Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/524 E. 2023/271 K. 29.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/524 Esas
KARAR NO:2023/271

DAVA:Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:25/09/2020
KARAR TARİHİ:29/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin “…” (daha önce “…)” ticari markası ile e-ticaret taşımacılığı, lojistiği, kargo operasyonu, her türlü nakil vasıtası ile yurtiçinde evrak, paket, kargo taşımacılığı ve dağıtımı alanında faaliyet gösteren, sektördeki öncü firmalarından biri olduğunu, davalı …’in 08.05.2017 tarihinden, istifa ederek ayrıldığı 28.02.2020 tarihine kadar müvekkili şirket nezdinde “Şube Sorumlusu” olarak çalıştığını, Davalının istifa ederek müvekkili şirketten ayrıldığı tarih itibariyle son bir yılda elde ettiği brüt ücret toplamının 55.472,04.-TL olduğunu, davalı …’in müvekkili şirket ile akdetmiş olduğu 08.05.2017 tarihli İş Sözleşmesinin “Personelin Sorumlulukları” başlıklı 9. maddesinin (e) ve (f) bendi uyarınca, iş akdini haklı neden olmaksızın sona erdirmesi halinde iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren 12 (oniki) ay süreyle doğrudan ya da dolaylı olarak müvekkili şirketin ana faaliyet konusumu oluşturan kargo, posta, dağıtım, kurye ve depolama faaliyetleri ile doğrudan veya dolaylı olarak bağlantılı işleri kendi veya başkası nam ve hesabına yapmamayı, hiçbir sıfatla kargo, posta, dağıtım, kurye ve depolama faaliyetleri ile doğrudan veya dolaylı olarak bağlantılı işleri yapan yerlerde çalışmamayı, rekabet yasağına aykırı davrandığı takdirde son bir yılda elde ettiği brüt yıllık geliri kadar cezai şart bedelini ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, davalının müvekkili şirket nezdindeki görevi gereği müvekkilinin müşteri çevresine, ticari sırlarına ve müvekkilinin yaptığı işlere vakıf, tüm bunlar hakkında bilgi edinme imkanına sahip kişi konumunda olduğunu, davalının 28.02.2020 tarihinde müvekkili şirketten istifa ederek müvekkilinin piyasadaki rakiplerinden biri olan, müvekkili ile aynı ilde (İstanbul) ve aynı alanda faaliyet gösteren dava dışı … … A.Ş.’de (“…”) benzer pozisyonda çalışmaya başlayarak, müvekkili ile akdetmiş olduğu İş Sözleşmesi’ndeki rekabet yasağı hükmünü ihlal ettiğini, davalı …’in müvekkili Şirket ile akdetmiş olduğu iş sözleşmesindeki rekabet yasağı hükmüne aykırı olarak dava dışı … …. İletişim ve Ticaret A.Ş. unvanlı şirkette çalışmaya başlaması nedeniyle, taraflar arasındaki İş Sözleşmesi’nde belirlenen net yıllık gelirinin ( ücret, prim, ve kanunda ücret niteliğinde sayılan tüm hak ve menfaatler ) brüt tutarı olan 55,472,04.-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; görev itirazlarının olduğunu, davanın görevsizlik kararı verilerek görevli İş Mahkemelerine gönderilmesi gerektiğini, davaya dayanak sözleşmenin hükmünün geçersiz olduğunu, davalının operasyonel işlerde görev yaptığını, davalının davacı şirketin satış gücüne ya da ürünleri pazarlamasına katkı sunabilecek ve bu husularda bilgisi yada takdiri olabilecek bir iş ifa etmediğini, davacının “Cezai Şart” isteminde bulunabilmesinin Borçlar Kanunu hükümleri gereğince mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla cezai şartın da fahiş olduğunu beyanla, davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalı işçinin hizmet sözleşmesindeki rekabet yasağı kaydına aykırı davrandığı iddiasına dayalı cezai şart istemine ilişkindir.
Davacı yanca, davalı ile akdedilen İş Sözleşmesi, davalıya ait maaş bordroları ve istifa dilekçesi, SGK işe giriş çıkış bildirgeleri ve arabuluculuk son oturum tutanağı ibraz olunmuş; davacı şirket ve davadışı … ‘un SGK işlem dosyası ile davalıya ait özlük dosyası celbedişmiştir.
Davalı vekili İş Mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle görev itirazında bulunmuş olup, davalının davacıya ait iş yerinden istifa ederek işten ayrılmış olması, davalının rekabet yasağını ihlal ettiği iddia olunan davranışının açık biçimde iş akdinin sona ermesinden sonraki döneme ilişkin bulunduğu; bu davranışın, hizmet akdinin sona ermesinden sonra gerçekleşen rekabet yasağına aykırılığı düzenleyen, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 444 ve 447 maddeleri kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, bu kapsamda yer alan uyuşmazlıklara ilişkin davaların ise, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 4/1-c. maddesi gereğince mutlak ticari dava niteliği taşıdığından mahkememizin görevli olduğu anlaşılarak davalı vekilinin görev itirazı yerinde görülmemiştir.
Taraflarca bildirilen tanıkların beyanlarının alınmasına karar verilmiştir.
Davacı tanığı … 08/09/2021 tarihli celsede; ” 2017 yılından bu yana …’de çalışıyorum, hali hazırdaki pozisyonum bölge yöneticiliğidir, …’in şirketimizde çalıştığı dönemde Anadolu yakası şube sorumlusuydum, kendisi Avrupa yakasında şube sorumlusuydu, iş ilişkisi nedeniyle kendisini tanırım, başka bir iş bulduğu için iş yerimizden ayrıldı, kendisi benden sonra işe başladı ve doğrudan şube sorumlusu olarak görevlendirildi, bulunduğu yer … idi, Kağıthane de şube sorumlusu olarak çalışıyordu, Avrupa yakasında bunun dışında 5-6 şubemiz daha bulunmaktaydı, şube sorumlusu genel olarak dağıtımı yapan tedarikçilerin dağıtım adetlerini ayarlayıp, bölgelerini belirleyip operasyonunu yönetir, tedarikçilerin dağıtımlardan kazancının denetler ve dengeler, tedarikçilerin faturalarını zamanında kesip şirketimize teslimini sağlar, şubedeki tüm işleyişi merkez birimlerine raporlar, …’in böyle bir pozisyonda iken neden işten ayrıldığına ilişkin görgüye veyahut bizzat kendisi ile konuşma sonucu bilgi sahibi değilim, ancak bana iş yerinden başka bir firmadan iş bulduğu için işi bıraktığını söylediler, Şube sorumlusu bağlı bulunduğu bölgedeki tüm tedarikçilerin portföy bilgisine sahiptir, ücretlendirmenin ne şekilde yapıldığını, nerelerden tedarikçi temin edileceğini bilir, ürün veren firmaların nerelerde ve hangi fiyattan ürün verdiğini bilir.” şeklinde,
Davalı tanığı … “Ben 2016 yılında …’de şube sorumlusu olarak işe başladım, … ilçe şubesi sorumlusuydum, … bildiğim kadarıyla 2018 yılında şirketimizde hangi şubede olduğunu bilmemekle şube sorumlusu olarak göreve başladı, şube sorumlusu genel olarak bağlı bulunduğu bölgenin dağıtım ağının yönetiminde görev alır, kuryelerin çalışma saatleri içerisinde randevulu teslimatta denilebilir, bu sürelere riayet etmesi, organizasyonda problem yaşanmaması için gerekli tedbirleri alır, dağıtım hizmetlerine ilişkin ücretlendirmeler merkez tarafından yapılır, benim çalıştığım dönemde şube sorumluları tedarikçilerle bizzat diyalog kurmuyordu, tedarikçi bilgileri, fiyatlandırmalar, ürün alımları merkez tarafından yapılıyordu, şube sorumluları tedarikçilerle bizzat görüşmez, olası bir aksaklıkta merkezden verilen bilgiye göre şube sorumluları ilgili kuryelerin görevlendirmesini yapar, bu nedenle tedarikçi listeleri şube sorumlusunda bulunmamaktadır, … dağıtım ağındaki randevulu teslimatta yaşanılan zorluklar ve haftanın 7 günü mesai yapılmasının gerekmesi ve benim işten askerlik nedeniyle ayrılmamın hemen öncesinde başlayan randevulu iade sürecinde zorlanmış olabilir ve bu sebeple işten ayrılmış olabilir, ben askerliğin bitiminde …’da işe başladım kurulu bir sistem vardı, Hepsiburada’da edindiğim bilgileri … nezdinde kullanma imkanım yoktur, çünkü her iki şirketinde çalışma sistemleri itibariyle kendi belirledikleri şirketler mevcuttur, Hepsiburada’da dinlenebileceğimiz bir zamanımız yoktu, haftasonu ve resmi tatillerde çalışmamız isteniyordu, sabah 7’den akşam 11’e kadar çalışmak gerekiyordu, bu mesai haftanın 6 günü geçerliydi, sadece pazar günleri öğlenden açıp akşama kadar çalışılıyordu, Tedarikçilerden Hepsiburada’ya gelen ürünler kargo sistemi kapsamında şube sorumlusuna özgü bir ekrandan sağlaması yapılıyordu, tedarikçi adresine ulaşım bununla sınırlıydı” şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Taraf vekillerinin karşılıklı beyan ve taleplerine nazaran henüz dinlenilmeyen tanık …’in beyanının alınmasından vazgeçilmesine karar verilmiştir.
Taraflarca sunulan dilekçe ve belgeler ile getirtilen kayıtlar incelenmiş, davacı şirketin ticari defterlerini de irdeler şekilde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi heyeti 14/092022 tarihli raporunda; davalının iş sözleşmesinde yer alan rekabet yasağı kaydının geçerli olduğu, davalı işçinin görev tanımı itibariyle davacı işverenin müşteri çevresiyle iş sırları hakkında bilgi sahibi olup olmadığına, iş ilişkisi sırasında tanıdığı müşteri çevresi ve edindiği iş/üretim sırrı niteliğindeki bilgileri rakip bir işletme yararına kullanarak işverene önemli ölçüde zarar verip veremeyeceğine ve dolayısyıla rekabet yasağı kaydının bağlayıcılık koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkin nihai takdir ve kararın, tanık beyanları ve dosyadaki diğer belge ve bilgilere göre Mahkemeye ait olduğu, rekabet yasağı kaydının yasağın kapsamı bakımından yer, süre ve konu sınırlamaları içerdiği; her üç sınırlama birlikte değerlendirildiğinde rekabet yasağının işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı bir tarzda sınırladığı ve Anayasal çalışma özgürlüğüne ölçüsüz bir müdahale oluşturduğu, aşırı sınırlamalar içeren rekabet yasağı kaydına uygulanacak hukuki yaptırımın geçersiz sayılamayacağı ve Mahkemenin somut olayın özelliklerini dikkate alarak aşırı rekabet yasağını sınırlaması gerektiği, iş sözleşmesinin süreli fesih (istifa) yoluyla sona ermesinden dolayı rekabet yasağının yürürlüğe girdiği, cezai şarta takdiri indirim uygulanıp uygulanmayacağı ve şayet uygulanacaksa oran konusunda takdir hakkının Mahkemeye ait olduğu şeklinde görüş bildirmişlerdir.
Temin edilen bilirkişi raporunda davacı şirketin ve davalının daha sonra işe başladığı dava dışı şirketin faaliyet konuları ile davalının bu şirketlerdeki istihdam şekli ve yine görev tanımı uyuşmazlık konusuna nazaran yeterince irdelenemediğinden ve rapor bu haliyle uyuşmazlığın aydınlatılması noktasında yeterli görülmediğinden dosyaya rapor sunan bilirkişilerin yanına e-ticaret uzmanı(sektör) bilirkişisi dahil edilmesi sureti ile alınan 20/02/2023 tarihli heyet raporunda; e-ticaretin yaygınlaşmasıyla birlikte piyasada mevcut olan kargo şirketlerinin (klasik kargo) yanı sıra doğrudan e-ticaret firmalarına hizmet veren, e-ticaret firmalarının ihtiyaç ve taleplerine göre yapılanan kargo şirketlerinin (yeni nesil kargoculuk) kurulmaya başlandığı, davacı şirket ile davalının çalıştığı şirketlerin yeni nesil kargoculuk yapan şirketler olduğu, yeni nesil kargo şirketlerinde kargo şubelerin genel olarak operasyonel işlemlerin yapılması için kurulan birimler olduğu, kargo şirketlerinde genel olarak toplama ve dağıtım hizmetlerinin yapıldığı, yeni nesil kargo şirketlerinin her bir şubesini yönetmek için birer tane şube sorumluları bulunduğu, şube sorumlularının satış ve müşteri ilişlerinden sorumlu olmadıkları, bu bağlamda mevcut müşterileri sürdürmek ve yeni müşteri kazanmak gibi sorumluluklarının bulunmadığı, performanslarının buna göre değerlendirilmediği, şube sorumlularının müşteri fiyat çalışmalarında etkili/yetkili/sorumlu olmadıkları, bölge ve genel müdürlüklerde satış bölümleri oluşturulduğu, şube sorumlularının toplama ve dağıtım konusunda etkili/yetkili/sorumlu oldukları, her bir şubede çalışan araçların tüm işlemlerinin şube sorumlusu tarafından yürütüldüğü, dağıtıcıların/kuryelerin sözleşmelerinin yapılması ve sona erdirilmesi, hak edişlerinin hesaplanması, faturalandırması gibi iş ve işlemler yaptığı ve performanslarının buna göre değerlendirildiği, şube sorumlularının, diğer şubelerin müşterileriyle ilgili herhangi bir bilgisi bulunmadığı, sadece kendi şube hizmet alanında bulunan şirket müşteri ile ilgili bilgilere erişebildiği, satış fiyatları ve çalışmasına katılmadığı, sözleşmelerinde satışla ilgili bir görevlerinin bulunmadığı, yönetim şemasında en altta olan yönetici olup, yönetim yetkisi şubenin iç işleyişine yönelik olduğu, müşteri çevresi ve sırlarıyla ilgili olarak banko çalışanı ile aynı bilgilere sahip olduğu, sadece 2022 yılı itibariyle müşteri performans değerlendirme toplantılarına katıldıkları (davalının iş sözleşmesinin 28.02.2020 feshedildiği), şube sorumlularının, uygulamada, satış ve pazarlama yapan şirketlerde değil, dağıtım ve toplama yapan şirketlerde “kargocu (saha operasyonu yöneticisi/operasyonel işleyiş) olarak nitelendirildiği, iş başvurusu arayışı sırasında ve iş ilanlarında bu şekilde de hareket edildiği, müşteri çevresi ve sırlarıyla ilgili olarak bilgi sahibi olanların, genel müdürlük ve bölge müdürlüğünde istihdam edilen satış temsilcileri ve yöneticileri olduğu, fiyatlandırmanın şeklinin (parça başı, hacimsel ağırlık vb.) önemli olduğu, müşteri ile ilişkiyi sürdürme ve yeni müşteri elde etmenin satış ve pazarlama ile ilgili olduğu, şube sorumlularının bu tür bilgilere sahip olamayacağı yönünde görüş bildirmişlerdir.
Bilirkişi ek raporunun dosya kapsamına uygun, teknik ve ayrıntılı olarak hazırlanmış olması nedeniyle rapor Mahkememizce de benimsenmiş ve hüküm kurmaya elverişli kabul edilmiştir.
Yapılan yargılama neticesinde ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiştir. Buna göre;
Davacı ile davalı arasında 08/05/2017 tarihli İş Sözleşmesi başlıklı belirsiz süreli sözleşme imzalanmış olduğu ihtilafsızdır.
Davalı …, davacı şirkette 08/05/2017 tarihinden 28/02/2020 tarihine kadar Şube Sorumlusu olarak çalıştığı ve 12/02/2020 tarihli istifa dilekçesi ile kendi istek ve arzusu ile işten ayrılmak istediğini belirtip istifa ettiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki iş sözleşmesinin “Personelin Sorumlulukları” başlıklı 9. maddesinin a bendinde; ”Personel, görevi sebebiyle edindiği işyeri ve işverenle ilgili tüm bilgileri (belge,disket v.s.) gizlilik prensibine bağlı olarak saklamayı ve yasal mecburiyetler haricinde bu bilgileri ifşa etmemeyi, özel izin almaksızın işyeri dışına çıkartmamayı kabul ve taahhüt eder.”;
9/e maddesinde; ”Personel, iş sözleşmesinin haklı veya geçerli nedenlerle işveren tarafından veya haklı nedenler olmaksızın kendisi tarafından feshedilmesi halinde; iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren 12 (oniki) ay süre ile merkezi … Bölgelerinde olan işyerlerinde doğrudan ya da dolaylı olarak işverenin ana faaliyet konusunu oluşturan kargo, posta, dağıtım, kurye ve depolama faaliyetleri ile doğrudan veya dolaylı olarak bağlantılı işleri kendi veya başkası nam ve hesabına yapmamayı, hiçbir sıfatla kargo, posta, dağıtım, kurye ve depolama faaliyetleri ile doğrudan veya dolaylı olarak bağlantılı işleri yapan yerlerde ve/veya …, … … Servisi A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş.,…Ltd. Şti. firmalarında ve bunlarla sınırlı olmamak beraber …’e doğrudan rakip niteliğinde bulunan firmalar bünyesinde bu faaliyet alanı ile dolaylı da olsa ilişkili yerlerde çalışmamayı, doğrudan veya dolaylı surette ortak, çalışan, danışman ve/veya başka herhangi bir unvan veya sıfatla bulunmamayı kabul ve taahhüt eder.”;
9/f maddesinde ise “Personel, gerek gizlilik gerekse rekabet yasağına aykırı davrandığı takdirde personelin son bir yılda elde ettiği net yıllık geliri’nin ( ücret, prim, ve kanunda ücret niteliğinde sayılan tüm hak ve menfaatler ) brüt tutarı kadar cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” şeklinde düzenlemelere yer verildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin “Personelin Sorumlulukları” yazılı bölümünde işçinin haklı nedenler olmaksızın kendi isteği ile iş akdini feshetmesi durumunda ayrılış tarihinden itibaren 12 ay süre ile aynı iş kolunda başka bir şirkette çalışamayacağının kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki iş sözleşmesine binaen davalının yaklaşık 3 yıl süre ile davacı yanında “şube sorumlusu” pozisyonunda çalıştığı, bu süreden sonra istifa ederek aynı alanda (evrak, paket, kargo taşımacılığı ve dağıtımı) faaliyet gösteren … … A.Ş.’de 09/03/2020 tarihinde çalışmaya başladığı, her iki şirketteki pozisyonunun da benzer olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki 08/05/2017 tarihli sözleşmede iş akdinin sona ermesinden sonrası için rekabet yasağının düzenlenmiş olması nedeniyle, iş akdinin sona erdiği 28/02/2020 tarihi itibariyle somut uyuşmazlıkta 6098 sayılı TBK’nın 444. vd. maddelerinin uygulanması gerekmektedir.
Rekabet yasağına ilişkin sözleşme veya sözleşme şartları konusunda sözleşmenin tanzim tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK 444. ve devamı maddelerinde yapılan düzenlemelere göre “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.”(M.444) “Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz. Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.” (M.445) hükmünü haizdir.
İş hukukunda rekabet yasağına ve cezai şarta ilişkin düzenlemelerin işçinin iktisadı açısından mahvına neden olmaması ve rekabet yasağının işçinin iktisadı geleceğini tehlikeye düşürmemesi için süre, yer ve işin yükü bakımından duruma göre sınırlandırılması gerekmektedir.
Somut olayda, rekabet sözleşmesinde rekabet yasağı süresinin 12 (oniki) ay ve rekabet mahalli olarak …’nin belirlendiği, bu surette rekabet yasağı sözleşmesinin içerdiği coğrafi koşul aşırı nitelikte ise de davalının davacı iş yerinden ayrıldıktan sonra 12 ay geçmeden davacının faaliyet gösterdiği alanda ve aynı il sınırları içerisinde başka bir işletmede işe girmesi karşısında, rekabet yasağının aynı il sınırları içinde geçerli olduğunun kabulü ve coğrafi sınırın aynı il ile sınırlandırılması neticesinde, TBK’nın 444/1 ve 445 maddesindeki hükümler bakımından bir kısım koşulların sağlandığı sonucuna varılmıştır.
Ancak aynı Kanun’un 444/2. maddesi “Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.” hükmüne haiz olup, anılan madde hükmü uyarınca rekabet yasağının işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması halinde geçerli olacaktır.
Davalı …’in, davacı şirkette 08/05/2017 tarihinden 28/02/2020 tarihine kadar “Şube Sorumlusu” olarak çalıştığı ve davalının 12/02/2020 tarihli istifa dilekçesi ile kendi istek ve arzusu ile işten ayrılmak istediğini belirtip istifa etmesi sonucu dava dışı … … A.Ş.’de ise 09/03/2020 tarihinde işe başladığı ve davacı şirketteki pozisyonuna benzer bir pozisyonda görevlendirildiği anlaşılmıştır.
Davacı yanca davalının kendi iş yerinde şube sorumlusu olarak çalıştığı dönemde müşterileriyle birebir ilişkide bulunup müşteri çevresine ilişkin sırları ile ticari faaliyetin yürütülmesine ilişkin önemli ticari sırlara vakıf olduğunu gösterir elverişli bir delil sunulamamış; dosya kapsamında yaptırılan bilirkişi incelemesinde de, şu be sorumluları yönetim şemasında en altta olan yönetici olup, müşteri çevresi ve sırlarıyla ilgili olarak bilgi sahibi olanların, genel müdürlük ve bölge müdürlüğünde istihdam edilen satış temsilcileri ve yöneticileri olduğu, müşteri ile ilişkiyi sürdürme ve yeni müşteri elde etmenin satış ve pazarlama ile ilgili olduğu, şube sorumlularının bu tür bilgilere sahip olamayacağı tespit edilmiştir. Bu bağlamda, 6098 sayılı TBK’nın 444/2. maddesi hükmü kapsamında davalının sahip olduğu bilgileri dava dışı şirkette kullanması halinde davacı şirketi önemli bir zarara uğratması ihtimalinin bulunduğu iddiasının kanıtlanamaması nedeniyle, rekabet yasağı kaydına ilişkin cezai şart istem koşullarının oluşmadığı sonucuna varılmış, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının peşin yatırılan 947,33TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırılan ‭767,43 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk giderinin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalının yaptığı ‭12,5‬0-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 9.200,00-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından sarfedilmeyen kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
8-Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 67/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, HMK’nın 341/1 ve 345. maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 29/03/2023

Katip …
e-imzalıdır .

Hakim …
e-imzalıdır .