Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/389 E. 2021/125 K. 24.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/389 Esas
KARAR NO:2021/125

DAVA:İSTİRDAT
DAVA TARİHİ:28/07/2020
KARAR TARİHİ:24/02/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İstirdat davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili; müvekkilinin tekstil sektöründe faaliyet gösteren bir firma olduğunu, mağazalarda müşterilerin satışına sunulan ürünlerin maliyetleri ve ürünlerin üretilmesi için ihtiyaç duyulan ekipmanların kimi zaman müvekkili şirket tarafından tedarik edildiği kimi zaman ise üreticilerin kendileri tarafından temin edildiğini, …. A.Ş ile müvekkili şirketin uzun zamandır beraber çalıştıklarını, artan siparişler ve siparişlerin tesliminin daha rahat sağlanması amacıyla müvekkili şirketin merkezinde bulunan ofis alt kira sözleşmesi akdedilerek adı geçen firma tarafından kiralandığını, Covid-19 pandemisi devam ettiği sırada … … A.Ş yetkilisinin daha büyük bir ofise taşınmak istediğini beyan ederek ofisteki tüm eşyalarını alarak kiralamış olduğu alandan ayrıldığını, taşınmadan sonra …. İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası ile menkul malların haczi için müvekkili şirketin merkezine icraya gelindiğini, müvekkili şirketin anılan dosyanın borçlusu olmadığını, icra dosyasında … … A.Ş’nin borçlu olarak göründüğünü, ancak müvekkilinin işyerindeki bilgisayarlara haciz konulduğunu, müvekkili şirketin mallarının haczedildiği icra dosyalarına, haczedilen malların müvekkili şirkete ait olduğunu ispatlar nitelikte dilekçeler ile beraber istihkak iddiasında bulunulduğunu, ancak haciz baskısı nedeniyle borçların müvekkili şirket tarafından ihtirazi kayıtla ödendiğini, icra müdürlüğü tarafından verilen karar ve icra memurunun muvafakati ile ek haciz ve muhafaza konu edilecek mallara karşı da istihkak iddia etme hakkı mevcut iken bu hakkın kullandırılmadığını, davalı yanın borçlusu … … A.Ş ile müvekkili şirket arasında mevcut ticari ilişkisi dışında bir bağı bulunmadığını, müvekkili şirketin borçtan sorumlu olmadığını, müvekkili şirketin ödediği 341.000,00-TL’nin şirketin nakit akışını etkilediğini, zararlara yol açtığını beyan ederek tedbir kararı verilmesini ve ödenen bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle istirdatını talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; istirdat davasının ancak borçlu tarafından açılabileceğini, davacının icra dosyasında borçlu olmadığını, davanın öncelikle aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın istihkak konusu oluşturan iddiaları mahkemeye sunduğunu, istihkak davalarının teknik davalar olduğunu, İcra Mahkemelerinin görevi ve uzmanlık alanına girdiğini, ancak davacının yasal süresinde istihkak davası açmadığını, netice itibariyle davacının açması gereken davanın istirdat davası olmadığını, davacının dosya borçlusuna karşı sebepsiz zenginleşme davası açması gerektiğini, davacının icra dosya borcunu ödemesi nedeniyle dosya borçluların borçtan kurtulduklarını ve sebepsiz şekilde zenginleştiklerinin açık olduğunu beyan ederek davanın öncelikle usulden aksi halde esastan reddini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Davadaki talep, takip borçlusu olunmadığından bahisle haciz baskısı altında ödenen paranın iadesi istemine ilişkindir.
1.1.2019 tarihinde yürürlüğe giren ve 3/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddeye göre ; MADDE 5/A- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 18/A. maddesine göre; (1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir. “
Yasal açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Dava dilekçesinde dava açılmadan önce arabulucuya başvurulduğuna ilişkin beyanda bulunulmadığı gibi bu hususu ispata yarar delil de ibraz edilmemiştir. 24/02/2021 tarihli duruşmada taraf vekillerine dava açılmadan önce arabulucuya başvurulup başvurulmadığı noktasında diyecekleri sorulmuş, taraf vekilleri arabulucuya başvurulmadığını beyan etmişlerdir. Davanın konusu bir miktar paranın ödenmesi olan istirdat davası olması ve dava açılmadan evvel arabulucaya başvurmanın zorunlu olmasına karşın arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması, öte yandan dava açılırken eksik olan bu yöndeki dava şartının 6235 sayılı yasının açık hükmü karşısısında sonradan tamamlanması imkanı da bulunmaması nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-7155 sayılı Kanunun 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa eklenen 5/A. maddesi ve 7155 sayılı Kanunun 23. maddesi ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A-2. maddesi uyarınca arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması karşısında, davanın TTK’nun 5/A, 6325 sayılı Kanunun 18/A-2, HMK’nun 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL maktu red harcının peşin alınan ‭5.823,43‬-TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırılan ‭‭5.764,13‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT md.7/2 uyarınca hesap ve takdir edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
5-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından sarfedilmeyen kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
6-Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 67/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/02/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır