Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/100 E. 2020/225 K. 17.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/100 Esas
KARAR NO : 2020/225

DAVA : SÖZLEŞMENİN UYARLANMASI
DAVA TARİHİ : 13/05/2019
KARAR TARİHİ : 17/03/2020

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan “Sözleşmenin Uyarlanması” davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilleri tarafından davalı bankadan ticari krediler kullanıldığını, bu kredilerin ödenmesinde ülkenin ekonomik sorunlarından dolayı gecikmeler yaşandığını, müvekkilinin kredi ödemesi 90. güne ulaşmadan davalı bankaca müvekkilleri hakkında icra takibine geçildiğini, İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasında müvekkillerine ait taşınmazın satışa çıkarıldığını, tüm bu süreçler devam ederken müvekilllerinden …’ın vefat ettiğini, bununla ilgili davalı bankaya yapılan sigorta ödemesine de herhangi bir cevap verilmeden talebin iade edildiğini, davalı bankanın uygulamış olduğu faiz miktarının hakkaniyete uygun bir orana düşürülmesi halinde ise ödemenin yapılabileceğinin müvekkilleri tarafından beyan edildiğini, davalı tarafından uygulanan yaklaşık yılık %200 lere varan faiz oranının piyasanın çok üstünde olduğunu, davacılarca karşılanmasının imkansız bir hal aldığını, bu durumla ilgili olarak müvekkilleri tarafından evvelce arabuluculuk görüşmeleri yapıldığını ancak davalı tarafça bu talebin uygun görülmediğini beyanla fazlaya dair hakları ve ıslah hakkı saklı kalmak kaydıyla, davanın kabulü ile dava konusundaki icra takiplerinde yer alan fahiş faiz tutarlarının hakkaniyete uygun bir orana indirilmesini ve yeniden hesaplanmasını, yapılacak hesaplamada yer alan tutarın mevcut icra takiplerinden düşürülmesini ve yeni borç miktarının mahkemece belirlenmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.

S A V U N M A /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile davacıların murisi … arasında 17/11/2014 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, borçluya krediler açılıp kullandırıldığını, kredi borçlarının vadesinde ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini, ihtara rağmen borcun ödenmemesi nedeniyle ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi başlatıldığını, takip dosyasındaki kıymet takdirinin kesinleştiğini, davaya konu icra dosyalarının 20/05/2019 tarihli temlikname ile …’ne temlik edildiğini, davanın adı geçen şirkete yöneltilmesi gerektiğini, arabuluculuk görüşmelerinin usulüne göre yapıldığı iddiasının yerinde olmadığını, alacağın miktarının belirlenebilir olması halinde belirsiz alacak davası açılamayacağını, taraflara arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklı alacağa ilişkin faiz oranlarının tarafların karşılıklı ve serbest iradelerinin uyuşması ile belirlendiğini, ekonomik sorunların basiretli tacir açısından öngörülmesi gerektiğinden ödemede yaşanan gecikmelerin uyarlamaya konu edilmesinin söz konusu olamayacağını, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını ve borcun tahsilini geciktirme amaçlı olduğunu beyan ederek davanın reddini, davanın …’ne ihbarını, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davacıya tahmilini talep etmiştir.

G E R E K Ç E /
Dava, davalı bankadan kullanılan ticari kredilere uygulanan faiz oranlarının uyarlanması istemine ilişkindir.
Dava dosyası, mahkememizin … Esas sayılı dava dosyasından tefrik edilerek yukarıda belirtilen sırasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememizin … Esas sayılı dosyasının dava dilekçesinde davacı olarak …, …, …Şti ile müteveffa … mirasçıları olan …, …, …, … ve … gösterilmiştir.
Davacılar vekilince Uyap üzerinden gönderilen 07/01/2020 tarihli dilekçe ile yapılan arabuluculuk görüşmesine …, …Şti ve …’ın katıldığı, arabuluculuk görüşme evraklarının dosyaya sunulduğu, taraflardan … bu süreçte vefat ettiğinden mirasçılarının davada taraf olarak gösterildiği beyan edilmiştir.
Dosyaya sunulan mirasçılık belgesinden ve sistem üzerinden yapılan kontrolden davacıların murisi …’ın 29/01/2019 tarihinde vefat ettiği, dosyaya sunulan ve …’ın vekil ile temsil edildiği hukuk uyuşmazlıklarında dava şartı arabuluculuk son tutanaklarının ise ölüm tarihinden sonra 25/02/2019 tarihinde düzenlendiği anlaşılmıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 513. maddesinde vekalet sözleşmesinin vekilin veya vekalet verenin ölümü halinde kendiliğinden sona ereceğinin hüküm altına alınması karşısında … vekilinin ölümle son bulan vekalet ilişkisine nazaran arabuluculuk faaliyetini müteveffa … adına yürütmesi mümkün olmadığından müteveffa … adına düzenlenen son oturum tutanaklarının hukuken geçerliliği bulunmamaktadır. Davacı vekilince mütevaffa … adına düzenlenmiş geçerli bir arabuluculuk son oturum tutanağı veyahut da mirasçıları olan dosyamız davacıları adlarına düzenlenmiş arabuluculuk son oturum tutanağı sunulmadığından eldeki davaya ilişkin zorunlu arabuluculuğun söz konusu olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmiştir.
7155 sayılı Kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen ve 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesi ile; “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmü ile konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkındaki ticari davalarda dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorunlu hale getirilmiş, yani arabuluculuğa başvurmak dava şartı haline getirilmiş bulunmaktadır.
Getirilen yasal düzenlemeye ilişkin lafzi yorumla sonuca ulaşılması mümkün görünmemektedir. Nitekim kanunun lafzına bakıldığında “ve” bağlacı nedeniyle “alacak ve tazminat talebinin” aynı dava içerisinde ve birlikte talep edilmesi gerektiği gibi bir anlam çıkmaktaysa da bu hususun kanun koyucunun amaçladığı bir durum olmadığı açıktır. Lafzi olarak yeteri açıklıkta bulunmayan yasal düzenlemenin amaçsal olarak yorumlanması gerekmiş, arabuluculuk dava şartı getirilirken kanun koyucunun talep veya dava türü ne olursa olsun “dava konusu bir miktar para alacağı” olan tüm talepler hakkında, alacaklı ve borçlu açısından bir ayırım yapılmadan ve bir sınırlama getirilmeden dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasını, dava şartı olarak düzenlemeyi amaçladığı sonucuna varılmıştır. Şöyle ki, “Alacak”, “İtirazın İptali”, “Tazminat” ve “Menfi Tespit” ve dava konusuna göre somut olaydaki gibi “Sözleşmenin Uyarlanması” gibi talepler hukuken aynı kavramlar olmamakla, bu davalardaki talep sonuçları ile kurulacak hükümler de farklıdır. Ancak, tüm bu davalardaki dava konusu bir miktar para alacağıdır. Açılacak davanın yargılamanın seyrine ve dava sonucunda elde edilecek hukuki menfaate etkisi bakımından bahse konu davalar arasında esaslı bir fark bulunmamaktadır. Gerek menfi tespit, gerek istirdat, gerek itirazın iptali, gerek tazminat ve gerekse talep sonucuna göre sözleşmenin uyarlanması talebi olsun tüm bu davaların ortak noktası “dava konusunun bir miktar para alacağı” olmasıdır. Bahse konu davalarda yalnızca tarafların talep sonucu ve mahkemelerce kurulacak hükümler birbirinden farklılık göstermektedir. Bu kapsamda arabuluculuk dava şartının “alacak” veya “tazminat” davalarıyla sınırlı olarak uygulanmasının kanun koyucunun iradesine aykırılık oluşturacağı değerlendirilmektedir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya dönülecek olursa; davadaki istem, davacıların murisi olan müteveffa … ile davalı …arasında akdolunan Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında kullandırılan kredilerdeki faiz oranlarının tutarlarının hakkaniyete uygun bir orana indirilmesi, yeniden hesaplanması ve belirlenecek tutarın mevcut icra takiplerinden düşürülmesi istemine ilişkin bulunmakla, davanın konusu belli bir miktar para alacağıdır. Bu kapsamda, eldeki sözleşmenin uyarlanması davası açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının 6102 Sayılı TTK’nın 5/A maddesi gereğince dava şartı olduğu kabul edilmiştir.
Davacı vekilince sözleşmenin tarafı ve davacıların murisi olan müteveffa … adına düzenlenen arabuluculuk son tutanağı dosyaya ibraz olunmuşsa da arabuluculuk faaliyeti sonuçlanmadan …’ın vefat etmiş olması ve vekalet ilişkisinin kendiliğinden son bulmuş olması sebebiyle müteveffa …’ın taraf olarak gösterildiği arabuluculuk son tutanağının geçerli olmadığı sonuç ve kanaatine varılmış, eldeki davanın davacıları açısından arabuluculuk dava şartı yerine getirilmeden dava açıldığından ve dava şartlarının bulunup bulunmadığının davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılması gerektiğinden davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm fıkrası oluşturulmuştur.

H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-7155 sayılı Kanunun 20. Maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa eklenen 5/A maddesi ve 7155 sayılı Kanunun 23 Maddesi ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A-2 maddesi uyarınca Arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması karşısında, davanın TTK’nun 5/A., 6325 sayılı Kanunun 18/A-2., HMK’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40 TL red harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir edilen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
5-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından sarfedilmeyen kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
6-Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 67/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın ve hükmün taraflara tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip …
e-imzalıdır .
Hakim …
e-imzalıdır .