Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2020/139 Esas
KARAR NO:2021/320
DAVA:Menfi Tespit (Ödeme Emrinin İptali)
DAVA TARİHİ:09/09/2015
KARAR TARİHİ :15/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili …. İş Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasına sunduğu dava dilekçesi ile; davalı kurumun gönderdiği 22/02/2017 tarih ve …-E icra takip kart nolu, … takip kart nolu, …-E…. sayılı, 84.446.308,80-TL bedelli ödeme emrindeki borcu kabul etmediklerini, müvekkilinin davalı kuruma böyle bir borcunun olmadığını, davalı kurumca ödeme emri ekine borcun dayanağı olarak hiçbir belgenin konulmadığını, borcun nedeninin ve dayanaklarının gösterilmediğini, hesaplama biçimleri konusunda hiçbir açıklama yapılmamış olduğunu ve bu sebeplerden işbu ödeme emrinin iptali gerektiğini, davalı kurumun, dava konusu alacağını 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Kanunu hükümlerine dayalı olarak takip ettiğini ancak söz konusu alacağın amme alacağı olmadığını, takip konusu alacağın kaynağının bir ticari faaliyete dayandığını, işbu davaya konu alacağın gerçek ilgilisi/borçlunun … A.Ş.’nin 31/10/2014 tarihinde yapılandırma konusundaki başvurusunu, söz konusu alacağın amme alacağı niteliğinde olmadığı gerekçesiyle reddetmiş olmasına rağmen bilahare aynı alacak için Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında takip yapmasının tam bir çelişki olduğunu, işbu borcun oluşumunda yönetim kurulu üyelerinin kusurunun bulunması gerektiğinin VUK’nın 10. maddesi ve AATUHK’nın 35. maddesi ile öngörüldüğünü, ödemenin gerçekleştirilmemesinin tek nedeninin tamamen ve yalnızca sermaye yetersizliğinden kaynaklanmış olduğunu ve bu nedenle müvekkilinin sorumlu tutulabileceği herhangi bir yasal gerekçenin bulunmadığını beyanla davalı kurum tarafından müvekkiline gönderilmiş olan ödeme emri nedeniyle davalı kuruma borçlu olmadıklarının tespitine, ödeme emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı SGK vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili kurum tarafından … A.Ş. hakkında 6183 sayılı Yasa’ya göre başlatılan ve sonrasında şirket yönetim kurulu üyeleri hakkında da devam eden takibe konu alacaklarının amme alacağı niteliğinde olduğunu, dava konusu alacağın yapılandırılması talebinin müvekkili kurum tarafından red gerekçesinin, dava konusu alacağın amme alacağı niteliğinde olmamasından değil, yapılandırma yasası kapsamında sınırlı olarak sayılan alacaklardan olmamasından olduğunu, müvekkili kurumun red kararı, bu alacağın amme alacağı olmadığı veya 6183 sayılı Yasa kapsamında bir alacak olmadığını kabul etmesi anlamına gelmediğini, müvekkili kurumun, borcunu tahsil etmek amacıyla hem … A.Ş.’ye hem de şirket yönetim kurulu üyelerine ödeme emri gönderdiğini, 5510 sayılı Yasa’nın 88.maddesi 20. fıkrası gereğince kanunda belirtilen sürelerde ödenmeyen borç için tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri müvekkili kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur hükmünün düzenlendiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
…. İş Mahkemesi’nin 22/01/2019 tarih ve … E., … K. sayılı kararı ile Mahkemenin görevsizliğine, doyanın görevli ve yetkili … Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş, karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi’nin 18/04/2019 tarih ve … E., … K. sayılı kararı ile istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş, …. İş Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kesinleşmesi sonrasında dosya…. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiş, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/12/2019 tarih ve … E., … K. sayılı kararı ile dosyanın Mahkememizin … E. sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiş, Mahkememizin … E. sayılı dosyası kapsamında verilen 20/02/2020 tarihli ara kararı ile dosyanın tefrikine karar verilerek dosya Mahkememizin 2020/139 E. sırasına kayıt edilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Dava; … A. Ş.’nin yönetim kurulu üyesi olan davacı …’e davalı SGK tarafından … A. Ş.’nin borcu için gönderilen 22/02/2017 tarih ve …-E icra takip kart nolu, … takip kart nolu, …-E…. sayılı ödeme emrinin iptali-menfi tespit talebine ilişkin bulunmaktadır.
Mahkememizce Mahkememizin … E. Sayılı dosyası, davalı kurum kayıtları, ödeme emri ve ekleri dosyamız arasına alınarak incelenmiş, taraflarca sunulan beyan ve deliller değerlendirilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu hususlar, 6111 Sayılı Kanun ile Değişik 2918 Sayılı Kanunun 98 maddesi uyarınca, davalı Kurum’a devredilen sağlık hizmet bedelleri karşılığında, dışı … A.Ş. tarafından Kurum’a aktarılması gereken ancak ödenmeyen prim katkı paylarından; dava dışı … A.Ş.’nin yönetim kurulu üyesi olan davacının, yönetici olduğu döneme tekabül eden tutar yönünden 5510 Sayılı Kanunun 88 ve 89 maddeleri kapsamında müteselsilen sorumlu olup olmadığı, anılan borcun amme alacağı niteliğini haiz olup olmadığı ve 6183 Sayılı Kanuna göre takip ve tahsil işlemlerinin yapılıp yapılmayacağı noktalarında toplanmaktadır.
13/02/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 Sayılı Kanunun 59 maddesi ile değişik 2918 Sayılı Kanunun 98 maddesi ile trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı; trafik kazalarına sağlık teminatı sağlayan zorunlu sigortalarda; sigorta şirketlerince yazılan primlerin ve Güvence Hesabınca tahsil edilen katkı paylarının % 15’ini aşmamak üzere, münhasıran bu teminatın karşılığı olarak Hazine Müsteşarlığınca sigortacılık ilkeleri çerçevesinde maktu veya nispi olarak belirlenen tutarın tamamının sigorta şirketleri ve 03/6/2007 tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14 üncü maddesinde düzenlenen durumlar için Güvence Hesabı tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna aktarılacağı, söz konusu tutarın, ilgili sigorta şirketleri için sigortacılık ilkelerine göre ayrı ayrı belirlenebileceği, aktarım ile sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabının bu teminat kapsamındaki yükümlülüklerinin sona ereceği, Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunun söz konusu tutarı % 50’sine kadar artırmaya veya azaltmaya yetkili olduğu, bu madde çerçevesinde sigorta şirketleri ve Güvence Hesabı tarafından ödenecek meblağın süresinde ödenmemesi halinde 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin ikinci fıkrasının uygulanacağı düzenlenmiştir.
5510 Sayılı Kanunun 89/2 fıkrası; “Kurumun prim ve diğer alacakları süresi içinde ve tam olarak ödenmezse, ödenmeyen kısmı sürenin bittiği tarihten itibaren ilk üç aylık sürede her bir ay için % 3 (% 2) oranında gecikme cezası uygulanarak artırılır. Ayrıca, her ay için bulunan tutarlara ödeme süresinin bittiği tarihten başlamak üzere borç ödeninceye kadar her ay için ayrı ayrı Hazine Müsteşarlığınca açıklanacak bir önceki aya ait Yeni Türk Lirası cinsinden iskontolu ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetlerinin aylık ortalama faizi bileşik bazda uygulanarak gecikme zammı hesaplanır. Ancak, ödemenin yapıldığı ay için gecikme zammı günlük hesaplanır. Cumhurbaşkanı, ilk üç ay için uygulanan gecikme cezası oranını iki katına kadar artırmaya veya bu oranı % 1 oranına kadar indirmeye, yeniden kanunî oranına getirmeye ve uygulama tarihini belirlemeye yetkilidir. Dava ve icra takibi açılmış olsa bile, prim ve diğer Kurum alacaklarının ödenmemiş kısmı için gecikme cezası ve gecikme zammı tahsil edilir.” düzenlemesini içermektedir.
Davalı tarafça 2918 Sayılı Kanunu 98 maddesi uyarınca Kurum’a aktarılması gereken prim alacaklarının kamu alacağı olduğundan bahisle 5510 Sayılı Kanunun 88/16 ve 20 fıkraları uyarınca davacı hakkında 6183 Sayılı Kanun hükümlerine göre takip başlatılmıştır.
5510 Sayılı Kanunun 88/16 fıkrasının birinci cümlesi, “Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır” düzenlemesini, aynı Kanunun 88/20 fıkrası ise, “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.” düzenlemesini içermektedir.
Yukarıda alıntılanan düzenlemelerde yer alan “prim ve diğer alacaklar” ibarelerin yorumu 5510 Sayılı Kanunun bir bütün halinde değerlendirilmesini gerektirmektedir.
5510 Sayılı Kanunun 1. maddesi “Bu Kanunun amacı, sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortası bakımından kişileri güvence altına almak; bu sigortalardan yararlanacak kişileri ve sağlanacak hakları, bu haklardan yararlanma şartları ile finansman ve karşılanma yöntemlerini belirlemek; sosyal sigortaların ve genel sağlık sigortasının işleyişi ile ilgili usûl ve esasları düzenlemektir.” düzenlemesi ile kanunun amacını çerçevelemiştir. Bu düzenlemeye göre 5510 Sayılı Kanuna konu sigortalardan anlaşılması gereken, sosyal güvenlik hukuku kapsamındaki sosyal sigorta kolları ve genel sağlık sigortası; primler ve diğer alacaklardan anlaşılması gereken de bu sigorta kolları ve genel sağlık sigortası nedeniyle doğan prim ve diğer alacaklardır.
Nitekim davalı tarafça dayanılan 88/16 ve 88/20 fıkralarını da içerisinde alan 5510 Sayılı Kanunun Dördüncü Kısmının birinci bölümü, “Prim Alınması, Prime Esas Kazanç, Prim Oranları ve Asgarî İşçilik” başlığını, ikinci Bölümü “Prim Belgeleri ve Primlerin Ödenmesi
” başlığını taşımakta ve her iki bölümde kısa ve uzun vadeli sigortalar ile genel sağlık sigortası için Kurumun alacağı primler ve ilgililerin prim ödeme zorunluluğu düzenlenmektedir. Tüm bu düzenlemelerin aynı Kanunun 3. Maddesinde tanımlanan kısa ve uzun vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası primlerine ilişkin olduğu, başka ifade ile 5510 Sayılı Kanundan doğan prim alacaklarına ve bunlara bağlı diğer alacaklara ilişkin olduğu açıktır.
Somut olayda davalının alacağının dayanağı 6111 Sayılı Kanunun 59 maddesi ile değişik 2918 Sayılı Kanunun 98. maddesi düzenlemesidir. Anılan düzenlemeye göre; sigorta şirketleri değişikliğin yürürlüğe girmesinden önce yapılmış ve trafik kazalarında sağlık gideri teminatı içeren zorunlu özel sigorta poliçeleri kapsamında, üçüncü kişilere karşı sağlık gideri teminatı sorumluluğundan kurtulabilmek için; yazılan primlerin ve Güvence Hesabınca tahsil edilen katkı paylarının % 15’ini aşmamak üzere, münhasıran bu teminatın karşılığı olarak Hazine Müsteşarlığınca sigortacılık ilkeleri çerçevesinde maktu veya nispi olarak belirlenen tutarın tamamını Sosyal Güvenlik Kurumuna aktarmak zorundadırlar. Bu tutarlar ilgili sigorta şirketleri için sigortacılık ilkelerine göre ayrı ayrı belirlenebilir ve aktarım ile sigorta şirketlerinin sağlık gideri teminatı kapsamındaki yükümlülükleri son bulur. Başka ifade ile aktarımın yapılmaması halinde, üçüncü kişilere karşı ilgili zorunlu sigorta kapsamındaki sağlık gideri teminatı yükümlülüğü devam eder. Bu aktarım yükümlülüğünden doğan Kurum alacağının, 5510 Sayılı Kanun kapsamındaki kısa ve uzun vadeli sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortasından doğmadığı açıktır. Nitekim kanunkoyucu 2918 Sayılı Kanunun 98/3 fıkrasında, bu mahiyet farkılığından ötürü, 5510 sayılı Kanunun diğer maddelerine, bu arada 88. maddeye atıf yapmamış, sadece gecikme cezasının oran ve hesaplama yöntemine yönelik düzenlemeler içeren 5510 sayılı Kanunun 89/2 fıkrasına atıf yapmakla yetinmiş, Kuruma aktarılacak tutarların özel sigortacılık ilkeleri çerçevesinde tespit edileceğini de hükümde açıkça düzenlemiştir. Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğü’nün 05/10/2017 tarihli yazı cevabında, Kurum’a 2918 Sayılı Kanunu 98 maddesi ile talep hakkı doğuran primin tamamen özel bir sigorta branşı olan kara yolları zorunlu trafik sigortası primi olduğu, sosyal sigorta primi ile eşdeğer olmadığı belirtilmiştir.
Nitekim …. İş Mahkemesi, 22/01/2019 tarih ve … E., … K. sayılı görevsizlik kararını, “Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak incelendiğinde, dava konusu edilen hususta 5684 sayılı Sigortacılık Kanunun 14.maddesi ile ilgili hükümler ile yine Sigortacılık Kanununa atıfta bulunan Karayolları Trafik kanunun 98.maddesi 2.Fıkrası hükmü ile Türk Ticaret Kanunu’nun Sigorta Hukuku ile ilgili maddeleri ve aynı kanunun 4.maddesi de dikkate alınarak, dava konusu uyuşmazlığı çözmekle görevli mahkemelerin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu, ….İş Mahkemesinin benzer … Esas sayılı dosyasında verilmiş olan görevsizlik kararının Yargıtay 10. Hukuk Dairesi tarafından onandığı ve mahkememiz dosyasının bu dosya ile aynı mahiyette olduğu tespit edilmekle, … Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine ” şeklinde gerekçelendirmiş, başka ifade ile somut uyuşmazlıkta; 5510 Sayılı Kanunun; Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesini kesin yetkili kılan 88/19 fıkrasının uygulanma olanağının bulunmadığını tespit etmiştir. Verilen görevsizlik kararına karşı davalı Kurum tarafından yapılan istinaf başvurusu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi’nin 18/04/2019 tarih ve … E., … K. sayılı kararı ile aynı gerekçelerle esastan reddedilmiştir.
Tüm bu nedenlerle davalı Kurumun 22/02/2017 tarih ve …-E icra takip kart nolu, … takip kart nolu, …-E…. sayılı, 84.446.308,80-TL bedelli, 6183 Sayılı Kanuna dayalı ödeme emrine konu ettiği alacağının 5510 Sayılı Kanundan doğan bir kamu alacağı olmadığı, 2918 Sayılı Kanunun 98. maddesine dayalı özel sigortacılık faaliyetinden doğan prim alacağı olduğu, bu nedenle bu alacağın tahsilinde 5510 Sayılı Kanunun 88/16 fıkrası atfı ile 6183 Sayılı Kanuna göre takip yapılamayacağı, yine aynı gerekçe ile dava dışı … A. Ş.’nin yönetim kurulu üyesi olan davacının 5510 Sayılı Kanunun 88/20 fıkrası uyarınca bu alacak nedeniyle müteselsil sorumluluğunun bulunmadığı anlaşılmakla; davanın kabulüne; davacının 22/02/2017 tarih ve …-E icra takip kart nolu, … takip kart nolu, …-E…. sayılı, 84.446.308,80-TL bedelli, 6183 Sayılı Kanuna dayalı ödeme emrine konu takipten ötürü davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı tarafça açılan davanın KABULÜNE, davacının, davalı kurum tarafından gönderilen 22/02/2017 tarih ve …-E icra takip kart nolu, … takip kart nolu, …-E…. sayılı, 84.446.308,80-TL bedelli ödeme emri nedeniyle davalı kuruma borçlu olmadığının TESPİTİNE, ,
2- Davalı Kurum harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacı tarafından yatırılan 31,40-TL peşin harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi AAÜT gereğince belirlenen 933.088,09-TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacı tarafından yapılan ve 31,40-TL başvurma harcı, 4,60-TL vekâlet harcı ile 337,97-TL tebligat, müzekkere ve posta masrafından ibaret toplam 373,97-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5- 6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince, davacı ve davalı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.15/04/2021
Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır