Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/248 E. 2022/160 K. 18.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/248
KARAR NO:2022/160

DAVA:Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:23/05/2020
KARAR TARİHİ:18/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı şirket yetkilisi dava dilekçesi ile; tarafları ile davalı şirket arasında akdedilen 16.03.2010 tarihli bayilik sözleşmesiyle, davalı şirketin intifa hakkı bulunan … İli, … İlçesi, …. Köyü, … Mevkiinde bulunan ve tapunun 1497 Parsel, 16 Cilt, 1504 Sahife numarasında kayıtlı taşınmazın akaryakıt istasyonu olarak işletmeciliği ve bayiliğinin 5 yıl süre ile taraflarına bırakıldığını, sözleşme tarihinde atıl durumda ve faaliyet belgesi bulunmayan taşınmaz üzerinde taraflarınca ciddi yatırımlar yapılmak suretiyle taşınmaz üzerinde gerekli bina inşaatları gerçekleştirilerek işletmeye hazır hale getirildiğini ve 23.03.2010 tarihinde faaliyet belgesi, 18.05.2010 tarihinde ise işyeri açma ve çalışma ruhsatları alındığını, taraflarınca sözleşme konusu akaryakıt istasyonunun işletilmeye başlandığını, işe başlanmasından kısa bir süre sonra, davalı şirket tarafından keşide edilen ihtarname ile Rekabet Kurumu’nun 12.03.2009 tarihinde internet sitesinde yayımlanan duyurusu uyarınca 16.03.2010 tarihli bayilik sözleşmesinin feshedildiğinin taraflarına bildirildiğini, anılan ihtarnameyle taraflarının taşınmaz üzerindeki bayilik yetkisinin sona erdirildiği ve taşınmazın tahliye edilmesi gerektiği belirtilerek güç bir şekilde tahliye işlemi gerçekleştirildiğini, davalı şirketin sözleşmeyi feshinin haksız olduğunu, Rekabet Kurumu’nun internet sitesinde 12.03.2009 tarihinde ilan edilen akaryakıt sektöründe intifa sözleşmelerinin muafiyetten yararlanma süresinin en fazla 5 yıl olarak belirlendiğine ilişkin duyurunun işbu dava konusu sözleşmeye uygulanabilir nitelikte olmadığını, yapılan sözleşmenin ilan tarihinden sonra yapılması ve bu sebeple sözleşme yapılırken anılan hususların bilinmesine rağmen sözleşmenin yapılması ve sonrasında bu tebliğe dayanarak sözleşmenin iptal edilerek taraflarının zarara uğratıldığını, 16.03.2010 tarihli sözleşme ile anılan taşınmazın bayi konumuna geldiğini, nitekim taşınmazın daha önceden atıl durumda kalarak harabeye döndüğünü, davalı şirketle de taşınmaz maliki olan… arasında intifa hakkı tesisi sözleşmelerinin imzalanmış olduğunu, buna göre tarafları ile taşınmaz malikleri arasında hiçbir sözleşme bulunmadığı gibi taşınmaz maliklerine ödenen herhangi bir bedel de bulunmadığını, taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesinin 17. maddesinde yer alan ve istasyonun faaliyete geçmesinden 3 ay sonra başlamak üzere davalı şirkete ödenecek 2.500,00-USD+KDV’nin kira ücreti olmayıp, akaryakıt istasyonunun işletilmesinden, marka kullanımından tanıtım ve eğitim hizmetlerinden doğan bir işçilik ücreti olduğunu, tarafları ile davalı şirket arasında imzalanan bayilik sözleşmesinin 2002/2 sayılı dikey analaşmalara ilişkin grup muafiyeti kapsamı dışında kalmakta olduğunu, bu hususta taraflarınca alacağın tahsili maksadıyla davalı şirket aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında, 358.972,88-TL asıl alacak, 372.108,12-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 731.081,00-TL üzerinden iflas yoluyla takip başlatıldığını, ancak davalı yan tarafından haksız şekilde yapılan işlemler neticesinde …. Asliye Ticaret Mahkemesi huzurunda iflas davası açıldığını ve taraflarının haklı bulunmasıyla davalı tarafından Bölge Adliye Mahkemesi huzuruna taşınan dosyaya ilişkin olarak başvurunun reddine karar verildiğini ve alacaklarının ilam hükmünü de kazanarak sabit hale geldiğini, 16/11/2018 tarihli … tarafından hazırlanarak …. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasına sunulan ve taraflarınca dosya kapsamına sunulan ve bilirkişi … tarafından düzenlenen bilirkişi raporları ile de sabit olduğu ve 1.246.000,00-TL olarak tespit olunduğundan fazlaya ilişkin haklarımızı saklı tutmakta olduklarını, tüm bu nedenlerle davalı yanın davaya konu hileli usul ve yasaya aykırı tutum ve işlemleri sebebiyle icra dosyaları kapsamında gerekli tedbirlerin ivedilikle alınmasını, tüm belge ve bilgiler dahilinde düzenlenen bilirkişi raporu ile de tespit olunmuş olan alacaklarına ilişkin olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı yanın ilk olarak 16.03.2010 tarihli bayilik sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğinden bahisle …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esasına kayıtlı, 20.09.2017 tarihli, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00TL bedelli kar mahrumiyetine dayalı alacak davası açtığını, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/04/2019 t. … esas, … karar sayılı kararı ile dosyanın doğrudan doğruya iflas davasına bakmakla görevli …, 2 veya 3. Asliye Ticaret Mahkemeleri’ne tevzii edilmek üzere Anadolu Tevzi Bürosuna gönderilmesine karar verildiğini, karara karşı yapılan istinaf istemi sonucunda, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 03.10.2019 tarihli, 2019/2106 esas 2019/1721 karar sayılı ilamı ile ilk derece mahkemesinin gönderme kararı kaldırılarak açılan davanın görev dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verildiğini, dosyanın ….Asliye Ticaret Mahkemesine tevzii olmuş, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10.01.2020 tarihli, … esas ve 2020/11 karar sayılı kararı ile davacı HMK 119/g maddesi gereği verilen kesin süreye uymadığından davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, işbu kararın davacı yanca istinaf edilmiş olup derdest olduğunu, davacı yanın akabinde …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı davasında yargılama devam ederken, dosyaya sunulan ve davalı şirketçe itiraz edilmiş olan 16.11.2018 tarihli bilirkişi raporuna dayalı olarak davalı müvekkili şirket aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile iflas yolu ile adi takip başlattığını, müvekkili şirketçe anılan takibe karşı süresi içerisinde itiraz edildiğini ve …. İcra Müdürlüğü’nün 23.11.2018 tarihli kararı ile icra takibinin durdurulmasına karar verildiğini, davacının bu kez de …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin derdest … esas sayılı davasına konu ettiği aynı alacak iddiasına dayalı olarak …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esasına kayıtlı 04.09.2018 tarihli davayı açtığını, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/10/2018 tarihli, … esas ve … karar sayılı kararı ile davacının davasının aktif husumet ehliyeti yokluğu ve derdestlik nedeniyle reddine karar verildiğini, kararın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 21.03.2019 tarihli, 2018/3383 esas ve 2019509 karar sayılı ilamı ile aktif husumet yokluğu ile derdestliğin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle usulden bozulduğunu ve dosyanın …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esasına kaydedilmiş olup davanın halen derdest olduğunu, davacının yine 16.03.2010 tarihli bayilik sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğinden bahisle aynı alacak iddiasına dayalı olarak …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esasına kayıtlı 25.11.2018 tarihli davayı açtığını, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/12/2018 tarihli, … esas ve 2018/1291 karar sayılı kararı ile davacının davasının derdestlik nedeniyle reddine karar verildiğini, davacının istinaf isteminin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 04/04/2019 tarihli, 2019/396 esas ve 2019/649 karar sayılı temyiz isteminin de Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 03/07/2019 tarihli, 2019/2291 esas ve 2019/3191 karar sayılı ilamı ile reddedildiğini ve kararın kesinleştiğini, davacı yanın son olarak halen derdest olan …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı davasında alınan bilirkişi raporu ile bu rapora dayalı olarak başlatmış olduğu ve itiraz sonucu durmuş olan …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı ilamsız icra takip dosyasını ilgi tutarak huzurdaki 23.05.2020 tarihli davayı açtığını, huzurdaki davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte dava dilekçesinde talep edilen alacakların zamanaşımına uğramış olduğundan davanın zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini, davacı yanın, huzurdaki davada 16/03/2010 tarihli bayilik sözleşmesinin haksızo larak feshedildiğinden bahisle zarara uğradığını, bu nedenle davalı şirketten alacaklı olduğunu iddia etmekte olduğunu, davacı tarafın davasını halen derdest olan …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı(Güncel esas: …. A.T.M. …) davasında alınan bilirkişi raporuna ve bu rapora dayalı olarak başlatmış olduğu …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı ilamsız icra takip dosyasına dayandırmakta olduğunu, davacının huzurdaki dava gibi aynı alacak iddiasına aynı hukuki sebebe aynı maddi vakılara dayaı olarak açmış olduğu ve tarafları da aynı olan …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı davasının, 06/12/2018 tarihli, … esas ve 2018/1291 karar sayılı karar ile derdestlik nedeniyle reddedildiğini, kararın istinaf ve temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğini, öncelikle davacının alacağının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/2016 esas ve 2019/1721 karar sayılı ilamı ve …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu ile sabit olduğu iddiasının yerinde olmadığını, davacı tarafın davalı müvekkilinin bayilik sözleşmesini feshinin haksız olduğunu, fesihe gerekçe gösterilen 2002/2 sayılı dikey anlaşmalara ilişkin rekabet kurulu duyurusunun 16.03.2010 tarihli bayilik sözleşmesi hakkında uygulanamayacağını ifade ettiğini, bu hususun kabulünün mümkün olmadığını, davalı müvekkili ile dava dışı malik … arasındaki intifa hakkı tesisine ilişkin resmi senedin 10.10.2002 tarihli, bayilik sözleşmesinin ise 18.04.2003 tarihli olduğunu, Rekabet Kurulu’nun bu konuyla ilgili olarak daha önce almış olduğu kararlar çerçevesinde, 18.09.2005 tarihinden önce yapılmış olan ve bu tarih itibariyle kalan süreleri 5 yılı aşan anlaşmaların, azami hadde indirme ilkesi gereğince 18.09.2010 tarihine kadar 2002/2 sayılı tebliğ ile tanınan grup muafiyetinden yararlanma ve uygulama süresi olduğunu, bu çerçeveden bakıldığında, bayilik sözleşmesi ve onunla bağlantılı intifa sözleşmesinden oluşan rekabet yasağına dayalı dikey ilişki, intifa hakkı da dahil olmak üzere 18.09.2010 tarihine kadar grup muafiyeti kapsamında olduğunu, buna göre davalı müvekkili ile dava dışı … arasında imzalanmış olan bayilik sözleşmesi ve bununla bağlantılı 10.10.2002 tarihli intifa sözleşmesinden oluşan rekabet yasağına dayalı dikey ilişkinin 18.09.2010 tarihine kadar 2002/2 sayılı dikey anlaşmalara ilişkin grup muafiyeti tebliği kapsamında, grup muafiyetinden yararlanacağının açık ve net bir şekilde ortada olduğunu, davalı müvekkilinin intifa hakkına dayanarak davacı ile bayilik sözleşmesi imzaladığını, Rekabet Kurulu kararlarıyla 18.09.2010 tarihinden itibaren taşınmazı kullanmakta haklı sebep kalmadığından hareketle, … 17. Noterliği’nin 29.09.2010 tarihli … yevmiye sayılı ihtarnamesi keşide edilerek 16.03.2010 tarihli bayilik sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini, fesih gerekçesinin yasa hükmünün ve Rekabet Kurulu kararlarının uygulanması olduğunu, bu bağlamda feshin haksız olduğunu söylemenin mümkün olmadığını, davalı müvekkilinin, bayilik sözleşmesini feshinin haklı bir fesih olduğunu, tacir olan davacının bayilik sözleşmesinin imzalandığı tarihte davalı müvekkilinin malik değil intifa hakkı ile taşınmazda tasarruf yetkisi olduğunu, Rekabet Kurulu kararlarını bilmekte olduğunu, davacının taşınmaz maliki ile anlaşma sağlayamadığını, intifa hakkı sona eren davalı müvekkilinin de sözleşmeyi feshetmek durumunda kaldığını, davacının anılan tarihte taşınmaza yaptığı masrafları da almak suretiyle taşınmazı tahliye ettiğini, davalı müvekkilinin, davaya konu akaryakıt istasyonunu önceki işleticiden mahkeme kararıyla teslim aldığını, taşınmazı sonradan edinen yeni malikin, Rekabet Kurulu kararı çerçevesinde taşınmazın tahliye edilmesini talep ettiğini, taşınmaz üzerindeki intifa hakkının rekabet kurulu kararı çerçevesinde terkin edildiğini, tüm bu nedenlerle öncelikle tedbir talebinin reddini, davanın derdestlik nedeniyle usulden reddini ve davanın esastan reddini talep etmiştir.
Dava, davacı şirket ile davalı şirket arasında düzenlenen 16.03.2010 tarihli bayilik sözleşmesinin davalı şirketçe haksız feshinden bahisle alacak talebine ilişkin bulunmaktadır.
Davacı şirket temsilcisinin, dosyaya sunduğu 05/03/2022 tarihli dilekçesi ile, açmış olduğu davadan kayıtsız şartsız feragat ettiği anlaşılmıştır.
Usulüne uygun imza sirküleri sunan davacı şirket temsilcisinin, davacı şirketi temsile yetkili müdürü olduğu görülmüş, davadan feragat etme yetkisi bulunduğu anlaşılmıştır.
Feragat yapıldığı andan itibaren maddi anlamda “kesin hükmün” tüm neticeleri ile doğuran ve davayı esastan sona erdiren bir hukuki işlemdir. Mahkemenin yaptığı ise bu durumun tespitinden ibarettir. Davacının davasından feragat ettiği, davanın, kamu düzenine ilişkin bir dava da olmadığı anlaşıldığından, açılan davanın feragat nedeni ile reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-6100 Sayılı HMK’nun 307 ve devamı maddeleri gereğince, davacı tarafından açılan davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70-TL harçtan, peşin alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile alınması gerekli 26,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 5.100,00-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak, davalı yana verilmesine,
5-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince, davacı ve davalı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.18/03/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır