Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/176 E. 2021/858 K. 06.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/176 Esas
KARAR NO:2021/858 Karar

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:06/03/2020
KARAR TARİHİ:06/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali, takibin devamı istendiğini, firmalarına 24.05.2017/18 vadeli, … numaralı Motorlu Kara Taşıtları Birleşik Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı … (…) plakalı aracın, … … D-650 Devlet Karayolu … rampaları başlangıcı Hızlı Tren viyadüğü çevresinde meydana gelen yaralanmalı, maddi hasarlı kazaya uğradığını, kazada … plakalı iş makinesinin %100 kusurlu olduğunu, davalı sigorta firmasının iş makinesinin sigortacısı olduğunu, sigortalısına hasar bedeli ile ilgili yapılan ödemelerin rücuen tahsili için …. İcra Müdürlüğü’nde icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, sigortacının sigorta tazminatını ödedikten sonra hukuken sigortalı yerine geçtiğini, yapılan arabuluculuk başvurusunun anlaşmazlıkla sonuçlandığını, gerekli belgelerin ekte sunulduğunu, özetle; itirazın iptali, takibin devamı ile davalının %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın, davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına haksız fiil nedeniyle ödenen tazminatın davalıdan rücuen tazmini isteminden kaynaklandığını, davacı tarafın sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen davalı arasındaki hukuki ilişkinin haksız fiilden kaynaklandığının açık olduğunu, davanın ticari dava olmadığını, davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, olayın karayolu dışında meydana geldiğini, poliçenin KYTK Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası olduğunu, 2918 sayılı kanunun karayollarında veya kamuya açık alanlarda olan kazaları kapsadığını, KTK nun 85. Maddesinin uygulanamayacağını, karayolu dışında olan yani poliçe kapsamında olmayan kazaya yönelik istemlerin, poliçe özel ve genel şartlarına ve gerekse usul ve yasaya aykırı olduğundan, firmalarının sorumlu olmadığını, ZMMS poliçelerinde asıl amacın zarar görenin uğradığı gerçek zararın giderilmesi olduğunu, ZMMS genel şartları teminat dışı kalan haller A. 6/B uyarınca hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat taleplerinin teminat kapsamında yer almadığını, davacı tarafa ait aracın model yılı ve markası göz önüne alındığında, anlaşmasız serviste yaptırılan onarım bedelinin piyasa rayiç değerini yansıtmadığını, özetle; açıklanan nedenlerle davanın reddi, haksız talep nedeniyle %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dosyada delil olarak; dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçesi ve ekleri, beyan dilekçeleri, cevabi yazı içerikleri, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası mündericatı, bilirkişi heyeti raporları ve tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
Mahkememizde açılan dava öncelikle, görev, yetki, taraf sıfatı ve diğer dava şartları açısından incelenmiş olup; göreve ilişkin olarak; davalı yanca her ne kadar davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu iddia edilmiş ise de; somut olaydaki uyuşmazlığın, 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca, davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, trafik kazasına sebebiyet veren aracı sigorta eden davalı şirketten rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemlerine ilişkin olduğu, davacı … … A.Ş. halefiyet yoluyla dava açmakla birlikte, davalı … Sigorta A.Ş.’nin, kusurlu aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu, zorunlu mali mesuliyet sigortasının TTK’nın 1483 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olduğu ve bu haliyle de davanın, TTK’nın 4/1-a maddesinde sayılan “Mutlak ticari dava” mahiyetinde olduğu (Benzer bir davada Bknz. Yargıtay 20. H.D. 16/01/2017 Tarih ve 2016/11639 Esas-2017/78 Karar nolu kararı) anlaşıldığından, davalı yanın göreve ilişkin itirazına itibar edilmemiş ve mahkememizin görevli ve yetkili olduğu ve ayrıca diğer dava şartlarının da bulunduğu anlaşılmış olduğundan davanın esasına geçilmiştir.
Dosyamız mündericatında yer alan, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; Davacı-alacaklı tarafça, 02/07/2019 tarihinde davalı-borçlu hakkında 6.332,63 TL asıl alacak, 1.069,09 TL işlemiş faiz, 11.187,40 TL asıl alacak, 1.512,14 TL işlemiş faiz, 1.139,87 TL asıl alacak ve 63,33 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam, 21.304,46 TL alacağın tahsili amacıyla genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı-borçlu tarafça 10/07/2019 tarihinde, ödeme emrine, borcun tamamına, faize, vekalet ücretine ve sair tüm fer’ilere itiraz edilerek takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
Dava, 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca, davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, trafik kazasına sebebiyet veren aracı sigorta eden davalı şirketten rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemlerine ilişkindir.
TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde; “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder” hükmüne yer verilmiştir.
Bu bağlamda, dava konusu somut olaya ilişkin olarak, taraflarca sunulan deliller ile başka yerden getirtilmesi gereken tüm deliller toplanmış, gelen yazı cevapları dosyamız içerisine alınmış, ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmış ve ayrıca mahkememizin 05/10/2020 tarihli ön inceleme duruşmasının 7 nolu ara kararı ile; “… İlçe Jand.Kom.müzekkere yazılarak … – … D 650 Devlet Karayolu … rampaları başlangıcı Hızlı Tren Viyadüğü dibinde yer alan … firmasına ait hızlı tren çalışması yapan şantiyesinin karayolu ile bağlantısının bulunup bulunmadığının araştırılarak mümkünse karayolu ile bağlantısının bulunduğu noktalarının fotoğraflarının da çekilerek hazırlanacak tutanağın mahkememize gönderilmesinin istenilmesine, müzekkere ekine dosyamızda mevcut bulunan olay yeri görgü tespit tutanağının bir suretinin eklenmesine” ve 8 nolu ara kararı ile de; “Eksikliklerin celse arasında giderilmesi halinde ve yine celse arasında verilecek ara kararla gerekirse bilirkişi yapılmasına ilişkin hususun değerlendirilmesine” şeklindeki ara kararlar kurulmuş ve celse arasında … İlçe Jandarma Komutanlığı’na yazılan müzekkereye cevap verilmiş, müzekkere cevabı incelendiğinde de; “…sorumluluk sahamızda faaliyet gösteren … isimli firmaya ait hızlı tren çalışması yapan şantiyesinin karayolu bağlantısı olup olmadığının sorulması üzerine yapılan araştırma neticesinde, bahse konu firmanın D-650 karayolu üzerinde bulunan şantiyesinin dört (4) ayrı noktadan karayolu bağlantısının olduğu, bahse konu bağlantıların fotoğraflandığını bildirir iş bu tutanak tarafımdan tanzimle imza altına alınmıstır” şeklinde cevap verilmiş ve akabinde celse arasında 27/01/2021 tarihli ara kararla; “Dosyanın mahkememizce resen seçilen Kusur alanında uzman Makine Mühendisi …, Makine Mühendisi … ve sigorta alanında uzman …’den oluşan 3 kişilik heyete tevdi ile; davaya konu somut olayda taraf iddia ve savunmaları ile icra dosyası, mahkememizce celp olunan Bozuyük İlçe Jandarma Komutanlığı cevabı yazı içereği ve ekleri ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle davacı yanın davalıdan icra takip dosyası kapsamında alacaklı olup olmadığı ve miktarının taraıfların kusur oranları da değerlendirilmek suretiyle tespitiyle, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor düzenlenmesinin istenilmesine” şeklinde ara karar kurulmuş, dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve bilirkişiler tarafından, 08/02/2021 tarihli kök rapor tanzim edilerek mahkememize ibraz edilmiş olup, kök raporun incelenmesinde özetle; “MH … plaka sayılı iş makinesinin sürücüsü …’nun meydana gelen kazanın oluşumunda %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, Ana yolda seyir halinde olan … plaka sayılı araç sürücüsü …’un meydana gelen kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığı, dava konusu … plaka sayılı kamyonette meydana gelen KDV Dahil 18.659,89 TL hasar bedelinin uygun olduğu ve araçta meydana gelen hasarın kazanın oluş şekli ile uyumlu olduğu, dava konusu kazanın karayolunda meydana gelmesi nedeniyle … plakalı araçta oluşan hasarın davalı sigorta şirketi … Sigorta A.Ş. tarafından … plakalı iş makinesine tanzim edilen … no’lu KZMMS poliçe teminatları kapsamında olduğu, davacı … Sigorta A.Ş.’nin … plakalı kasko sigortalısı aracın hasar masrafları için ödemiş olduğu zarar tutarını %100 kusur nispetinde T.T.K. 1472 madde gereğince zarar sorumlusu olan … plakalı iş makinesi maliki/işleteni/sürücüsü ve KZMS sigorta şirketi olan davalı … Sigorta A.Ş.’den (teminat limitleri dahilinde) müştereken ve müteselsilen rücuen talep ve tanzim etme hakkı olduğu …” şeklinde tespitler yapılmıştır.
Mahkememizin 05/04/2021 tarihli celsesinde; “Dosyanın raporu düzenleyen heyete tevdii ile; davalı yan itirazları da ve ayrıca icra dosyasındaki faize ilişkin hususlar da irdelenmek suretiyle ek rapor düzenlenmesinin istenilmesine” karar verilmiş ve bilirkişi heyeti tarafından iş bu kerre 16/05/2021 tarihli ek rapor tanzim edilerek mahkememize ibraz edilmiş olup, ek raporun incelenmesinde özetle de; “EK-DEĞERLENDİRME:
KUSUR YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:
Davalının; “olayın karayolu dışında meydana geldiği, poliçenin KYTK zorunlu mali mesuliyet sigortası olduğu, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun uygulama alanı, karayollarında ve kanunda belirtilen karayolu dışında kamuya açık alanlarda sebep olunan zararlarla sınırlı olduğu” itirazı ile ilgili olarak;
Kök rapordaki;
1- Uzm. J. VI. Kdm. Çvş. …, J. Uzm. Çvş. … tarafından hazırlanan 01.12.2020 tarihli tutanakta, Mahkeme tarafından istenen “… firmasının karayolu bağlantısının olup olmadığı konusu ile ilgili olarak; Şantiyenin D-650 karayolu üzerinde 4 ayrı noktadan bağlantısı olduğu,
2-Olay Yeri Görgü Tespit Tutanağındaki; “12.03.2018 tarihinde saat 18:40 sıralarında … Köyü sınırları içerisinde bulunan …-… D-650 Devlet Karayolu … rampaları başlangıcı Hızlı Tren Viyadüğü dibinde yer alan … firmasına ait Hızlı Tren tünel çalışması yapımı esnasında şantiye girişinde bulunan ilk keskin virajda … istikametinden gelen … plakalı araç ile şantiye sahasından kepçe ağzında malzeme bulunan … 80T marka (…) iş makinesinin virajda karşı karşıya gelmeleri sonucunda çarpıştıkları…” belirtilmekte olup, kök rapordaki fotoğraflarda görüldüğü, kaza yerinin özel mülkiyet alanında
olmadığı, kazanın şantiyenin dışında, şantiye girişi ile karayolu arasında, araçların şantiyeye girmek, çıkmak, kolayca manevralarını yapmak vb. amaçlar için ayrılmış kamuya ait bir alan olduğu kabul edilerek kaza yerinin karayolunda olduğu ve Zorunlu Trafik Sigortasının uygulanması gerektiği kanaatine varılmıştır.
HASAR YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:
Hasar bedeli belirlenirken yedek parça bedellerine uygulanan iskonto göz önüne alınmış ve “Türk Ticaret Kanununun 1429.uncu maddesi uyarınca “Sigortacı, sigortalının uğradığı zararı tazmin eder” yine aynı kanunun 1452. maddesinin 3.fıkrası gereğince söz konusu hüküm, sigorta ettiren ve lehtar aleyhine değiştirilemez. Sigorta şirketlerinin ilgili özel anlaşmalar kapsamında sahip oldukları iskonto veya indirimler sebebiyle oluşan hasar tutarı farkları mutabakatsızlık olarak değerlendirilemez, Sigorta hukukunda aslolan gerçek zararın ödenmesidir. KDV’nin bir hasar maliyeti olduğu izahtan varestedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 27.02.2006 tarihli ve 2005/2116 E ve 2006/1881 K sayılı ilamı da bu yöndedir. Bu nedenle hasar bedeli ödenirken eksper tarafından tespit edilen hasar bedeline KDV ilave edilerek ödenmesi gerekmektedir”
şeklinde belirtilen maddeye istinaden, Kök raporda KDV Dahil belirlenen 18.659,89 TL hasar bedeli yönünden görüş ve kanaatimizde bir değişiklik olamamıştır.
FAZİN MİKTARI, BAŞLANGIÇ TARİHİ VE ORANI: Kök raporda itiraz konusuyla ilgili değerlendirme yapılmamış olup, konu Bilirkişi Heyetimizin uzmanlık alanı dışındadır.
3) SONUÇ VE KANAAT :Yukarıda açıklandığı üzere, yeniden yapılan değerlendirmede;
KÖK rapor sonuç ve kanaatlerinin aynen devam ettiği, değiştirilecek veya ilave edilecek herhangi bir husus bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Faiz miktarı, başlangıç tarihi ve oranı hususunda bir değerlendirme yapılmamış olup, konu Bilirkişi Heyetimizin uzmanlık alanı dışındadır…” şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Davalı vekili tarafından bilirkişi heyeti raporuna itiraz edilmiş ATK’dan kusur raporu alınması talep edilmiş ise de; mahkememizin 05/07/2021 tarihli celsesinde verilen, “Davalı vekilinin ATK dan kusur raporu alınmasına ilişkin isteminin Mahkememizce bilirkişi heyetinden alınan raporun hukuki yönleri ayrık olmak üzere, yapılan tespitler bakımından dosya kapsamına uygun olduğu anlaşıldığından reddine” şeklindeki ara kararla, davalı vekilinin ATK’dan kusur raporu alınması talebinin reddine karar verilmiş ve yargılamaya devam olunmuştur.
Tüm bu açıklamalar ışığında, toplanan deliller, alınan bilirkişi heyeti raporları ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca, davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, trafik kazasına sebebiyet veren aracı sigorta eden davalı şirketten rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemlerine ilişkin olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın ise; meydana gelen kaza sonucu sigortalısına ödeme yapan ve TTK 1472. Maddesi gereği sigortalısının haklarına halef olan davacı/alacaklının, davalı/borçlulardan icra takip tarihi itibariyle takip tutarı kadar alacaklı olup olmadığı, alacağın talep edilip edilemeyeceği, edilebilecek ise miktarının ne olduğu noktalarında toplandığı, 6102 sayılı TTK’nın “Halefiyet” madde başlıklı 1472/1. Maddesinin; “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir” hükmünü içermekte olduğu ve bir mal sigortası türü olan kasko sigortasında, sigortacının, TTK’nun 1472. maddesi uyarınca sigortacısına halef olarak davalının kusuru oranında gerçek zararını isteyebileceğinin anlaşıldığı, mahkememizce bu bağlamda tüm delillerin celp edildiği, gelen yazı cevaplarının dosyamız arasına katıldığı, taraf iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi amacıyla bilirkişi heyetinden raporlar alındığı, bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilerek dosyaya ibraz olunan kök ve ek raporlarda özetle; MH … plaka sayılı iş makinesinin sürücüsü …’nun meydana gelen kazanın oluşumunda %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, Ana yolda seyir halinde olan … plaka sayılı araç sürücüsü …’un meydana gelen kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığı, dava konusu … plaka sayılı kamyonette meydana gelen KDV Dahil 18.659,89 TL hasar bedelinin uygun olduğu ve araçta meydana gelen hasarın kazanın oluş şekli ile uyumlu olduğu, dava konusu kazanın karayolunda meydana gelmesi nedeniyle … plakalı araçta oluşan hasarın davalı sigorta şirketi … Sigorta A.Ş. tarafından … plakalı iş makinesine tanzim edilen … no’lu KZMMS poliçe teminatları kapsamında olduğu, davacı … Sigorta A.Ş.’nin … plakalı kasko sigortalısı aracın hasar masrafları için ödemiş olduğu zarar tutarını %100 kusur nispetinde T.T.K. 1472 madde gereğince zarar sorumlusu olan … plakalı iş makinesinin KZMS sigorta şirketi olan davalı … Sigorta A.Ş.’den (teminat limitleri dahilinde) rücuen talep ve tanzim etme hakkı olduğunun tespit edildiği, bilirkişi heyetinden alınan kök ve ek raporların incelenmesinde de; raporların dosya kapsamına uygun, ayrıntılı ve gerekçeli olduğu ve hükme esas alınabileceği kanaatine ulaşıldığı ve bu haliyle yapılan değerlendirmede de, davacı sigorta şirketinin davalı sigorta şirketinden, dava dışı sigortalısına ödediği ve alınan bilirkişi heyeti raporu ile de davalının gerçek zararı olarak tespit edilen 18.659,90 TL asıl alacak ile Kasko poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan rücu alacaklısı davacı sigorta şirketinin, üçüncü kişi konumunda olan sigortalısına ödeme yaptığı tarih itibariyle, rücu borçlusu olan davalının temerrüde düşmüş olduğu, ayrıca temerrüde düşürülmüş olmasına gerek olmadığından, davacı sigortacının ödeme yaptığı tarih ile takip tarihi arasındaki dönem için (Somut olayda; 6.332,63 TL’lik ödeme yönünden; faiz başlangıç tarihi olan 09/07/2018 tarihi ile takip tarihi olan 04/07/2019 tarihi arasında toplam: 11 ay 25 günlük süre olduğu, Faiz oranının yıllık 19,50 oranında avans faizi olduğu ve toplam faiz tutarının da;1.217,95 TL (yani takipte talep edilen miktardan daha yüksek) olduğu, 11.187,40 TL’lik ödeme yönünden; faiz başlangıç tarihi olan 18/09/2018 tarihi ile takip tarihi olan 04/07/2019 tarihi arasında toplam: 9 ay 16 günlük süre olduğu, Faiz oranının yıllık 19,50 oranında avans faizi olduğu ve toplam faiz tutarının da; 1.727,30 TL (yani takipte talep edilen miktardan daha yüksek) olduğu ve 1.139,87 TL’lik ödeme yönünden; faiz başlangıç tarihi olan 28/02/2019 tarihi ile takip tarihi olan 04/07/2019 tarihi arasında toplam: 4 ay 6 günlük süre olduğu, Faiz oranının yıllık 19,50 oranında avans faizi olduğu ve toplam faiz tutarının da;76,73 TL (yani takipte talep edilen miktardan daha yüksek) olduğu) işlemiş faizi talep etmekte de haklı olduğu anlaşıldığından, davanın kabulüne, ayrıca davacı yanca her ne kadar icra inkar tazminatı talep edilmiş ise de; somut olayda, davacı tarafın davalıdan rücuen tazminat talep ettiği, davacının rücu şartlarının bulunup bulunmadığı ve kapsamı ile zararın miktarının belirlenmesi, yargılama kapsamında bilirkişi incelemesiyle mümkün olduğundan ve bu haliyle de talep edilen tazminat miktarının likit (muayyen, belirli) olmadığı (Bknz. Yargıtay 4. H.D. 30/06/2021 Tarih ve 2021/1231Esas-2021/3926 Karar sayılı kararı) anlaşıldığından, yasal şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile;
1-Davalı-Borçlunun, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yönelik itirazının İPTALİ ile; takibin takip talebindeki şartlarla aynen DEVAMINA,
2-Davacı yanın koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı isteminin REDDİNE,
3-Alınması gereken 1.657,73 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 414,44 TL nispi harcın mahsubu ile bakiye 1.243,29 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR YAZILMASINA,
4-Davacı tarafından yatırılan 414,44 TL harç parasının davalıdan alınarak, davacıya ÖDENMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinden 54,40 TL başvuru harcı, 108,00 TL posta gideri ve 2.700,00 TL bilirkişi ücreti gideri olmak üzere toplam: 2.862,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya VERİLMESİNE ,
5-Davacı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak, davacıya VERİLMESİNE,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk giderinin, davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-HMK 120.maddesi gereğince; davacı tarafından yatırılan gider avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı yanın yokluğunda HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 06/12/2021

Katip … Hakim …
E-imzalıdır E-imzalıdır