Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/492 E. 2021/602 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/492
KARAR NO:2021/602

DAVA:Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ:16/09/2020
KARAR TARİHİ:16/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin 4 Aralık 2019 tarihli Ticaret Sicili Gazetesinde kuruluş ilanı yapılan 28/11/2019 tarihinde tescil olunmuş … … Şirketi’nde …(T.C.K.N.: …) ile birlikte yarı yarıya hisse sahibi kurucu ortak olduğunu, …’in davalı şirketin malvarlığı sayılacak makine ve ürünlerini, müvekkilinin bilgisi olmaksızın şirket adresinden kaçırdığını ve … Caddesi … Sokak No:../.., …/… adresinde mukim bir depo kiralamak suretiyle oraya taşıdığını, adrese intikalleri ve polis ihbar hattından gelen ekip ile bu deponun açtırılmasını istemişseler de davalı yanın, yaptığı mal kaçırma işlemini usulüne uygun hale getirebilmek için depoda sakladığı malları, arkadaşı olan bir kimseye satışı yapılmış gibi göstererek ve hatta usulen, internet bankacılığı aracılığıyla para alışverişini de gerçekleştirerek müvekkilinin mallara ulaşmasını imkansız hale getirmeye çalıştığını, taraflarınca şirkete ait malların … Caddesi … Sokak No:…/… …/… adresinde tutulduğunu bilinmesi nedeniyle huzurdaki davada da kullanılabilmek üzere … Asliye Hukuk Mahkemesine başvurulduğunu, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … D. İş Sayılı dosyası kapsamında adrese gidildiğini, hem şirketin malvarlığına dahil tüm profesyonel araç gereç ve makinelerin anılan adreste bulunduğunun hem de görevli bilirkişi incelemesi ile ürün bedelleri ve işletmenin boşaltılmak suretiyle ne kadar zarara uğradıklarının tespitinin yapıldığını, bilirkişi raporuyla tutanak altına alınan tüm küçük gereçlerin müvekkilinin kızlarının kredi kartlarıyla alındığını ve şirketin mal varlığına dahil edildiğini, diğer büyük gereçlerin ise şirket adına faturalandırılarak alındığını ve taksitler halindeki borçlarının hala devam ettiğini, yine …’in kendi kız kardeşini müvekkilinin bilgisi haricinde şirketin sigortalı çalışanı olarak gösterdiğini ve bu şekilde de şirketi borçlandırmaya yönelik işlem tesis ettiğini, müvekkilinin, yaşı nedeniyle kurdukları şirketin ürün alınan şirketler veya resmi kurumlarla yapılacak işlemleri için tamamen iyi niyetli davranarak …’e şirketin imza yetkisini verdiğini, ayrıca …’in müvekkiliyle ortak oldukları şirket adına açılan banka hesabına müvekkilinin yatırdığı parayı da kendi adına yatırdığını ve sonrasında uzlaşmaya yönelik konuşmalarında da bu parayı tamamen kendisinin ortaya koyduğu bir sermaye olarak gösterdiğini, oysa paranın kaynağının belli olup bu paranın müvekkiline ait kısmının …’e bankanın önünde teslim edildiğinin de ilgili bankanın kamera kayıtlarından tespitli olduğunu, mal kaçırma eyleminden haber almaları akabinde, taraflarınca işletme adresi olan …’de mukim polis karakoluna gidildiğini ve … hakkında şirket ortaklığından kaynaklanan ”Güveni Kötüye Kullanma” suçu ile suç duyurusunda bulunulduğunu ve konu ile alakalı soruşturma dosyalarının hala … Cumhuriyet Başsavcılığı’nca incelendiğini belirterek, müvekkilinin de ortağı olduğu … … Ltd. Şti.’nin tüm alacak ve borçlarının tespiti ile feshine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; öncelikle huzurdaki davanın … …. Ltd. Şti. adına açıldığının düşünüldüğünü, ancak UYAP sisteminden dilekçesini incelediklerinde, davacının davayı şirket adına …’e yönelttiğinin anlaşıldığını, hem şirket yetkilisi, hem de gerçek kişi yönünden yetki içeren vekaletnamelerini dosyaya ibraz ettiklerini, limited şirketin feshi davasının şirket tüzel kişiliğine karşı açılması gerektiğini, limited şirketlerin, şirket ortaklarınca feshinin asliye ticaret mahkemesi vasıtasıyla istenebilmesi için haklı sebeplerin varlığı gerektiğini, TTK 636. maddesindeki şartların sağlanıp sağlanamadığı ve kusurun kimde bulunduğu hususlarının yerel mahkeme tarafından araştırılması gerektiğini, davacının feshini istediği şirket mallarını Anadolu yakasındaki başka bir işyerine götürdüğünü, şirket ve işleriyle ilgilenmediğini, davacının iddialarının aksine ihtilafa konu şirketin tasfiye talep edecek ve haklı sebepleri bulunan kişinin müvekkili … olduğunu, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Değişik iş dosyasında yapılan tespitte mahaldeki malların davacı tarafından sunulan mallar olduğu belirtilmişse de, bu hususun gerçeği yansıtmadığını, hesaplamaya dahil edilen malların açıkça dosyaya sunulan cd görüntülerinde mevcut olmadığının belirtildiğini, ancak buna rağmen sanki şirket demirbaşları gibi rapora dahil edildiğini, 10/04/2020 tarihli kurumlar vergisi beyannamesinde de şirketin duran varlıklarının 108.300,00-TL olarak bleirtildiğini, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasında belirtilen 287.992,00-TL’lik demirbaşın bulunmadığının ortada olduğunu, işbu beyannamede 2019 yılı bakımından şirketin müvekkili …’e 59.500,00-TL borçlu olduğunun göründüğünü, 01/01/2020-30/09/2020 arası dönemine ait mizan kaydında ise şirketin 80.000-TL müvekkili …’e borçlu olduğunun göründüğünü, davacı paydaş bakımından hiçbir haklı sebep yokken şirketin feshini talep etmesinin kabul edilemez olduğnu, tedbir taleplerinin ticaret şirketinin işleyişini engeller nitelikte olduğunu belirterek, tüm bu nedenlerle öncelikle şirket yetkilisine karşı açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini, Mahkeme aksi kanaatte olursa müvekkilinin pay ve alacağının hesaplanarak şirketin tasfiyesine ve işbu bedellerin müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı şirketin fesih ve tasfiye istemine ilişkindir.
Mahkememizce … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … D. İş sayılı dosyası davalı şirketin ticaret sicil kayıtları, davalı şirketin bankalardaki hesaplarına ilişkin bilgi ve belgeler, davalı şirketin ticari defter ve kayıtları dosyamız arasına alınmış, taraflarca dosyaya sunulan diğer deliller değerlendirilmiş, bilirkişi heyetinden rapor temin edilmiştir.
Bilirkişi heyeti dosyaya sundukları 16/08/2021 tarihli raporlarında; davalı şirketin rayiç değerlere göre hazırlamış olduğu bilanço verilerine göre, şirket sermayesinin tamamının yitirildigi, yani davacı şirketin borca batık olduğunu, davalı şirketin, mal veya hizmet alımı nedeniyle 72.978,11-TL ve ortaklarına da 4.649,42-TL borcu bulunmakta olduğunu, ayrıca, 4.473,75-TL vergi ve SGK prim borcu bulunduğunu, davalı şirketin uzun süreden beri herhangi bir kar payı dağıtmaması, tam aksine son dönemlerde zarar etmesi, şirket mallarının davacının onayı ve izni olmadan başka bir yere taşınmasının şirketin merkezinin taşınması anlamına gelmesi, böyle bir kararın alınabilmesi için de %50 ortak konumundaki davacının onayının gerekmesi, ancak somut olayda böyle bir onayın alınmaması, özellikle de şirketin borca batık olması, borca batıklığın giderilmesi için sermaye artırımına gidilmemesi gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde; davalı şirketin haklı nedenle fesih ve tasfiyesi için gerekli koşulların oluştuğunu belirtmişlerdir.
Mahkememizce tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirilmiştir. Buna göre; davacı …’nun, davalı şirketin % 50 hisse sahibi ortağı olduğu, diğer ortağın da dava dışı … olduğu, dava dışı …’in, şirketin münferiden temsile yetkili müdürü olduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafça, dava dışı şirket ortağı ve temsilcisi …’in usulsüz işlem ve eylemleri nedeniyle şirketin faaliyetini yerine getiremez hale geldiği, borca batık olduğu, kendisinden habersiz olarak şirketin malvarlığının farklı bir yere götürüldüğü gibi nedenlerle şirketin fesih ve tasfiyesi talebiyle dava açılmıştır. Limited şirketin haklı nedenle feshine ilişkin 6102 Sayılı TTK’nun 636/3 maddesi; “Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.” hükmünü içermektedir. Dosya kapsamında temin edilen bilirkişi heyeti raporu ile, şirketin sermayesinin tamamını yitirdiği, yani borca batık olduğu tespit edilmiştir. Yine şirketin uzun zamandır ortaklarına kâr payı dağıtmadığı da bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir. Davalı şirketin uzun süreden beri herhangi bir kar payı dağıtmaması, tam aksine son dönemlerde zarar etmesi, şirket mallarının davacının onayı ve izni olmadan başka bir yere taşınmasının şirketin merkezinin taşınması anlamına gelmesi, böyle bir kararın alınabilmesi için de %50 ortak konumundaki davacının onayının gerekmesi, ancak somut olayda böyle bir onayın alınmaması, özellikle de şirketin borca batık olması, borca batıklığın giderilmesi için sermaye artırımına gidilmemesi gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde, kişisel ilişkilerin ağırlık taşıdığı ve ortaklar arasındaki güven ilişkisinin, şirketin devam etmesi ve amacına ulaşabilmesinde büyük önem taşıdığı limited şirketlerde, şirketin feshi için haklı neden oluşturduğu sonucuna varılmış, bu anlamda 6102 Sayılı TTK’nun 636/3. maddesinde öngörülen şirketin feshi için haklı nedenlerin var olduğu değerledirilerek, davacı tarafça açılan davanın kabulüne karar verilmiştir. Fesih ve tasfiyesine karar verilen şirkete, tasfiye memuru olarak mali müşavir …’nun atanmasına karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile, … Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı davalı …’nin FESİH VE TASFİYESİNE,
2-Fesih ve tasfiyesine karar verilen davalı şirkete, mali müşavir …’nun tasfiye memuru olarak görevlendirilmesine,
3-Tasfiye memuru için aylık 2.500,00-TL ücret takdirine, ücretin davacı tarafça karşılanmasına,
4-Alınması gerekli 59,30-TL karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yapılan dava açılış gideri 54,40-TL, tebligat ve müzekkere gideri 272,10-TL ve bilirkişi ücreti 4.500,00-TL olmak üzere toplam 4.826,50-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi AAÜT gereğince belirlenen 4.080,00-TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince, davacı ve davalı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.16/09/2021

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır