Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/252 E. 2023/93 K. 08.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/252 Esas
KARAR NO :2023/93

DAVA:İTRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ:27/01/2017
KARAR TARİHİ:08/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtrazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile dava dışı … …. Ltd.Şti arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine istinaden çek hesabı açıldığını ve çek koçanı teslim edildiğini, davalının ise, taraflar arasındaki bu sözleşmede müteselsil kefil olduğunu,teslim edilen çek koçanından keşide edilen birkısım çeklerin, karşılıksız çıkması nedeniyle asgari ödemeler yapıldığını, yapılan bu ödemelere ilişkin keşide edilen ihtarname ile davalıdan alacağın ödenmesinin talep edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine giriştikleri icra takibine borçlu – davalının haksız yere itiraz itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hakdüşürücü sürede açılmadığını ve alacağın zaman aşımına uğradığını, müvekkilinin çek koçanları ile ilgisinin bulunmadığı gibi şirketin kuruluşunda müvekkilinin ortak ve müdür olarak yer aldığını, ancak şirket kurulduktan sonra hisselerini devrederekşirketten ayrıldığını,müvekkilinin bu çeklerle ilgili borçluluğu veya kefaletinin olmadığını kullanılan kredi ile ilgili ,sözleşmedeki kefalet limiti kapsamında 10.000 TL ödemede bulunduğunu belirterek davanın usulden ve esastan reddi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, genel kredi sözleşmesi kapsamında, karşılıksız işlemine tabi tutulan çekler için ödenen zorunlu karşılık tutarının davalı kefildan tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce 25.12.2017 tarih, 2017/85 esas ve 2017/1036 karar sayılı kararı ile davacı bankanın kefilden çek sorumluluk bedeline ilişkin depo talebinde bulunabilmesi için taraflar arasında düzenlenen sözleşmede açık hüküm bulunması gerektiği, ancak sözleşmede davacı bankanın kefilden çek sorumluluk bedelinin depo edilmesini talep edebileceğine dair açık hüküm bulunmadığı gerekçesiyle davanını reddine karar verilmiş; karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesini yapan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi tarafından 16/04/2020 tarihli 2018/1559 esas ve 2020/413 karar sayılı ilamı ile “… Somut olayda davacı banka tarafından ,davalının müteselsil kefil olduğu genel kredi sözleşmesi uyarınca verilen çek karnesi için düzenlenen ve karşılıksız işlemine tabii tutularak ödenen zorunlu karşılık bedeli talep edilmektedir.Dava konusu alacak nakit krediden kaynaklanan ve kefilin kefalet limiti ile sorumlu olacağı bir alacak olup,genel kredi sözleşmesinde kefilin depo sorumluluğuna ilişkin açık bir hükmün bulunup bulunmamasını gayrinakdi alacak niteliği bulunmayan davaya konu alacak ve eldeki davanın sonucuna bir etkisi bulunmamaktadır. Dosya içerisinde takibe konu genel kredi sözleşmesinin tamamı ve icra dosyası içerisinde ise ödeme emrinin 2. Sayfası ve davalının itiraz dilekçesi bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece belirtilen eksik evraklar dosyaya getirtilip, özellikle davalının itirazının süresinde olduğunun tespit edilmesi halinde bankacılık konusunda uzman bir bilirkişi vasıtasıyla banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak, davalının dosyaya sunduğu ödeme dekontlarının dava konusu kredi sözleşmesi uyarınca kullanılan krediye yönelik yapılıp yapılmadığını ve kefilin kefalet limiti kapsamında davacı bankanın davalıdan alacaklı olup olmadığnın tespiti yönünden rapor alınarak , sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.Yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle hükme tesir edecek derecede delillerin toplanıp değerlendirilmediği,hükmün HMK 353(1)a-6 kapsamında kaldığı sonucuna varıldığından ;davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına, …” şeklindeki gerekçeyle Mahkememiz hükmünün kaldırılmasına karar verilmiştir.
İstinaf kaldırma kararı uyarınca uyuşmazlığa konu genel kredi sözleşmesi, takip dosyasına ilişkin takip talebinin 2. sayfası ile davalının itiraz dilekçesi dosyamız arasına kazandırılmıştır.
Taraflarca sunulan dilekçe ve belgeler ile getirtilen kayıtlar incelenmiş, taraflar arasında imzalanan sözleşme hükmüne nazaran davacı banka ticari defter ve dayanak kayıtları üzerinde inceleme yapılmak suretiyle, var ise takip tarihi itibariyle banka alacağının faiz oranı, faiz başlangıç tarihi ve diğer fer’ilerle birlikte saptanması bakımından bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen bankacı bilirkişi 14/10/2021 tarihli raporunda; Davacı … Bankası A.Ş. ile dava dışı asıl borçlu … İthalat İhracat San ve Ticaret Limited Şirketi arasında 01.07.2009 tarihinde 38.469,95 TL limitli Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi imzalandığı, Kredi Sözleşmesini davalı… 01.07.2009 tarihinde 10.000,00 TL limit ile müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, davalı…, … 27. Noterliğinin 18.02.2011 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnameyi, davacı … Bankası A.Ş. … şubesine keşide ederek “… İthalat İhracat San ve Ticaret Limited Şirketinin şubenizden kullandığı 10.000,00 TL’lik kredili ticari mevduat hesabına kefil olmuş idim şimdi ise gördüğüm lüzum üzerine kefillikten vazgeçiyorum… İşbu kefillikten vazgeçtiğimi bildirir, gereğinin yapılmasını dilerim…” denildiği, ancak davacı bankanın bu konuda bir mutabakatına rastlanılmadığı ve bu konunun Mahkemenin takdirlerinde olduğu, taraflar arasında tanzim ve imza edilmiş olan Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesinin, Banka Defter ve Kayıtlarının Delil Olacağı ve Esas Alınacağı başlıklı 76. Maddesi esas alınarak, dava dosyasına sunulmuş olan banka kayıtları ile diğer belgelerin tetkiki neticesinde, dava dışı asıl kredi borçlusu … İthalat İhracat San ve Ticaret Limited Şirketine; … numaralı hesaptan Nakit TKMH kredisi ile Gayrinakdi Çek Kredisi kullandırıldığı, davalı kefil tarafından dava konusu olmayan TKMH hesabına 14.11.2011 tarihinde 5.000,00 TL yatırıldığı, dava konusu olan 5 adet çek taahhüt hesabının nakit krediye dönüş tarihleri ise 06.03.2012 ve sonraki tarihleri kapsadığı, anlaşılmış olup, davalı tarafından yatırılan 5.000,00 TL’nin TKMH hesabının riskine kayıt edildiği, borçluların tazmin olunan çek bedellerini süresinde ödememeleri neticesinde, davalı aleyhine İstanbul 3. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile icra takibi başlanıldığı ve nakit krediye dönen 5 adet çek hesabı için 5941 sayılı Çek Kanunu kapsamında, TCMB tarafından belirlenen ve 03 Şubat 2012 tarihinden itibaren bankaların süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için karşılığının bulunmaması halinde ödemekle yükümlü oldukları tutarın 1.000 TL olması nedeniyle, takip tarihi itibariyle Kredi Sözleşmesinde belirlenen ve TCMB bildirlen faiz oranları dikkate alınarak, yıllık temerrüt %54 faiz oranları ile takip tarihi itibariyle yapılan hesaplama neticesinde, 1 ve 2 no.lu çek hesabının hesaplamaları ile örtüştüğü, diğer çek hesaplarından takipte fazla talepte bulunulduğu ve uygun olmadığı ve bu nedenle davacı bankanın takip 17.10.2012 tarihi itibariyle; …. nolu çek yaprağı hesabından 663,25 TL toplam alacaklı olduğu, … nolu çek yaprağı hesabından 1.352,80 TL toplam alacaklı olduğu, … nolu çek yaprağı hesabından 1.349,65 TL toplam alacaklı olduğu, … nolu çek yaprağı hesabından 1.486,19 TL toplam alacaklı olduğu, … nolu çek yaprağı hesabından 771,16 TL toplam alacaklı olduğu; takip 17.10.2012 tarihinden itibaren asıl alacak üzerinden yıllık %54 oranında temerrüt faizi ve %5 BSMV uygulanması gerektiği şeklinde görüş bildirmiştir.
Davalı yanca taraflar arasındaki kredi ilişkisine istinaden ödeme olarak bildirilen 14/11/2011 ve 02/12/2011 tarihli her biri 5.000,00-TL olan ödemelerin kim tarafından ve hangi ilişkiye istinaden ödendiğine ilişkin dekont örnekleri ile hesap hareketleri celp edilerek dosya ek rapor tanzimi için tekrar bilirkişiye tevdii edilmiş, bilirkişi 31/10/2022 tarihli ek raporunda; dava dosyasına sunulmuş olan banka kayıtları ile diğer belgelerin tetkiki neticesinde, dava dışı asıl kredi borçlusu … İthalat İhracat San ve Ticaret Limited Şirketine; 01.07.2009 tarihinden itibaren TKMH kredisi kullandırıldığı, kredi riskinin 02.11.2011 tarihi itibariyle 9.500,00 TL ANAPARA olduğu görülmüştür. 02.11.2011 tarihi itibariyle 9.500,00TL TKMH hesabının anaparaya tahakkuk ettirilen faiz ve diğer ferileriyle birlikte kredi riski, davalı kefili…’in 14.11.2011 tarihinde 5.000,00 TL, 02.12.2011 tarihinde 5.000,00 ve 1.840,00 TL ödemeler toplamı 11.840,00TL kredi borcuna mahsup edildiği ve dava dışı asıl kredi borçlusunun 05.12.2011 tarihi itibariyle 49,82 TL borcunun kaldığı, borçluların tazmin olunan çek bedellerini süresinde ödememeleri neticesinde, banka taahhütü olan çek tutarları için, davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile icra takibi başlanıldığı ve nakit krediye dönen 5 adet çek hesabı için 5941 sayılı Çek Kanunu kapsamında, TCMB tarafından belirlenen ve 03 Şubat 2012 tarihinden itibaren bankaların süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için karşılığının bulunmaması halinde ödemekle yükümlü oldukları tutarın 1.000 TL olması nedeniyle, takip tarihi itibariyle Kredi Sözleşmesinde belirlenen ve TCMB bildirlen faiz oranları dikkate alınarak, yıllık temerrüt %54 faiz oranları ile takip tarihi itibariyle yapılan hesaplama neticesinde, 1 ve 2 no.lu çek hesabı hesaplamamız ile örtüştüğü, diğer çek hesaplarından takipte fazla talepte bulunulduğu ve uygun olmadığı ve bu nedenle davacı bankanın takip 17.10.2012 tarihi itibariyle; … nolu çek yaprağı hesabından 663,25 TL toplam alacaklı olduğu, … nolu çek yaprağı hesabından 1.352,80 TL toplam alacaklı olduğu, 3328299 nolu çek yaprağı hesabından 1.349,65 TL toplam alacaklı olduğu, … nolu çek yaprağı hesabından 1.486,19 TL toplam alacaklı olduğu, … nolu çek yaprağı hesabından 771,16 TL toplam alacaklı olduğu; takip 17.10.2012 tarihinden itibaren asıl alacak üzerinden yıllık %54 oranında temerrüt faizi ve %5 BSMV uygulanması gerektiği şeklinde görüş bildirmiştir.
Yapılan yargılama neticesinde tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiştir. Buna göre; davacı banka ile dava dışı asıl borçlu … İthalat İhracat San. Ve Tic. Ltd. Şti. arasında 01/07/2009 tarihinde genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalı…’in de bu sözleşmeyi 01/07/2009 tarihinde 10.000,00 TL limitle müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, davacı banka tarafından genel kredi sözleşmesi kapsamında dava dışı asıl borçlu şirkete nakit kredi ve çek kredisi tahsis edip kullandırdığı, davacı banka tarafından karşılıksız işlemine tabi tutulan çekler için ödenen zorunlu karşılık tutarının dava dışı asıl borçludan ve davalı kefilden tahsili için icra takibi başlatıldığı, itiraz üzerine eldeki davanın açıldığı, davalı yanca asıl borçlu şirketin ortaklığından ayrıldığının davacı bankaya bildirildiğinin ve takip öncesi yaptığı ödemelerle kefalet limitinin tüketildiğinin savunulduğu, iddia ve savunma kapsamında uyuşmazlığın da, davalı kefilin kefalet limiti kapsamında takip konusu borçtan sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır. Dosya kapsamında yaptırılan bilirkişi incelemesinde kefalet limiti dikkate alınmaksızın yapılan hesaplamada davacı bankanın takibe konu edilen çekler için ödenen zorunlu karşılık tutarlarına ilişkin olarak bir kısım alacağı bulunduğu tespitine yer verilmişse de, eldeki davadaki uyuşmazlık, davalının kefaleti nedeniyle sorumluluğunun bulunup bulunmadığına ilişkin olduğundan savunmaya konu talepler bilirkişi tarafından yapılan tespitler ile davacı bankanın cevabi yazıları kapsamında Mahkememizce değerlendirilmiştir. İstinaf kaldırma kararında da belirtildiği üzere uyuşmazlığa konu kefalet sözleşmesinin imzalandığı tarihte yürürlükte olan 818 sayılı TBK nın kefalete ilişkin hükümleri uygulanacaktır. Kefalet sözleşmesi alacaklı ile kefil arasında kurulan ve alacaklıya kişisel güvence sağlayan bağımsız nitelikte bir borç ilişkisidir. Kefil, asıl borçlunun borcunu alacaklıya karşı ifa edememesi tehlikesini kişisel olarak üstlenmektedir. Ayrıca kredi sözleşmeleri karşılıklı taahhütleri içerdiğinden kefil veya kefiller tek yanlı olarak bildirdikleri irade beyanı ile kefaletten vazgeçemez. Kefil olunan şirketin ortaklığından ayrılmak tek başına kefaleti son erdiren bir sebep olmayıp, bu şekilde bir bildirim akdin diğer tarafınca açıkça kabul edilmedikçe sonuç doğurmaz. Kefiller kendi temerrüdünün sonuçlarından kefalet limiti kapsamında asıl borçlunun borcu kadar sorumludur. Başka bir anlatımla kefiller kefalet limitini aşmamak kaydıyla en fazla asıl borçlunun borcu kadar sorumlu olacaklardır. Bu bağlamda, davalının dava dışı asıl borçlu şirketin ortaklığından ayrılması ve davacı banka tarafından kabul edildiği iddia ve tespit edilmeyen tek taraflı irade beyanıyla kefaletten vazgeçmesi davalının kefaletine ilişkin sorumluluğunu sona erdirmeyecektir. Öte yandan, davacı bankaya yazılan yazıya verilen 02/03/2022 havale tarihli yazı cevabında da açıkça belirtildiği üzere davalı… tarafından dava dışı asıl borçlunun kredi hesabına uyuşmazlığa konu çeklerin yükümlülük bedelleri davacı banka tarafından ödenmeden önce 14/11/2011 tarihinde 5.000,00 TL ve 02/12/2011 tarihinde 6.840,00 TL ödeme yapılmıştır. Davalı tarafından 10.000,00 TL limitle kefil olunan genel kredi sözleşmesi kapsamında dava dışı asıl borçluya tahsis edilip kullandırılan kredi hesabına 11.840,00 TL ödeme yapılmakla kefalet limiti tüketilmiştir. Davacı vekili tarafından 02/03/2022 tarihli yazı cevaplarının aksine, yapılan bir kısım ödemelerin davalının şahsi borcuna istinaden yapılan ödemeler olduğu iddia edilmişse de, bu yöndeki iddialarını ispat noktasında elverişli delil sunulmaması ve bu yönde davacı banka ticari defter ve dayanaklarında bir kayıt oluşturulmaması karşısında davacının davasını ispat edemediği; kefalet limiti tüketildiğinden davacının davalıdan talep edebileceği bir alacağının bulunmaması nedeniyle davalının borca itirazında haklı olduğu; davalının itirazında haklı olması nedeniyle davacının icra inkar tazminatı istem koşullarının oluşmadığı; bilirkişi incelemeleriyle varlığı tespit edilen borç ilişkisine dayalı olarak davacı tarafından davalı kefil aleyhine takip başlatılmışsa da, davalıdan kefalet limitinin tüketilmesi nedeniyle alacağın tahsilinin talep edilememesi, davacının takip yapmakta kötüniyetli olduğuna ilişkin davalı yanca elverişli bir delil ibrazında da bulunulmaması nedeniyle davalının kötüniyet tazminatı istem koşullarının da oluşmadığı; sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır. Tüm bu nedenlerle, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 103,39 TL’nin mahsubu ile bakiye 76,51 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı tarafça sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm tesisine YER OLMADIĞINA,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 6.053,62 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından sarfedilmeyen kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
8-Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 67/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, HMK’nın 341/1 ve 345. maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 08/02/2023

Katip …
e-imzalıdır .

Hakim …
e-imzalıdır .