Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/77 E. 2022/412 K. 20.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/77 Esas
KARAR NO : 2022/412 Karar

DAVA : Davalılar Arasındaki Organik Bağın ve Tüzel Kişilik Perdesinin Aralanarak Davalıların Borcun Tamamından Sorumlu Olduklarının Tespiti
DAVA TARİHİ : 13/02/2019
KARAR TARİHİ : 20/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan; Davalılar Arasındaki Organik Bağın ve Tüzel Kişilik Perdesinin Aralanarak Davalıların Borcun Tamamından Sorumlu Olduklarının Tespiti davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı tarafça mahkememize sunulan dava dilekçesinde özetle; davalılardan … Ltd. Şti. ile müvekkili arasında işçilik alacakları ve tazminat davası olduğunu, karara bağlandığını ve akabinde icraya konulduğunu, borçlu şirketin merkezi olan “…” adresine hacze gidildiğini, şirketin adreste olmadığını, başka bir şirketin bulunduğunu, … şirketinin hakim ortağı ve yetkilisi …’ın …’da … Ltd. Şti’nin de ortağı ve yöneticisi olduğunu, … şirketin merkezi olan “…” adresine hacze gittiklerinde, her iki şirketin ortağı ve yöneticisi olan …’un haciz mahallinde hazır bulunduğu ve haczedilecek malların …’e ait olduğuna dönük istihkak iddiasında bulunduğunu, malların haczedildiği, satışa hazırlandığını, ancak … şirketinin istihkak davası açtığını, “…” adresinde … şirketinin de bulunduğunu, her üç şirketin ortağı ve yetkilisinin … olduğunu, şirketlerin tamamının aile şirketine ait olup, aslında tek ve bir tüzel kişilik olduğunu, davalılar arasında “alacaklılardan mal kaçırmak için danışıklı olarak hareket edildiği”, şirketlerin aynı iş kolunda faaliyet gösterdiğini, tüzel kişilik perdesine sığındıklarını, üçüncü kişilere ve alacaklılara zarar vermek gibi tüzel kişilik vasıtasıyla elde edilmek istenen amacın engellendiğini, tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasını halinde üçüncü kişi müvekkilinin alacağına kavuşacağını, bu yüzden tüm davalıların borçtan dolayı malvarlığına gidilebilmesi talebiyle, ihtiyati haciz talepli dava açmıştır.
SAVUNMA :
Davalılara tebligat yasası hükümlerine uygun şekilde dava dilekçesi ve duruşma günü bildirildiği halde, yasal süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmamıştır.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dosyada delil olarak; dava dilekçesi ve ekleri, … 1. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası mündericatı, … 20. İcra Dairesi’nin … Tlmt. sayılı dosyası mündericatı, … 11. İş Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası mündericatı, … 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas ve … 16. İcra Hukuk Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyaları mündericatı, … Vergi Dairesi Başkanlığı … Vergi Dairesi, … Vergi Dairesi, … Vergi Dairesi ve …Vergi Dairesi Müdürlükleri cevabi yazı içerikleri, … SGK Başkanlığı … Sosyal Güvenlik Merkezi cevabi yazı içeriği, … Ticaret Sicil Müdürlüğü ve … Ticaret Odası cevabi yazı içerikleri ve tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
… 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı yanın, davalılardan … Sanayi Ve Ticaret Ltd. Şti. Hakkında, … 11. İş Mahkemesi’nin …Esas-…Karar sayılı dosyası kapsamında verilen ilama dayanarak, 55.921,94 TL Alacağın tahsili için 4-5 Örnek (İlamlı Takip) başlattığı ve dosyanın halen derdest olduğu görülmüştür.
Dava, davalı şirketler ve davalı gerçek şahıslar arasındaki tüzel kişilik perdesinin aralanarak biçimsel anlamda farklı olarak gözüken şirketler ve şahısların tamamının borçtan sorumlu olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Genel anlamıyla borç; bir kişinin, diğerine karşı bir edimi yerine getirme, bir şey verme, bir şey yapma veya yapmama yükümlülüğü altına sokan hukuki bağ anlamına gelmektedir. Borçlunun sorumluluğu ilkesi gereğince; bir edimi yerine getirmekle yükümlü olan borçlu borcunu ifa etmediği takdirde, alacaklı, Devlet zoruyla alacağını veya alacağının yerine geçecek olan bir miktar parayı elde edebilecektir. Borç ilişkisi ise daha geniş bir anlam olan; taraflar arasındaki çeşitli borçların kaynağını oluşturan hukuki ilişkiyi ifade etmektedir (Oğuzman, M.K./Öz, M.T.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul, 2018, s. 3 vd.; Reisoğlu, S: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul, 2004, s. 33 vd.; Eren, F: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara, 2018, s. 21vd.). 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “dürüst davranma” başlıklı 2. maddesine göre; herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır ve bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz, aynı Kanun’un “iyiniyet” başlığını taşıyan 3. maddesinde; Kanun’un iyiniyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, aslolanın iyiniyetin varlığı olduğu belirtilmiş; ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimsenin iyiniyet iddiasında bulunamayacağı da açıkça vurgulanmıştır. TMK’nın 5. maddesinde ise; TMK ve Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) genel nitelikli hükümlerinin, uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanacağı kuralı getirilmiştir.
Hukukumuzda kişiler; gerçek kişiler ve tüzel kişiler olarak ikili bir ayrıma tabi tutulmuş olup, tüzel kişiliğin söz konusu olabilmesi için, oluşturulacak kişiliğin kendine özgü bir malvarlığı olmalı ve bu malvarlığı bir amaç içinde ve bağımsız olarak ortaya konmalıdır.
Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması, bazı şartların varlığı hâlinde, tüzel kişilik dikkate alınmadan, mevcut kişiliğin arkasına saklanan kimsenin borçtan sorumlu tutulması veya çiğnediği yasağın sonuçlarına katlanması olup; ancak Yargıtay içtihatlarında benimsenerek öğretide de vurgulandığı gibi; malvarlığının bağımsızlığı ve sınırlı sorumluluk ilkelerinin istisnası olan tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisi ancak istisnai ve sınırlı durumlarda titizlikle uygulanması gereken bir teoridir. Bu kurala ihtiyatlı bir biçimde yaklaşılmalı; istisnai bir kural olduğundan mümkün olduğunca dar yorumlanmalı ve bu teorinin uygulanmasına ancak tüzel kişilik kavramının arkasına saklanılarak dürüstlük kuralına aykırı davranıldığı, kendisine tanınan hakkın kötüye kullanılarak üçüncü kişilerin zarara uğratıldığı, zarara yol açan tüzel kişinin sorumluluğuna hükmedebilmek için ise başka bir yasal nedene dayanılmasının mümkün olmadığı durumlarda başvurulmalıdır. Aksi hâlde tüzel kişilere tanınmış olan mal ayrılığı güvencesinin zedenlemesi durumuyla karşı karşıya kalınılabilir. Belirtmekte yarar vardır ki, mahkeme kararıyla kaldırılmasına hükmedilen şey tüzel kişilik değil, tüzel kişiliğin perdesidir (Akıncı, s. 661; Çamoğlu, s. 12; Antalya, s.152; Tekinalp, G./Tekinalp, Ü.: Perdeyi Kaldırma Teorisi, Reha Poroy’a Armağan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi 1995, s.395 vd.; Poroy/ Tekinalp/ Çamoğlu s. 107 vd.).
Tüzel kişi ile ortaklarının faaliyet alanlarının ve malvarlıklarının iç içe geçmesi birbirine karışmasına; bir şirketin ticari defterlerinin ya da ticari sır kabul edilen belgelerinin diğer şirkete ait iş yerinde bulunması, ikisinde de aynı ticari defterlerin kullanılması ve ortak hesap yapılması (tek merkezden idare edilmesi), ortaklığın faaliyet konusunu sürdürebilmesi için yeterli sermayesi bulunmadığı hâlde alacaklıları ya da üçüncü kişileri zarara uğratmak niyetiyle bilinçli olarak faaliyet göstermeye devam edilmesi, şirket ortaklarının kendi kişisel malvarlıkları ile şirketin malvarlığı özdeş-tekmiş gibi hareket etmeleri, şirketlerin ya da ortağın üçüncü kişileri aldatacak şekilde kendi kişilikleri ile tüzel kişiliğin aynı olduğu izlenimini vermeleri, bu kapsamda birbirlerinin tanıtımlarını yapmaları, aynı tüzel kişilikmiş gibi anlaşılacak benzer isimleri ve logoları kullanmaları, yani dışarıya karşı tek bir tüzel kişilikmiş gibi intiba yaratmaları, şirketlerin aynı konuda faaliyet göstermeleri ve (tek başına bu hususa dayanılmamak koşuluyla) hâkim ortaklarının ya da yöneticilerinin aynı kişiler olması, tüzel kişilik kavramının arkasına sığınılacak şekilde art niyetli davranışlarla zararlandırıcı faaliyetlerde bulunulması, işlemlerin diğer tarafınca sözleşmelerin kiminle yapıldığı dahi anlaşılamayacak şekilde karışıklığa yol açılması, şirketin kendi çıkarları gözetilmeksizin yürütülmesi veya yalnızca ve bilinçli olarak açıkça hâkim ortak korunacak şekilde diğerleri zarara uğrayacak şekilde işlemler yapılması, hâlleri gösterilebilir.
Öğretide tüzel kişilik perdesinin; düz perdeyi kaldırarak sorumlu kılma, ters yönden perdeyi kaldırarak sorumlu kılma, borçlunun perdenin kaldırılmasını talep etmesi, çapraz olarak perdeyi kaldırma olarak tabir edilen dört farklı biçimde ortaya çıkabileceği belirtilmiştir. İlkinde doğrudan perde kaldırılarak arkadaki kişi ya da ana ortaklık sorumlu tutulmaktadır. İkincisinde ise; ana ortaklığın borcu ya da yükümlülüğü için yavru ortağın ya da pay sahibinin sorumlu tutulması anlaşılmaktadır. Öğretide şüphe ile yaklaşılması gerektiği belirtilen üçüncü türde ise borçlu ya da yükümlü kişi perdenin arkasına sığınmak yerine bizzat kendisi perdenin kaldırılmasını talep etmektedir. Somut uyuşmazlığımız bakımından tartışılması gereken dördüncü hâlde ise; sadece ana ve yavru ortaklık değil, aynı zamanda kardeş ortaklıklar arasında perdenin çapraz olarak kaldırılması durumu söz konusu olmaktadır (Tekinalp/Tekinalp, s.399).
Tüzel kişilik perdesinin çapraz olarak kaldırılması genellikle kardeş şirketler arasında söz konusu olduğundan, esas (ana) şirket ile bağlı şirket ve ortaklar arasındaki karmaşık ilişkiler zinciri net bir şekilde ortaya konulmalı ve bu noktada bu şirketlerin ekonomik anlamda bağımsız şirket vasfında olup olmadığının araştırılması büyük önem taşımaktadır. Çünkü kardeş şirketler arasında perdenin kaldırılması teorisine başvurabilmek için tek bir iktisadi işletmenin yürütüldüğü farklı faaliyetler için birbirinden bağımsız tüzel kişiliklerin kurulmuş olması gerekmektedir. Hukuken iki farklı tüzel kişilik gibi görünen şirketler aslında özdeştir, alacaklılardan mal kaçırmak ya da sorumluluktan kurtulmak amacıyla kötü niyetli olarak iki farklı tüzel kişilik gibi kurulmuş iseler de bunların üretim, pazarlama ve ihracat faaliyetleri birbirini tamamlayıcı nitelikte olup, şirketler aslında tek ve aynı iktisadi işletmeye vücut vermektedir (Öztek/Memiş, s:209).
Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisinde çoğu zaman perdenin tarafları arasındaki güçlü organik bağa ve yapılan muvazaalı işlemlere rastlanılmaktadır. Bu kavramlar bazen aynı olayda karşımıza çıkabilir; ancak sadece birinin oluşması diğerini engellemeyecektir. Bir hukuki işlemin her iki tarafının da irade ile beyanı arasında bilerek uygunsuzluk yaratması durumu muvazaanın şartları her olayda gerçekleşmeyebilir. Sorumluluğun genişletilebilmesi için yine içtihatlarla geliştirilmiş olan organik bağ kavramının da tartışılması gerekmektedir. Zira, organik bağ kavramı da kaynağı TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağından almaktadır. Organik bağ, iki tüzel kişi (veya bunların ortakları arasındaki ilişki) olarak nitelendirilebilir. Organik bağ, perdenin saklanmasına göre daha geniş bir anlamı ifade eder; bu bağın varlığı tanıkla bile ispat edilebilir. Organik bağ, tek başına tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasını sağlayacak güçte değildir. Şirketlerin kuruluş tarihlerinin aynı olması, hissedarların aynı soyadını taşımaları organik bağın varlığını göstermez. Şirketlerin aynı kişi tarafından yönetilmesi, aynı ortaklara sahip olması ya da benzer iş kolunda faaliyet göstermeleri somut olayın niteliğine göre başka delillerle desteklendiğinde organik bağın varlığı için yeterli ise de; bu husus tek başına tüzel kişilik perdesinin kaldırılması için yeterli değildir. Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ve alacağın perdenin arkasındakinden de istenebilmesi için sırf alacaklıdan mal kaçırmak ve onu zarara uğratmak amacıyla kötü niyetli işlemler yapıldığının da somut verilerle ispatlanması gerekmektedir. Organik bağ şirketlerin adreslerinin, faaliyet alanlarının, ortaklarının veya temsilcilerinin aynı olmasından ve aradaki hukuki ilişkiden tespit edilebilir. Tüzel kişiliğin kaldırılmasında her iki şirketin faaliyet alanı, ortaklık yapısı, ortakları gibi konularda öyle büyük ve derin bir kesişme vardır ki; bu şirketlerle iş yapan kişiler nezdinde tek bir şirketle iş yapılıyor algısı oluşmaktadır. Örneğin; üçüncü kişiler nezdinde uyandırılan bu algı neticesinde, ticaret yaparken güçlü bir yapıya sahip görüntüsü oluşturularak, şirketlerden birinin borca batırılması ya da içinin boşaltılıp iş alanının diğerine kaydırılması işlemleri tipik bir hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilebilir.
Tüm bu açıklamalar kapsamında, mahkememizce, dava konusu somut olaya ilişkin olarak, taraflarca sunulan deliller ile başka yerden getirtilmesi gereken tüm deliller toplanmış, gelen yazı cevapları dosyamız içerisine katılmış, ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmış ve mahkememizin 14/09/2020 tarihli ara kararı gereğince; dosya üzerinde konusunda uzman bilirkişi heyeti eliyle inceleme yaptırılarak rapor alınmıştır.
Bilirkişiler …ve …tarafından tanzim edilerek mahkememize ibraz olunan 06/12/2020 tarihli raporunun incelenmesinde özetle de; “…Tic. Ltd. Şti., … İnşaat Tur. San. Tic. Ltd. Şti. ve … San.Tic. Ltd. Şti.’nin hakim ortağının aynı kişi olduğu, …Tic. Ltd. Şti., … İnşaat Tur. San. Tic. Ltd. Şti. ve … San. Tic. Ltd. Şti.’nin yöneticisinin aynı kişi olduğu, …Ltd. Şti. ile … İnşaat Tur.San. Tic. Ltd. Şti.’nin şirket merkezinin aynı yerde bulunduğu, … İnşaat Tur. San. Tic. Ltd. Şti. ve … San. Tic. Ltd. Şti.’nin …’daki mağazayı ortak kullandığı, aynı yerde faaliyet gösterdiği, birinin ürettiğini diğerinin pazarladığı şeklinde iktisadi bütünlük bulunduğu, … İnşaat Tur. San. Tic. Ltd. Şti. tüzel kişiliğinin … San. Tic. Ltd. Şti.’nden alacaklı olan davacı …’den mal kaçırmak için bir kalkan olarak kullanılmaya müsait olduğu, sonuç olarak tüzel kişilik perdesinin kaldırılıp kaldırılamayacağı ile davalı şahıs ve şirketler arasında organik bağ olup olmadığı ile olması halinde davacının … 1. İcra Md….Esas nolu dosyası ile 30.05.2018 tarihinde başlatılan ve kesinleşen takip konusu 55.996,20 TL borçtan adı geçen davalı şahıs ve şirketlerin sorumlu tutulup tutulmayacağının takdirinin Mahkemeye ait olduğu, davalılardan Nejla … ve …’ın ise, gerek tüzel kişilik perdesinin kaldırılması, gerekse borçlu … Ltd Şti ve diğer davalılarla organik bağlantılarına yönelik bir delile rastlanılamadığı” şeklinde rapor tanzim edilmiştir.
Davalı … ve vekili tarafından bilirkişi heyeti raporuna yönelik itirazlar sonucu mahkememizin 07/06/2021 tarihli celsesinin 1 nolu ara kararı ile; “Dosyanın bilirkişi raporunu düzenleyen heyete tevdii ile davalı vekilinin itirazları da irdelenmek suretiyle ayrıntılı ve gerekçeli ek rapor düzenlenmesinin istenilmesine” karar verildiği, dosyanın heyete tevdi edildiği, bilirkişi heyeti tarafından iş bu kerre 17/12/2021 tarihli ek raporun tanzim edilerek mahkememize ibraz edildiği anlaşılmış olup; ek raporun incelenmesinde özetle de; “Davalı … ve vekili tarafından sunulan itiraz dilekçesi ile ileri sürülen tüm itirazlar tek tek irdelenmiş ve kök rapordaki inceleme, tespit ve kanaatlerinde bir değişiklik olmadığını” şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Mahkememizce, bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilen kök ve ek raporların incelenmesinde; raporların hukuki yorum ve nitelendirilmesi mahkememize ait olmak üzere, yapılan mali ve teknik tespit ile incelemeler bakımından ayrıntılı olduğu anlaşılmış ve bu yönleri ile hükme esas alınmasına karar verilmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde de;
Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, davalı şirketler ve davalı gerçek şahıslar arasındaki tüzel kişilik perdesinin aralanarak biçimsel anlamda farklı olarak gözüken şirketler ve şahısların tamamının borçtan sorumlu olduğunun tespiti istemine ilişkin olduğu, bu bağlamda, dava konusu somut olaya ilişkin olarak, taraflarca sunulan deliller ile başka yerden getirtilmesi gereken tüm delillerin toplandığı, gelen yazı cevaplarının dosyamız içerisine katıldığı, ön inceleme duruşmasının yapılarak, tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacaklarının ortaya konulduğu ve yargılamanın ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırıldığı ve ayrıca taraf iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi amacıyla bilirkişi heyetinden raporlar alındığı, alınan raporlar sonucu az yukarıda ayrıntıları verilen hususların tespit edildiği, bu haliyle yapılan değerlendirmede de, davaya konu somut olayda mahkememizce celp olunan, … Vergi Dairesi Başkanlığı … Vergi Dairesi, … Vergi Dairesi, …Vergi Dairesi ve … Vergi Dairesi Müdürlükleri cevabi yazı içerikleri ve … SGK Başkanlığı … Sosyal Güvenlik Merkezi cevabi yazı içeriği ile … Ticaret Sicil Müdürlüğü ve … Ticaret Odası cevabi yazı içerikleri ve tüm dosya kapsamı hep birlikte incelendiğinde; davalılar … Tic. Ltd. Şti., … İnşaat Tur. San. Tic. Ltd. Şti. ve … San.Tic. Ltd. Şti.’nin hakim ortağının ve yöneticisinin aynı kişi olduğu, …Tic. Ltd. Şti. ile … İnşaat Tur.San. Tic. Ltd. Şti.’nin şirket merkezinin aynı yerde bulunduğu, … İnşaat Tur. San. Tic. Ltd. Şti. ve … San. Tic. Ltd. Şti.’nin …’daki mağazayı ortak kullandığı, aynı yerde faaliyet gösterdiği, birinin ürettiğini diğerinin pazarladığı şeklinde iktisadi bütünlük bulunduğu ve sonuç olarak da; davalı şirketler ile davalılardan … arasındaki güçlü organik bağın ve yönetsel özdeşliğin, dışa karşı oluşturulan algı nedeniyle tek bir ekonomik ünite olarak değerlendirilmesi gerektiği ve somut olayda az yukarıda detaylı şekilde izah edildiği üzere tüzel kişilik perdesinin çapraz olarak kaldırılması koşullarının oluştuğu anlaşıldığından, davanın kabulü ile; tüzel kişilik perdesinin aralanması suretiyle davalılar … San. Tic. Ltd. Şti, … İnş. Tur. San. Tic. Ltd. Şti , …Şti ve … arasında organik bağ olduğunun tespiti ile işçilik alacaklarına dayalı olarak açılan … 1. İcra müdürlüğünün …esas sayılı dosyasındaki alacak ve ferilerden iş bu davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarının tespitine; diğer davalılar … ve … yönünden ise; iş bu davalıların gerek borçlu … Ltd Şti ve gerek se diğer davalılarla organik bağlantılarına yönelik bir delile rastlanmadığından, aleyhlerine açılan davanın reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın davalılar … ve… yönünden REDDİNE,
2-Diğer davalılar yönünden açılan davanın KABULÜ ile; tüzel kişilik perdesinin aralanması suretiyle davalılar … San. Tic. Ltd. Şti., … İnş. Tur. San. Tic. Ltd. Şti., …Tic. Ltd. Şti. ve … arasında organik bağ olduğunun tespiti ile işçilik alacaklarına dayalı olarak açılan … 1. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki alacak ve ferilerden iş bu davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarının TESPİTİNE,
3-Alınması gereken 3.825,10 TL nispi karar ve ilam harcının peşin ve tamamlama harcı olarak alınan toplam, 44,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.780,7 TL harcın davalılar … San. Tic. Ltd. Şti, … İnş. Tur. San. Tic. Ltd. Şti., .. Tic. Ltd. Şti. ve …dan alınıp, Hazineye GELİR YAZILMASINA,
-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL harcın, davalılar … San. Tic. Ltd. Şti., … İnş. Tur. San. Tic. Ltd. Şti., …Şti. ve …dan alınıp davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinden 44,40 TL başvuru harcı, posta ve bilirkişi ücreti gideri 2.341,70 TL, olmak üzere toplam: 2.386,10 TL yargılama giderinin, davalılar … San. Tic. Ltd. Şti., … İnş. Tur. San. Tic. Ltd. Şti., … Tic. Ltd. Şti. ve …dan alınıp, davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 8.079,51 TL vekalet ücretinin davalılar … San. Tic. Ltd. Şti., … İnş. Tur. San. Tic. Ltd. Şti., … Şti. ve …’dan alınıp, davacıya VERİLMESİNE,
6-Davalılar … ve …davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin göre taktir olunan 8.079,51 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp, bu davalılara VERİLMESİNE,
7-HMK 120. maddesi gereğince; varsa taraflarca yatırılan gider avansı ile delil avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
8-Dosyamız arasında yer alan … 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının, karar kesinleştiğinde ilgili icra müdürlüğüne İADESİNE,
9-Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 67/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; tarafların yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF KANUN YOLU açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/06/2022

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır