Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/551 E. 2022/370 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/551
KARAR NO:2022/370

DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:07/10/2020

BİRLEŞEN …. A.T.M.’NİN … ESAS SAYILI DOSYASINDA

DAVA:Yönetim Kurulu Kararının Butlanının Tespiti
DAVA TARİHİ:27/10/2020
KARAR TARİHİ :02/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit ve yönetim kurulu kararının butlanının tespiti davalarının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili, dava dilekçesi ile; müvekkilinin, davalı şirketin %10 oranında pay sahibi ve kurucu ortaklarından olduğunu, 11/10/2007 tarihli ve 6914 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’nde tescil ilan edilen davalı şirketin kuruluş sermayesinin 2.500.000,00-TL’ olduğunu ve müvekkilinin nama yazılı ilmühaber ile temsil edilen % 10 oranındaki sermaye payının 250.000,00-TL’den ibaret olduğunu, davalı şirketin kuruluş amacının, … İli, … İlçesi’nde turizm yatırımı gerçekleştirmek olup, bu bağlamda davalı şirket tarafından … İli, … İlçesi, … Beldesi’nde kain yaklaşık 140 dönüm yüzölçümlü bir arazinin 16/06/2011 tarihinde 2.066.500,00-TL bedelle satın alındığını, davalı şirketin söz konusu arazinin satın alınması akabinde imar çalışmalarına başlamakla birlikte, bugüne kadar söz konusu arazi ile ilgili imar çalışmaları tamamlanmadığı gibi, bu nedenle söz konusu arazi üzerinde hazırlanmış bir inşaat projesinin de bulunmadığını, hal böyle iken, davalı şirketin 11/12/2019 tarihinde gerçekleştirilen 2018 yılı şirket olağan genel kurul toplantısı gündeminin 11. maddesi ile, şirketin geliştirmekte olduğu yeni yatırımlar nedeniyle sermaye arttırımına ihtiyaç duyulduğu ve buna göre sermayenin 5.000.000,00-TL arttırılarak 7.500.000,00-TL’ye çıkartılması hususunun görüşüldüğünü, yeni yatırımlar konusunda kendisine gerek toplantı öncesi ve gerekse toplantı esnasında hiçbir bilgi ve belge sunulmayan müvekkilinin, 6102 sayılı Kanunun 420. maddesi uyarınca toplantının 1 ay sonraya ertelenmesi talebinin zorunlu olarak kabul edilerek toplantının ertelendiğini, toplantının ertelenmesinden sonra müvekkili tarafından davalı şirkete … 5. Noterliği’nin 02/01/2020 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarmame gönderilerek “Ertelenen 11/12/2019 tarihli genel kurul toplantısı esnasında yönetim kurulundan talep etmiş olduğu ancak kendisine ibraz edilmeyen şirket mali tablolarının, yapılması planlanan yatırım ile ilgili belge ve bilgilerin 3 gün içinde yollanması” talep olunduğunu, ancak ihtarnameye herhangi bir cevap verilmediğini, 11/12/2019 tarihinde bir ay sonraya ertelenen genel kurul toplantısının yine aynı gündem maddeleri ile 13/01/2020 tarihinde gerçekleştirilmesi yönünde karar alan davalı şirket yönetim kurulunun, müvekkiline yeniden davet mektubu gönderdiğini, müvekkilinin, 13/01/2020 tarihinde hazır bulunmasına rağmen başkaca hiçbir ortağın toplantıya iştirak etmemesi nedeniyle bakanlık temsilcisi … tarafından asgari nisabın sağlanamadığı görülerek toplantının tehir edildiğini, davalı şirketin planlanan sermaye artırımından gerçek beklentisi ve hedefinin, sermaye arttırımına iştirak etmesi halinde müvekkilinden %10 hissesi karşılığı 500.000,00-TL para almak, arttırılan sermayeyi ödeyememesi halinde ıskat ederek ve/veya rüçhan hakkını kullanmayarak sermaye artırımına katılmaması halinde ise davalı şirketteki hisse oranını %10’un altına düşürmek suretiyle 6102 sayılı Kanundan doğan azlık haklarını elinden almaktan ibaret olduğunu, davalı şirket yönetim kurulunun, kanaatlerince, sermaye artırımı yoluyla müvekkilinin ıskat edilmesini temin noktasında kendince bir takım komplikasyonlar gördüğünü, bir ay sonraya ertelediği genel kurul toplantısını gerçekleştirmemek suretiyle bu yöntemden vazgeçtiğini, ancak bu defa hedefi için başka yollara başvurmayı uygun gördiğini, davalı şirket tarafından müvekkiline … 25. Noterliği’nin 07/02/2020 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile “Sermaye artırımı hazırlıkları yapılırken yasal mevzuat uyarınca sermayenin tamamen ödendiğinin tespiti için kendisine müracaal edilen bir mali müşavirin yaptığı inceleme sonucunda müvekkilinin sermaye koyma borcunu yerine getirdiğine dair herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanmadığı, buna göre bir hafta içerinde sermaye koyma borcunun yerine getirildiğinin ispatlanması için dekont, makbuz ve sair yasal tüm belgelerin şirkete tevdi edilmesi gerektiği, aksi taktirde hakkında ıskat prosedürünün başlatılacağı” ihbar ve ihtar edildiğini, bahse konu ihtarnamenin tebliği üzetine müvekkili tarafından … 5. Noterliği’nin 21/02/2020 tarihli ve … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesi ile; “Şirkete karşı sermaye koyma borcunun bulunmadığı, sermaye koyma borcunu diğer bütün ortaklar hangi şekilde yerine getirmişlerse aynı şekilde eda ettiğini, nitekim şirketin en son bilançosunda dahi ödenmemiş sermaye gözükmediğini, şirketteki sermayesi üzerinde herhangi bir ıskat girişiminin yapılması halinde yönetim kurulu hakkında TCK 158/1-b maddesi gereğince yargıya müracaat edileceği” ihtar olunduğunu, bu gelişmelerden sonra pandemi sürecinin de araya girmesiyle uzun bir süre sessizliğini koruyan davalı şirketin bu defa 11/08/2020 tarihinde müvekkiline tebliğ edilen … 26. Noterliği’nin 10/08/2020 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname ile; “Davalı Şirket Yönetim Kurulunun aldığı 25/06/2020 tarih ve 2020/2 sayılı kararla 250.000,00-TL tutarındaki ödenmemiş sermaye borcunun ay içerisinde faizi ile birlikte ödenmesini, aksi takdirde hakkında ıskat prosedürünün başlatılacağı” ihbar ve ihtar edildiğini, davalı şirket yönetim kurulu tarafından 2011 yılından itibaren onaylanmış bütün bilançolar dâhil olmak üzere, dilekçe ekinde örnek olarak sunulan 2018 yılı bilançosunda sermayenin tamamen ödenmiş olduğunu, ödenmemiş sermaye hesabında herhangi bir bakiyenin yer almadığını, üstelik davalı şirketin 29/03/2013 tarihinde gerçekleştirmekle 15/05/2013 tarih ve 8320 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayımlanan 2011, 2012 ve 2013 yıllarına ilişkin genel kurul toplantısında 7. gündem maddesiyle, pay senetlerinin bastırılması nedeniyle daha önce çıkartılmış olan ilmühaberlerin iptal edilmesine ve şirkete iade edilmesine oy birliği ile karar verildiğini, pay senetleri bastırılmasına rağmen bugüne kadar müvekkilinin hisse senetlerinin kendisine verilmeyerek maksatlı olarak şirkette alıkonulduğunu, davalı şirket yönetim kurulunun, halen müvekkiline ait sermaye borcunun ödenmediği iddiasını ileri sürmesinin, şirket muhasebe hesaplarında sonradan bir takım hileli ve gerçek dışı kayıtların yapılması intibasını uyandırmakta olduğunu, haksız ve dayanaksız sözde bir ıskat işlemi sonrası müvekkilinin hisselerini, isimleri yönetim kurulu tarafından belirlenecek bir ve/veya birkaç şahsa satılmış gibi göstermek suretiyle müvekkilinin şirketteki mal varlıksal haklarını gasp etme girişimi içinde olduğunu, davalı şirket tarafından kötü niyetli bir şekilde başlatılan ıskat işleminin tedbiren durdurulmasına karar verilmemesi halinde müvekkilinin korunması gereken hakkının mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle elde edilmesinin tamamen imkânsız hale gelme ihtimalinin kaçınılmaz olduğunu, uzun bir yargılama sonucunda müvekkilinin haklılığını ispat etmesi halinde dahi, bu defa kendisini muhtemelen içi boşaltılmış bir şirketin hissedarı konumunda bulacağını ya da elinden haksız ve hukuk dışı alınan hisseleri iyi niyetli olduğunu iddia eden 3. şahıslar tarafından iade edilmeyeceğini belirterek, tüm bu nedenlerle davalı … tarafından girişimi başlatılan ıskat işleminin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkilinin, davalı şirkete sermaye/apel borcu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafından huzurdaki dava ile aynı konuda ayrıca …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde … esas sayılı dosya ile 15/09/2020 tarihli, 2020/4 sayılı yönetim kurulu kararının butlanının tespiti ve ıskat işlemlerinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi talepli dava ikame edildiğini ve söz konusu dosyanın huzurdaki dosya ile birleştirilmesine karar verildiğini, taraflarınca … esas sayılı dosyaya ilişkin olarak cevap dilekçesi sunulmuş olup, iş bu cevap dilekçesinin huzurdaki 2020/551 esas sayılı birleşen dosyaya ilişkin olarak, davacının müvekkili şirkete karşı sermaye borcunun bulunmadığının tespiti talebine ilişkin olduğunu, davacının, müvekkili şirketin kuruluşundan beri %10 oran ile müvekkili şirketin ortağı olarak gözükmekle birlikte, davacının TTK m. 128 uyarınca yerine getirmesi gerekmekte olan sermaye koyma borcunu yerine getirmediğinin anlaşıldığını, davacının sermaye koyma borcunu yerine getirmediğinin, müvekkili şirket tarafından, sermaye artırım hazırlıkları yapılmakta iken, yasal mevzuat uyarınca sermayenin tamamen ödenmiş olduğunun tespiti zımnında rapor alınması gerekmesi hasebiyle yapılan incelemelerde tespit edildiğini, davacıya gönderilen 23/01/2020 tarihli ihtarname ile; usul ve yasaya uygun şekilde, davacının sermaye koyma borcunu yerine getirdiğine dair müvekkili şirkete ihtarnamenin tebellüğünden itibaren bir hafta içinde bilgi verilmesini, sermaye borcunun ifa edildiğine dair dekont, makbuz ve sair yasal tüm belgelerin müvekkili şirkete tevdi edilmesini, aksi takdirde TTK’nın ilgili maddeleri uyarınca ıskat prosedürünün başlatılacağının ihtar edildiğini, mezkur ihtarnameye cevaben davacı tarafından, …. Noterliği’nin 21/02/2020 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile cevap verilerek; ‘’…hisseme düşen sermaye borcu, şahsım dahil şirketin kuruluşunda yer alan toplam 8 ortak nasıl ifa etmişse, aynı şekilde yerine getirilmiş olup…’’ şeklinde gayriciddi bir yanıt verildiğini ve sermaye koyma borcunun ifa edildiğine dair hiçbir ispat edici nitelikte belge sunulmadığını, davacı, kendisine verilen süre içerisinde sermaye koyma borcunu yerine getirmiş olduğunu ispat edememiş olduğundan davacının ıskat edilmesi için gerekli yasal prosedürün işletildiğini ve dava konusu yönetim kurulu kararının alındığını,davacı tarafından, 6 sayfadan oluşan dava dilekçesinde, sermaye borcunun yerine getirildiğine yönelik hiçbir beyanda bulunulmadığını ve delil ortaya konulmadığını, ıskat müessesesinin getirilme sebebinin, anonim şirketlerde sermayenin korunması ilkesini tesis etmek olduğunu, böylelikle, pay sahipleri ve alacaklıların menfaatlerinin zarar görmesinin engellendiğini, dolayısıyla, sermaye koyma borcunu yerine getirmediği tespit edilmiş olan davacının ıskat edilmesinin, müvekkili şirket pay sahipleri ve alacaklılarının menfaatlerinin zarar görmesini engelleyici nitelikte olduğunu, sermayenin korunması ilkesini gözetmeye yönelik bir karar olduğunu, tüm bu nedenlerle, davacının, sermaye koyma borcunu yerine getirdiğini ispat edememiş olması nedeniyle, sermaye borcunu yerine getirmemiş olan davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasında davacı vekili, dava dilekçesi ile; müvekkilinin, davalı şirketin %10 oranında pay sahibi ve kurucu ortaklarından olduğunu, 11/10/2007 tarihli ve 6914 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’nde tescil ilan edilen davalı şirketin kuruluş sermayesinin 2.500.000,00-TL olduğunu, müvekkilinin nama yazılı ilmühaber ile temsil edilen % 10 oranındaki sermaye payının 250.000,00-TL’den ibaret olduğunu, davalı şirketin kuruluş amacının, … İli, … İlçesi’nde turizm yatırımı gerçekleştirmek olup, bu bağlamda davalı şirket tarafından … İli, … İlçesi, … Beldesi’nde kain yaklaşık 140 dönüm yüzölçümlü bir arazinin 16/06/2011 tarihinde 2.066.500-TL bedelle satın alındığını, davalı şirketin söz konusu arazinin satın alınması akabinde imar çalışmalarına başlamakla birlikte, bugüne kadar söz konusu arazi ile ilgili imzar çalışmaları tamamlanmadığı gibi, bu nedenle söz konusu arazi üzerinde hazırlanmış bir inşaat projesinin de bulunmadığını, söz konusu arazinin halen tarımsal amaçla kullanıldığını, hal böyle iken, davalı şirketin 11/12/2019 tarihinde gerçekleştirilen 2018 yılı şirket olağan genel kurul toplantısı gündeminin 11. maddesi ile, şirketin geliştirmekte olduğu yeni yatırımlar nedeniyle sermaye arttırımına ihtiyaç duyulduğu ve buna göre sermayenin 5.000.000,00-TL arttırılarak 7.500.000,00-TL’ye çıkartılması hususunun görüşüldüğünü, yeni yatırımlar konusunda kendisine gerek toplantı öncesi ve gerekse toplantı esnasında hiçbir bilgi ve belge sunulmayan müvekkilinin, 6102 sayılı Kanunun 420. maddesi uyarınca toplantının 1 ay sonraya ertelenmesi talebinin zorunlu olarak kabul edilerek toplantının ertelendiğini, toplantının ertelenmesinden sonra müvekkili tarafından davalı şirkete … 5. Noterliği’nin 02/01/2020 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarmame gönderilerek “Ertelenen 11/12/2019 tarihli genel kurul toplantısı esnasında yönetim kurulundan talep etmiş olduğu ancak kendisine ibraz edilmeyen şirket mali tablolarının, yapılması planlanan yatırım ile ilgili belge ve bilgilerin 3 gün içinde yollanması” talep olunduğunu, ancak ihtarnameye herhangi bir cevap verilmediğini, 11.12.2019 tarihinde bir ay sonraya ertelenen genel kurul toplantısının yine aynı gündem maddeleri ile 13.01.2020 tarihinde gerçekleştirilmesi yönünde karar alan davalı şirket yönetim kurulunun, müvekkiline yeniden davet mektubu gönderdiğini, müvekkilinin, 13/01/2020 tarihinde hazır bulunmasına rağmen başkaca hiçbir ortağın toplantıya iştirak etmemesi nedeniyle bakanlık temsilcisi … tarafından asgari nisabın sağlanamadığı görülerek toplantının tehir edildiğini, davalı şirketin planlanan sermaye artırımından gerçek beklentisi ve hedefinin, sermaye arttırımına iştirak etmesi halinde müvekkilinden %10 hissesi karşılığı 500.000,00-TL para almak, arttırılan sermayeyi ödeyememesi halinde ıskat ederek ve/veya rüçhan hakkını kullanmayarak sermaye artırımına katılmaması halinde ise davalı şirketteki hisse oranını %10’un altına düşürmek suretiyle 6102 sayılı Kanundan doğan azlık haklarını elinden almaktan ibaret olduğunu, davalı şirket yönetim kurulunun, kanaatlerince, sermaye artırımı yoluyla müvekkilinin ıskat edilmesini temin noktasında kendince bir takım komplikasyonlar gördüğünü, bir ay sonraya ertelediği genel kurul toplantısını gerçekleştirmemek suretiyle bu yöntemden vazgeçtiğini, ancak bu defa hedefi için başka yollara başvurmayı uygun gördiğini, davalı şirket tarafından müvekkiline … 25. Noterliği’nin 07/02/2020 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile “Sermaye artırımı hazırlıkları yapılırken yasal mevzuat uyarınca sermayenin tamamen ödendiğinin tespiti için kendisine müracaat edilen bir mali müşavirin yaptığı inceleme sonucunda müvekkilinin sermaye koyma borcunu yerine getirdiğine dair herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanmadığı, buna göre bir hafta içerinde sermaye koyma borcunun yerine getirildiğinin ispatlanması için dekont, makbuz ve sair yasal tüm belgelerin şirkete tevdi edilmesi gerektiği, aksi taktirde hakkında ıskat prosedürünün başlatılacağı” ihbar ve ihtar edildiğini, bahse konu ihtarnamenin tebliği üzetine müvekkili tarafından … 5. Noterliği’nin 21/02/2020 tarihli ve … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesi ile; “Şirkete karşı sermaye koyma borcunun bulunmadığı, sermaye koyma borcunu diğer bütün ortaklar hangi şekilde yerine getirmişlerse aynı şekilde eda ettiğini, nitekim şirketin en son bilançosunda dahi ödenmemiş sermaye gözükmediğini, şirketteki sermayesi üzerinde herhangi bir ıskat girişiminin yapılması halinde yönetim kurulu hakkında TCK 158/1-b maddesi gereğince yargıya müracaat edileceği” ihtar olunduğunu, bu gelişmelerden sonra pandemi sürecinin de araya girmesiyle uzun bir süre sessizliğini koruyan davalı şirketin bu defa 11/08/2020 tarihinde müvekkiline tebliğ edilen … 26. Noterliği’nin 10/08/2020 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname ile; “Davalı Şirket Yönetim Kurulunun aldığı 25/06/2020 tarih ve 2020/2 sayılı kararla 250.000,00-TL tutarındaki ödenmemiş sermaye borcunun ay içerisinde faizi ile birlikte ödenmesini, aksi takdirde hakkında ıskat prosedürünün başlatılacağı” ihbar ve ihtar edildiğini, hal böyle olunca, davalı şirket tarafından yapılmak istenen ıskat işleminin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve müvekkilinin davalı şirkete karşı sermaye borcunun bulunmadığının tespit edilmesi için 07/10/2020 tarihinde taraflarınca tespit davasının ikamet edildiğini, söz konusu davanın mahkememizin 2020/551 esas numarası ile görülmekte olduğunu, şirketin sermayesinin 2.500.000,00-TL olduğunu, arazinin satın alınması için 2.066.500,00-TL ödendiğini ve 2018 yılı bilançosuna göre kasa hesabında 531.514,78-TL parası olduğunu, şirket kredi kullanmadığına ve arazi sahibine karşı borçlanmadığına göre, 2.066.500,00-TL ödemeyi yapması için bir kaynağın gerekli olduğunu, müvekkilinin, sermaye koyma borcunu diğer bütün ortaklar gibi nakden şirket kasasına ödeme yapmak suretiyle gerçekleştirdiğini, eş deyişle şirketin diğer bütün ortaklarının da sermaye koyma borçlarını aynen müvekkili gibi şirket kasasın nakden ödeme yapmak suretiyle gerçekleştirdiklerini, sermayenin 05/10/2010 tarihine kadar ödenmesi gerektiği dikkate alındığında, 09/10/2020 tarihli ihtarname ile başlatılan ıskat işlemi tarihi arasında tam 10 yıllık bir süre olduğunu, yapılan ödemenin davalı şirketçe kabul edildiğini ve 10 yıl gibi uzun bir süre geçmesine rağmen müvekkilinin yapmış olduğu ödemeye hiçbir itirazda bulunulmadığını, davalı şirket yönetim kurulu tarafından 2011 yılından itibaren onaylanmış bütün bilançolar dâhil olmak üzere, dilekçe ekinde örnek olarak sunulan 2018 yılı bilançosunda sermayenin tamamen ödenmiş olduğunu, ödenmemiş sermaye hesabında herhangi bir bakiyenin yer almadığını, haksız ve dayanaksız sözde bir ıskat işlemi sonrası müvekkilinin hisselerini, isimleri yönetim kurulu tarafından belirlenecek bir ve/veya birkaç şahsa satılmış gibi göstermek suretiyle müvekkilinin şirketteki mal varlıksal haklarını gasp etme girişimi içinde olduğunu, davalı şirket tarafından kötü niyetli bir şekilde başlatılan ıskat işleminin tedbiren durdurulmasına karar verilmemesi halinde müvekkilinin korunması gereken hakkının mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle elde edilmesinin tamamen imkânsız hale gelme ihtimalinin kaçınılmaz olduğunu, uzun bir yargılama sonucunda müvekkilinin haklılığını ispat etmesi halinde dahi, bu defa kendisini muhtemelen içi boşaltılmış bir şirketin hissedarı konumunda bulacağını ya da elinden haksız ve hukuk dışı alınan hisseleri iyi niyetli olduğunu iddia eden 3. şahıslar tarafından iade edilmeyeceğini, tüm bu nedenlerle davalı … tarafından girişimi başlatılan ıskat işleminin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davanın kabulü ile müvekkilinin davalı şirketten ıskat edilmesine ilişkin 15/09/2020 tarihli ve 2020/4 sayılı yönetim kurulu kararının butlanının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/10/2020 tarihli, … esas ve …/… karar sayılı kararı ile, mahkememizin 2020/551 esas sayılı dosyası üzerinde yapılan inceleme neticesinde, mahkememizin 2020/551 esas sayılı dosyası ile mahkemelerinin … esas sayılı dava dosyasının taraflarının ve konusunun aynı olduğu, dosyalar arasında hukuki ve fiili irtibatın bulunduğu ve usul ekonomisi açısından birlikte yargılamanın yapılması gerekmesi nedeniyle, mahkemelerinin … esas sayılı dosyasının, mahkememizin 2020/551 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiş ve mahkememizce yargılama birlikte yürütülmüştür.
Asıl dava, davacının davalı şirkete karşı sermaye/apel borcu bulunmadığının tespiti; birleşen dava ise davacının ıskat edilmesine ilişkin olarak, davalı şirketin 15/09/2020 tarihli ve … sayılı yönetim kurulu kararının butlanla batıl olduğunun tespiti talebine ilişkin bulunmaktadır.
Mahkememizce dava konusu, davalı şirket hazirun cetveli, davalı şirket ticaret sicili kayıtları, 11/12/2019 tarihli davalı şirket 2018 yılı olağan genel kurul toplantısı tutanağı, tehir tutanağı, davalı şirkete gönderilen 02/01/2020 tarihli ihtarname, 13/01/2020 tarihli davalı şirket 2018 yılı olağan genel kurul toplantısının tahir edilmesine ilişkin tutanak, davalı şirket tarafından gönderilen 07/02/2020 tarihli ihtarname, davacı tarafından gönderilen 21/02/2020 tarihli cevabi ihtarname, davalı şirket tarafından gönderilen 10/08/2020 tarihli ihtarname, … 23. Noterliği’nin 09/10/2020 tarihli ve … nyevmiye numaralı ihtarnamesi, davalı şirketin 15/09/2020 tarihli ve … sayılı yönetim kurulu kararı, ödemelere ilişkin dekontlar, davalı şirketin yevmiye defterleri, kurumlar vergisi beyannameleri, tek düzen hesap planı bilanço ve ayrıntılı gelir tabloları, mizan dökümü, ayrıntılı bilançolar, tapu senetleri, davalı şirket kaynak tablosu, ortaklara borç bakiyesinin sermaye taahhütlerine karşılık kapatılmasına ilişkin muhasebe kayıtları, 13/01/2020 tarihli davalı şirket 208 yılı olağan genel kurul toplantısının tahir edilmesine ilişkin tutanak ve mirasçılık belgesi dosyamız arasına alınmış, bilirkişi heyetinden rapor temin edilmiştir.
Mahkememiz dosyası davacısı …’ın 31/12/2021 tarihinde vefat etmesi üzerine, mahkemiz dosyasına … 10. Noterliği’nin … yevmiye numaralı mirasçılık belgesi sunulmuş, davacı mirasçıları …, … ve …, mahkememiz dosyasına mirasçı olarak dahil olmuşlardır.
İktisat-Ekonometri öğretim üyesi Prof. Dr. …, özel hukuk öğretim üyesi Dr. … ve SMMM …’dan oluşan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 26/01/2022 tarihli rapor ile; muhasebe ilkelerine göre 1.625.000,00-TL bedelle ortaklardan borç alınarak ödeme yapılarak arsa alınmış gibi muhasebe kayıtlarına alındığı, bu kayıt üzerinden değerlendirilecek olursa, davalı şirketin 331 hesapta kayıtlı olan şirket ortaklarına karşı sermaye taahhüt tutarı kadar borçlu olması veya bu kaydın davalı şirket tarafından sehven yapılmış olduğu değerlendirildiğinde 331 hesapta kayıtlı olan şirket ortaklarının sermaye taahhüt ödemelerini arsa alımına karşılık olarak yapmış olabileceği, davacı …’ın sermaye taahhüt tutarı olan 250.000,00-TL arsa bedeli olan 1.625.000,00-TL’den mahsup edildiğinde, 1.375.000,00-TL sermaye ödemesinin şirket ortakları olan … tarafından yapılmış olduğu durumu söz konusu ise de, nakit ödemeye dair muhasebe kayıtlarında bulunmadığı, sermaye borcunun ödenmesine ilişkin, davacı hakkında ıskat kararının alınabilmesi için, davacının gönderilen ihtara rağmen sermaye borcunu ödememiş olması gerektiği, davalı şirketin ticari defterlerindeki kayıtların, bu kayıtların sahibi aleyhine delil oluşturacağı, ticaret sicilinde sermaye paylarının ödenmiş olduğuna ilişkin şirketin beyanı ve davalı şirketin kuruluştan kaynaklanan sermaye taahhüdünün şu ana kadar ödenmemiş olduğuna ilişkin iddiasına karşılık bu sermaye payının uzun süreden beri neden istenmediğine ilişkin makul bir izahat vermemesi karşısında, davacının sermaye borcunu ödemediğine ilişkin iddianın ispata muhtaç olduğu, bu bakımdan verilen ıskat kararının yerinde olmadığı tespit edilmiştir.
Mahkememizce tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirilmiştir. Buna göre; davacı taraf, asıl davada, davalı şirkete sermaye apel borcu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmektedir. Dosya kapsamına alınan ticaret sicil kayıtları ve bilirkişi raporu ile sabit olduğu üzere davacı(müteveffa) …, davalı şirketin % 10 hissesine sahip ortağıdır. Davalı şirket tarafından, davacının, bu payına denk gelen sermaye koyma borcunun yerine getirilmediği ileri sürülmektedir. Davalı şirketin ticari defter ve kayıtları ve temin edilen bilirkişi raporuna göre, davalı şirket ortaklarından … İnşaat ve Ticaret A. Ş. ve … Dündar tarafından sermaye borcunun banka kanalı ile nakit olarak yerine getirildiği, diğer ortaklar tarafından ise sermaye koyma borcunun nakit olarak yerine getirilmemiş olduğu anlaşılmıştır. Davalı şirket ana sözleşmesine göre, davalı şirketin kuruluş amacının, … İli, … İlçesi’nde turizm yatırımı gerçekleştirmek olduğu görülmektedir. Bu anlamda davalı şirket tarafından … İli, … İlçesi, … Beldesi’nde taşınmaz alımı gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporu ile, bu taşınmaz alımının muhasebe ilkelerine göre 1.625.000,00-TL bedelle, ortaklardan borç alınarak ödeme yapılıp arsa alınmış gibi muhasebe kayıtlarına alındığı tespit edilmiştir. Bu husus dikkate alındığında, bu kayıt üzerinden davalı şirketin 331 hesapta kayıtlı olan şirket ortaklarına karşı sermaye taahhüt tutarı kadar borçlanmış olduğu anlaşılmaktadır. Yine bilirkişi heyetince de tespit edildiği ve muhasebe kayıtlarından anlaşıldığı üzere, şirketin kuruluş yılı olan 2007 yılında 2.500.000,00-TL sermaye taahhüt edildiği, taahhüt edilen sermayenin şirkete ödendiği, şirketin 2009 yılında ortaklara 1.644.000,00-TL borçlandığı, aynı yılda 1.625.000,00-TL bedelle şirketin aktif kaydına arazi ve arsalar kaydedildiği görülmektedir. Davalı şirketin muhasebe kayıtlarında davacı müteveffa … ile dava dışı …’a taşınmaz alımı nedeniyle borçlu olduğunun kayıtlı olduğu görülmektedir. Ticaret sicil kayıtlarında da(02/07/2013 tarihli), esas sermayenin tamamının ödendiğinin belirtildiği anlaşılmıştır. Tüm bu hususlar dikkate alındığında, davacı müteveffa tarafından, sermaye koyma borcunun nakit olarak olarak yerine getirilmemişse de, davalı şirket tarafından, … ili, … ilçesinde satın alınan taşınmazların bedelinin ödenmesi suretiyle yerine getirilmiş olduğu, şirketin de bu anlamda davacı müteveffaya borçlu bulunduğu anlaşılmıştır. Yine şirketin diğer ortakları olan …’ın da sermaye koyma borcunu nakit olarak yerine getirmemesi karşısında, sadece davacı müteveffadan, sermaye koyma borcunun nakit olarak ödenmediği gerekçesiyle hakkında işlem yapılmasının eşit işlem yasağına aykırı olduğu da açıktır. Ayrıca, ticaret sicil kayıtları ile de 2013 yılında şirketin esas sermayesinin tamamının ödenmiş olduğu ilan edilmesine rağmen, şirketin kuruluşundan yaklaşık 13 yıl sonra, sadece davacı müteveffa esas alınarak, sermaye koyma borcunun yerine getirilmemiş olduğunun ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde bulunduğu da açıktır. Bu nedenlerle, davacı müteveffanın, davalı şirkete esas sermaye/apel borcunun bulunmadığı Mahkememizce kabul edilerek, asıl davadaki davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Mahkememiz dosyası ile birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında davacı(müteveffa) tarafından, davalı şirketin yönetim kurulunun davacı …’ın şirketten ıskat edilmesine ilişkin 15/09/2020 tarih ve … sayılı kararının butlanla batıl olduğunun tespiti talebiyle dava açıldığı görülmektedir. Söz konusu yönetim kurulu kararı incelendiğinde, davacının ıskat sebebinin, sermaye koyma borcunu yerine getirmemesi olduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere, asıl davada, davacı …’ın, davalı şirkete sermaye/apel borcu bulunmadığının tespit edilmesi karşısında, söz konusu yönetim kurulu kararının da butlanla batıl olduğu açıktır. Bu itibarla, birleşen dosya kapsamında açılan davanın da kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl davada, davacı tarafça açılan davanın KABULÜ ile, davacı tarafın davalı şirkete sermaye/apel borcu bulunmadığının TESPİTİNE,
1/1-Asıl davada alınması gerekli 17.077,50-TL karar ve ilam harcından, davacı tarafça peşin olarak yatırılan 4.269,38-TL’nin mahsubu ile bakiye 12.808,12-TL harcın, davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına; davacı tarafça yatırılan 4.269,38-TL harcın, davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
1/3-Davacı taraf asıl davada kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi AAÜT gereğince belirlenen 25.950,00-TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
2-Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında, davacı tarafça açılan davanın KABULÜ ile, davalı … Yönetim Kurulu’nun …’ın şirketten ıskat edilmesine ilişkin 15/09/2020 tarih ve … sayılı kararının butlanla batıl olduğunun TESPİTİNE,
2/2-Birleşen davada alınması gerekli 80,70-TL karar ve ilam harcından, davacı tarafça peşin olarak yatırılan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30-TL harcın, davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına; davacı tarafça yatırılan 54,40-TL harcın, davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
2/3-Davacı taraf birleşen davada kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi AAÜT gereğince belirlenen 5.100,00-TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
3-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan …(…)’a 1.320,00-TL ödemenin suçüstü ödeneğinden karşılandığı anlaşıldığından, 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-11 ve 18/A-13’e göre, davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Asıl ve birleşen davada davacı tarafça yapılan 54,40-TL+54,40-TL=108,80-TL başvurma harcı, 7,80-TL+7,80-TL=15,60-TL vekalet harcı, 4.500,00-TL bilirkişi ücreti ve 5.026,20-TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 5.150,60-TL’nin, davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince, davacı ve davalı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde yatıran tarafa iadesine
Dair, Asıl ve birleşen dosyada davacılar vekili ile asıl ve birleşen dosyada davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.02/06/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır