Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/571 E. 2021/370 K. 17.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/571
KARAR NO:2021/370

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ:15/10/2020
KARAR TARİHİ:17/05/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; yetkiye yönelik olarak haksız filin vuku bulduğu yerin … ilçesi olduğunu ve takibin yetkili yerde başlatıldığını, icra takibine vaki yetki itirazın reddi gerektiğini, müvekkilinin sigorta şirketi sigortalısı …’a ait …/ … adresindeki evinin yan trafta bulunan mülkiyeti davalılardan … A.Ş. Ait ve diğer davalı … Sigorta A.Ş. Tarafından sigorta bulunan binadan kaynaklanan dahili su hasarı sebebiyle 02/12/2019 ve 05/01/2020 tarihlerinde meydana gelen olaylardan dolayı zarar gördüğünü, zarar sebebiyle yapılan inceleme sonucu müvekkili şirket tarafından sigortalısına 20.900,00-TL ödendiğini ve zararın sebebinin tefrik edilerek sorumluluk kapsımında davalılardan rucüen 18.900TL talep edildiğini, davalıların ödemeden imtina ettiklerini bunun üzerine uyuşmazlığın dava şartı arabuluculuk kapsamında olmasına binaen İstanbul Arabuluculuk bürosuna müracaat edildiğini anlaşmanın mümkün olmadığını, ekspertiz raporuna göre zararın davalılar sorumluğundaki binadan gelen sulardan ve bina sahibinin alması gereken tedbirlerin alınmamasından kaynaklandığını bu hususlar ibraz edecekleri raporlar ve keşfen de teyit edileceğini, sigortalı şirketin poliçe limit ve teminatıyla sorumlu olduğunu yetki itirazının ve esasa dair itirazların iptalini ve takibin devamını, davalıların %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetini yargılama masrafları ve vekalet ücretinin de karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının davalıya rücu edilmesi için öncelikle sigortalısının hukuki haklarına kanunda öngörülen şekilde halef olduğunu kanıtlamasının gerektiğini, ilgili bölümlerde meydana geldiği iddia edilen hasar artışının, davacının sigortalısı tarafından gerekli onarım işlemlerinin yapılmaması ve zararın artmaması için gereken tedbirlerin alınmaması nedeniyle meydana geldiğini, dava konusu olay nedeniyle oluşan hasarların dava dayanağı sigorta poliçesi kapsamında olmadığını, davaya konu olay nedeniyle oluşan zararlar bakımından müvekkili sigorta şirketi ve sigortalısına sorumluluk atfedilmesinin mümkün olmadığını, huzurdaki davada müvekkilinin sorumluluğu açısından sigortalının davaya konu su hasarının meydana gelmesinde kusurlu olduğu ve dolayısıyla müvekkilinin de sigortacı olarak zarardan sorumlu olduğu belirtilmekte bu sorumluluğun poliçede yer alan Yangın Mali Mesuliyet teminatına dayandırıldığı düşünülmekte olduğunu, ancak dava konusu 02/12/2019 ve 06/01/20201 tarihinde meydana gelen iki ayrı olayın rizikonunun meydana geldiği adresin üst katında bulunan 3 numaralı daire terasında kaynaklandığının iddia edildiğini, davacının eksperi tarafından hazırlan 11/12/2019 ve 08/01/2020 tarihli raporda da uyuşmazlık konusu hasarın riziko adresinin üst katında bulunan 3 numaralı villanın teras bölümünden kaynaklandığının belirtildiğini, ancak dava dilekçesinde uyuşmazlık dava konusu olayın davacı şirketin sigortalısına ait konutun yan tarafında bulunan mülkiyeti …… Ait olan ve müvekkil şirketi tarafından sigortalanan 4 numaralı daireden kaynaklandığı iddia edildiğini, hiçbir şekilde raporları kabul anlamına gelmemekle birlikte bizzat davacı tarafından aldırılan raporda dahi hasarın üst katta bulunan 3 numaralı dairenin terasından kaynaklandığının tespit edildiğini, müvekkili şirketin sigortalısına ait konutla ilgisi olmayan zarara ilişkin sorumluluğunun bulunmadığını, dava konusu hasarın sigortalının konutundan kaynaklanmadığı ve talep edilen zararların poliçe teminat kapsamı dışında yer alması sebebiyle müvekkil şirketin sorumluluğun da bulunmadığı gözetilerek haksız davanın reddini, her halükarda hasarın nedeni ve gerçek zararın sorumluluk sınırları çerçevesinde bilirkişi aracılığıyla tespit ettirilmesini, davacının icra inkar tazminatına ilişkin taleplerinin reddini, haksız ve kötü niyetli olan davacının alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmilini savunmuştur.
Davalı …. A.Ş. vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu olayda davacı şirketin sigortalısına …/… adresindeki evin yan tarafta bulunan mülkiyeti müvekkil şirkete ait ve diğer davalı … sigorta A.Ş. tarafından sigortalı bulunan binadan kaynaklı dahili su hasarı nedeniyle 02/12/2019 ve 05/01/2020 tarihlerinde meydana gelen 2 ayrı olayda zarar gördüğünün ve buna bağlı olarak da davacı şirket sigorta şirketinin eksperlerinin düzenlediği rapora istinaden sigortalıya ödeme yapıldığının iddia edildiğini, davacı şirket eksperlerinin tek taraflı yaptığı ve subjektif değerlendirmelere içeren bu tespit ve değerlendirmelere itiraz ettiklerini, iddia edilen hasarın müvekkil şirkete ait bağımsız bölümle bir ilgisi veya illiyeti bulunmadığını, davacı şirket rücu mekanizmasınını işletebilmek adına zoraki bir illiyet kurma çabası içerisine girdiğini, iddia edilen hasarın davacı şirketin sigortalısına ait evdeki izolasyon eksikliği/yokluğu nedeniyle oluştuğunu, yine davacı şirket sigortalısının gerekli önlem ve tedbirleri almadığını, bir başka deyişle, davacının sigortalısına ait evle ilgili sorundan kaynaklandığını, 06.01.2020 tarihli yoğun yağışla ilgili olduğunu, sıra dışı yoğun ve beklenmedik taşkın şeklindeki yağışlara hazırlıklı olmayan bakımsız yapıların bu durumdan etkilendiğini bu konunun müvekkil şirkete ait bağımsız bölümle ilgisi bulunmadığını, 1. Olaydan sonra da müvekkil şirkete herhangi bir ihbar veya bildirimde bulunmadığını bu yönüyle usulüne uygun yapmış bir hasar ihbarından dolayısıyla temerrütten bahsetmenin mümkün olmadığını, müvekkili şirket yönünden yetkili icra dairesinin … icra daireleri olduğunu, icra takibinin yetkisiz icra dairesinde başlatıldığını, yetki itirazlarının olduğu dosyanın yetkili … Asliye Ticaret mahkemesine gönderilmesini, aksi halde yapılacak yargılama neticesinde davacının yasal dayanaktan yoksun haksız davasının müvekkil şirket yönünden reddini, haksız ve kötüniyetle takip başlatılan davacı aleyhine takip konusu alacağın %20 si oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasını savunmuştur.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dosyada delil olarak; dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçeleri ve ekleri, hasar dosyaları, poliçe suretleri ve tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
Dava, 02/12/2019 ile 05/01/2020 tarihlerinde sigortalı dairede meydana gelen dahili su hasarları sonucunda dava dışı sigortalıya ödenen bedelin, TTK’nın 1472. maddesinde düzenlenen halefiyet ilkesi kapsamında rücuen tahsili talebiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemlerine ilişkindir.
Dosyaya mübrez ekspertiz raporları ve 22/03/2019-22/03/2020 dönemlerini kapsar şekilde düzenlenen … no.lu … Konut Yangın Katılım Sigorta Poliçesinden daimi konut (mesken) olarak kullanıldığı anlaşılan ve riziko adresi; … Mah. … Cad. … Sitesi A-4 Apt. No:1 L Daire:1 …/… olan ve dava dışı … …’ a ait binanın … Sigorta A.Ş tarafından sigortalandığı anlaşılmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1. maddesinde “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” denilmekle, aynı yasanın 114/1-c maddesinde “Mahkemenin görevli olması” dava şartları arasında sayılmıştır. Yasal düzenlemeler kapsamında öncelikle görev yönüyle inceleme ve değerlendirme yapılması gerekmiş, davalı yanca yetki itirazında bulunulmuşsa da yetki ilk itirazının ancak görevli mahkeme tarafından değerlendirilebilecek olması nedeniyle bu aşamada herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır.
TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir.
6102 sayılı TTK ‘nun 4/1-(a) maddesinde, her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekmektedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesine göre, sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra, hukuken sigortalının yerine geçerek, sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın, tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği, sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacının, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilecektir. Bu durumda da görevli mahkeme, dava dışı sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki içeriğine göre belirlenecektir.
Somut olayda; riziko konusu daire, ekspertiz raporunda ve sigorta poliçesinde de belirtildiği üzere daimi konut (mesken) sıfatına haizdir. Aksi yönde hasarlanan yerin ticari işletme sıfatına haiz olduğuna dair dosyada herhangi bir yazılı bilgi ve belgeye de rastlanılmamış, bu yönde bir iddiada da bulunulmamıştır. Davacının dava dışı sigortalısı … … gerçek kişidir, sigortalının gerçek kişi tacir olduğuna ilişkin herhangi bir bilgi ve belge mevcut olmadığı gibi, riziko konusu daimi konut olduğundan aksi yönde sigortalının tacir olduğu kabul edilse dahi davanın ticari işletmesiyle ilgili bir uyuşmazlıktan kaynaklandığının kabulü mümkün değildir. Dava, sigorta sözleşmesinden de kaynaklanmayıp, davalının kusuru ile gerçekleşmesine sebebiyet verdiği iddia edilen haksız fiilden kaynaklandığından, HMK’nun 114/1-c maddesine göre davaya bakma görevi genel görevli olan asliye hukuk mahkemesine ait olup, Mahkememizin görevsizliği nedeniyle ve HMK’nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli olan … ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde görevli mahkemeye gönderme talebinde bulunulmaması durumunda HMK. 20. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
4-6100 sayılı HMK. 331/2. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı yanın yokluğunda HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 17/05/2021

Katip …

Hakim …