Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/312 E. 2020/280 K. 30.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/312
KARAR NO : 2020/280

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/07/2013
KARAR TARİHİ : 30/06/2020

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Alacak davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekilinin 03/07/2013 harç ikmal tarihli dava dilekçesi ile, …Bankası TAŞ’nın … Şubesi nezdinde müvekkiline ait … ve… numaral… hesaplarındaki para bankaya el konulması nedeniyle ödenmediği, halbu ki müvekkiline … hesaplarında bankalar kanununa göre garanti kapsamında olduğu ve bankaya birşey olması durumunda bu paraların devlet tarafından ödeneceği beyan edildiğinden bu hesaplara para yatırıldığı, yapılan tüm başvurulara rağmen müvekkilinin parasının ödenmediği, bu nedenlerle fazlaya dair dava ve talep hakları saklı kalması koşuluyla, toplam 37.779,79 TL’nin 03/07/2003 tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.

S A V U N M A /
Davalı … vekilinin 02/08/2013 havale tarihli cevap dilekçesi ile, davacının davasına konu edilen işlemin, idare tarafından ihdas edilen bir işlem olması sebebiyle bu tür işlemlerden doğan ihtilafların 2577 sayılı İYUK, Danıştay Kanunu hükümleri ve içtihatları gereğince idari yargıda çözümlenmesi gerektiği, aynı zamanda bu hususun kamu düzenine ilişkin olması sebebiyle davanın reddi gerektiği, davalı sıfatına haiz …’nin kamu tüzel kişiliğine sahip bir kurum olması sebebiyle davanın adli yargıda değil, idari yargıda görülmesi gerektiği, bu nedenle davanın görev yönünden reddini talep etmiştir.

G E R E K Ç E /
Tarafların tüm delilleri ve ilgili kayıtlar toplanmıştır. Banka kayıtları, ticaret sicil kayıtları ilgili kayıtlar celp edilmiştir. İstanbul … İdare Mahkemesi … esas sayılı dosya örneği incelenmiştir. Ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizce iddia, savunma, tüm dosya kapsamına göre; Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilmiş … Esas ve… Karar sayılı ilamın davalı … vekilince İstinaf Yoluna başvurulması neticesinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk dairesi … Esas ve… Karar sayılı ilamı ile ( “…Somut olayda, davacı tarafça mevduat alacağının hesabının bulunduğu … Bankası AŞ nezdindeki paranın banka tarafından… Bankası…Ltd. adlı bankaya aktarıldığı, bankaya BDDK tarafından el konulduğu, banka yönetimi ve denetiminin davalı …’ye ait olması nedeniyle tarafına ödenmeyen paradan davalı …’nin sorumlu olduğu, bankanın yönetiminde olan diğer davalıların da hukuka aykırı iş ve eylemlerinden sorumlu olduklarını iddia etmiştir.
Öncelikle, bir uyuşmazlığın adli yargı içinde çözümlenmesi gerektiğini tespit ettikten sonra, bu uyuşmazlığın adli (medenî) yargı içindeki hangi mahkeme tarafından çözümlenmesi gerektiği sorusuna cevap vermek gerekir. Dolayısıyla davalı …’ye karşı yönetilen davanın adli yargı içinde çözülmesi gerekip gerekmediği noktasının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Uyuşmazlık Mahkemesinin konuyla ilgili vermiş olduğu 26.02.2018 tarih ve 2018/106-2018/107 E.K sayılı ilamında; “…Dava, …’ ye devredilen … Bankası mevduat hesaplarında bulunan davacı ve ailesine ait paranın bilgileri dışında yurtdışı off shore hesaplara aktarıldığı, dolayısıyla paranın … güvencesinde olması gerektiği halde başvurularına olumsuz cevap verildiğinden bahisle söz konusu hesaplarda bulunan paranın 03/07/2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır. 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 12. Kısmında 111-142 maddeleri arasında düzenlenen …na İlişkin Hükümlerin 111. Maddesinde: “Bu Kanun ve ilgili diğer mevzuat ile verilen yetkiler çerçevesinde tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla, mevduatın ve katılım fonlarının sigorta edilmesi, Fon bankalarının yönetilmesi, mali bünyelerinin güçlendirilmesi, yeniden yapılandırılması, devri, birleştirilmesi, satışı, tasfiyesi, Fon alacaklarının takip ve tahsili işlemlerinin yürütülmesi ve sonuçlandırılması, Fon varlık ve kaynaklarının idare edilmesi ve Kanunla verilen diğer görevlerin ifası için kamu tüzel kişiliğini haiz, idarî ve mali özerkliğe sahip … kurulmuştur” hükmü yer almıştır. Dosyanın tetkikinden; Davacının kendisinin ve ailesinin mevduat hesabı bulunduğu İmar Bankasındaki paranın bilgi ve istemleri dışında yurtdışı… hesaplara aktarıldığı, Bankanın devredildiği … nin paranın iadesine ilişkin taleplerine olumsuz cevap verdiği, bunun üzerine söz konusu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. İdare hukuku kuralları içinde kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade beyanıyla tesis edilen idari işlemler, idari eylemler ve idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar sebebiyle açılan davaların görüm ve çözümü İdari Yargının görev alanında bulunmaktadır. Yukarıda alıntılanan 5411 sayılı Kanunun 111. Maddesinden de anlaşılacağı üzere, …nun, olayda kanunla kendisine verilen görev uyarınca tek taraflı ve kamu gücünü kullanarak hareket ettiği görülmektedir. Açıklanan nedenlerle dava konusu uyuşmazlığın idari yargıda görülüp çözümlenmesi gerekmekte olup,..” denilmiştir.
O halde, HMK 114/b maddesi gereğince, yargı yolunun caiz olması dava şartı olduğundan, ilk derece mahkemesince, davalı … hakkında açılan davada idari yargı görevli olduğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Diğer davalılar yönünden ise, dava, eski TTK.nun 336 ncı maddesi hükmü uyarınca müflis bankanın yöneticileri olan davalıların sorumluluğundan kaynaklanan tazminat davası olup, davacı mevduat hesabının olduğu müflis bankadan alacaklı olduğunu iddia etmiştir. Bilindiği üzere, ortaklar ve alacaklılar, yönetim kurulu üyelerinin kusurlu yönetimi nedeniyle doğrudan doğruya zarara uğramaları durumunda, yönetim kurulu üyeleri aleyhine, hükmedilecek tazminatın doğrudan kendilerine verilmesi şartıyla sorumluluk davası açabilirler.
Bu durumda, dava konusu olayda, alacaklı sıfatı ile dava açan banka mudisinin, davalıların kusurlu yönetimi ile doğrudan kendisinin zarara uğradığını iddia ettiği, bu davalılar bakımından eski TTK’nın 309 ve 341. maddelerine göre açılmış bir dava bulunduğu gözetildiğinde, bu davalılar yönünden yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi doğru değildir.
Hal böyle olunca ilk derece mahkemesince yapılması gereken iş, davalı … hakkında açılan davanın eldeki davadan tefrik edilerek yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda görevsizlik ve diğer davalılar yönünden ise, davanın heyetçe görülüp, işin esasına girilerek toplanan deliller doğrutusunda varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar vermekten ibaret olmalıdır.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına davanın yeniden görülmesi için, dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine “…) karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi…Esas ve … K sayılı kararı doğrultusunda, mahkememizin … Esas sayılı (İstinaf sonrası yeni 2020/305 E) dosyasından davalı … yönünden dosya tefrik edilerek yukarıdaki esasa kaydedilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi … Esas ve … Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; Davacının kendisinin ve ailesinin mevduat hesabı bulunduğu İmar Bankasındaki paranın bilgi ve istemleri dışında yurtdışı off shore hesaplara aktarıldığı, Bankanın devredildiği …’ nin paranın iadesine ilişkin taleplerine olumsuz cevap verdiği, bunun üzerine söz konusu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. İdare hukuku kuralları içinde kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade beyanıyla tesis edilen idari işlemler, idari eylemler ve idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar sebebiyle açılan davaların görüm ve çözümü İdari Yargının görev alanında bulunmaktadır. 5411 sayılı Kanunun 111. Maddesinden de anlaşılacağı üzere, …nun, olayda kanunla kendisine verilen görev uyarınca tek taraflı ve kamu gücünü kullanarak hareket ettiği görülmektedir.
Açıklanan nedenlerle dava konusu uyuşmazlığın idari yargıda görülüp çözümlenmesi gerekmekle davanın idari yargıda görülmesi gerekmekle, Yargı Yolu yanlışlığı karşısında dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın, davalı … yönünden (idari yargı görevli olmakla) yargı yolu yanlışlığı nedeniyle, dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Davalı … yönünden yapılan 1.920,00-TL ve 467,28-TL ilan gideri ile 43,40-TL (tebligat gideri + vekalet pulu+vekalet harcı) yargılama gideri olan toplam 2.430,68-TL nin davacıdan alınarak bu davalı yana verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/4 madesi uyarınca hesap ve takdir edilen 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ye ÖDENMESİNE,
4-HMK 120 maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısımların karar kesinleştiğinde ilgililere İADESİNE,
Dair, dosya üzerinde ve tarafların yokluğunda verilen karar, HMK’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan

Üye

Üye

Katip