni bir zorunluluk olduğunu, aksi takdirde idarenin lisans iptaline varan yatırımlarının söz konusu olduğunu, lisans sahibi şirketlerin, tarifeyi değiştiremeyeceği gibi, tarifede yer almayan bir bedeli de tahsil edemeyeceğini, satış lisansı sahibi şirketlerin tarifeleri uygulayıp uygulamama ve kayıp-kaçak bedeli tahsil etme veya etmeme gibi bir özgürlüğü bulunmadığını, serbest tüketici sözleşmesi yapılmasının yasal bir zorunluluk olup söz konusu sözleşmelerin tacirler arasında yapıldığını, fatura içeriklerine davacının TTK 21. madde kapsamında itiraz etmediğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/05/2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı kararının da davalı lehine olduğunu, sözleşme kapsamında kayıp/kaçak bedeli adı altında bir tutarı davacının iadeye konu yapmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 25/02/2016 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı ile; “Davanın kısmen kabulü ile; 1.392.575,75-TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine,” karar verilmiş, verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 12/03/2020 tarih ve 2020/855 Esas, 2020/2315 Karar sayılı ilamı ile; karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiş, Mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamı sonrasında, bozma ilamında belirtilen hususlara yönelik olarak dosyaya rapor sunan bilirkişi heyetinden ek rapor temin edilmiştir.
Bilirkişi heyeti 25/05/2021 tarihli raporlarında; davacı … A.Ş.’nin (… numaralı abone), davalı … Satış İth. ve İhr. A.Ş. ile imzaladığı sözleşmeyle gereksinim duyduğu elektrik enerjisini ilgili mevzuat çerçevesinde söz konusu süreçte davalı şirketten tedarik etmekte olduğunu, davacının, dava dosyasında sunulan elektrik enerjisi tüketimine ilişkin “Elektrik Faturaları” incelendiğinde de görüleceği üzere, ilgili tesisatı; “Ticarethane Grubu”nda olup, tüketmiş olduğu elektrik enerjisinin tarifesinde belirtilen abone grubuna ait, “Ticarethane Aktif Enerji Tarifesi”ne göre faturalandırıldığını, dava dosyasından dava konusu uyuşmazlığın, ticarethane abonesi olan davacı şirketin 07/2012-…-06/2014 tarihleri arasında kayıp-kaçak bedeli olarak tahsil edilen bedellerin, davalı Şirket’ten iadesi istemine ilişkin olduğunu, 04/12/2015 tarihli “Bilirkişi Kurulu Raporu”nda da açıklandığı üzere somut olayda, dava tarihi itibariyle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/05/2014 tarih ve 2013/7-2454E,, 2014/679K. Sayılı kararında ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin benzer kararlarında, Anayasanın Vergi Ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “….Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır….” şeklindeki düzenleme baz alınarak, 6719 Sayılı Kanun’dan önce, EPDK kararları ile kayıp-kacak bedellerinin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığının kabul edildiğini, ancak, gerekçeleri işbu “Rapor” içeriğinde arz ve izah olduğu üzere, yürürlükteki 6719 Sayılı Yasa’nın geçici 20. maddesi Hükmü’nün “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 inci madde hükümleri uygulanır” şeklinde, 6446 Sayılı Yasa’nın 17. maddesinin ise; “İlgili tüzel kişiler Kurul tarafından onaylanan tarifeleri uygulamakla yükümlüdür ve ilgili faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içeren Kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartları, bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlayıcı” şeklinde olduğunu, sonuç olarak bağlayıcı nitelikteki bu yasak hükümlere ve en son yargı içtihatlarına göre, 6719 Sayılı Kanun kapsamında yapılan tespitlerde; dava konusu edilen abonelik adına tahakkuk ettirilmiş bedeller incelendiğinde, yapılan uygulamanın, 3’er aylık periyodlar halinde EPDK tarafından onaylanmasını takiben yayımlanarak yürürlüğe giren ilgili abone grubu için belirlenen tarifelerle örtüştüğünü, dolayısıyla EPDK tarafından yayımlanan tarifelere dayanılarak dava konusu bedeller ile ilgili kesintiler üzerinde yapılan kontrollerde dağıtım ve perakende satış şirketlerince bu bedellerin tahsil edilmesinin “6719 Sayılı Kanuncun 20. maddesi uyarınca Kurumun Düzenleyici İşlemlerine (EPDK Tarifelerine)” uygun olduğu ve aynca 6719 Sayılı Kanunun 21. maddesinin 17/06/2016 tarihinden sonra, 26. maddesinin de, 17/06/2016 tarihine kadar açılan takip ve davalar ile başvuruları kapsadığından, davalının, söz konusu kesintileri yapmasında bir edim ifasına dayalı haksız (sebepsiz) zenginleşme durumunun bulunmadığını, bu durumda iade yükümünün de söz konusu edilemeyeceğini belirtmişlerdir.
Dava, davacı şirketten kayıp-kaçak bedeli adı altında tahsil edilen miktarların istirdadı talebine ilişkin bulunmaktadır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 12/03/2020 tarihli ve 2020/855 E., 2020/2315 K. Sayılı kararında da belirtildiği üzere; 17/06/2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 Sayılı Kanunun 21 inci maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17 nci maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, kayıp kaçak bedeli maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 Sayılı Kanunun 26 ncı maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
6719 Sayılı Kanunun 21 inci maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17 nci maddesinde yapılan değişiklikler ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedel konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirilmiş; hem de geçici 20 nci maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.
Bu itibarla, karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalar da) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının tespiti gerekmiş, Mahkememizce de bu konu da bilirkişi heyetinden 25/05/2021 tarihli rapor temin edilmiş olup, bilirkişi heyeti raporlarında, davalının, söz konusu kesintileri yapmasında bir edim ifasına dayalı haksız (sebepsiz) zenginleşme durumunun bulunmadığını, bu durumda iade yükümünün de söz konusu edilemeyeceğini belirtmişlerdir.
Her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere ilişkin koşullara göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması ve tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması gibi hallerde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.
Bu nedenlerle Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve mahkememizde de dava konusu yapılan bedellere ilişkin olarak açılan ve halen derdest olan davaların, açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte konusuz kaldığı anlaşıldığından, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ayrıca somut olayda, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Yargıtay 3. HD.’nin yerleşik içtihatları gereği davacının dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı anlaşıldığından, davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmiş ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin de davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı tarafça açılan dava konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2- Alınması gerekli 59,30-TL harcın davacı tarafça peşin harç ve ıslah harcı olarak yatırılan toplam 23.781,92-TL harçtan mahsubu ile bakiye 23.722,62-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa İADESİNE,
3- Davacı tarafından yapılan ve ilk masraf 31,80-TL, posta gideri 270,50-TL, bilirkişi ücreti 2.700,00-TL olmak üzere toplam 3.002,30-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5- Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi AAÜT gereğince belirlenen 4.080,00-TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- 6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince, davacılar ve davalı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile YARGITAY nezdinde TEMYİZ kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.21/10/2021

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır