Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/170 E. 2022/878 K. 19.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/514 Esas
KARAR NO :2022/872 Karar

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:07/03/2017
KARAR TARİHİ:19/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … Tic. A.Ş. İle … End. Tem. Org. Tur. Paz. İnş. San. Ve Tic. A.Ş. arasında ticari iş ilişkisi kurulduğunu, satım ve servis işlemleri yapıldığını, yapılan bu işlemlere karşılık olarak … faturaları ödemediğini, müvekkili şirketin defalarca uyarısına rağmen ödenmeyen meblağa yönelik davalı şirket aleyhine …. İcra müdürlüğünde … Esas sayılı dosya ile 18.981,81-TL tutarında faiz ve masraflar hariç fatura alacaklarına ilişkin icra takibi başlatıldığını, TL tutarında faiz ve masraflar hariç fatura alacaklarına ilişkin icra takibi başlatıldığnıı, davalı taraf 13.02.2017 tarihinde ödeme emrine ve tüm ferilerine ilişkin itirazda bulunduğunu tarafımızca başlatılan icra takibinin durdurulmasını talep ettiğini, davalı taraf ile müvekkili şirket arasında ürün satımı ve servis hizmeti verilmiş olup bu kapsamda taraflar arasında ticari ilş ilişkisi kurulduğunu, bu doğrultuda ekte belirtilen 4 adet e-fatura kesildiğini ve karşı tarafa gönderildiğini tarafça faturalara ilişkin herhangi bir itirazda bulunulmayarak faturalar kabul edildiğini, bununla birlikte ardından davalı tarafça kısmi ödeme de yapılmış ancak geriye işbu dava konusu bakiye alacak kaldığını, bu nedenle davalı borçlunun …. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı icra takibine karşı itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini, davalı borçlunun %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine, her türlü yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı şirkete usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve tensip tutanağının tebliğ edildiği, ancak süresinde herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İSTİNAF KALDIRMA KARARI ÖNCESİ YAPILAN YARGILAMA:
Mahkememizin, … Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sonucu;
“… Kesin süreye ilişkin ara kararının verilmesiyle karşı taraf lehine usulü kazanılmış hak doğmaktadır. Bu ilkenin doğal sonucu, yargısal kesin süreyle sadece tarafların değil, hakimin de bağlı olduğu, dolayısıyla hakimin bu tür bir ara kararından dönmesinin hukuken geçersiz bulunduğudur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.12.2012 gün ve 2012/9-1199 E., 2012/1215 K. sayılı ilamında da bu ilkeler benimsenmiştir. Gider avansının yatırılmaması halinde açılan dava, dava şartı yokluğundan reddedilir (Yön. m. 45/3); delil avansının yatırılmaması halinde ise, o delilden vazgeçilmiş sayılır(Yön. m. 45/3). Bir davanın açılmasıyla başlayan yargılama faaliyetinde karara ulaşmak bakımından mahkeme ve taraflarca yapılması gereken belirli işlemler bulunmakta olup, her işlemin belli bir zaman aralığında yapılması gerekmektedir. Usul hükümleri ile normatif bir değer kazanan bu zaman aralıklarına süre denilmektedir. Böylece usul işlemlerinin yapılması zamansal olarak tarafların ya da mahkemenin arzularına, inisiyatifine bırakılmamış olmaktadır.
Mevcut delillere göre değerlendirme yapıldığında ise dosyada mübrez bir fatura bulunduğu, cari hesap olmasına karşın ispat bakımından bu hesabın mali müşavir tarafından incelenmesi gerektiği ancak yukarıda verilen izahat gereğince incelemenin yapılamamış olması, faturanın taraf ticari defterlerindeki kayıt durumunun bilinememesi, icra dosyasında yer alan faturalar e-fatura olup davalı tarafa tebliği ve gerekirse vergi kayıtları üzerinde BS-BA formu bakımından incelemenin yapılmasının zorunlu olması, faturanın sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekmesi, (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamı), yalnızca fatura ve tek taraflı cari hesap durumunun alacağın genel hükümlere göre ispatına yeterli olmadığı nedenleriyle davanın ispat olunamadığı kanaatine varılmıştır. Talep olmadığından ve takibi yapmakta alacaklı-davacı taraf kötüniyetli olmadığından kötü niyet tazminatına karar verilmemiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İspat olunamayan davanın REDDİNE…” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF İLAMI :
Mahkememizce verilen … Esas-2018/647 Karar sayılı kararın davacı yanca İstinaf edilmesi üzerine kararı inceleyen İstanbul BAM 43. H.D. 2020/387 Esas-2021/737 Karar ve 14/06/2021 tarihli ilamı ile; “…İlk derece mahkemesince, kesin süre içinde taraflarca ticari defterlerin bilirkişi incelemesine ibraz edilmediğinden, dosya kapsamı itibariyle ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir.
Somut olayda, davacı alacaklı tarafça, davalıya ürün ve servis hizmeti verildiği, faturalara dayalı cari hesaptan dolayı alacaklı olduğu iddia edilmiş, usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap verilmeyerek davalı taraf HMK’nun 128 nci maddesi gereğince davayı inkar etmiştir. Anılan madde gereğince, süresinde cevap dilekçesi vermeyen davalının, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar ettiği kabul edilmelidir.
İlk derece mahkemesince, 14.02.2018 tarihli davalının katılmadığı oturumda bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, bilirkişi masrafı yatırılmasına karşın, taraflarca ticari defterler süresi içinde bilirkişi incelemesine ibraz edilmemiştir. HMK’nın 222/1 ve TTK’nın 83. maddeleri uyarınca, mahkemece, ticari defterlerin resen dahi incelenmesine karar verilebilir. Ticari uyuşmazlıklarda asıl olan her iki tacirin ticari defterlerinin birlikte incelenerek tarafların borç alacak ilişkilerini ne şekilde düzenlediklerinin kuşkuya yer vermeyecek şekilde açığa çıkarılmasıdır.Bu bağlamda, davalı vekilinin 13.04.2018 tarihli dilekçesinde, ticari defterlerinin ilgili tarihte ibrazı mümkün olmadığından ek süre verilmesi talebi doğrultusunda, bilirkişi incelemesi için yeni bir gün tayin edilip sonucuna göre bir karar verilmemiş olması doğru görülmemiştir.
Somut olayda ticari defterler son derece önemli delil olup bu delilin incelenmesi konusunda gerekli usuli işlemler yapılmadan karar verilmesi nedeniyle, ilk derece mahkemesinin yeterli bir şekilde delil toplama faaliyeti yaptığından söz edilemez.
HMK 353/1.a.6. maddesi uyarınca, mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiç biri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması halinde, istinaf mahkemesinin, ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak, davanın yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine göndermesi gerekmektedir.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK 353/1.a.6.maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının HMK.’nun 353(1) a-6. maddesi gereği KALDIRILMASINA;
2-Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE…” gerekçesiyle kesin olarak kaldırılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF KALDIRMA KARARI SONRASI YAPILAN YARGILAMADA:
Mahkememizce İstinaf kaldırma kararı sonrası tensip zaptı düzenlenerek, yeni duruşma gün ve saati ile birlikte taraflara tebliğ edildiği ve yine tensip zaptının 2 nolu ara kararı ile de; “Tarafların bağlı bulundukları vergi dairelerinden 2016 yılına ilişkin BS ve BA formlarının istenilmesine” karar verildiği, vergi dairelerinden gelen müzekkere cevaplarının dosyamız arasına alındığı ve mahkememizin 17/01/2022 tarihli celsenin 1 nolu ara kararı ile; “TTK 83/1 ve HMK 222/1 maddeleri gereğince; taraf vekillerine 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin ticari defter ve kayıtları sunmak veya mahallinde inceleme talep edecek iseler bulundukları yeri bildirmek üzere iki haftalık kesin süre verilmesine, verilen kesin sürede ticari defter ve kayıtlar sunulmaz veya mahalinde inceleme talep edilip bulundukları yer bildirilmezse bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacaklarının ve mevcut delil durumuna göre karar verileceğinin ihtarına, davacı vekiline ihtar yapıldı. Davalı yana yapılacak olan ihtarın işbu duruşma zaptının tebliğinden itibaren yapılmış sayılmasına” 2 nolu ara kararı ile de; “1 nolu ara karar gereği yerine geldiğinde ve talep halinde bilirkişi incelemesi hususunda ara karar kurulmasına ve ara kararın taraflara tebliğine” şeklinde karar verildiği, duruşma zaptının davalı yana tebliğ edildiği, davacı yanca müvekkiline ait 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin defter ve kayıtların bulunduğu mahal adresinin bildirildiği, davalı yanca defter ve kayıtlar sunulmadığı gibi, mahal adresi de bildirilmediği, iş bu kerre mahkememizin 14/02/2022 tarihli ara kararı ile; “Dosyanın, re’sen seçilen YMM bilirkişi …’ya tevdi ile; davaya konu somut olayda taraf iddia ve savunmaları, celp olunan kayıtlar, (Vergi Dairesi, BS-BA kayıtları vs.) icra dosyası ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek ve davacı yanca mahal adresi bildirilen defter ve kayıtlar üzerinde mahallinde inceleme yapılarak; davacı yanın davalıdan icra takip dosyası kapsamında alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne olduğunun tespiti ile rapor düzenlenmesinin istenilmesine” karar verildiği, dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği ve bilirkişi tarafından 15/09/2022 tarihli raporun tanzim edilerek mahkememize ibraz edildiği anlaşılmış olup, raporun incelenmesinde özetle; “03.02.2017 tarihinde başlatılan takipte,20.228,29 TL tutarındaki 4 adet fatura bakiyesi nedeniyle 18.981,81 TL asıl alacak talep edildiği, davacı şirket ticari defter kayıt ve belgelerine göre; davalı şirketin 27.12.2016 tarihi itibariyle 18.981,81 TL borçlu olduğu, borcun takip konusu alacağa dayanak gösterilen fatura bedellerinden kaynaklandığı, takip ve dava konusu alacağa dayanak gösterilen faturalardan; beyan sınırının üzerinde olan 2016/Mayıs ve Kasım dönemindeki davacı faturalarının her iki şirketçe beyan edildiği, beyan sınırının altında olan ve taraflarca beyan edilmeyen 2016/Nisan
ve Aralık dönemine ait davacı faturalarının toplam tutarının ise KDV dâhil 5.033,43 TL Olduğu, davacı şirket faturalarının “Temel Fatura” senaryosu ile düzenlendiği, fatura alıcısının, fatura üzerinde herhangi bir teknik problem olmadığı müddetçe temel e-faturayı kabul etmekle yükümlü olduğu, alıcının temel e-faturayı reddetme seçeneğinin olmadığı, faturayı alan tarafın, faturayı noter kanalıyla, KEP üzerinden ya da iadeli taahhütlü posta ile iade etmesinin ümkün olduğu, davalı şirketçe 2016/Nisan ve Aralık dönemine ait davacı faturalarının iade edildiğini gösterir herhangi bir belgenin sunulmadığı, bu durumda, davalının takip ve dava konusu edilen fatura bedellerinden sorumlu
olacağı” şeklinde tespitler yapılmıştır.
Bilirkişi raporunun denetlenmesinde, raporun yapılan mali tespitler bakımından ayrıntılı ve gerekçeli olduğu anlaşıldığından, hukuki yönleri ayrık olmak üzere yapılan mali tespitler bakımından hükme esas alınmasına karar verilmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde de;
Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, fatura alacağına dayanarak başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkin olduğu, bu bağlamda tüm delillerin toplandığı, davacı tarafından, davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası üzerinden, 18.981,81-TL asıl alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı/borçlu tarafından yasal süresi içerisinde, yetkiye, borca ve tüm fer’ilere yapılan itiraz sonucu takibin durmuş olduğu, davacı vekilinin yasal süre içinde davalının itirazının iptali için İİK 67 maddesine göre itirazın iptali davası açtığı, davalı vekili tarafından icra müdürlüğüne hitaben sunulan itiraz dilekçesinde her ne kadar yetki itirazında bulunulmuş ise de; itiraz dilekçesinde yetkili icra müdürlüğü açıkça belirtilmediğinden ve bu haliyle de geçerli bir yetki itirazı bulunmadığından, davalı yanın icra müdürlüğünün yetkisine olan itirazına itibar edilmediği ve yargılamaya devam olunduğu, mahkememizce daha önce verilen hükmün İstanbul BAM 43. H.D. 2020/387 Esas-2021/737 Karar sayılı kaldırma kararı ile az yukarıda yazılı gerekçelerle kaldırıldığı, kaldırma kararı sonrası kaldırma kararı kapsamında eksikliklerin tamamlandığı, taraflara ait ilişik dönemi BS-BA kayıtlarının celp edildiği ve yine taraflara TTK 83/1 ve HMK 222/1. Maddeleri gereği ilişik dönemlerine ilişkin defter ve kayıtları sunmak amacıyla usulüne uygun olarak kesin süre verildiği, verilen kesin sürede davacı yanca defter ve kayıtların bulunduğu mahal adresi bildirilmesine ve mahallinde inceleme talep edilmesine rağmen, davalı yanca verilen kesin süreye rağmen ticari defter ve kayıtlar sunulmadığı gibi beyanda da bulunulmadığı, davacı yanca sunulan ticari defter ve kayıtlar ile tüm dosya kapsamına celp olunan kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı ve rapor alındığı ve alınan rapor sonucu az yukarıda yazılı hususların tespit edildiği, bu haliyle de; davacı yanca ibraz edilen ilişik dönemine ilişkin defter ve kayıtların lehine delil niteliğinin bulunduğu ve davacı şirket ticari defter kayıt ve belgelerine göre; davalı şirketin 27.12.2016
tarihi itibariyle 18.981,81 TL borçlu olduğu, borcun takip konusu alacağa dayanak gösterilen fatura bedellerinden kaynaklandığı, takip ve dava konusu alacağa dayanak gösterilen faturalardan, beyan sınırının üzerinde olan 2016/Mayıs ve Kasım dönemindeki davacı faturalarının her iki şirketçe beyan edildiği, beyan sınırının altında olan ve taraflarca beyan edilmeyen 2016/Nisan ve Aralık dönemine ait davacı faturalarının toplam tutarının ise KDV dâhil 5.033,43 TL olduğu, davacı şirket faturalarının “Temel Fatura” senaryosu ile düzenlendiği, fatura alıcısının, fatura üzerinde herhangi bir teknik problem olmadığı müddetçe temel e-faturayı kabul etmekle yükümlü olduğu, alıcının temel e-faturayı reddetme seçeneğinin olmadığı, faturayı alan tarafın, faturayı noter kanalıyla, KEP üzerinden ya da iadeli taahhütlü posta ile iade etmesinin mümkün olduğu, davalı şirketçe 2016/Nisan ve Aralık dönemine ait davacı faturalarının iade
edildiğini gösterir herhangi bir belgenin sunulmadığı ve davalının takip ve dava konusu edilen fatura bedellerinden sorumlu olduğu ve davalı yanca da herhangi bir ödeme iddiasında da bulunulmadığı ve sonuç olarak da davacının davalıdan takip tarihi itibari ile 18.981,81-TL alacaklı olduğu sonuç ve vicdani kanaatine ulaşıldığından davanın kabulüne ve ayrıca takip konusu alacağın likit olduğu ve davalı/borçlunun takibe itirazının haksız ve kötü niyetli olduğu sonuç ve vicdani kanaatine ulaşıldığından, hükmolunan itirazlı alacağın %20’si üzerinden takdir olunan 3.796,36-TL icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın KABULÜ ile;
1-Davalı- Borçlunun, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının İPTALİ ile takibin takip talebindeki şartlarla AYNEN DEVAMINA,
-Hükmolunan (18.981,81-TL) alacağın %20’si oranında hesaplanan 3.796,36-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-Alınması gereken 1.364,90 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 324,17 TL nispi harçtan mahsubu ile eksik kalan 1.040,73 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye GELİR KAYDINA,
-Davacı tarafından ilk dava açılırken yatırılan 324,17 TL harç parasının davalıdan alınarak , davacıya VERİLMESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinden başvuru harcı 31,40 TL, vekalet harcı 4,60 TL, posta gideri ve bilirkişi ücreti gideri 1.281,10 TL olmak üzere toplam: 1.317,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak, davacıya VERİLMESİNE,
5-6100 sayılı kanunun HMK 333. maddesi gereğince; varsa taraflarca yatırılan gider avansı ile varsa delil avasının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
6-HMK Yönetmeliğinin 58/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın ve hükmün taraflara tebliğe ÇIKARTILMASINA,
7-Aslı dosyamız içerisinde yer alan …. İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasının bir suretinin dosyamız arasına alınarak aslının ilgili icra müdürlüğüne İADESİNE,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı yanın yokluğunda HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde İSTİNAF KANUN YOLU açık olmak üzere karar verildi.19.12.2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır