Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/735 E. 2020/545 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/83 Esas
KARAR NO:2020/543

DAVA:TAZMİNAT (Rekabet Yasağından Kaynaklı Maddi ve Manevi Tazminat)
DAVA TARİHİ:10/05/2017
KARAR TARİHİ:14/10/2020

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili davacı şirket arasında 17.04.2007 başlangıç tarihli Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi ile iş ilişkisi kurulduğunu, davalı işçinin 22.05.2016 tarihinde iş yerinden istifa ederek ayrıldığını, davalının şirkete verdiği dilekçede “17.04.2007 tarihinden bu yana firmanızda çalışmaktayım. Kişisel sebeplerden dolayı, kendi isteğimle 01.06.2016 tarihi itibariyle işten aynlmak istiyorum. İşten ayrılışımda tarafıma ödenmesi gereken kıdem tazminatı ve kullanmadığım izin günlerinin tarafıma ödeme yapılması hususunda, gereğini arz ederim” diyerek kişisel sebeplerden dolayı işten ayrılmak istediğini ve hak ettiği kıdem tazminatı ile kullanmadığı izin günlerinin ücretinin kendisine ödenmesini talep ettiğini, davalının kişisel sebeplerden istifa ettiğini ifade ettiğini ancak, davalının işten ayrılma sebebinin kişisel sebepler olmadığını, müvekkili firmada uzun yıllar çalıştıktan sonra ayırılan ve müvekkili firmaya rakip bir firma kuran …’ın talimatları ile hareket ederek, rakip firmada işe başlayacağı için müvekkili firmadan ayrıldığının tespit edildiğini, davalının …’ın hissedarı olduğu … Ltd. Şti. bünyesinde çalıştığını, davalının rakip firmada işe girmekle müvekkili firma bünyesinde edindiği bilgi, beceri ve tecrübeleri rakip firmada kullanacağından müvekkil ile imzaladığı Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi’nin 1.4 maddesindeki sır saklama yükümlülüğü ve 1.6 maddesindeki personel 2 yıl süre ile işveren nezdinde hizmet vermiş olduğu müşterilerine doğrudan veya dolaylı olarak hizmet vermemeyi kabul ve taahhüt eder hükümlerine aykırı hareket ettiğini, yine yazılı bir sözleşme ve sözleşmede bu hususta bir madde olmasa dahi bir işçinin çalıştığı iş sebebiyle edindiği ticari sırları ifşa etmemesi gerektiğini, davalı tarafından daha evvel müvekkili firmanın müşterisi olduğu için hizmet verdiği müşterilere gayri ahlaki ve gayri yasal olarak, … Ltd. Şti. adına ilişki kurarak ticari faaliyetlere girdiğini, müşterilerden ve tedarikçilerden gelen şikâyetler üzerine duruma muttali olan müvekkili şirketin iş bu davayı açmak zorunda kaldığını, müvekkili şirket bünyesinde genç yaşında ve hiçbir vasfı tecrübesi olmadan işe başlayan davalının yıllar içinde müvekkili şirket bünyesinde aldığı eğitimler ve deneyimler neticesinde üst düzey bir elaman haline geldiğini, işten ayrılmadan önce müvekkili şirket adına fuarlara katılacak deneyim, bilgi ve beceriye ulaştığını, ancak müvekkili şirkette daha önce çalışan bir arkadaşının talebi ile müvekkili şirketten ayrılarak ve daha önemlisi müvekkili şirketten edindiği müşteri ve tedarikçi bilgileri gibi ticari sır niteliğinde belge ve bilgileri yeni girdiği işyerinde kullandığını ve kullanmaya devam ettiğini, davalının çalıştığı firmanın müvekkili ile aynı iş kolunda faaliyet gösteren ve rakip olarak ifade edilebilecek bir firma olduğunu, davalının sosyal medya hesaplarından da “…/…” ibaresi kullanarak işyerini ve yaptığı işi ilan ettiğini, davalı tarafın müvekkili şirketin sahibi olduğu ticari itibarı kullanarak, çalıştığı şirkete haksız kazanç sağladığını, müvekkili şirketin sahip olduğu avantajlar, indirim oranları ve kolaylıkların davalının yeni çalıştığı firmaya da gösterilmesi için müvekkili şirket ile tedarikçi şirketler arasındaki ticari sırlar koz olarak kullandığı ve hukuka aykırı haksız kazanç elde edildiğini, müvekkili şirketin ve müvekkili şirketin aile şirketi olan diğer … Grup şirketlerinin yıllar içinde edindiği ticari itibar ve ticari sırların davalı tarafça hoyratça etrafa saçıldığını, davalı tarafça yapılan bu iş ve işlemler nedeniyle müvekkili şirketin maddi ve manevi zarara uğradığını, davalı tarafça …. İş Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası ile işçilik alçaklarının tahsiline yönelik olarak dava ikame edildiğini, hukuka aykırı bir şekilde işten ayrılan, belirsiz süreli iş sözleşmesini iş kanununa aykırı davranarak fesheden ve daha sonra yasa, yönetmelik, iş sözleşmesi ve dürüstlük kuralına aykırı davranarak müvekkilin maddi ve manevi zarara uğramasına sebep olan davalıdan maddi ve manevi tazminat talep etmek ve yine davalının sözleşmenin 1.6. maddesine aykırı davranması nedeniyle, aynı maddenin son cümlesi “… Aksi durumda işçi işverene 2 yıllık brüt ücreti tutarında cezai şart Ödemeyi kabui ve taahhüt eder.” hükmü gereği müvekkil şirkete 2 yıllık brüt ücreti kadar cezai şart ödenmesi için dava ikame edilmesi zorunluğu hasıl olduğunu beyan ederek 2 yıllık brüt ücret karşılığı cezai şartın 1.000,00 TL’nın, 1.000,00 TL maddi tazminatın ve 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; rekabet yasağının ihlali iddiasına dayanılarak talep edilen cezai şart alacağına yönelik uyuşmazlığın, 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değeriendiıilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevli olup olmadığı sorununun öncelikle çözülmesi gerekli olduğunu, iş sözleşmesinin devamı arasında rekabet yasağının ihlali şeklindeki sadakatsizlik iş mahkemesinde görülecek bir davanın konusunu oluşturduğunu, bu rekabet yasağının sözleşmeden veya kanundan kaynaklanmasının hukuki sonuçlan aynı olduğunu, ancak işçinin, iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra rekabet yasağına aykırı davrandığı iddiasıyla, cezai şart alacağı talep edildiğini, rekabet yasağının iş sözleşmesinin bitiminden sonraki bir tarihte ihlal edilmesi iş mahkemelerini görevli olmaktan çıkardığını, bu nedenle ticaret mahkemelerinin görevine giren cezai şart alacağına yönelik davada görevsizlik kararı verilmesini talep ettiklerini, davacı tarafından ikame edilen iş bu alacak davasının tamamen hukuki olmayan gerekçeler ile açılmış bir dava olduğunu, kesinlikle kabul edilmediğini, davalı müvekkilinin 17.04.2007 tarihinde akdedilen iş sözleşmesi ile … SKG işyeri numaralı davacı şirkete ait işyerinde arge sorumlusu olarak çalışmaya başladığını, İş sözleşmesinin kendisi tarafından Mülga 1475 sayılı eski İş Kanunun halen yürürlükte olan 14/5 .maddesi uyarınca fesih edildiği tarihe kadar aralıksız kesintisiz olarak hizmet ifa ettiğini, davalı müvekkilinin davacı şirketteki hizmet akdinin sonlanma nedeninin yasada belirtilen yaşlılık aylığı bağlanması öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sarısını tamamlayan işçinin kendi istekleri ile işten ayrılmaları halinde kıdem tazminatına hak kazanacağı yönündeki yasal düzenlemeye dayandığını, müvekkilinin de yasanın kendisine hak olarak tanıdığı bu durumdan dolayı … Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Şişli Sosyal Güvenlik Merkezinden aldığı 1I.05.2016 tarih … sayılı yazı ile 17 yıl sigortalılık süresini doldurduğunu prim ödeme gün sayısının ise 5435 gün olduğunu belgeleyen ve 1475 sayılı Mülga İş.Kanunun yürürlükteki 14. Maddesinin 5.bendi uyarınca kıdem tazminatı almaya hak kazandığına dair resmi yazısı ile işveren davacı şirkete müracaat ederek iş akdini bu sebepten dolayı sona erdirdiğini ve kendisine kanunun amir hükmü uyarınca kıdem tazminatının ödenmesini istediğini, davacı şirketin davalı müvekkili tarafından açılan ve halen …. İş Mahkemesinin … E sayılı dosyasında derdest olan davadan sonra işbu hukuki dayanaktan yoksun davayı ikame ettiğini, davacı şirketin davalı müvekkilinin davacı şirketin ticari sırlarına vakıf olduğunu ve bu ticari sırların davacı şirket aleyhine kullanıldığı yönündeki iddialarının ispattan uzak gerçek dışı iddialar olduğunu, hizmet sözleşmesinin sona ermesinden sonra bir işçinin aynı sektörde başka bir firmada çalışmaya başlaması haksız rekabet teşkil etmeyeceğini, bu durumun anayasal çalışma hürriyeti kapsamında bir hak olduğunu, bu sebeple davacı şirketin aksi yöndeki hukuki dayanağı olmayan ispattan uzak iddialarının kabul edilmesinin mümkün olmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Dava, taraflar arasındaki rekabet yasağının ihlali sebebiyle uğranılan maddi ve manevi zararlar ile cezai şart alacağının tazmini istemine ilişkindir.
Dava dosyasına ilişkin ilk olarak …. İş Mahkemesi tarafından yürütülen yargılama sonucunda 24/07/2018 tarihli … Esas, … Karar sayılı kararla davanın reddine karar verilmiştir. Anılan karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 29/11/2018 tarihli 2018/4269 Esas, 2018/2379 Karar sayılı kararıyla taraflara arasındaki uyuşmazlığın mutlak ticari davalardan olduğu, mutlak ticari davaların görülme yerinin ise ticaret mahkemeleri olduğu nedeniyle Mahkeme kararının esası incelenmeden kaldırılmasına, İş Mahkemesinin görevsizliğine, süresinde talep edilmesi halinde dosyanın … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar vermiştir.
Kararın tebliğine nazaran süresi içerisinde davacı vekilince talepte bulunulduğundan dosya Mahkememize tevzi edilmiş, esasın yukarıda belirtilen sırasına kaydı yapılmıştır.
Tarafların usulünce bildirdikleri delillerin toplanmış ve tanıklarının dinlenilmiş olması karşısında davacı şirket ile iddia ve savunma kapsamında dava dışı … ticari defter ve dayanak kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, bilirkişi raporunda özetle; davacı şirketin 2016-2017-2018-2019 yılına ait ibraz ettiği ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğu, ticari defterlerin HMK 222 maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, dava dışı şirketin 2016-2017-2018 yılına ait ibraz ettiği ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğu, ticari defterlerin HMK 222 maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, davacının işe girerken vasıfsız eleman niteliğinde olduğunun davacı şirket Genel Müdürü tarafından açıklandığı, en son bordroya göre davalının davacı şirkette “kumaş arge elemanı” olarak çalışmakta olduğu, şirket üst kademe çalışanı olduğuna dair bilgi bulunmadığı, davacı ile davalı arasındaki rekabet yasağı sözleşme hükümlerinin yasaya uygun olmadığı, aksi kanaate varılması halinde davacı şirketin Personelin Sorumlulukları başlıklı 1. maddesinin 6. bendi kapsamında talep edebileceği cezai şart miktarının 3.882,22 TL x 24 Ay = 93.173,28 TL olduğu tespitlerinde bulunulmuştur.
Yapılan yargılama neticesinde ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında belirsiz süreli iş sözleşmesi akdedildiği, sözleşmenin 1.6 maddesinde “işbu sözleşmenin personelin kendi rızası ile sona ermesi veya işveren tarafından sona erdirilmesi durumunda, personel 2 yıl süre ile işverenin nezdinde hizmet vermiş olduğu müşterilerine doğrudan veya dolaylı olarak hizmet vermemeyi kabul ve taahhüt eder. Aksi durumda işçi işverene 2 yıllık brüt ücreti tutarında cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt eder” şeklinde düzenleme bulunduğu, iş akdi kapsamında davalı işçinin davacı şirkette 17/04/2007 tarihinden itibaren arge sorumlusu olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin 22/05/2016 tarihinde davalı işçi tarafından sonlandırıldığı, davalı işçinin 22/09/2016 tarihinde davacı şirket ile aynı sektörde faaliyet gösteren dava dışı …nde işe başladığı, davacı yanın davalının sır saklama ve rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırı davrandığı iddiasıyla işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Davalı işçi davacıya ait işyerinden emeklilik için yaş dışındaki diğer şartların tamamlanması nedeniyle ayrılmıştır. Bu sebeple işten ayrılan işçinin daha sonra başka bir işte çalışmasını engelleyen bir düzenleme bulunmadığı gibi davalı işçinin bu eyleminin sır saklama yükümlülüğüne ve geçerli bir sözleşmeyle öngörülen rekabet yasağına aykırılık teşkil ettiğinin değerlendirilmesi gerekmektedir. İş akdinin bitiminden sonra işçinin işverene karşı rekabet etmeyeceğine ilişkin rekabet yasağı sözleşmesi yapılması mümkün ise de taraflar arasındaki belirsiz süreli iş sözleşmesinde düzenlenen rekabet yasağı şartında rekabet yasağına konu işlerin türü ve yeri bakımından bir kısıtlama bulunmadığı gibi işçinin bu yöndeki yükümüne karşı işverenin karşı edimi de düzenlenmediğinden 6098 sayılı TBK’nun 444 ve devamı maddeleri uyarınca rekabet yasağı şartının ve cezai şart hükmünün geçerli olmadığı kabul edilmiş, davalı işçinin davacı şirkette kumaş arge elemanı olarak işe alındığı, üst kademe yönetici veya çalışan sıfatı olmaksızın vasıfsız elaman olarak bu şekilde çalışmaya devam ederek iş akdinin sonlandığı sabit olmakla, davalı işçinin davacı şirketin hangi ticari sırlarına vakıf olduğu, vakıf olunmuş ise sonradan işe girdiği şirkette bu sırları kullanıp kullanmadığı, davacı şirketi ne şekilde ve ne miktarda zarara uğrattığı, davalı işçiye yönelik maddi ve manevi zarar istemi kusur sorumluluğuna dayalı olmakla davalı işçinin kusur teşkil edebilecek haksız bir fiili davacı yanca elverişli delillerle ispat olunamadığından davanın tüm talepler bakımından reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurularak yargılama sonuçlandırılmıştır.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Yerinde görülmeyen davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 119,55 TL’den mahsubu ile karar kesinleştiğinde ve talep halinde fazladan yatırılan 65,15-TL’nin davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafından posta masrafı olarak yapılan 25,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 3.400,00- TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
6-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından sarfedilmeyen kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
7-Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 67/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; tarafların yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/10/2020

Katip …
e-imzalıdır .

Hakim …
e-imzalıdır .