Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/570 E. 2022/13 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/638
KARAR NO : 2022/14

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)

DAVA TARİHİ : 13/11/2020
KARAR TARİHİ : 13/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Şirket Genel Kurul Kararının Butlanı veya İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili …Belediyesi’nin davalı şirkette … Grubu 9.050.000 adet paya sahip olup, Belediye Başkam…’in ise, davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olduğunu, müvekkilinin pay sahibi sıfatıyla haiz olduğu ve vazgeçilmez haklarından olan genel kurula katılma ve oy kullanma hakkının, hukuka aykırı ve mesnetsiz bir biçimde kısıtlama getirilmiş olup; dava konusu 15/10/2020 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan tüm kararların TTK m. 447 uyarınca butlan ile malul olduğuna veya iptaline karar verilmesi gerektiğini, müvekkilini temsilen, aynı zamanda davalı şirket yönetim kurulu üyesi de olan Belediye Başkanı …’ın genel kurula katılma hakkının engellediğini, buna gerekçe olarak müvekkili Belediye Meclisinin 09/07/2020 tarihli ve … nolu kararı ile …’in 17/07/2020 tarihinde yapılan genel kurul toplantısı için yetkilendirildiği, anılan meclis kararının 15/10/2020 tarihli genel kurula katılma yetkisi vermediği gösterildiğini, buna ilaveten Genel Kurul Toplantı Tutanağında Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü’nün 15/05/2019 tarihli ve … sayılı; belediyeleri temsilen şirketlerin genel kurullarına katılacak temsilcilerin belediyenin karar organı olan belediye meclisince karar verileceğine dair yazısına (“Bakanlık Yazısı”) yer verildiğini, oysa ki, müvekkilinin belediye tüzel kişiliğini haiz olup, anılan tüzel kişiliğin gerçek kişi temsilcisi belediye başkanı olan … olduğunu, Belediye Kanunu’nun açık hükümlerinden anlaşıldığı üzere, belediye başkanlarının, belediyelerin ortağı bulundukları şirketlerin genel kurullarında belediyeleri temsil etmelerinin önünde hiçbir yasal engel bulunmadığını, Bakanlık Yazısı da bu hususa engel teşkil etmediğini, normlar hiyerarşisi uyarınca kanunun açık hükmü belediye başkanına belediyeyi şirket genel kurulunda temsil etme yetkisi verirken Bakanlık Yazısı’nın kanunlara göre öncelikle uygulanmasının mümkün olmadığını, dava konusu genel kurulda, davalı şirket sermayesinin artırımına karar verildiğini, böylelikle çoğunluk pay sahipleri ve davalı şirket yönetimi tarafından müvekkilin pay sahipliği haklarının daha da kısıtlanması amacıyla haksız ve kötüniyetli olarak sermaye artışı yapıldığını, bir şirketin özvarlığını güçlendirmesini sağlayacak başkaca imkânlar mevcut iken, nakit sermaye artırım kararı alınmasının dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini, sermaye artışına ilişkin herhangi bir makul gerekçenin gösterilmediğini, sermaye artırımı kararı yalnızca sermaye artırımının belli bir pay sahibi ve davalı şirket liman işletmecisi olan … A.Ş.’nin paylarının arttırılması için alınmış bir karar olup; sırf bu durum dahi, azınlık paylarının ve müvekkilinin paylarına verdiği zarar göz önüne alınmasa bile, kararın dürüstlük kuralına aykırılığını şüpheye mahal bırakmayacak ölçüde gözler önüne serdiğini, buna ilaveten, bu sermaye artırımına bağlı olarak alınan rüçhan haklarının kısıtlanmasına ilişkin genel kurul kararının da iptal edilmesi gerektiğini, sermaye artırımı kararı ile arttırılan sermayenin büyük bir çoğunluğu yalnızca belli bir pay sahibi ve davalı şirket liman işletmecisi olan … A.Ş.’nin borcuna mahsuben yapılmış olup, … A.Ş. dışındaki A grubu diğer tüm pay sahiplerinin rüçhan haklarının kısıtlandığını, bu durumun eşit işlem ilkesine ve dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini, sermaye artırımı ve buna bağlı olarak rüçhan haklarının kısıtlanmasına ilişkin kararın dayanağı olan rapor hiçbir surette rüçhan haklarımın kısıtlanmasına ilişkin haklı bir gerekçe içermediğini, rüçhan hakkı yalnızca belli bir pay sahibi ve davalı şirket liman işletmecisi olan …A.Ş.’ye tanınmış, onun dışındaki payların rüçhan haklarının kısıtlandığını belirterek; davalı şirketin 15/10/2020 tarihli Genel Kurulu’nda alınan kararların butlan ile batıl olduğunun tespitine; bu yönde kanaat oluşmaması halinde, davalı şirketin 15/10/2020 tarihli Genel Kurulu’nda alınan kararların geçersizliğinin tespitine ve iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı belediyenin usulüne uygun olarak toplantıya davet edildiğini, belediye başkanının da, belediye’yi temsil etmek üzere toplantıya geldiğini, ancak, belediyeyi temsil belgesi olarak, müvekkili şirketin 17/07/2020 tarihinde yaptığı başka bir olağan genel kuruluna katılmak üzere verilen yetki belgesini ibraz ettiğini, dava konusu 15/10/2020 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısına ilişkin olarak belediyeyi temsil etmek üzere herhangi bir yetki belgesi ve/veya vekaletname sunmadığını, kaldı ki, davacı belediyenin sahip olduğu %5 oy’un, toplantıda alınan kararları değiştirebilecek yeterlikte olmadığını, davacının, müvekkili şikette … hisse sahibi olup,… hissedarların rüçhan haklarını kullanmasının kısıtlanmadığını, rüçhan hakları kısıtlananların sadece A Grubu hissedarlar olduğunu, müvekkili şirketin kurucu ortaklarından olan davacının müvekkili şirketin liman yatırımı süresince gelir getiren bir faaliyetinin olmadığını, kuruluş amacı ve yegane yatırımı olan limanın inşası, personel giderleri ve daha pek çok harcamanın tamamen ortakların, sağladıkları finansman ile karşılandığını bildiğini, sermaye artışını iç kaynaklardan sağlaması mümkün olmadığından, şirket ortağı …A.Ş.’nin, şirketten olan alacağına karşılık, A grubu hissedarlara ait rüçhan haklarının…A.Ş. tarafından kullanılması yolu ile sermaye artışına gidildiğini, bu hususların SPK tarafından yetkilendirilmiş bağımsız denetim kuruluşunun şirkette yaptığı inceleme sonucunda verdiği raporla da tespit edildiğini, dava konusu genel kurulda alınan kararların, yasa, ana sözleşme ve objektif iyi niyet kurallarına uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, 6102 Sayılı TTK’nun 445 ve devamı maddeleri gereğince davalı şirketin 15/102020 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların butlan ile batıl olduğunun tespiti, olmadığı takdirde alınan kararların geçersizliğinin tespiti ve iptaline karar verilmesi talebine ilişkin bulunmaktadır.
Mahkememizce, dava konusu yapılan genel kurul toplantı tutanağı, hazirun cetveli, toplantı hazırlık dönemine ilişkin kayıtlar, tarafların sunmuş olduğu bilgi ve belgeler, ticaret sicil kayıtları, taraf ticari defter ve kayıtları dosyamız arasına alınmış, bilirkişi heyetinden rapor temin edilmiştir.
Dosya kapsamının incelenmesinden Belde Liman İşletmeleri Anonim Şirketi’nin Olağanüstü Genel Kurul Toplantısının 15 Ekim 2020 tarihinde saat 11.00’de … Caddesi No:.. …Merkezi Kat:.. Mecidiyeköy İstanbul adresinde, T.C. Ticaret Bakanlığı İstanbul …Müdürlüğü’nün 14/10/2020 tarih ve … sayılı yazıları ile görevlendirilen Bakanlık Temsilcisi Sn. …’nin gözetiminde yapıldığı, Toplantıya ait davet, kanun ve esas sözleşme ve Şirket Genel Kurulunun Çalışma Esas ve Usul Hakkındaki İç Yönergesinde öngörüldüğü gibi, gündemi de içerecek şekilde Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin 21/09/2020 tarih ve 10164 sayılı nüshasında ilan edilmek suretiyle, süresi içerisinde yapıldığı, ayrıca nama yazılı pay sahiplerine, 25/09/2020 tarihli PTT Gayrettepe Şubesi PTT taahhütlü alındı listesinden davet iletildiği, taahhütlü mektupla toplantı gün ve gündeminin bildirilmesi suretiyle süresi içerisinde ilan daveti yapıldığı, ortaklar pay defterine uygun olarak hazırlanmış hazır bulunanlar listesinin tetkikinden, şirketin toplam 181.000.000,00-TL sermayesine tekabül eden toplam 181.000.000 adet hisseden, 1 adedinin asaleten, 171.949.997 adedinin temsilen (vekaleten) olmak üzere toplam 171.949.998,00-TL’lik sermayeye tekabül eden 171.949.998 payın toplantıda temsil edildiği ve böylece gerek kanun gerekse esas sözleşmenin 17. ve 37. maddesinde öngörülen asgari toplantı nisabının mevcut olduğunun anlaşılması üzerine toplantının Yönetim Kurulu Üyesi …tarafından açılarak gündemin görüşülmesine geçildiği anlaşılmıştır.
Davalı şirketin 15/10/2020 tarihli genel kurul toplantısında alınan ve geçersizliği iddia edilen kararlar;
-Genel Kurul Toplantı Tutanağının 2. maddesinde davacı Belediyeyi temsilen Belediye Başkanı …’in ibraz ettiği, 09/07/2020 tarihli …no’lu meclis kararına istinaden dava konusu genel kurulda Belediyeyi temsil edip edemeyeceği,
-Genel Kurul Toplantı Tutanağının 3. maddesinde Yönetim Kurulu’nun Türk Ticaret Kanunu’nun 461. maddesinin 2. fıkrasına göre hazırlanan (A) grubu hissedarlar yönünden rüçhan hakkının kullanımının kısıtlanmasına ilişkin raporun onaylanması,
-Genel Kurul Toplantı Tutanağının 4. maddesinde şirketin 181.000.000,00-TL tutarındaki sermayesinin bedelli olarak 69.000.000,00-TL tutarında artırılarak 250.000.000,00-TL’ye çıkarılmış olup; bedelli artırım tutarı olan 69.000.000,00-TL karşılığında (65.550.000) adet (A) grubu ve (3.450.000) adet (B) grubu pay ihraç edilmesine, yeni ihraç olunan 65.550.000 adet (A) grubu yeni paya ilişkin rüçhan hakkının kullanımının bir üst gündem maddesindeki rapor doğrultusunda kısıtlanmasına; Şirketin esas sözleşmesinin “Sermaye” başlıklı 7. maddesinin toplantı tutanağının ekinde yer alan şekilde tadil edilmesine; yeni ihraç olunan (A) ve (B) grubu paylara ilişkin olarak gerekli işlemlerin yapılması konusunda yönetim kuruluna yetki verilmesine ilişkin kararlardır.
Genel kurul kararlarının butlanı 6102 Sayılı TTK m. 447’de düzenlenmiştir. Bu madde;
“(1) Genel kurulun, özellikle;
a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran,
b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran,
c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermaye­nin korunması hükümlerine aykırı olan, kararları batıldır.” hükmünü içermektedir.
6102 Sayılı TTK m. 447’de butlan yaptırımı, kararların içeriği göz önünde bulundurularak düzenlenmiştir. Diğer bir deyişle bizatihi kararın içeriği, TTK m. 447’de sayılan konularda düzenleme getirmektedir. Bununla birlikte kararın alınmasına ilişkin ilgili kurallara aykırılıklar, butlana sebebiyet vermeyecektir. Dolayısıyla genel kurul kararının içeriği, TTK m. 447’de sayılanlar veya bunun dışında kalan emredici hükümlerle ilgili değilse butlan söz konusu olmayacaktır. Bu tür aykırılıklar ancak TTK’nun 446/1-b maddesinde düzenlenen iptal talebinin konusunu oluşturabilecektir.
Genel kurul kararlarının iptali, 6102 Sayılı TTK m. 445 ve 446’da, butlan ile ortak hükümleri ise TTK m. 448-451 arasında düzenlenmiştir.
6102 Sayılı TTK’nun 445. maddesi; “446 ncı maddede belirtilen kişiler, ka­nun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.” hükmünü içermektedir. Buna göre iptal sebepleri; kararın kanun hükümlerine, ana sözleşme düzenlemelerine, dürüstlük kuralına aykırılıktır. Bu üç sebep dışında bir iptal gerekçesi yoktur. Bunun anlamı, genel kurul kararları bakımından mahkemelerin yerindelik denetimi yapamayacaklarıdır.
6102 Sayılı TTK’nun iptal davası açabilecek kişileri düzenleyen 446. maddesi de; “(1) a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten,
b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcile­rinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilme­diğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararı­nın alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri,
c) Yönetim kurulu,
d) Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri, iptal davası açabilir.” hükmünü içermektedir.
Dava konusu Genel Kurul Toplantı Tutanağının 2. maddesinde, davacı Belediye’yi temsilen Belediye Başkanı …’in ibraz ettiği 09/07/2020 tarihli… no’lu meclis kararına istinaden Belediye’yi temsil edip etmeyeceği tartışılmıştır. Söz konusu Belediye meclis kararı, … A.Ş.’nin 17/07/2020 tarihinde yapılmış olan Genel Kurul toplantısı için yetkilendirmeyi içerdiği, bu meclis kararının 15/10/2020 tarihli dava konusu genel kurula katılma yetkisi vermediği, alınacak yeni kararın da ancak geleceğe şamil olacağından bu toplantı açısından geçerli olamayacağı ve bu nedenle toplantıda hazır bulunanlar listesini pay sahibi olarak imzalayamayacağı belirtilmiştir.
Pay sahibi Belediyeyi temsilen şirketlerin genel kuruluna katılacak temsilcilerin belirlenmesinde, belediyedeki hangi organın (belediye başkanı, belediye encümeni, belediye meclisi) kararının aranması gerektiği hususunda tereddüte düşülmesi üzerine, Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü’nün “Belediye Şirketleri” konulu …-431.04 sayılı Ticaret Sicil Müdürlüklerine gönderilen 24/04/2019 tarihli ve … sayılı yazıları ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü’nden alınan 14/05/2019 tarihli ve … sayılı cevabi yazıda; ” .. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na tabi ortaklıklar kurulmasına veya bu ortaklıklardan ayrılmaya, sermaye artısına ve gayrimenkul yatırım ortaklığı kurulmasına karar verme yetkisinin Belediye Meclisinde olduğu, bu nedenlerle Belediyenin veya bağlı kuruluşların sahip oldukları veya ortağı bulundukları Belediye şirketlerinin genel kurulunda Belediye ve bağlı kuruluşu temsil edecek kişilerin, Belediye’nin karar organı olan Belediye Meclisinin kararı ile belirleneceği” belirtilmiştir. Görüldüğü üzere, her bir genel kurul toplantısına münhasır olmak üzere Belediye’yi temsilen katılacak kişinin Belediye Meclisi kararı ile özel olarak yetkilendirilmesi aranmaktadır.
Yine, 6102 Sayılı TTK’nun 415/2 maddesinde; “Genel kurul toplantısına, yönetim kurulu tarafından düzenlenen hazır bulunanlar listesinde adı bulunan pay sahipleri katılabilir. Hazır bulunanlar listesinde adı bulunan senede bağlanmamış payların, ilmühaberlerin, nama yazılı payların sahipleri ve Sermaye Piyasası Kanununun 13 üncü maddesi uyarınca kay den izlenen pay sahipleri veya anılanların temsilcileri genel kurula katılır. Gerçek kişilerin kimlik göstermeleri, tüzel kişilerin temsilcilerinin vekâletname ibraz etmesi şarttır.” düzenlemesi yer almakta olup dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgeler arasında Belediye Başkanı …’in 15/10/2020 tarihli Genel Kurul Toplantısına, … Belediyesi’ni temsilen katılmasına ilişkin herhangi bir Belediye Meclis Kararı bulunmamaktadır. Toplantıda sunulan yetki belgelerinin biri, 17/07/2020 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul Toplantısındaki temsile ilişkin, bir diğeri de 10/04/2019 tarihli … no’lu şirket yönetim kuruluna tüzel kişi temsilcisi üye olarak seçilmesine ilişkin meclis kararıdır. Bu meclis kararları, dava konusu sermaye artışına ilişkin genel kurul toplantısında Belediye Başkanı’nın Belediyeyi temsiline ilişkin değildir.
Davacı tarafça, Belediye Kanunu’nun 37.nci maddesine göre, belediye başkanının, belediye idaresinin başı ve belediye tüzel kişiliğinin temsilcisi olduğunu bu nedenle açıkça meclis kararı olmasa dahi, belediyeyi kanunen temsile yetkili olduğunu bu nedenle de kanuni temsil yetkisi gereğince dava konusu genel kurula da belediyeyi temsilen katılmasının gerektiği ifade edilmişse de; Belediye Kanunu’nun 37. maddesinde “Belediye başkanı, belediye idaresinin başı ve belediye tüzel kişiliğinin temsilcisidir” şeklinde genel ifade yer almasına rağmen; Belediye Başkanı’nın görev ve yetkilerini tarif eden 38. maddenin (p) bendinde “Kanunlarla belediyeye verilen ve belediye meclisi veya belediye encümeni kararını gerektirmeyen görevleri yapmak ve yetkileri kullanmak” ifadesi ile Belediye Başkanı’nın yetkileri sınırlandırılmıştır. Bu kapsamda Belediye Kanunu’nun “Meclisin Görev ve Yetkileri” başlıklı 18’nci maddesinin (d) bendinde “Borçlanmaya karar vermek”, (i) bendinde ise “Bütçe içi işletme ile 6762 sayılı TTK’na tabi ortaklıklar kurulmasına veya bu ortaklıklardan ayrılmaya, sermaye artısına ve gayrimenkul yatırım ortaklığı kurulmasına karar vermek” yetkilerinin Belediye meclisine ait olduğu belirtilmiştir. Belediye Meclisinin görev ve yetkileri içinde yer alan sermaye artışı ve borçlanma gibi konularda Belediye Başkanının Belediye’yi temsil yetkisi bulunmamaktadır. Belediye Kanunu’nun açık hükmü uyarınca bu konularda Belediye Meclis kararı gereklidir. Dava konusu olayda belediyenin kamusal faaliyet gereğince tüzel kişiliğinin temsili söz konusu olmayıp belediyenin özel hukuk alanında yürüttüğü bir faaliyet söz konusudur. Burada kullanılan kamusal bir yetki değil özel hukuk alanında tarafların eşit yetkilere sahip olduğu bir durum söz konusu bulunmaktadır. Bu nedenle genel kurula katılabilmek için mevzuatta öngörüldüğü şekilde Belediyenin karar organı olan belediye meclisinin kararı ile temsil yetkisinin verilmesi gerekmektedir.
Belediye Başkanı …’in, dava konusu olan 15/10/2020 tarihli Genel Kurul Toplantısına Belediye’yi temsilen katılabileceğine ilişkin Meclis Kararı bulunmadığından Genel Kurul toplantı tutanağının 2. maddesinde belirtildiği şekilde “…’in toplantıda hazır bulunanlar listesini pay sahibi olarak imzalayamayacağı” kararı hukuken yerinde bulunmaktadır. Bu nedenle toplantının iptaline karar verilmesi mümkün bulunmamaktadır. Aynı zamanda bu yöndeki tasarrufta, Belediye Kanunu’nun 18(i) maddesine, TTK’nun 415/2 maddesine, Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü’nün 15.05.2019 tarihli genelgesine, şirket ana sözleşmesine ve objektif iyi niyet kurallarına bir aykırılık da söz konusu değildir. Kaldı ki, Belediye’nin sahip olduğu oy, alınan kararları değiştirecek oranda olmadığı gibi, alınan kararlar azınlık haklarına halel getirecek nitelikte de olmadığından bu yönü ile de hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Ayrıca toplantı tutanağınının incelenmesinden, davacı Belediye’nin Başkanının dava konusu genel kurul toplantısında Yönetim Kurulu üyesi sıfatıyla hazır bulunduğu ve toplantıya iştirak etmiş olduğu ve muhalefet şerhi yazdırdığı görülmektedir.
Dava konusu Genel Kurul Toplantı Tutanağının 3. maddesi; Yönetim Kurulu’nun Türk Ticaret Kanunu’nun 461. maddesinin 2. fıkrasına göre hazırlanan (A) grubu hissedarlar yönünden rüçhan hakkının kullanımının kısıtlanmasına ilişkin raporun oy birliği ile onaylanmasıyla ilgili gündem maddesidir.
Davalı şirketin Ana Sözleşmesine göre hisseler (A) ve (B) grubu olarak belirlenmiştir. Davacı Belediye (B) grubu hissedardır. Toplantı tutanağının (3) no’lu maddesinde görüşülen gündemin (3) nolu maddesi sadece (A) grubu hissedarların rüçhan haklarının kısıtlanması ile ilgili olup (B) grubu hissedarlar yönünden bir kısıtlama bulunmamaktadır.
Rüçhan Hakkı, 6102 Sayılı TTK’nun 461.maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; “”( 1) Her pay sahibi, yeni çıkarılan payları, mevcut paylarının sermayeye oranına göre, alma hakkını haizdir.
(2) Genel kurulun, sermayenin artırımına ilişkin kararı ile pay sahibinin rüçhan hakkı, ancak haklı sebepler bulunduğu takdirde ve en az esas sermayenin yüzde altmışının olumlu oyu ile sınırlandırılabilir veya kaldırılabilir…”
Dava konusu Genel Kurul Toplantısında, sermayenin artırılması ve Yönetim Kurulu’nun (A) grubu hissedarlar yönünden rüçhan hakkının kullanılmasının kısıtlanması yönündeki hazırladığı rapor, TTK 461/2 maddesine uygun olarak esas sermayenin %95’ne sahip ortakların olumlu oyu ile kabul edilmiştir. Alınan karar TTK’nun 461/2. maddesinde belirtilen nisaba uygundur. (B) grubu hissedarlar yönünden bir kısıtlama olmadığı için kararın, davacı Belediye yönünden objektif iyi niyet kurallarına aykırılığı da söz konusu değildir. Bu kararın, 26/10/2020 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği ve (B) grubu hissedarlara rüçhan haklarını kullanmaları için 18 gün süre verildiği ancak davacı Belediye’nin rüçhan hakkını kullanmadığı da görülmektedir. Rüçhan hakkının kısıtlanması kararında (B) grubu hisse sahibi olan davacı Belediyenin rüçhan hakkı kısıtlanmamıştır. Aksine Dilovası Belediyesi rüçhan hakkını kullanması için davet edilmiştir ve buna rağmen rüçhan hakkını kullanmamıştır. Bu nedenlerle ilgili genel kurul kararında, TTK 447. maddesinde düzenlenen butlan ve/veya iptal nedenlerinden hiçbiri söz konusu değildir.
Dava konusu Genel Kurul Toplantı Tutanağının 4. maddesi, toplantı gündeminin sermaye artışına ilişkin 4. Maddesi ile ilgilidir. Bu maddede, “Şirketin 181.000.000 TL tutarındaki sermayesi bedelli olarak 69.000.000 TL tutarında artırılarak 250.000.000 TL’ye çıkarılmış olup; bedelli artırım tutarı olan 69.000.000 TL karşılığında (65.550.000) adet (A) grubu ve (3.450.000) adet (B) grubu pay ihraç edilmesine, Şirket esas sözleşmesinin “Sermaye” başlıklı 7. maddesinin ekteki şekilde tadil edilmesine; yeni ihraç olunan (A) ve (B) grubu paylara ilişkin olarak gerekli işlemlerin yapılması konusunda yönetim kuruluna yetki verilmesine oy birliği ile karar verildiği” görülmüştür.
Şirketlerin sermaye artırımının temelinde, öz varlığını güçlendirmek, yeni sermaye yaratma isteği, yaratılacak sermaye artırımı kullanılarak yeni yatırımlar yapmak gibi etkenler rol alabileceği gibi sermaye artırımının şirket sermayesinin kanunda belirlenmiş olan asgari sermaye altına düşmüş olması gibi kanuni nedenlerde söz konusu olabilmektedir. Yine sermaye artırımındaki amaçlardan biri de özellikle ülkemiz gibi yüksek enflasyonun söz konusu olduğu ülkelerde şirketlerin enflasyon nedeniyle erimiş olan sermayelerini güçlendirme isteği ve yeni yatırımların ya da şirketlerin faaliyetlerinin reel büyümesine bağlı olarak ortaya çıkan fon ihtiyaçlarının giderilmesi de bulunmaktadır.
Bir şirketin sermaye artımına gidebilmesi için mevcut sermayesine ilişkin hisse senetleri bedellerinin tamamının ödenmiş olması gerekmektedir. Dava konusu olan şirketin bir önceki sermaye artırımı sonucunda taahhüt edilen tüm sermayesinin ödenmiş olduğu da bilirkişi heyetince düzenlenen rapor ile tespit edilmiştir.
Sermaye artırımı yapılabilmesi için farklı yöntemler vardır. Genellikle uygulanan yöntemler, sermaye artırımı maliyetlerini ortakların kendilerinin karşılaması, şirkete yeni ortak ya da ortaklar alınması, şirketin dönem karlarını ya da geçmiş dönem karlarını ortaklara dağıtmadan sermayeye eklenmesidir.
Sermaye artırımları “Bedelli” ya da “Bedelsiz” olabilmektedir.
Dava konusu genel kurulda sermayenin artırılması, YMM raporu ile tespit ve tasdik olunan nakdi borçlanmadan kaynaklanan alacağın ortak tarafından takas dermeyanı suretiyle ödenmesi ile başka bir anlatımla bedelli sermaye artışı olarak yapılmıştır.
Davalı şirket Yönetim Kurulu’nun, 15/09/2020 tarihli Yönetim Kurulu Toplantısında, Şirketin gerek 31/12/2019 gerekse 31/08/2020 tarihi itibariyle hazırlanan finansal tablolarına göre likidite ve mali yapı oranlarının oldukça bozuk olduğu, borçlarının tamamının kısa vadeli ve vadesinin geçmiş durumda olduğu ve faaliyetlerden elde edilen nakitler ile de bu borcun vadelerinde ödenmesinin mümkün olmadığının görüldüğü, dolayısıyla şirkette ilk etapta 69.000.000 TL sermaye artışı yapılarak Şirket sermayesinin 250.000.000 TL’ye çıkarılması teklifinin genel kurula sunulmasına, arttırılacak 69.000.000 TL sermaye de dahil olmak üzere gerekli toplam sermaye artış tutarının ne kadar olacağının SPK-Sermaye Piyasası Kurulu’ndan yetki almış bağımsız bir denetim şirketine tespit ettirilmesine, sermaye artışı için yapılacak ilk olağanüstü genel kurul toplantısına kadar SPK’dan yetki almış bağımsız denetim şirketinin seçimi ve raporun hazırlanması konusunda Şirket Genel Koordinatörü’ne yetki verilmesine Yönetim Kurulu Üyesi olan Belediye Başkanı’nın olumsuz oyuna karşılık oy çokluğu ile karar verilmiştir.
Bilirkişi raporu ile; şirketin 2019 yılı sonu itibarıyla öz kaynağının negatif 56.779.286,71-TL olduğu, 31/08/2020 tarihi itibarıyla ise öz kaynağının negatif 164.007.960,28-TL olarak gerçekleştiği hesaplanmıştır. Şirketin 15/09/2020 tarihli Yönetim Kurulu toplantısında alınan kararlar uyarınca SPK onaylı yetki almış bağımsız denetim şirketi tarafından tespit edildiği üzere, şirketin likidite ve mali yapısının oldukça bozuk olduğu, borçların vadesinde ödenmesinin mümkün olmadığı rapor ile tespit edilmiştir.
Davalı Şirketin 331 Ortaklara Borçlar Hesabında Yapılan İncelemede … A.Ş tarafından 2016-2109 yılları arasında şirkete yapılan döviz cinsinden ödemelerin bir kısmının TL’ye çevrilerek Ortaklara Borçlar Hesabına alınmış olduğu 31/08/2020 tarihi itibariyle bunun davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarında 70.025.091.58-TL olduğu görülmektedir. Dava konusu sermaye artırımı, bu tutarın 69 milvon TL’lik kısmının sermayeye ilavesi suretiyle yapılmış olduğu bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir.
Buna göre, yapılan 69 milyon TL’lik sermaye artışında davalı Şirketin yitirmiş olduğu sermayesinin bir kısmının karşılanabildiği dolayısıyla yapılan sermaye artışında azınlık hissesine sahip ortaklara zarar verme kastının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı Belediye’nin sermaye artırımının başka kaynaklardan sağlanabileceği ile ilgili beyanı ile ilgili bilirkişi tarafından yapılan incelemede, davalı Şirketin emisyon primi, kanuni yedekler ve geçmiş yıl karları gibi iç kaynaklardan sermaye artırımı yapabileceği bir mali tablosunun bulunmadığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla gündemin 4. maddesi ile karar altına alınan sermaye artırımı kararında yasaya, ana sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırılık, başka bir anlatımla butlanı ya da iptalini gerektirir herhangi bir husus bulunmamaktadır.
Davacı tarafça, Davacı …Belediyesinin daha önceki sermaye artırımlarında belediyenin %19 payının daha önceki Genel Kurullarda %5 düşündürüldüğü ileri sürülmüşse de; dosya kapsamı ve bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere; dava konusu sermaye artırımından önceki en son sermaye artırımının, 15/04/2011 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanan Genel Kurul kararı ile olduğu ve sermayenin 181.000.000,00-TL’ye çıkarıldığı görülmektedir. Ayrıca davacı belediyenin %19 olan hissesinin %5’e düşmesine yönelik karar, 24/07/1998 tarihinde yapılan Genel Kurulda davacı Dilovası Belediyesi’nin de kabul oyu kullandığı Genel Kurulda oy birliğiyle alınmış bir karardır. Davacı tarafça 9 yıl önce ve yaklaşık 20 yıl öncesinde alınan sermaye artırım kararlarıyla hissesinin düşürüldüğünü iddia etmesi hakkın kötüye kullanılması niteliğinde bulunmaktadır.
Tüm bu nedenlerle; dava konusu 15/10/2020 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların butlanı gerektirir bir sebebin bulunmadığı, genel kurul toplantısında, yasa ve ana sözleşmede belirtilen toplantı ve karar yeter sayısına uygun olarak kararlar alındığı, dava konusu 15/10/2020 tarihli Genel Kurul Toplantısına katılmak üzere hazır bulunan Belediye Başkanının, Davacı Belediye’yi Temsil edebilmesi için usulüne uygun düzenlenmiş Yetki Belgesi, Vekaletname ve Belediye Meclisinden alınmış bir karar sunmaması nedeniyle toplantıda oy kullanmamasında kanuna aykırılık bulunmadığı, toplantıda kendisinin yönetim kurulu üyesi sıfatıyla hazır bulunduğu ve bu kapsamda toplantıya alındığı, (A) Grubu hissedarların rüçhan haklarının kısıtlanmasına dair alınan genel kurul kararının TTK’nun 461.maddesine uygun olduğu, sermaye artırımının zorunlu olduğu, sonuç olarak; alınan kararlarda, TTK 447. maddesinde sayılan butlan sebeplerinin bulunmadığı, kararlarda, kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük ilkesine herhangi bir aykırılık olmadığından 6102 Sayılı TTK 445 -446 maddelerinde sayılan iptal şartlarının da oluşmadığı sonuç ve kanaatine varılarak açılan davanın reddine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı tarafça, davalı şirketin 15/10/2020 tarihli genel kurulunda alınan kararların, butlan ile batıl olduğunun tespiti, olmadığı takdirde davalı şirketin 15/10/2020 tarihli genel kurulunda alınan kararların iptali talebiyle açılan davanın REDDİNE,
2- Alınması gerekli 80,70-TL harçtan davacı tarafından yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3- Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi AAÜT gereğince belirlenen 5.100,00-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
5- 6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince, davacı ve davalı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/01/2022

Başkan
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır
Katip
e-imzalıdır