Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/582 E. 2023/754 K. 23.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/582 Esas
KARAR NO :2023/754 Karar

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:23/05/2011
KARAR TARİHİ:23/10/2023

Davacı tarafından davalılar aleyhine açılan tazminat davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacılar ile davalıların halen ortağı bulundukları … Ltd. Şti’nin 18 eşit ortak ile 03/08/2000 tarihinde kurulduğunu, kuruluşunun Ana sözleşmesi ile aynı zamanda şirket ortakları olan davalıların ve şirket ortağı (merhum) …’ın şirket müdürü olarak görevlendirildiğini, şirket müdürü davalı … ve …’in kendilerine verilen yetkileri kötüye kullanarak, hem mesleki alanda etik olmayan faaaliyetlerde hem de şirketin mali kayıtlarında sahte işlemlerde bulunduklarını, diğer şirket müdürü …’ın yaşlılık ve hastalık nedeniyle tüm bu işlemleri takip edemeyişinden dolayı bazı sahteciliklerin tesadüfen tespit edildiğini, yasal olmayan eylemlerin fark edilmesi üzerine davalılar … ve …’in şirket çalışanlarından … ile şirketin resmi muhasebe görevlisi ve aynı zamanda da …’in bacağı davalı … ve şirket ortaklarından davalı …’e 07/08/2001 tarihinde … 1. Noterliği tarafından tasdik edilen vekaletname ile her biri münferiden olmak üzere ahzu kabza yetkileri de dahil olmak üzere yetkilendirdiklerini, bu kişilerin vekaletname aracılığı ile şirketin denetim yapmış olduğu tüm firmalardan alacaklarını tahsil ederek zimmetlerine geçirdiklerini, münferit imzaları ile davalılara haksız kazan elde ettiklerini, davacıların davalılar aleyhine …. Asliye Ticaret Mahkemesinde haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi talebi ile dava açtıklarını, davacıların davasının kabulü ile, davalılar tarafından yapılan eylemin TTK 547 maddesi kapsamında haksız rekabet oluşturduğunun tespitine ve haksız rekabetin önlenmesine hükmedildiğini, davalı … ve … aleyhine muhalefet ve görevi kötüye kullanma suçuna ilişkin … Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulunulduğunu, davalıların davalı şirkette gerçekleştirdikleri yasa dışı faaliyetleri nedeniyle Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın müfettişleri tarafından yasal olmayan denetim faaliyetleri tespit edilerek şirketin, şirket sahipleri ve imza yetkilisi mimar ve mühendislerin bir yıl süre ile meslekten men edildiklerini, kesinleşmiş mahkeme hükmü ile iptal edilen … Şirketi’nin tasfiyesine ilişkin Ortaklar Kurulu Kararı neticesinde Yargılama süresince geçen yaklaşık 5 yıl süresince piyasada tasfiye halinde olduğu şeklinde bir kanaat oluşturduğundan ticari itibarı ve saygınlığını yitirdiğini, piyasada iş yapamaz hale geldiğini, tüm maddi ve manevi zararların tazmini adına fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla, davacı … adına davalı tarafın 30.000-TL maddi ve 15.000-TL manevi tazminata hükmedilmesine, davacı … adına davalı tarafın 40.000-TL maddi ve 15.000-TL manevi tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; her ne kadar haksız rekabet kararı olduğu kabul edilecek olsa da bu rekabetten doğmuş ve doğabilecek bir zararın da söz konusu olmadığını, koşulları ve yasal durum gereğince, davalı ve diğer ortaklarının kurmuş olduğu … Ltd. Şti kurulmamış ve faaliyette bulunmamış olsaydı da davacıların herhangi bir denetim işi yapmalarının mümkün olmayacağını, dolayısıyla yeni kurulan şirketin önceki şirketin faaliyetleri ve kazançları üzerinde olumsuz bir etkisi olmadığını, haksız rekabet ve bundan kaynaklanan tazminat taleplerinin dayanaksız olduğunu, davacıların şuana kadar bir yapı denetim işi yapmak yönünde bir girişimleri olmadığı gibi şirketi de fiilen tasfiye halinde ve gayri faal halde tutmakta olduklarını, davanın reddine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesine talep etmiştir.
Davalı … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; … Ltd. Şti ‘nin 03/08/2000 tarihinde 18 eşit ortak ile 595 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kurulduğunu, 24/05/2001 tarihinde Anayasa Mahkemesinin 2000/5 sayılı kararı ile 595 sayılı KHK iptal edildiğini, 26/05/2000 tarih ve 24413 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdiğini, KHK’nin iptal edilmesinden sonra şirket ortaklarının tasfiye kararı aldığını, haksız rekabetin söz konusu olmadığını, yeni şirketin 4708 sayılı yasa gereğince kurulduğunu, adresinin de aynı yerde olmadığını, davanın reddine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davalı ile ilgili soyut iddialarının kabul edilemez olduğunu, zira davalının mühendis olmadığından, 4708 sayılı yasa karşısında yapı denetim faaliyeti ifa etmesinin söz konusu olmadığını, davalının davacıları zarara uğratacak şekilde işlem ve muameleler gerçekleştirdiğine dair soyut isnadı da kabul etmediklerini, kaldı ki soyut ve dayanaksız isnatların konu itibariyle bu dava içerisinde ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, davalının hiçbir zaman … Ltd. Şti ‘nin ortağı olmadığını, davanın husumet yönünden reddine, davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Talep; davalıların davalı şirkette birtakım usulsüzlükler yaparak şirket alacaklarını tahsil ettikleri, haksız rekabette bulundukları, gerçeğe aykırı belge tanzim ederek ve tasfiyeye ilişkin iptal edilen ortaklar kurulu kararı ile ve Ağır Ceza Mahkemesinde görülen dava nedeniyle oluşan zararların tazminine ilişkin bulunmaktadır.
BAM KALDIRMA KARARI ÖNCESİ YAPILAN YARGILAMADA:
Davacılarında ortağı olduğu … Ltd. Şti’nde davalıların ortaklıkları ve müdürlük görevleri devrederken, 01/11/2001 tarihinde %50 ‘şer hisseler ve bahsi geçen şirket unvanının önüne sadece “Mavi” kelimesi eklenmek suretiyle Tasfiye Halinde … Ltd. Şti unvanı ile aynı iş kolunda şirket kurdukları ve aynı adresi gösterdikleri yeni kurulan şirket sermayesinin de 731.000,00 TL olarak belirlendiği, … Ltd. Şti. demirbaş ve araçlarının ve müşteri kitlesinin aynı alanda faaliyet göstermek için kurulan Tasfiye Halinde … Ltd. Şti’ne aktarıldığı, bu iş ve eylemlere karşı davacılar tarafından …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde haksız rekabetin tespit ve önlenmesine ilişkin dava açıldığı görülmektedir.
Davalılar … ve … yönünden, adı geçenlerin, verilen vekaletnameye istinaden, diğer davalı şirket yöneticilerinin talimatları doğrultusunda işlem yaptıkları, görev alanı (muhasebeci), keza gerek ağır ceza mahkemesi ve gerekse haksız rekabetin tesbitine dair kesinleşmiş kararda yer alan taraflar arasında bulunmamaları karşısında bu davalılar yönünden talebin pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Tarafların halen ortağı oldukları … Limited Şirketi’nin 2000 yılında ve on sekiz ortak tarafından kurulduğu ve ticaret sicilinin 442518 sicil numarasında kayıtlı olduğu, davalılar ile (vefat eden) …’ın da şirket müdürü olarak atandıkları anlaşılmaktadır.
Yine davalı Tasfiye Halinde … Ltd. Şti’nin ticaret unvanı ve merkez adresinin değişmeyip, 2010 yılında sermaye arttırımına gidildiği ve 2011 yılında da tasfiye memuru değişikliği ile temsil yetkisinin belirlenip, tescil edildiği anlaşılmaktadır. Bu noktada aşağıda belirtilecek olan …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kesinleşen kararı ile 08/08/2001 tarih ve 3 sayılı Ortaklar Kurulu’nun Fesih ve Tasfiye Kararının İptaline karar verilmiştir. Açıklanan bu durum karşısında davalıların haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin devam etmekte olduğu anlaşıldığından zaman aşımına yönelik davalı savunmaları da yerinde değildir.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … sayılı ilamı ile davacılar … tarafından davalılar … Ltd. Şti. İle … ve …’e karşı haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi istemiyle açılan davada “davacıların davasının kabulü ile davalılar tarafından yapılan eylemin TTK 547. Maddesi kapsamında haksız rekabet oluşturduğunun tespitine ve haksız rekabetin önlenmesine ” karar verildiği ve kararın 25/11/2009 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Anılan bu ilamla davalılar … Ltd. Şti , … ve …’ün davacılara karşı haksız rekabette bulundukları kesin hükme bağlanmış bulunmaktadır. TTK’nın 58. Maddesinde; haksız rekabet yüzünden müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari işletmesi veya diğer iktisadi menfaatleri bakımından zarar gören veya böyle bir tehlikeye maruz bulunan kimsenin, kusur var ise zarar ve ziyanın tazminini ve BK ‘nun 49. Maddesinde gösterilen şartlar mevcutsa manevi tazminat verilmesini isteyebileceği, ayrıca davacı lehine ve zarar ve ziyanın tazmininde hakimin haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da hükmedebileceğini ifade etmiştir.
Davacıların şirketin tasfiyesine ilişkin iptal edilen Ortaklar Kurulu Kararı ile oluşan karar talepleri bakımından; …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … sayılı kesinleşen ilamı ile, davacılar … tarafından dava dışı … Ltd. Şti’ne karşı açılan davada şirketin 28/12/2001 tarihli Ortaklar Kurulu Kararı’nın iptaline karar verildiği görülmektedir.
Yine davalılar … ve … hakkında Vergi Usul Kanunu ‘na muhalefet hususunda …. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan kamu davasında … Karar sayılı ilamla sanıklar hakkında muhtelif hapis ve para cezalarına hükmedilmiş, ayrıca … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 13/02/2012 tarihli yazısında Tasfiye Halinde … Ltd. Şti’nin “03/08/2000 tarihinde işe başladığı, sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanmaktan dolayı hakkında vergi inceleme raporu sunulduğundan, Dairece 31/12/2001 tarihinde re’sen terk ettirildiği” bildirilmiştir. Bu durum karşısında davalıların sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyip kullandıkları anlaşılmaktadır. BK ‘nun 49. Maddesinde; şahsiyet hakkı hukuka aykırı şekilde tecavüze uğrayan kişinin, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebileceği ve hakimin manevi tazminatın miktarını tayin ederken, tarafların sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını dikkate alacağı hüküm altına alınmıştır. Yukarıda belirtilen dava ve tespitler karşısında BK’nun 49. Maddesi de dikkate alınarak davacılar yararına uygun bir miktar manevi tazminat takdiri gerektiği sonucuna varılmaktadır. Keza bir müşteri kitlesinin başka bir şirkete aktarılması suretiyle haksız rekabette bulunulması halinde manevi tazminat koşullarının oluştuğunun da kabulü gerekir. Davalı taraflarca ticari defter ve kayıtların incelemeye ibrazından kaçınılmış bulunmaktadır. Bu kapsamda Tasfiye Halinde … Ltd. Şti’nin 2000-2013 yılları arası Kurumlar Vergisi Beyannameleri ve ilgili tüm vergi kayıtları celp edilmiş bu kapsamda bilirkişi kurulundan rapor ve ek raporlar alınmıştır. Davalı şirketin 2003-2011 yılları arası döneme ait gelir tabloları incelendiğinde, Kurumlar Vergisi Beyannamesine göre davalı şirketin 2002 yılındaki kurum kazancı (matrah) 13.991,65 TL, ödenmesi gereken kurumlar vergisi 4.197,45 TL olup 2002 yılındaki vergi öncesi net karı olan 13.991,65 TL hesaplamaya alınarak, vergi önceki net kar miktarları da dikkate alınıp davalı şirketin 2002-2008 yılları arasındaki dönemlere ait vergi önceki net karı toplam 239.647,47 TL ve 2009-2010 yıllarına ait zarar miktarları toplamı da 38.208,56 TL olmakla bunun düşürülmesi ve 2001 yılına ait vergi öncesi net karı olan 34.923,20 TL ‘nin de ilavesi suretiyle 2002-2011 arasındaki dönemlere ait davalı şirket vergi öncesi net karı 236.362,11 TL olarak hesaplanmıştır. Bu noktada davacı tarafça vergi öncesi net kar paylarına ilgili yıllardan itibaren avans faizi uygulanması gerektiği yönünde talep ileri sürülmüş olmakla beraber tespit edilen bu bedele ilgili yıllar itibariyle faiz işletilmesi gerektiğine ilişkin bir yasal dayanak mevcut olmayıp genel hükümler uyarınca ve dava tarihinden öncede davalı yanın temerrüde düşürülmemiş olması karşısında faizin ancak dava tarihinden itibaren işletilebileceği, kaldı ki davacı yanın dava dilekçesi ve netice talebinde faiz istemine yer vermediği görülmekle, talep kapsamı dikkate alınarak ve maddi tazminat talebi bakımından davacıların fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak suretiyle hüküm kurulması gerektiği kanaatine varılmıştır. Diğer yandan davacıların manevi tazminat talebi değerlendirildiğinde; ekonomik ve sosyal durum araştırması yönünde ve BK’nın 47 maddesi hükmüne göre zarara uğrayan da manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün niteliği ve bir ceza olmayıp, mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiş olması, zarar görenin zenginleşmemesi ve zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekleri, olayın ağırlığı, şekli, kusur durumu, gerçekleşen maddi zarar durumları birlikte değerlendirilmek suretiyle hak ve nesafet kuralları ve BK’nın 49. Maddesindeki ağır kusura bağlanması da mümkün olmayıp TCK ‘nın 58. Maddesi hükmü de dikkate alınmak suretiyle takdiren her bir davacı için 7.500,00 ‘er TL manevi tazminat takdiriyle, maddi tazminat talepleri bakımından davanın kabulüne manevi tazminat talepleri bakımından davanın kısmen kabulüne ve diğer davalılar … yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Mahkememiz kararına karşı davacılar vekili tarafından İstinaf kanun yoluna gidilmiştir.
BAM KALDIRMA KARARI:
Mahkememizce verilen hükmü inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12.Hukuk Dairesi 2018/1484 Esas, 2020/836 Karar ve 17/09/2020 tarihli ilamı ile”… Dava; davalıların haksız rekabet ve diğer usulsüz işlemleriyle şirketi zarara uğrattıkları iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, davanın dayanağı 6102 sayılı TTK.nın 56, 553 ve 555. maddeleridir.
Dairemizce davalı Tasfiye Halinde … Ltd. Şti.’nin şirket ticaret sicil kaydı incelendiğinde, şirketin ilk derece mahkemesindeki yargılama devam ederken 09/07/2015 tarihinde sicilden terkin edildiği görülmüştür. Terkin kayıtları sicil tarafından dosyaya gönderilmesine rağmen bu kayıtlar dikkate alınmamış ,terkin edilen şirket hakkında davanın kısmen kabulune karar verilmiştir.
Taraf ehliyeti dava şartı olup davanın her aşamasında re’sen nazara alınması gerektiğinden mahkemece davacıya davalı şirketin ihyası için süre verilip ihya davası açıldığında o dava sonucu beklenerek ona göre karar verilmesi gerekirken sicilden terkin edilen şirket aleyhine hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, işin esası ve tarafların istinaf başvuruları incelenmeksizin, taraf teşkilinin tamamlanmasının ardından esas hakkında bir karar verilmesi için, HMK 353(1)-a-4 maddesi uyarınca hükmün kaldırılmasına ve dava yeniden görülmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/03/2018 Tarih … sayılı hükmün HMK 353(1)a-4 maddesi gereği KALDIRILMASINA;
“Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine….” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
BAM KALDIRMA KARARI SONRASI YAPILAN YARGILAMADA:
İstinaf kaldırma kararı üzerine davanın yeniden görülmek üzere dosyanın mahkememize geldiği, yukarıda belirtilen esasına kaydının yapıldığı, tensip zaptının düzenlendiği ve duruşma günü ile birlikte taraflara usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği görülmüştür.
Kaldırma ilamı sonrası yapılan yargılamada davacıların Tasfiye Halinde … Ltd. Şti.’ne yönelik taleplerinden 19/02/2021 tarihinde feragat ettikleri, yargılamanın devamı sırasında davalılardan …’ün vefatı ile mirasçılarının mirası reddettiklerine dair kesinleşmiş Mahkeme hükmü uyarınca davacıların bu davalı yönünden de açılan davadan 15/05/2023 tarihinde Mahkememiz huzurunda vermiş oldukları feragat beyanlarının bulunduğu anlaşılmıştır.
TTK’nın 613. Maddesi uyarınca şirket ve ortaklarına yöneltilen dava nedeniyle her bir davalının sorumluluğunun bağımsız olduğu, dava dilekçesi ve sair beyanlarda davalılar yönünden müştereken ve müteselsilen talebin bulunmadığı, dava konusu taleplerin bu birlikte sorumluluk kurallarına tabii olmadığı, bu halde diğer davalılar yönünden yapılan feragatin sirayeti hususunu doğuracak bir durumun mevcut olmadığı anlaşılmıştır.
Davalılardan …’nun, verilen vekaletnameye istinaden, diğer davalı şirket yöneticilerinin talimatları doğrultusunda işlem yaptıkları, şirketteki görev alanları, erek ağır ceza mahkemesi ve gerekse haksız rekabetin tesbitine dair kesinleşmiş kararda yer alan taraflar arasında bulunmamaları karşısında bu davalılar yönünden talebin pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … sayılı ilamı ile davacılar … tarafından davalılar … Ltd. Şti. İle … ve …’e karşı haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi istemiyle açılan davada “davacıların davasının kabulü ile davalılar tarafından yapılan eylemin TTK 547. Maddesi kapsamında haksız rekabet oluşturduğunun tespitine ve haksız rekabetin önlenmesine ” karar verildiği ve kararın 25/11/2009 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Anılan bu ilamla davalılar … Ltd. Şti, … ve …’ün davacılara karşı haksız rekabette bulundukları kesin hükme bağlanmış bulunmaktadır. TTK’nın 58. Maddesinde; haksız rekabet yüzünden müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari işletmesi veya diğer iktisadi menfaatleri bakımından zarar gören veya böyle bir tehlikeye maruz bulunan kimsenin, kusur var ise zarar ve ziyanın tazminini ve BK ‘nun 49. Maddesinde gösterilen şartlar mevcutsa manevi tazminat verilmesini isteyebileceği, ayrıca davacı lehine ve zarar ve ziyanın tazmininde hakimin haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da hükmedebileceğini ifade etmiştir.
Yine davalılar … ve … hakkında Vergi Usul Kanunu ‘na muhalefet hususunda …. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan kamu davasında … Karar sayılı ilamla sanıklar hakkında muhtelif hapis ve para cezalarına hükmedilmiş, ayrıca … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 13/02/2012 tarihli yazısında Tasfiye Halinde … Ltd. Şti’nin “03/08/2000 tarihinde işe başladığı, sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanmaktan dolayı hakkında vergi inceleme raporu sunulduğundan, Dairece 31/12/2001 tarihinde re’sen terk ettirildiği” bildirilmiştir. Bu durum karşısında davalıların sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyip kullandıkları anlaşılmaktadır. BK ‘nun 49. Maddesinde; şahsiyet hakkı hukuka aykırı şekilde tecavüze uğrayan kişinin, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebileceği ve hakimin manevi tazminatın miktarını tayin ederken, tarafların sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını dikkate alacağı hüküm altına alınmıştır.
Yukarıda belirtilen dava ve tespitler karşısında BK’nun 49. Maddesi de dikkate alınarak davacılar yararına uygun bir miktar manevi tazminat takdiri gerektiği sonucuna varılmaktadır. Keza bir müşteri kitlesinin başka bir şirkete aktarılması suretiyle haksız rekabette bulunulması halinde manevi tazminat koşullarının oluştuğunun da kabulü gerekir. Davalı taraflarca ticari defter ve kayıtların incelemeye ibrazından kaçınılmış bulunmaktadır. Bu kapsamda Tasfiye Halinde … Ltd. Şti’nin 2000-2013 yılları arası Kurumlar Vergisi Beyannameleri ve ilgili tüm vergi kayıtları celp edilmiş bu kapsamda bilirkişi kurulundan rapor ve ek raporlar alınmıştır.
Davalı şirketin 2003-2011 yılları arası döneme ait gelir tabloları incelendiğinde, Kurumlar Vergisi Beyannamesine göre davalı şirketin 2002 yılındaki kurum kazancı (matrah) 13.991,65 TL, ödenmesi gereken kurumlar vergisi 4.197,45 TL olup 2002 yılındaki vergi öncesi net karı olan 13.991,65 TL hesaplamaya alınarak, vergi önceki net kar miktarları da dikkate alınıp davalı şirketin 2002-2008 yılları arasındaki dönemlere ait vergi önceki net karı toplam 239.647,47 TL ve 2009-2010 yıllarına ait zarar miktarları toplamı da 38.208,56 TL olmakla bunun düşürülmesi ve 2001 yılına ait vergi öncesi net karı olan 34.923,20 TL ‘nin de ilavesi suretiyle 2002-2011 arasındaki dönemlere ait davalı şirket vergi öncesi net karı 236.362,11 TL olarak hesaplanmıştır.
Bu noktada davacı tarafça vergi öncesi net kar paylarına ilgili yıllardan itibaren avans faizi uygulanması gerektiği yönünde talep ileri sürülmüş olmakla beraber tespit edilen bu bedele ilgili yıllar itibariyle faiz işletilmesi gerektiğine ilişkin bir yasal dayanak mevcut olmayıp genel hükümler uyarınca ve dava tarihinden öncede davalı yanın temerrüde düşürülmemiş olması karşısında faizin ancak dava tarihinden itibaren işletilebileceği, kaldı ki davacı yanın dava dilekçesi ve netice talebinde faiz istemine yer vermediği görülmekle, talep kapsamı dikkate alınarak ve maddi tazminat talebi bakımından davacıların fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak suretiyle hüküm kurulması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Diğer yandan davacıların manevi tazminat talebi değerlendirildiğinde; ekonomik ve sosyal durum araştırması yönünde ve BK’nın 47 maddesi hükmüne göre zarara uğrayan da manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün niteliği ve bir ceza olmayıp, mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiş olması, zarar görenin zenginleşmemesi ve zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekleri, olayın ağırlığı, şekli, kusur durumu, gerçekleşen maddi zarar durumları birlikte değerlendirilmek suretiyle hak ve nesafet kuralları ve BK’nın 49. Maddesindeki ağır kusura bağlanması da mümkün olmayıp TCK ‘nın 58. Maddesi hükmü de dikkate alınmak suretiyle takdiren her bir davacı için 7.500,00 ‘er TL manevi tazminat takdiriyle, maddi tazminat talepleri bakımından davanın kabulüne manevi tazminat talepleri bakımından davanın … yönünden kısmen kabulüne ve diğer davalılar … yönünden davanın pasif husumet yokluğu ve … ve Tasfiye Halinde … Ltd.Şti nedeniyle feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-)Davalılar … yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
1-a-) Davalı … vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca ve red sebebi de dikkate alınarak takdir olunan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınıp, bu davalı tarafa verilmesine,
1-b-) Davacı tarafça bu davalılar yönünden yaptığı giderlerin üzerinde bırakılmasına,
2-)Davalılar Tasfiye Halinde … Ltd.Şti ve … yönünden açılan davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-a-) Davacı tarafça bu davalılar yönünden yaptığı giderlerin üzerinde bırakılmasına,
3-)Davacıların maddi tazminat taleplerine yönelik davalarının kabulü ile; davacı … için 40.000,00 TL ve … için 30.000,00 TL olmak üzere toplam 70.000,00 TL maddi tazminatın davalı …’den tahsili ile davacılara verilmesine,
-Maddi tazminat talebi bakımından davacıların fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına,
3-a-) Davacılar maddi tazminat davasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 17.900,00TL tek vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacılara VERİLMESİNE,
4-) Davacıların manevi tazminat talepleri yönünden davalarının kısmen kabul, kısmen reddi ile; davacı … için 7.500,00 TL ve davacı … için de 7.500,00 TL olmak üzere toplam: 15.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’den tahsili ile davacılara VERİLMESİNE,
-Davacıların fazlaya dair manevi tazminat taleplerinin REDDİNE,
4-a-)Davacılar manevi tazminat davasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2 maddesine göre hesaplanan 15.000,00 TL tek vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-b-)Davalı … manevi tazminat davasında vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2 maddesine göre hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalı …’e VERİLMESİNE,
5-)Maddi tazminat yönünden alınması gereken 4.781,70 TL harcın peşin alınan 1.485,00 TL’den mahsubu ile kalan 3.296,70 TL’ nin davalı …’den alınarak Hazineye GELİR YAZILMASINA,
-Manevi tazminat yönünden alınması gereken 1.024,65TL harcın davalı …’den alınarak Hazineye GELİR YAZILMASINA.
6-)Davacının yaptığı yargılama giderlerinden 31,04 TL başvuru harcı, posta ve bilirkişi ücreti gideri 1.843,00 TL olmak üzere toplam: 1.874,04 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre yapılan hesaplamaya göre 1.592,93 TL’nin davalı …’den alınarak davacılara VERİLMESİNE, bakiye kısmın davacılar üzerinden bırakılmasına,
7-)Taraflarca yatırılan gider ve delil avanslarından var ise artan kısımların karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine,
Dair, davacı vekili ile karar taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nın 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 23.10.2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır