Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/747 E. 2021/109 K. 23.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/747 Esas
KARAR NO:2021/109

DAVA:Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ :27/10/2017
KARAR TARİHİ:23/02/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı şirket vekili dava dilekçesinde özetle, genel yetki kuralları gereği İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davanın, sigorta şirketinden olan alacak hakkının davacıya temlik edilmesi üzerine ortaya çıktığını, uyuşmazlığın temelinde tüketici ilişkisinin olmaması karşısında ticaret Mahkemelerinin görevli hale geldiğini, davalı şirkete sigortalı … malik ve işleteni olduğu … plakalı aracın 19.01.2017 tarihinde … ait … plakalı araca çarparak hasar verdiğini, … plakalı aracın 11.05.2016/2017 tarihleri arasında … no.lu ZMMS sigorta poliçesi ile davalı şirkete sigortalı olduğunu, kaza neticesinde araçta değer kaybı meydana geldiğini, davalının değer kaybından poliçe limitleri dahilinde sorumlu olduğunu, davalı şirkete 18.09.2017 tarihinde başvurduklarını ancak ödeme yapılmadığını, davalının 28.09.2017 tarihinde temerrüde düştüğünü, … alacağını BK M183e göre davacı şirkete temlik ettiğini belirtmiş ve şimdilik 250,00 TL değer kaybının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
S A V U N M A /
Davalı şirket vekili cevap dilekçesi özetle, dava şartı yerine getirilmediğinden reddinin gerektiğini, kanun değişikliği gereği dava açmadan önce davalı şirkete gerekli belgelerle başvurulması gerektiğini, ancak böyle bir başvuru yapılmadığından dava şartının yerine getirilmediğini, davanın reddini istediklerini, davacının temlik alacağı nedeniyle aktif husumet ehliyetinin olduğunun ispatlanması gerektiğini, temlik veren … huzurdaki davada tanık olarak dinlenilmesiyle temlik sözleşmesinin temel ilişki ve usul bakımından geçerli olup olmadığının tartışılması gerektiğini, temlikin ispat edilememesi halinde davanın aktif husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu iddiasını kabul etmediklerini, bu nedenle kusur yönünden inceleme yapılması gerektiğini, değer kaybı miktarının ZMSS poliçesi genel şartları ekine göre yapılması gerektiğini, faiz başlangıç tarihine ilişkin iddiaların kabul edilemez olduğunu belirtmiş ve davanın reddini istemiştir.
G E R E K Ç E /
Her ne kadar davacı dilekçesinde gösterdiği gerekçelerle dava açmış ise de davanın esasını teşkil eden “davalı sigorta şirketlerinin sigortalısının kusur durumu ve istenebilecek tazminat tutarının tespiti” talebi bakımından mahkememizce istenebilecek miktarın tespiti ve trafik kazalarında kusur alanında uzmanlık gerektiren bir konu olması nedeniyle bilirkişi inceleme hususunda ara karar oluşturup, ara karada bilirkişi görevlendirilip bilirkişi için gerekli olan masraf bakımından kesin süre verilmesine karşın bu süre içinde giderin tamamlanmamasından dolayı inceleme yapılamamış ve verilen ihtarat gereği davacı taraf bu delille dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığından ve dava bu şekilde ispat olunamadığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Kesin süreye ilişkin ara kararının verilmesiyle karşı taraf lehine usulü kazanılmış hak doğmaktadır. Bu ilkenin doğal sonucu, yargısal kesin süreyle sadece tarafların değil, hakimin de bağlı olduğu, dolayısıyla hakimin bu tür bir ara kararından dönmesinin hukuken geçersiz bulunduğudur. ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.02.1983 gün ve E:1980/1-1284, K:1983/141; 22.11.1972 gün ve E:8/832, K:935; 13.10.2010 gün ve E:2010/17-510, K:485; 28.04.2010 gün ve E:2010/2-221, K:241; 28.03.2012 gün ve E:2012/19-55, K:2012/249; 13.03.2015 gün ve E:2013/9-1824, K:2015/1030 sayılı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.12.2012 gün ve 2012/9-1199 E., 2012/1215 K. sayılı ilamlarında bu ilkeler benimsenmiştir.) Gider avansının yatırılmaması halinde açılan dava, dava şartı yokluğundan reddedilir ; delil avansının yatırılmaması halinde ise, o delilden vazgeçilmiş sayılır. Bir davanın açılmasıyla başlayan yargılama faaliyetinde karara ulaşmak bakımından mahkeme ve taraflarca yapılması gereken belirli işlemler bulunmakta olup, her işlemin belli bir zaman aralığında yapılması gerekmektedir. Usul hükümleri ile normatif bir değer kazanan bu zaman aralıklarına süre denilmektedir. Böylece usul işlemlerinin yapılması zamansal olarak tarafların ya da mahkemenin arzularına, inisiyatifine bırakılmamış olmaktadır.
Yargıtay …. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/…, Karar No: 2017/… ve 31/05/2017 tarihli kararında ” Mahkemece; bilirkişi ücreti yatırılması için davacı vekiline kesin süre verilerek verilen kesin süre içerisinde bilirkişi ücreti yatırılmadığı takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı ihtar edilmiş, ihtara rağmen davacı vekili tarafından bilirkişi ücretinin yatırılmadığı, teknik inceleme yapılamadığı için dava konusu hasar, kusur ve kazanç kaybı talepleri ile ilgili herhangi bir sonuca varılamadığı anlaşılmakla ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş….. kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacı ——– vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün onanmasına” karar verilmiştir. Bu içtihatlar ve mahkememiz değerlendirmesi sonucu ispat olunamayan davanın reddine dair karar verilmiştir. Mahkememizce verilen bu hüküm yapılan istinaf başvurusu üzerine; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’ nin 07/11/2019 tarihli … Esas … Karar sayılı kararı ile;…Eldeki davada; Mahkemece 11/04/2018 tarihli duruşmada verilen ara kararında, bilirkişiler için davetiye gideri ile bilirkişi raporunun taraflara tebliğ gideri gösterilmediği gibi davacı tarafa kesin süre verildiği de ara kararına yazılmamıştır. Bu durumda Mahkemece verilen süre içeren ara karar, yukarıda açıklanan niteliklere ve şartlara haiz olmadığından, davacı tarafa kesin süre verildiğinden ve sonuçlarının uygulanması gerektiğinden bahsedilemez. Mahkemece verilen süre, kesin süre şartlarına haiz olmadığından, davanın kesin süreye uyulmadığından reddine karar verilmesi doğru olmamıştır…” gerekçesi ile kaldırılmıştır.
İstinaf kaldırma kararı akabinde işin esasına girilmiş ve dava dosyası bilirkişi …’ a tevdii edilerek kusur durumu ve hasara maruz kalan aracın değer kaybı miktarının hesabı yaptırtılmıştır.
Tanzim edilen bilirkişi raporunda özetle ve netice olarak; Dava konusu olaya ilişkin düzenlenen Maddi Hasarlı Kaza Tespit Tutanağına göre 19.01.2017 günü saat 15:25 sıralarında … … İlçesi … Mahallesi …. Sokak içinde sürücü … yönetimindeki … plakalı aracıyla seyrederken aracının arızalanması nedeniyle geri gelirken aynı yönde seyreden arkasındaki sürücü … yönetimindeki … plakalı araca önden çarptığı, 2918 sayılı Karayollaraı Trafik Kanunun 67/b maddesi uyarınca … plakalı aracın sürücüsü …’in %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, davacı taraf araç sürücüsü …’un kendi şeridinde normal süratle seyrederken önündeki aracın dikkatsizce geri gelip aracına ön kısımlarından çarpmasını önlemek bakımından alabileceği bir tedbir olmadığından olayda kusursuz olduğu, dava konusu … plakalı … marka … … tipi … model ve kaza anında 43356 Km’deki araçta meydana gelen ve değer kaybına neden olabilecek işlemlerin incelendiği, değiştirilen parçanın olmadığı, motor kaputunun düzeltildiği, tramer sorgulamasına göre dava konusu kazadan önce maddi hasarlı kazasının olmadığı, aracın kaza tarihi itibarı ile rayiç değerinin 135.000,00 TL olduğu, hesaplanan değer kaybının 2.134,85 TL olduğu, sonuç olarak; Dava konusu olayda davalı şirkete ZMMS ile sigortalı … plakalı aracın sürücüsü …’in %100 oranında tamamen kusurlu olduğu, davacı şirketin davalı şirketten talep edebileceği … plakalı araca ilişkin değer kaybı zararının 2.134,85 TL olabileceği görüşü bildirilmiştir.
Davacı yan davadaki talebini bilirkişi raporuna göre 2.134,85 TL’ye yükseltmek suretiyle artırmış, harcını tamamlamıştır.
Dosya kapsamında toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre yapılan değerlendirmede;
Dava; 19.01.2017 tarihinde meydana gelen trafik kazasında … plakalı plakalı aracın hasar görmesi nedeniyle, bu araçta oluşan değer kaybı zararının davalı sigorta şirketinden tazmini talebine ilişkindir.
19.01.2017 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, … plakalı araç … plakalı aracın hasar görmesine neden olmuştur.
… plakalı araç kaza tarihi itibarı ile dava dışı … adına kayıtlıdır. … plakalı araç kaza tarihini kapsar şekilde 26.05.2016/11.05.2017 tarihleri aralığında … nolu Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile davalı sigorta şirketi tarafından sigortalanmıştır ve poliçe araç başı maddi zarar azami teminatının 31.000,00 TL olduğu görülmüştür.
Bila tarihli temlik sözleşmesi ile dava dışı … tarafından, 19.01.2017 tarihinde meydana gelen kazadan dolayı sigorta şirketinden alacaklı olduğu ekspertiz ücreti ve makul giderler de dahil olmak üzere değer kaybı tazminatının tamamını bütün hakları ile birlikte davacı … Şti’ne BK 183. Maddesi ve devamı hükümleri gereğince devir ve temlik edildiği, Temliğin usul ve yasaya uygun olduğu, davacının aktif dava (husumet) ehliyetinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı şirket tarafından davalı sigorta şirketine 18.09.2017 teslim tarihli başvuru yapılmıştır. Hasar dosyası kayıtlarının incelenmesinde davacıya … plakalı aracın değer kaybına ilişkin ödeme yapıldığına dair bir kayda rastlanılmamıştır. Davalı tarafçada bu yönde bir savunmada da bulunulmamıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 49. Maddesinde; Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil ile başkasına zarar verenin bu zararı gidermekle yükümlü olduğu, 54. Maddesinde; Tazminat talep edilebilecek bedensel zarar kalemlerinin, tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olduğu, 56. Maddesinde; Hakimin , bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda olayın özelliklerini göz önünde tutarak zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebileceği düzenlenmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 85. Maddesinde; Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı, 91. Maddesinde; İşletenlerin bu kanunun 85 . Maddesinin 1. Fıkrasına göre olan sorumlulukların karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu, 97. Maddesinde; Zarar görenin ZMMS sigortacısına başvurabileceği; 99. Maddesinde; trafik sigortacısının, hak sahibinin başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içinde ZMMS kapsamındaki miktarları ödemek zorunda olduğu, 109. Maddesinde de; Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin taleplerin , zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrenmesinden itibaren iki yılın her durumda kaza tarihten itibaren 10 yılın geçmesiyle zaman aşımına uğrayacağı, davanın cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve ceza kanunun bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş ise bu sürenin maddi tazminat talepleri içinde uygulanacağı, düzenlenmiştir.
TTK’nın 1426/1 maddesinde, sigortacının, sigorta ettiren, sigortalı yada lehtar tarafından rizikonun tazminatın veya bedel ödeme borcunun kapsamının belirlenmesi amacıyla yapılan makul giderleri, bunlar faydasız kalmış olsalar bile ödemek zorunda olduğu, düzenlenmiştir.
Uzman bilirkişi tarafından, meydana gelen kazada, davalıya sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda %100 kusurlu olduğu, dava konusu … plaka sayılı aracın 19.01.2017 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle oluşan hasar nedeniyle değer kaybı zararının 2.134,85 TL olduğu tespit edilmiştir.
Bilirkişi raporunun denetime elverişli ve karar vermeye uygun olduğu değerlendirilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında; davacı yanın, dava konusu … plaka sayılı aracın meydana gelen kazadaki hasarı nedeniyle araçtaki değer kaybına ilişkin olarak 2.134,85 TL TL talep edebileceği, davalı sigorta şirketinin ZMMS teminat limitleri içinde kalan bu bedelden sorumlu olduğu, temerrütün davacının sigortaya başvurusundan 8 iş günü sonrası 26.09.2017 tarihinde oluştuğu, ancak davacı yanca temerrüt tarihi 28.09.2017 olarak belirtildiğinden bu kapsamda temerrüt tarihinin 28.09.2017 tarihi kabul edilmesi gerektiği, davacı taraf her ne kadar ticari avans faizi talebinde bulunmuş ise de, … plaka sayılı aracın hususi kullanımlı otomobil olduğu, ticari araç olmadığı gibi ticari amaçla kullanılmadığından temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceği, davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığından bu kapsamdaki davalı savunmaların ve değer kaybına ilişkin talebin ZMMS poliçe teminatı dışında kaldığına yönelik davalı savunmalarının yerinde olmadığı sonuç ve vicdani kanaate ulaşılmış davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KABULÜ İLE; 2.134,85 TL araç değer kaybına ilişkin tazminatın 28.09.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-Alınması gereken 145,83 TL’den davacı tarafından peşinen ve tamamlama yoluyla yatırılan 66,40 TL TL’nin mahsubu ile bakiye 79,43 TL’nin davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA, davacı tarafından yatırılan 66,40 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvurma harcı parası, 121,30 TL istinaf başvurma harcı parası, 169,15 TL posta masrafı, 800 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.121,85 TL’ yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesap ve takdir edilen 2.134,85 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
5-HMK 120 maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacı yana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda miktar yönünden kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23.02.2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır