Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/173 E. 2021/358 K. 28.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/173 Esas
KARAR NO : 2021/358

DAVA : MENFİ TESPİT (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/05/2019
KARAR TARİHİ : 28/04/2021
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkilinin Bayrampaşa İlçesinde maliki olduğu taşınmazı dava dışı şahsa kiraladığını, 15/05/2019 tarihinde müvekkilinin taşınmaz civarındayken İstanbul … İcra Müdürlüğünün …esas sayılı dosyasıyla taşınmazın haczi için işlem yapıldığını, müvekkilinin ve o sırada hazır bulunan kiracısının, dosya borlusu olan … adındaki şahsı tanımadıklarını beyan ettiklerini, bahsi geçen dosya borçlusunun müvekkili ile hiçbir bağının ve tanışmışlığının olmadığını, müvekkiline cebri icra tehdidi altında psikolojik baskı ile 30/06/2019 vade tarihli 25.000,00 TL bedelli senet imzalatıldığını, müvekkilinin kendi taşınmazını korumaya çalıştığını ve iradesinin fesada uğratıldığını, hiç tanımadığı birisinin borcuna kefil olduğunu belirterek; davacının 15/05/2019 tarihli protokol ile 30/06/2016 vade tarihli, 25.000,00 TL bedelli senet yönünden borçlu olmadığının tespiti ile imzalatılan protokol ve senedin iptaline, yargılama masraflarının ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekili cevap dilekçesinde; protokolün hiçbir baskı altında kalmadan ve serbest irade ile imza altına alındığını, 15/05/2019 tarihli haciz tutanağına bakıldığında haciz dahi talep edilmediğinin görüleceğini, icra dosyasında borçlu sıfatı bulunmayan davacının mal varlığının haczinin mümkün olmadığını, haciz işleminin icra müdürlüğünü temsil eden icra memuru eliyle yapıldığını bu haliyle alacaklı vekilince kendisine taşınmazının haczedileceği ve satışacağına ilişkin beyanların gerçek dışı olduğunu savunmuş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Dava ; 25.000,00 TL bedelli 30.06.2019 vadeli senetten ve 15.05.2019 tarihli protokolden dolayı borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Dava dosyasında, Mahkememizce 15.11.2019 günlü ve… Esas, …Karar sayılı karar ile davanın zorunlu arabuluculuğa yönelik dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı yanca istinaf kanun yoluna başvurulmuş, istinaf incelemesini yapan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 27/02/2020 günlü ve 2020/528 Esas, 2020/495 Karar sayılı ilamı ile; “… eldeki dava kambiyo senedi hakkında bir borçlu bulunmadığnıın tespiti olmakla zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığından ilk derece mahkemesinin kararı yerinde görülmediğinden istinaf başvurusun kabulü ile kararın kaldırılmasına ve yargılama yapılmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine” karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin kaldırma kararı üzerine dosya Mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydı yapılmış, usulünce bildirilen taraf delilleri toplanmış, davacı yanın bildirdiği tanıkların beyanları alınmıştır.
Davacı tanığı … 17.03.2021 tarihli cesede; “Ben …’ un kiracısı idim, bu sebeple bana anlatılan olayla ilgili bilgim vardır, kiraladığım yer depo olarak kullanılmaktadır ve bu nedenle kilitlidir, net olarak tarihini hatırlamamakla birlikte bir gün beni aradılar kiraladığım yere hacze gelindiği söylendi, belli bir süre sonra avukatın çilingir ile iş yerine açtıracağını gelmem gerektiği bildirildi, bunun üzerine depoya gittim, depoyu açtım, bana ait olan mallar haczedildi, ben herhangi bir borcum olmadığını söyledim, hacze konu borcun önceki kiracıya ait olduğu söylendi, haczedilen mallar tarafıma yediemin olarak bırakıldı, o gün başkaca bir işlem yapılmadan depodan ayrıldılar, belli bir süre sonra başka bir avukat yeniden hacze geldi, depoyu açmamı istediler, tehditkar konuştuğu için yine depoyu açtık, bizden para istedi, dosyayı çözeceğini söyledi, bende bunun üzerine 2.500-TL para verdim ancak avukat mahalli terketmedi bunun üzerine mülk sahibi …’ u çağırdık, bu konuyu halletmesini istedik, avukat … ile görüştü, depoyu ipotek edeceğini, deponun içinde bulunan malları kaldıracağını söyledi, tehditkar bir tutumu olduğu için biz yeterince karşılık veremedik, …’ a dosya borcuna istinaden senet vermesi halinde işlem yapmayacaklarını dosya borcu tahsil edildiğinde senedin iade edileceğini söylediler, bunun üzerine avukat da … kırtasiyeye gittiler, senet benim huzurumda düzenlenmedi, ancak bir aracın üzerinde bir şeyler yazıldığını gördüm,” davacı vekilinin sorusu üzerine; “…’a depoyu haczederim / sattırırım gibi herhangi bir şey söylenmedi, sadece ipotek edeceğini söylediler,” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı… 28.04.2021 tarihli celsede; “Ben Tom Çanta – … işletmesinin muhasebecisiydim, davacı …’ a ait olan Bayrampaşa’ da bulunan bir yeri depo olarak kullanmak üzere işletmemiz adına kiraladık, bir gün … beni aradı, depoya hacze gelindiğini söyledi, bizde depoya gittik, mahalde bir avukat, bir polis ve icra memurları vardı, avukat kendisini tanıttı, deponun önceki kiracasının borcu olduğunu bu sebeple hacze geldiklerini söyledi, bu nedenle öncelikle kapıyı açmamızı istedi, biz açmayınca deponun kapısının mühürleneceğini, içerde ki malların kullanılamayacağını ve hatta deponun satılabileceğini söyledi, bizde …’ a malları kullanmamız gerektiğini bu tür işlemlerle muhatap olmak istemediğimizi söyledik, bu işin bir şekilde halledilmesi gerektiğini belirttik, faktoring avukatı da belirtilen günde dosya borcunun ödenmesi gerektiğini aksi takdirde içerde ki malların ve deponun satışa çıkartılacağını söyledi, zaten ramazan ayı idi, bir şekilde aceleye getirtilerek …’ tan senet ve birkaç sayfalık bir belge imzalamasını istediler, …’ da benim yanımda bir araç üzerinde bahse konu belgeleri imzaladı,” davacı vekilinin sorusu üzerine; “Faktoring vekilinin depoyu sattırırım derken kastı taşınmazdı, yani malların içinde bulunduğu yerdi,” davalı vekilinin sorusu üzerine; “Anlattığım hususların icra tutanağına geçirilip geçirilmediğini bilmiyorum ve ayrıca hacze gelinmesine sebep olan kiracının borçlarını ödeyip ödemediğini de bilmiyorum, imzalanan belgenin içeriğini bizzat görmedim, Dursun bey bildiğim kadarı ile emeklidir,” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı vekili 14.10.2020 tarihli celsede, davaya konu senedin icra tehdidi altında davalı yana ödendiğini, senet bedeli ödenerek senet aslının teslim alındığını, davanın istirdat davasına dönüştüğünü beyan ederek senet aslını dosyaya ibraz etmiştir.
Yapılan yargılama neticesinde ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı yanca, davacıya ait olup kiralanan taşınmaza dava dışı …’nun borcundan dolayı hacze gelindiği, taşınmazda haciz yapılacağından ve hatta taşınmazın satılacağından bahisle cebri icra tehdidi altında davacıya tanımadığı birinin borcuna istinaden kambiyo senedi ve protokol imzalatıldığı iddia edilerek menfi tespit talebinde bulunulmuş, devam eden süreçte senet bedeli ödenmek zorunda kalındığından istirdat isteminde bulunulmuştur. Dava konusu 15.05.2019 tarihli borca katılma protokolü incelendiğinde, davacının hiçbir baskı altında kalmadan ve kendi isteğiyle borca katıldığını beyan ettiği ve 25.000,00 TL bedelli bono vermeyi taahhüt ettiği anlaşılmıştır. Faktoring şirketleri, temlik aldıkları alacağın teminatını teşkil etmek üzere teminat senedi alabileceği gibi, şahsi teminat kapsamında kefalet de alabilirler. Somut olayda 15.05.2019 tarihli protokol taraflarca inkar edilmemiştir. Davacı yan dava konusu protokolü ve kambiyo senedini haciz baskısı altında verildiğini iddia etmişse de alınan senet ve protokol haciz zaptından ayrı olarak düzenlenmiş olup, icra kefaleti olarak değerlendirilemeyecektir. Davacı yanca haciz baskısından bahsedilmişse de haciz zaptından bu yönde bir sonuca ulaşılamaması, tanık anlatımlarının ise yazılı belgenin aksini ispat noktasında tek başına yeterli olmaması, borcun imzası inkar edilmeyen protokol ve kambiyo senedi ile davacı yanca kabul edilmiş olması karşısında davacı yanın menfi tespit ve yargılama sırasında ödeme yapıldığından bahisle istirdat talebinin yerinde olmadığı, her ne kadar davalı yanca tazminat talebinde bulunulmuşsa da davacı yanın ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş olması karşısında İİK’nun 72/4. maddesindeki şartların da oluşmadığı sonucuna varılmış, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın REDDİNE,
2- Şartları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Alınması gereken 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının peşin harç olarak alınan 426,94-TL’ndan mahsubu ile fazladan yatırılan ‭‭367,64‬-TL’nın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, davalı yanca yapılan yargılama gideri olmadığından bu yönde hüküm tesisine YER OLMADIĞINA,
5-Davalı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından sarfedilmeyen kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
7-Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 67/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın tebliğe ÇIKARTILMASINA,

Dair; davacı, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
28/04/2021

Katip …
e-imzalıdır .

Hakim …
e-imzalıdır .