Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/1 E. 2022/112 K. 07.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/1 Esas
KARAR NO :2022/112 Karar

DAVA:Rücuen Alacak (TTK 1466. Maddesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:10/05/2019
KARAR TARİHİ:07/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Rücuen Alacak (TTK 1466. Maddesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı …’ın müvekkili şirket nezdinde sigortalı olduğunu, …’ın aynı zamanda davalı şirket nezdinde de sigortalı olduğunu, sigortalının 30/07/2015 tarihinde endometrioz tanısı nedeniyle ameliyat olduğu, 37.815,82 TL tutarındaki tedavi masrafının müvekkili şirket nezdindeki sigorta poliçesinden karşılandığını, Sağlık Sigortası Genel Şartları 12. Maddesi gereğince; tedavi masraflarının birden fazla sigortacı tarafından temin edilmiş olması halinde, tedavi masraflarının poliçelerdeki teminat oranlarına göre sigortacılar arasında paylaşılması gerektiğini, TTK 1466. maddesi ikinci fıkrası gereğince, ödemede bulunan sigortacı müvekkilinin aynı sigortalıyı sigortalayan … Sigortaya rücu hakkının bulunduğunu, bu sebeple…. İcra Müdürlüğünün … sayılı icra takibi yapıldığı, ancak yapılan icra takibinden sonuç alınamadığını, bunun üzerine zorunlu arabuluculuk yoluna gidildiğini, ancak bu yoldan da bir sonuç alınamadığını belirterek, 21.491,56 TL’nin 20/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Huzurdaki davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu beyan ederek görevsizlik itirazında bulunmuş ve icra takibinin derdest olması ve alacağın zaman aşımına uğramış olması nedeniyle davanın usulden reddinin gerektiğini savunmuş, esasa ilişkin olarak da; davaya konu hastalığın dava dışı sigortalı ile müvekkil şirket arasında akdedilmiş olan bireysel sağlık sigortası poliçesi kapsamında bulunmadığını, dava dışı sigortalının kazanılmış bir hakkı olmadığını, talep edilen alacak miktarının dava dışı sigortalının müvekkili şirket nezdindeki bireysel sağlık sigorta poliçesinin limit sınırının aştığını, sigortalının bireysel sağlık sigortasının koasüranslı nitelikte olduğunu, özel şartlar ile teminat kapsamı dışında bırakılmış halden dolayı müvekkili şirketin sorumluluğuna gidilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dosyada delil olarak; dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçeleri ve ekleri, cevabi yazı içerikleri,, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası mündericatı, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
İş bu dava dosyası, …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas-… Karar sayılı “GÖREVSİZLİK” kararı üzerine mahkememize gelmiş olup, mahkememizin yukarıda belirtilen esasına kaydedilmiştir.
Mahkememizde açılan dava öncelikle, görev, yetki, taraf sıfatı ve diğer dava şartları açısından incelenmiş ve mahkememizin görevli ve yetkili olduğu ve ayrıca diğer dava şartlarının da bulunduğu anlaşılmış olduğundan davanın esasına geçilmiştir.
Dava, müşterek sigorta kapsamında ödenen tedavi gideri bedelinin %50’lik kısmının, TTK 1466. maddesi ve Sağlık Sigortası Genel Şartları uyarınca rücuen tahsili istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK‘nın 1466. Maddesinde müşterek sigorta düzenlenmiş olup, madde de; bir menfaatin birden çok sigortacı tarafından aynı zamanda aynı süreler için ve aynı rizikolara karşı sigorta edilmişse, yapılan birden çok sigorta sözleşmesinin hepsinin ancak sigorta olunan menfaatin değerine kadar geçerli sayılacağı, bu takdirde sigortacılardan herbirinin sigorta bedellerinin toplamına göre sigorta ettiği bedel oranında sorumlu olacağı, sözleşmelere göre sigortacıların müteselsilen sorumlu oldukları takdirde, sigortalının uğradığı zarardan fazla bir para isteyemeyeceği gibi, sigortacılardan her birinin yalnız kendi sözleşmesine göre ödemekle yükümlü olduğu bedele kadar sorumlu olduğu, bu halde ödemede bulunan sigortacının diğer sigortacılara karşı haiz olduğu rücu hakkının, sigortacıların sigortalıya sözleşme hükümlerine göre ödemek zorunda olduğu bedeller oranında olduğu ifade edilmiştir.
Bu bağlamda, dava konusu somut olaya ilişkin olarak, taraflarca sunulan deliller ile başka yerden getirtilmesi gereken tüm deliller toplanmış, gelen yazı cevapları dosyamız içerisine alınmış, ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmış ve ayrıca taraf iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi amacıyla bilirkişi incelemesi yapılarak rapor alınmıştır.
Bilirkişiler … ve … Danışman’dan oluşan kurul eliyle tanzim edilen 19/08/2021 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde özetle; “Dava dışı Sigortalı … davaya konu ameliyat tarihinde, davalı … Sigorta A.Ş. Bünyesinde 2A/127417-8 numaralı grup sağlık sigortası sertifikası ile sigortalı olduğu, … aynı zamanda aynı süre için Davalı … Sigorta A.Ş. Firmasında (poliçe no:…) ile de bireysel sigortalı olduğu, her iki poliçede de yatarak cerrahi işlemlerle ilgili teminatların aynı olduğu, uyuşmazlık konusu talebe konu dava dışı sigortalının olduğu ameliyat hususunda poliçelerde istisna klozu bulunmadığı, TTK 1514. Maddesi gereği, sağlık sigortası poliçesi, birden fazla sigortacı tarafından teminat altına alınarak yaptırılabilmekte, tedavi giderleri için se, TTK m.1519/2. fıkra atfı ile zarar sigortalarına yönelik hükümlerin, dolayısıyla TTK 1466. Maddedeki müşterek sigorta hükümlerinin uygulanabildiği, Müşterek sigortada rücu miktarının TTK 1466. Madde de “Bu takdirde sigortacılardan her biri, sigorta bedellerinin toplamına göre, sigorta ettiği bedel oranında sorumlu olur… Bu halde, ödemede bulunan sigortacının diğer sigortacılara karşı haiz olduğu rücu hakkı, sigortacıların sigortalıya sözleşme hükümlerine göre ödemek zorunda oldukları bedeller oranındadır” şeklinde düzenlendiği, fakat uyuşmazlığa konu iki poliçe de yatarak tedavide limitsiz ve %100 teminat verildiği için anılan düzenlemedeki şekilde bir hesaplama yapılamadığı, ancak, bu durumun, davacının davalıya rücu hakkını kaldırmayacağı için her iki poliçe de aynı teminatı verdiğinden rücu hakkının da %50 oranı olan 18.907,91.-TL olacağının kabulünün hakkaniyetli olacağı, davalı yanca ileri sürülen koasürans hususunun, sigorta şirketi ile reasürans şirketi arasındaki bir sözleşme olduğundan TTK 1466. Maddeki rücu hakkını ortadan kaldırmayacağı” şeklinde tespitler yapılmıştır.
Davalı yanca bilirkişi heyeti raporuna yönelik itirazlar sonucu, iş bu itirazların irdelenmesi amacıyla bilirkişi heyetinden ek rapor alınmak üzere dosyanın bilirkişilere tevdi edildiği, Bilirkişi heyeti tarafından da iş bu kerre 14/12/2021 tarihli ek rapor tanzim edilerek mahkememize ibraz edildiği, ek raporun incelenmesinde özetle de; “Somut olayda müşterek sigorta söz konusu olduğu için, müşterek sigortada rücu miktarının, TTK 1466. Maddesinde “… Bu takdirde sigortacılardan her biri, sigorta bedellerinin toplamına göre, sigorta ettiği bedel oranında sorumlu olur. …Bu halde, ödemede bulunan sigortacının diğer sigortacılara karşı haiz olduğu rücu hakkı, sigortacıların sigortalıya sözleşme hükümlerine göre ödemek zorunda oldukları bedeller oranındadır” şeklinde düzenlendiği, Sağlık Sigortası Genel Şartları 12. Maddesinin de; “Tedavi masraflarının birden fazla sigortacı tarafından temin edilmiş olunması halinde, bu masraflar sigortacılar arasında teminatları oranında paylaşılır
” şeklinde TTK 1466. Maddeye paralel bir düzenleme içerdiği, uyuşmazlığa konu iki poliçe de yatarak tedavide limitsiz ve %100 teminat verildiği, bu sebeplerle de, her iki poliçe de aynı teminat verildiğinden rücu hakkının da %50 oranı olan 18.907,91-TL olacağının kabulünün hem mevuzata uygun olduğu hem de hakkaniyetli olacağı” şeklinde tespitlerde bulunulmuştur.
Bilirkişi heyeti kök ve ek raporların denetlenmesinde de; raporların hukuki yönleri ayrık olmak üzere, yapılan tespitler bakımından ayrıntılı, gerekçeli ve birbirini destekler nitelikte olduğu anlaşıldığından, hükme esas alınmasına karar verilmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde de;
Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, müşterek sigorta kapsamında ödenen tedavi gideri bedelinin %50’lik kısmının, TTK 1466. maddesi ve Sağlık Sigortası Genel Şartları uyarınca rücuen tahsili istemine ilişkin olduğu, bu bağlamda tüm delillerin toplandığı, gelen yazı cevaplarının dosyamız arasına alındığı, iddia, savunma ve toplanan tüm deliller ile davacının talep edeceği rücu alacağı miktarının tespiti yönünden dosya üzerinde günsüz bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alındığı, alınan 19/08/2021 tarihli bilirkişi heyeti kök ve 14/12/2021 tarihli bilirkişi heyeti ek raporlarının, hukuki yönleri ayrık olmak üzere, yapılan tespitler bakımından ayrıntılı, gerekçeli ve birbirini destekler nitelikte olduğu ve hükme esas alınmasına karar verildiği ve bu haliyle yapılan değerlendirmede de, az yukarıda ayrıntıları verilen bilirkişi heyeti kök ve ek raporları ile de tespiti yapıldığı üzere, somut olayda müşterek sigortanın söz konusu olduğu, müşterek sigortada rücu miktarının, TTK 1466. Maddesinde; “… Bu takdirde sigortacılardan her biri, sigorta bedellerinin toplamına göre, sigorta ettiği bedel oranında sorumlu olur. …Bu halde, ödemede bulunan sigortacının diğer sigortacılara karşı haiz olduğu rücu hakkı, sigortacıların sigortalıya sözleşme hükümlerine göre ödemek zorunda oldukları bedeller oranındadır” şeklinde düzenlendiği, Sağlık Sigortası Genel Şartları 12. Maddesinin de; “Tedavi masraflarının birden fazla sigortacı tarafından temin edilmiş olunması halinde, bu masraflar sigortacılar arasında teminatları oranında paylaşılır
” şeklinde olduğu ve iş bu düzenlenemenin TTK 1466. Maddesindeki düzenlemeye paralel bir düzenleme içerdiği, uyuşmazlığa konu iki poliçe de yatarak tedavide limitsiz ve %100 teminat verildiği, bu sebeplerle de, her iki poliçe de aynı teminat verildiğinden rücu hakkının da %50 oranı olan 18.907,91-TL olacağının anlaşıldığı, davalı yanca her ne kadar zamanaşımı itirazında bulunulmuş ve rücu alacağında da zamanaşımı süresi 2 yıllık süre ile sınırlandırılmış ise de; davacı yanca dava açılmadan önce davalı hakkında…. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığı, zamanaşımının kesilme sebeplerini düzenleyen TBK’nın 154. maddesi gereğince de; borçlunun borcunu ikrar etmesi, özellikle faiz ödemesi, kısmen ifada bulunması, rehin vermesi, kefil göstermesi veya alacaklının dava veya def’i yoluyla mahkemeye veya hakeme başvurması, icra takibinde bulunması ya da iflas masasına başvurması durumlarında zamanaşımının kesileceği, ayrıca, TBK’nın 157/2. Maddesi gereğince, zamanaşımının, icra takibiyle kesilmesi halinde, alacağın takibine ilişkin her işlemden sonra yeniden işlemeye başlayacağı, bu bağlamda yapılan değerlendirmede de somut olayda, davacı tarafından davalı hakkında …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası üzerinden 20/07/2017 tarihinde başlatılan icra takibi sonucu 2 yıllık zamanaşımı süresinin kesildiği ve 20/07/2017 tarihinden itibaren yeniden işlemeye başladığı, davanın görevsiz mahkemede 10/05/2019 tarihinde açıldığı, bu haliyle de somut olayda zamanaşımı süresinin henüz dolmadığı anlaşıldığından, davalı yanın zamanaşımı def’ine itibar edilmediği ve yine davacı yanca dava dışı sigortalısına ait tedavi giderlerinin 22/09/2015 tarihinde ödendiği, davacının rücu borçlusu olan davalıya ilişkin olarak iş bu tarihten itibaren faiz talep edebileceği, davacı yanca da dava dilekçesinde…. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasındaki asıl alacak olan; 18.907,91 TL ile 2.583,65 TL takip öncesi işlemiş faiz olmak üzere toplam; 21.491,56 TL’nin dava değeri olarak gösterildiği, az yukarıda bilirkişi raporu ile de tespit edildiği üzere, davacı yanın davalıdan 18.907,91 TL asıl alacağı isteyebileceğin tespit edildiği, davanın rücu alacağı olması nedeniyle ayrıca davacı yanın davalıdan ödeme yaptığı, yani alacağın muaccel hale geldiği tarihten (22/09/2015) itibaren takip tarihine kadar (taleple bağlı olarak) faiz talep edebileceği, faiz miktarının da (22/09/2015 tarihinden 20/07/2017 tarihine kadar toplam; 1 yıl 9 ay 28 gün üzerinden reeskont faiz oranı üzerinden yapılan hesaplama sonucu bulunan rakam) 3.083,67 TL olduğu, bu miktarın da davacı yanca talep edilen (2.583,65 TL) miktardan düşük olduğu anlaşıldığından, taleple de bağlı kalınarak, az yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile;
1-21.491,56 TL’nin, 28/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-Alınması gereken 1.468,08 TL nispi karar ve ilam harcının peşin alınan 367,03 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.101,05 TL harcın davalılardan tahsili ile Hazineye GELİR YAZILMASINA,
-Davacının ilk dava açarken yatırdığı 367,03 TL harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinden başvuru harcı 44,40 TL, posta gideri 295,30 TL, bilirkişi ücreti gideri 2.000,00 TL olmak üzere toplam, 2.339,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya VERİLMESİNE,
5-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk giderinin, davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-HMK 120. maddesi gereğince; davacı tarafından yatırılan gider avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
7-Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 67/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 07/03/2022

Katip …
E imzalıdır

Hakim …
E imzalıdır