Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/115 E. 2021/28 K. 25.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/115 Esas
KARAR NO :2021/28

DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 26/02/2015
KARAR TARİHİ: 25/01/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Alacak davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
DAVA:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesini özetle; taraflar arasında düzenlenen 01/07/2009 tarihli nakliye sözleşmesi ile müvekkilinin … … ilçesinde davalı tarafça depo edilen gıda maddelerinin davalının talimatı gereği ilgili yerlere naklettiği ve bu sözleşme davalının … Şubesi ile müvekkili arasında … … …’ta imzalandığını ve sözleşmesinin ifa yerinin … … İlçesi … Mevkinde bulundan davalıya ait gıda deposu olarak belirtildiğini, müvekkilinin bu depodan aldığı gıda maddelerini kendi araçları ile çeşitli yerlere taşımakta iken ödenmesi gereken normal hak ediş olan KDV hariç 11.212,56 TL’nin hukuka aykırı olarak müvekkilinden kesildiğini ve ödenmediğini, ayrıca sözleşme gereği yakıt zammı farkının ödenmesi gerekirken KDV hariç 53.200,00 TL’nin ödenmediğini, karşı tarafın bu zam farkının ödenmeyeceğini ve faturasını iade etmesine rağmen harici görüşmelerde müvekkiline bu yakıt farkının taksitlerle ödeneceğini belirttiğini ve tarafların sözlü mutabakatı gereği KDV hariç 2012 yılı Temmuz, Ağustos, Eylül ve Ekim aylarında 2.500,00 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL ödeme yapıldıktan sonra bu sözlü mutabakat gereği davalı tarafça yerine getirilmeyerek taksitle ödemelerin de kesildiğini ve kalan KDV hariç 43.200,00 TL’nin tahsili için de dava açma gereği oluştuğunu, taraflar arasındaki sözleşme kendiliğinden yenilenerek devam etmekte iken haklı hiçbir sebep olmaksızın davalı tarafça sözleşmenin sonlandırıldığını, müvekkilinin sözleşmenin 1 yıl daha yürürlükte kalacağı inancı ile ticari ilişkilerini ve iş durumunu ayarladığını, bu nedenle sözleşime devam olunsa idi elde edeceği kârdan mahrum kaldığını bildirerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile KDV hariç hak ediş bedeli 10.212,56 TL, yakıt zammı fiyat farkı KDV hariç 43.200,00 TL ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla KDV hariç 10.000,00 TL ki toplam 64.412,56 TL’nin davalı taraftan tahsiline ve davalı adına düzenlenmiş 100.000,00 TL bedelli teminat senedinin müvekkiline iadesini talep etmiştir
SAVUNMA :
Davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesini özetle; taraflar arasındaki uyuşmazlığın dayanağı sözleşmenin kapsamında İstanbul mahkemelerinin yetkili kılındığının bildirildiğini, … Ticaret Mahkemelerinin yetkisine itiraz ettiklerini, dosyanın … Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine karar verilmesine, davacının dava dilekçesinde talep ettikleri 64.412,56 TL’nin KDV hariç olduğunun bildirildiğini, KDV farkı eklenerek davacı tarafça eksik harcın tamamlanması gerektiğini, 11.212,56 TL hak ediş taleplerine ilişkin olarak taraflar arasındaki sözleşmenin 3.7 hükmü gereğince müvekkili şirketin talebi ile davalı şirkete yaptırılan … sevkiyatı sırasında aracın arıza yapması nedeniyle nakliyeci tarafından teslim alınan tüm malların bozulduğunu ve zararın 11.212,56 TL’lik fatura ile davacı fimaya yansıtıldığını, 43.200,00 TL’ye yönelik yakıt fiyat farkı talep hakkının bulunmadığını ve 18/01/2013 tarihi itibari ile müvekkili şirket ile davacı şirket arasında hiçbir borç alacak ilişkisinin kalmadığını, kâr kaybı talepleri yönünden ise taraflar arasındaki 01/07/2009 tarihli sözleşmenin 1 yıl süreli hizmet sözleşmesi olduğunu, 01/07/2009 tarihli sözleşme yıllık kendiliğinden yenilenmekte ise de davacının iddiasının dayanağının olmadığını, sözleşmenin belirsiz süreli hale döndüğünü ve yıllık olarak yenilenmesinin hiç bir surette söz konusu olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin hükümleri değerlendirildiğinde yenilemeye ilişkin hiçbir düzenlemeye yer verilmemiş olması nedeniyle Borçlar Kanununun hizmet sözleşmesine ilişkin hükümlerinin uygulanması gerektiği, davacının 17/10/2011-01/07/2012 dönemine ait kâr kaybı taleplerinin fahiş olduğunu, davacının müvekkiline vermiş olduğu 100.000,00 TL bedelli senetle ilgili talebine ilişkin harcı ödemediğini, söz konusu senedin teminat senedi vasfında olmadığını ve harç yatırmamış olması nedeniyle senedin iadesini talep edemeyeceğini, bu talep hakkında davanın açılmamış sayılmasına ve davanın yetkisizlik nedeniyle reddine ve esastan da davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BOZMA ÖNCESİ YAPILAN YARGILAMA:
Mahkememizin, 15/10/2018 tarih ve …Esas-… Karar sayılı kararının, Yargıtay 11. H.D.’nin, 25/11/2019 tarih ve 2019/667 Esas ve 2019/7473 Karar sayılı bozma kararından önce yapılan yargılaması sonucu;
“… 19/03/2018 Tarihli bilirkişi raporuna göre; Davacı …. Ltd. Şti. İle Davalı … … … … A.Ş. Arasındaki alacak davası ile ilgili olarak davalı yan ticari defter ve belgeleri ile dava dosyası içerisinde yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesi ve değerlendirilmesi sonucunda, davalı tarafından ibraz edilen ticari defterlerin usulüne uygun uygun düzenlendiğini, davacının davalıdan alacağının bulunmadığını, belirtmiştir.
25/06/2018 tarihli bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında belirsiz süreli, sürekli edimleri havi nakliye sözleşmesi başlıklı sözleşme ile davacının alt taşıyıcı, davalının üst-akdi taşıyıcı olarak konumlandırıldığı sözleşme ilişkisinin sabit olduğunu, davacının iddia ettiği gibi 17.10.2011 tarihinde sona ermediği, ticari ilişkinin sözleşme hükümlerine göre cari hesap ve çerçeve ticari ilişkiye uygun bir şekilde en son 18.01.2013 tarihli davalı ödemesine kadar sürdüğü, haksız fesih iddiasının sabit olmadığını, davacının 11.212,56-TL talebi bakımından davalı tarafından düzenlenen yansıtma faturasının davalı yanca davacının rvediği zarar olarak sabit olmadığını, sözleşme gereği davalının cari hesaptan bu miktarı düşebilmesi için öncelikle davacının bu miktarda davalı yanın tazminat ödemesine sebep olduğunu ispat etmesi gerektiğini, bu husus sabit olmadığı için davacının 11.212,56-TL alacak talebinin yerinde olduğunu, davacının yakıt farkı alacağının sabit olmadığı 2011 yılı için daha sonradan düzenlenen faturalarla davacının fark alacağını tahsil ettiğini, iddia ettiği faturanın kendi ticari kayıtlarında dahi tespit edilemediğini, davacının teminat senedi olarak verdiğini iddia ettiği ve fotokopisini sunduğu senedin gerçek bir borç için olduğunu ispat külfetinin davalı üzerinde olduğunu, aksi takdirde davacının söz konusu teminat senedinin iadesi talebinin yerinde olduğunu, mahkemece 17.10.2011 tarihi itibari ile sözleşme haksız fesih bile edilmiş sayılacak olursa sözleşme hükmünde davalı için tanınan imkan gözetilerek 3 ay önceden ihbarla fesih imkanı ve buna uyulmadığında her ay için 3.000-TL tazminat ödeme hükmüne göre davacının ancak 9.000-TL tazminat talep edebileceğini, bunu aşan gelir yoksunluğu zararını iddiasının davacı yancı ispatı gerektiğini belirtmiştir.
Ticari defterle ilgili olarak; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2).Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Nitekim Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Esas No : 2016/3858, Karar No : 2017/2944 sayılı ilamında ” Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir.” görüşüne yer verilmiştir.
Her ne kadar davacı taraf, taraflar arasında nakliye sözleşmesi bulunduğu ve bu sözleşmenin yenilenen son yılın dolmasına 9 ay 16 gün kalmasına rağmen davalı tarafça sözleşmeye son verildiği, sözleşme devam etseydi kar elde edeceği iddiasıyla söz konusu dava açılmış ise de teminat senedi olduğu söylenen senedin iadesi bakımından davacı vekili 16.05.2017 uyap çıktı tarihli dilekçeyle bu talep bakımından atiye terk deyimi kullanılmak suretiyle bu talebin takip olunmadığı aşamalar sebebiyle de bu talep bakımından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği, tarafları defter durumuna göre davacı defterlerinin talimat yoluyla alınan bilirkişi raporuna göre açlılış-kapanış noter tasdiklerinin bulunmadığı tespit olunmakla davacı lehine delil teşkil etme imkanının bulunmaması, tam tersine sahibi aleyhine delil teşkil etme durumu, davalı defterlerinde davacının davalıdan alacaklı olmadığının tespit edilmiş olmasıyla da mevcut defter kayıt durumu bakımından uyumsuzluk bulunuyor oluşu, davalı tarafın sözleşmenin fesh edilmediği, oprsayon işlerinin bitmesiyle kendiliğinden sona erdiği savunmasında bulunuyor olması karşısında davacı taraça sözleşmenin feshedildiğine dair dosyada herhangi ihtar, fesih beyanı gibi bir delil bulunmaması, davaya konu edilen yakıt tutar faturasının davacı defterlerinde dahi kayıtlı olmaması, bu cihetle davacının davasını ispat edemediği kanaatine varılarak davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Teminat senedi olduğu söylenen senedin iadesi bakımından davacı vekili 16.05.2017 uyap çıktı tarihli dilekçe gereği bu talep bakımından DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA, yakıt tutar farkı, hakediş kalemi ve mahrum kalınan kar talebi bakımından davanın REDDİNE …” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
BOZMA İLAMI:
Mahkememizce verilen, 15/10/2018 tarih ve …Esas-… Karar sayılı kararı, Yargıtay 11. H.D.’nin, 25/11/2019 tarih ve 2019/667 Esas ve 2019/7473 Karar sayılı kararı ile;
“… 1- Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, taraflar arasındaki taşıma sözleşmesinden kaynaklanan yakıt bedeli farkının, ödenmemiş hak ediş alacağının ve işbu sözleşmenin süresinden önce haksız olarak feshedildiğinin tespiti ile uğranılan zararın tazmini istemi yanında sözleşme gereği verilen teminat senedinin iadesi istemlerine ilişkin olup, mahkemece yazılı şekilde teminat senedinin iadesi istemi yönünden davanın açılmamış sayılmasına, sair istemlerin ise reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 297. maddesi hükümlerine göre, mahkeme kararlarının en azından iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, mahkemece incelenen maddi ve hukuki olayların özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçenin ne olduğu hususlarını içermesi gerekir. Öte yandan, Anayasanın 141. maddesinin 3. fıkrası hükmü de, tüm mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini vurgulamaktadır. Yargıtay denetimi de ancak mahkeme kararında gösterilen bu gerekçenin ışığında yapılabilir.
Şu halde somut olayda, dosyada yer alan 25.06.2018 tarihli bilirkişi raporunda davacının hak ediş alacağı talebinin yerinde olduğu yönünde açıklamalara da yer verilmiş olmasına rağmen, mahkemece anılan rapora, diğer bilirkişi raporlarına ve tarafların ticari defterlerinin birbiriyle uyumlu olmaması nedeniyle davacı defterlerinin sahibi lehine delil teşkil etmeyeceğine değinmekle yetinilmiş, karar gerekçesinde hakediş alacağı talebinin neden reddedildiğine ve anılan rapora niçin itibar edilmediğine yönelik bir açıklamaya yer verilmemiştir. Bu itibarla davacı tarafın hakediş alacağı istemine yönelik bir değerlendirme yapılmaksızın karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın anılan taraf yararına BOZULMASINA …” gerekçesiyle bozulmuş, dosya yeniden yargılama yapılmak ve karar verilmek üzere mahkememize gönderilmiş, mahkememizce, bozma sonrası tensip tutanağı düzenlenerek, yeni duruşma gün ve saatiyle birlikte taraflara tebliğ edilmiştir.
BOZMA SONRASI YAPILAN YARGILAMA
Mahkememizce yapılan 19/10/2020 tarihli celsede, usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay 11.HD’nin 25/11/2019 Tarih ve 2019/667 Esas-2019/7473 Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ve yargılamaya devam olunmuştur.
Dava, taraflar arasındaki taşıma sözleşmesinden kaynaklanan yakıt bedeli farkının, ödenmemiş hak ediş alacağının ve iş bu sözleşmenin süresinden önce haksız olarak feshedildiğinin tespiti ile uğranılan zararın tazmini istemi yanında sözleşme gereği verilen teminat senedinin iadesi istemlerine ilişkindir.
Yüce mahkeme tarafından yapılan bozma ilamında; ” … Şu halde somut olayda, dosyada yer alan 25.06.2018 tarihli bilirkişi raporunda davacının hak ediş alacağı talebinin yerinde olduğu yönünde açıklamalara da yer verilmiş olmasına rağmen, mahkemece anılan rapora, diğer bilirkişi raporlarına ve tarafların ticari defterlerinin birbiriyle uyumlu olmaması nedeniyle davacı defterlerinin sahibi lehine delil teşkil etmeyeceğine değinmekle yetinilmiş, karar gerekçesinde hakediş alacağı talebinin neden reddedildiğine ve anılan rapora niçin itibar edilmediğine yönelik bir açıklamaya yer verilmemiştir. Bu itibarla davacı tarafın hakediş alacağı istemine yönelik bir değerlendirme yapılmaksızın karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir” şeklinde gerekçeyle bozulmuş olup, 25.06.2018 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, davacı yanın yaptığı taşımalarda, 3. Kişi yük ilgililerine hasar-zayi-gecikme kaynaklı zarar vermesi halinde bu zararı tazmin etmiş ise davalının davacı yana cari hesaptan düşerek tahsilat yapmasının mümkün olduğu, sözleşmenin bu konuda açık olduğunun tespit edildiği, ancak sonrasında ise, davacının hesabından düşülen 11.212,56 TL bakımından davacının 3. Kişi gönderen veya gönderilen yük ilgililerine zarar verdiği sabit olmadıkça bu kesintiyi yapmasının doğru olmayacağı, davalı, hesaben 11.212,56 TL düşmüş ise de bunun sebebini ortaya koymadığı sürece davacı yana bu miktarı ödemek durumunda kalacağının kanaat edildiği, bu haliyle yapılan değerlendirmede de, dosyamız mündericatında yer alan, 31/05/2011 tarihli, teslim alan şoför kısmında …, araç plakası olarak …, Teslim Eden … yazan ve el yazısı ile tanzim edilmiş olan Tutanak incelendiğinde; “… … teslim edilmek üzere … Et Ürünleri deposundan sabah saat:8:45 te -18 derecede ambalajları sağlam olarak teslim aldığım 90 koli Hamburger, 100 koli …, 25 Koli …, 300 Koli ızgara, 20 Koli misket, 130 koli …, 50 koli kaşarlı köfteyi sevk esnasında … … mevkisinde araç arıza yaptığından dolayı saat:14:00 e kadar beklemiştir. Saat 14:00 de …’dan gelen…plakalı araca aktarma yapılmıştır. Sağlam olarak teslim aldığım yukarıda adet ve isimleri belirtilen ürünlerin firmamıza ait olan sevk kısmında ürünlerde oluşacak yabancı kokma, ürünlerde çözülme ambalajlarında deformeler firmamıza (… Lojistiğe aittir)” şeklinde tespitler yapıldığı, yine dosyamız mündericatında yer alan 31/05/2011 tarihli, teslim alan kısmında … Lojistik … ve Teslim Eden … Et Ürünleri yazan Tutanak incelendiğinde de; ” 31/05/2011 tarihinde sabah saat:8:45 te … Et Ürünleri deposundan -18 derecede teslim aldığım 90 Hamburger köfte, 100 koli … köfte, 25 Koli … köfte, 300 Koli ızgara köfte, 20 Koli misket köfte, 130 koli … köfte, 50 koli kaşarlı köfte sevk esnasında aracım arıza yaptığından dolayı …’nın … beldesinde sabah saat:9:00 dan saat:14:00 kadar diğer aracın …’dan gelmesini bekledim. Saat 14:10 da araçtaki ürünleri gelen araca aktarıldı. Aktarılan aracın termokingi (soğutucusu) -6 dereceyi yukarı geçmediği için ürünleri saat:16:00 da tekrar … Et Ürünlerine geri getirildi. Sabah saat:8:45 ten saat:16:00 ya kadar geçen zaman içinde ürünler … Lojistik aracında bekleme yaptığından dolayı ürünlerde çözülme, kolilerde deforme olmuştur. Bütün sorumluluk firmamız olan … Lojistiğe aittir.” şeklinde tespitler yapıldığı, somut olayda … Et Ürünleri deposundan alınan gıda maddelerinin taşınması işinin, davacı ile davalı arasında akdedilen Nakliye Sözleşmesi kapsamında, Nakliyeci sıfatına haiz olan davacı şirket tarafından davalı şirket adına yapıldığı, davacı şirketin Alt Taşıyan olarak davalı şirkete yüklenen tüm yükümlülükleri devralmış olduğu, davacı yanın yaptığı taşımalarda, 3. Kişi yük ilgililerine hasar-zayi-gecikme kaynaklı zarar vermesi halinde de davalının davacı yana cari hesaptan düşerek tahsilat yapmasının mümkün olduğu, az yukarıda izah edildiği üzere, davacı nakliyecinin kendi araçlarında meydana gelen arıza sonucu, taşınan emtiada çözülme ve kolilerde deforme olduğunun anlaşıldığı ve sonuç olarak da Alt Taşıyan sıfatına haiz olan davacı nakliyecinin taşıma sırasında oluşan zarardan dolayı davalıya karşı sorumlu olduğu ve davalının 11.212,56 TL tutarındaki zarara ilişkin olarak kesinti yapabileceği ve davacı yanın da bu miktarda hak ediş alacağını talep edemeyeceği sonuç ve vicdani kanaatine ulaşıldığından, 25.06.2018 tarihli bilirkişi raporundaki hakediş alacağına ilişkin tespite itibar edilmemiştir.
Davacı yanın sair talepleri yönünden ise;
Bozma ilamının 1 nolu bendinde yer alan; “Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir” şeklindeki karara istinaden, hükmün sair talepler yönünden kesinleştiği anlaşıldığından, bu hususlarda yeniden bir değerlendirme yapılmamış, ancak hükmün bir bütün olması nedeniyle, hüküm fıkrasında bu hususlara değinilmekle yetinilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının teminat senedi olduğu iddia edilen senedin iadesine ilişkin isteminin davacının 16/05/2017 tarihli dilekçesindeki talebi gereği bu istem yönünden davanın açılmamış SAYILMASINA,
-Hakediş alacağı, yakıt tutar farkı ve mahrum kalınan kar taleplerine ilişkin istemler yönünden açılan davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 1.100,01 TL’ den mahsubu ile arta kalan 1.040,70 TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafından yapılan 12,00 TL posta ve 4,10 TL vekalet harcı gideri toplam 16,10 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davalı yan davada kendini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.173,56 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya VERİLMESİNE,
6-Taraflarca HMK 120. Madde gereğince yatırdıkları gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde taraflaraİADESİNE,
Dair; taraf vekilleri yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile YARGITAY nezdinde TEMYİZ kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/01/2021
25/01/2021

Katip …

Hakim …