Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/499 E. 2021/160 K. 08.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/499 Esas
KARAR NO:2021/160

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:19/09/2014
KARAR TARİHİ:04/03/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan alacak davasının Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirket ile davalı … arasında 12/05/2008 tarihinde 15 yıl süreli kira sözleşmesi imzalanarak tapuya şerh verildiğini, yine aynı tarihte müvekkili ile davalı…… Ltd.Şti arasında protokol düzenlenerek kira sözleşmesine konu taşınmaz üzerinde kurulacak istasyonunun davalı şirket tarafından işletileceğinin kararlaştırıldığını ve ayrıca 09/10/2008 tarihinde taraflar arasında bayilik sözleşmesi imzalandığını, daha sonra davalı şirketin istasyonda müvekkilinin bayisi olarak faaliyet göstermeye devam ettiğini, rekabet kurulunun 12/04/2014 tarihli kararı ile 12/05/2008 tarihinden itibaren 10 yıl süreyle bireysel muafiyet tanınmasına, tarafların dikey anlaşmanın devamı konusunda anlaşamamaları halinde ise bahse konu dikey anlaşmaya bireysel muafiyet tanınamayacağı, bu durumda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 30 gün içinde dikey anlaşmanın sonlandırılması gerektiğinin belirtildiğini, bu karara istinaden müvekkili tarafından davalı şirkete gönderilen 05/05/2014 tarihli ihtarname ile kurul kararı gereğince kira sözleşmesi ve bayilik sözleşmesinin münfesih olacağı belirtilerek ekipmanların iadesi, kira bedelleri ve yatırım tutarları vs ödemelerin kullanılmayan kısma ilişkin bakiyesinin istendiğini, kira şerhinin terkin edildiğini ancak istenen ödemelerin yapılmadığını, müvekkilinin 12/05/2008 tarihli protokol gereğince davalı malik …’a 15 yıllık kira bedeli için 120.000-USD karşılığı 147.240,00-TL kira bedeli ve bu bedelin stopajı olarak 36.810,00-TL ödediğini, yine 04/09/2009 tarihli ek protokol gereğince ve ayrıca yapılan aynı tarihli ek kira sözleşmesi ile müvekkilinin davalı malike 385.000-USD ek kira bedeli ödeyeceğinin kararlaştırıldığını ve müvekkilinin karşılığı olan 462.000,00-TL’yi ödediğini, ayrıca bu kira bedelinin stopajı olan 115.500,00-TL’nin müvekkilince ödendiğini, müvekkili tarafından davalı şirkete işletme yatırım destek bedeli olarak toplam 900.000,00-USD ödeneceğinin kararlaştırıldığını ve çeşitli tarihlerde davalı şirkete toplam 1.479.000,00-TL + KDV ödeme yapıldığını, müvekkilinin kira sözleşmesinin 15 yıl süreceği düşüncesiyle peşin kira ve işletme yatırım destek bedellerinin davalılara ödediğini, Rekabet Kurulu’nun anılan kararı uyarınca dikey ilişkisinin münfesih olduğunu, bu nedenle davalıların 11 yıllık süreye denk gelen ödemeler sebebiyle sebepsiz zenginleştiğini, davalı …’ın ise 12/05/2008 tarihli protokolün 8.maddesi gereğince bayinin davacıya karşı yükümlülükleri konusunda kefil olduğunu belirterek KDV dahil 652.149,30-TL stopaj ve kira bedelinin davalı …’dan ödeme tarihinden itibaren avans faiziyle ve faizin KDV’siyle birlikte tahsiline, yine söz konusu ana paranın dava tarihine kadar davalı yedinde kaldığı süre içinde elde ettiği tüm semerelerin ve müvekkili şirketin bu bedelden yoksun kalması nedeniyle uğradığı ekonomik kayıpların karşılığı KDV dahil 253.098,30-TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ve faizin KDV’siyle birlikte davalı …’dan tahsiline, işletme yatırım destek bedelinden kullanılmayan süreye denk gelen KDV dahil 1.176.928,76-TL’nin yatırımın yapıldığı tarihten itibaren avans faizi ve faizin KDV’siyle birlikte tüm davalılardan, yine işletme yatırım bedelinin davalı şirket yedinde kaldığı sürede davalının elde ettiği semerelerin ve müvekkilinin uğradığı ekonomik kayıpların karşılığı KDV dahil 537.349,70-TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ve faizin KDV’siyle birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesi ile; BK’nun 66.maddesi uyarınca bir yıllık zamanaşımı süresinin geçirildiğini, 5 yılı aşan süreler yönünden sözleşmelerin grup muafiyetinden yararlanamayacağını, işletme yatırım destek bedelinin talep edilemeyeceğini, hesaplamanın nasıl yapıldığının açık olmadığını, protokolde kefalet limitinin belirtilmediğini, bu nedenle kefaletin geçerli olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 27/04/2017 tarih ve 2014/1146 E., 2017/330 K. Sayılı kararı ile, davalılar … ve … hakkında açılan davanın reddine, davalı … hakkında açılan davanın kısmen kabulüne, 628.779,95-TL’nin davalı …’dan dava tarihiden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili ile davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 02/07/2020 tarih ve 2017/4774 E., 2020/1168 K. sayılı sayılı ilamı ile Mahkememizce verilen kararın kaldırılmasına karar verilmiş, Mahkememizce yargılamaya devam olunmuştur.
Davacı vekili 04/03/2021 tarihli duruşmadaki beyanında, taraflar arasında 30/06/2020 tarihiden yapılan sulh protokolü gereğince davanın konusuz kaldığını, davalı taraftan yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını belirtmiştir.
Davalılar vekili de 04/03/2021 tarihli duruşmadaki beyanında, taraflar arasında 30/06/2020 tarihinde yapılan sulh protokolü gereğince davanın konusuz kaldığını, davacı taraftan yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını belirtmiştir.
Dava, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi nedeniyle alacak talebine ilişkin bulunmaktadır.
Taraf vekillerince dosyaya sunulan beyanlar dikkate alındığında, tarafların 30/06/2020 tarihinde düzenlemiş oldukları sulh protokolü gereğince sulh oldukları ve bu nedenle davanın konusuz kaldığına karar verilmesini talep ettikleri anlaşılmıştır.
6100 Sayılı HMK’nun 315/1. maddesi “Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir.” hükmünü içermektedir.
6100 Sayılı HMK’nun 315/1. Maddesi ve taraf vekillerinin sulhe yönelik beyanları gözönünde bulundurularak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraflar sulh olmuş bulunduğundan HMK 315/1. maddesi gereğince yapılan sulh nedeniyle KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2- Harçlar Kanunu 22. maddesi de dikkate alınarak, alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 44.735,00-TL’den mahsubu ile fazladan yatırılan 44.675,70-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3- Taraf vekillerinin beyanları dikkate alınarak, taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4- Taraf vekillerince vekâlet ücreti talep edilmediğinden taraflar lehine vekâlet ücretine hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,
5- HMK 333. maddesi gereğince, davacı ve davalılar tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.04/03/2021

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır