Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2019/729 Esas
KARAR NO :2021/143
—-ANA DAVADA—-
—-BİRLEŞEN DAVADA—-
( ….İŞ MAHKEMESİ … ESAS SAYILI DOSYASI )
DAVA TARİHİ:07/10/2008
DAVA:Tazminat
KARAR TARİHİ:01/03/2021
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Ana davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 20.11.2006-25.08.2008 tarihleri arasında birer yıllık belirli süreli hizmet sözleşmeleriyle davalı şirkette genel müdür olarak çalıştığını, müvekkilinin davalı şirketin yönetim kurulu kararıyla 10.01.2007-25.08.2008 tarihleri arasında aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olduğunu, müvekkilinin yönetim kurulu başkanına iş sözleşmesinin bitiminden sonra sözleşmeyi yenilemeyeceğini bildirdiğini, işe alınma ve işten çıkarılma yetkisi yönetim kurulunda olan pazarlama ve iş geliştirme direktörünün şirketi zarara sokan eylemleri ve işteki düşük performansı nedeniyle müvekkili tarafından bir uyarı yazısı ile uyarıldığını ve iki kez savunmasının alındığını, ardından anılan çalışan tarafından müvekkili hakkında başlatılan asılsız ağır isnat ve hakaretlere karşı müvekkilince müracaat edilmesine rağmen yönetim kurulunca herhangi bir müdahalede bulunulmadığını ve müvekkilinin çalışmasının çekilemez hale geldiğini, bu nedenle müvekkilinin 25.08.2008 tarihinde keşide ettiği ihtarname ile iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini ve bakiye 39.901.-TL alacağın talep edildiğini, davalı yanın karşı ihtarnamesiyle ödeme yapılamayacağının bildirildiğini, açıklanan nedenlerle; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 1.000-TL ücret, ikramiye, izin ve huzur hakkı ile 1.000.-TL kıdem tazminatı alacaklarının temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiş ve işbu davanın ….İş Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA :
Ana davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili ile akdedilen belirli süreli hizmet sözleşmeleri ile genel müdür sıfatıyla hizmet ettiğini, davacı tarafından keşide edilen ihtarnamede fesih gerekçesi olarak kendisine yönelik gerçek dışı ve yakışıksız ithamlarda bulunulduğunu belirtmiş ise de, bahse konu söz ve davranışların kim tarafından, ne suretle ve hangi konuda yapıldığının belirtilmediğini, bahse konu iddiaların içi boş söylem ve isnatlardan ibaret olduğunu, davacının müvekkili şirkette genel müdür olduğunu ve dolaysıyla işveren olduğunu, bu nedenle işveren veya işveren vekili tarafından kendisine yapılan asılsız isnatlara karşı herhangi bir işlem yapılmadığı iddiasının tutarsız olduğunu, davacının sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini ve bakiye süre ücreti talebinde bulunamayacağını, yönetim kurulu üyeliğinden de kendisinin istifa ettiği nedenle dahil olmadığı toplantılar için huzur hakkı talebinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı aleyhine dava açarak hizmet sözleşmesine aykırılık nedeni ile sözleşmeye aykırılıktan dolayı fesih ihbar süresine riayet etmeyen davalıdan 33.000.-TL alacağın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.000.-TL’sinin temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
G E R E K Ç E /
Mahkememiz dosyası Yargıtay …. HD. İken Asıl davada Davacı – birleşen davada davalı vekili 09/08/2018 tarihli dilekçesinde karar düzeltme aşamasında bulunan iş bu davada karar düzeltme talebimizden ve davadan feragat beyanımız doğrultusunda dosyanın Yerel Mahkemeye iadesini talep ederiz şeklinde dilekçe sundukları Asıl davada davalı birleşen davada Davacı vekilinin, 28/09/2019 havale tarihli dilekçesinde “Mahkemenizin yukarıda belirtilen esasa kayıtlı dosyasında 19.07.2017 tarihinde verilen karara karşı tarafımızdan temyiz kanun yoluna gidilmiş olup, 11.03.2019 tarihinde Yargıtay … Hukuk Dairesinin ilamı ile mahkemeniz kararı lehimize bozulmuştur. Davacı-Karşı Davalı yan tarafından 07.05.2019 tarihinde karar düzeltme kanun yoluna başvurulmuş, ancak karşılıklı taraflar olarak sulh yoluna gittiğimizden, Davacı-Karşı Davalı mahkemenize sunduğu Feragat dilekçesi ile davasından vazgeçmiştir. Davalı-Karşı Davacı olarak bizde davamızdan Feragat ediyoruz. Davacı-Karşı Davalıdan harç, masraf ve vekalet ücreti talebimizden de Feragat ediyoruz.” şeklinde dilekçe sunduğu Yargıtay…. 2019/… Esas 2019/… Karar 07/11/2019 tarihli ilamında :
“Dairemizin 11.3.2019 tarih ve 2017/… E. – 2019/… K. sayılı kararının kaldırılmasına, yerel mahkemenin asıl ve karşı dava yönünden verdiği kararın, her iki davadan feragat nedeniyle bir karar verilmek üzere BOZULMASINA, asıl davada davacı, karşı davada davalı vekilinin karar düzeltme isteminden feragatinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin, temyiz ilam ve karar düzeltme harçlarının isteği halinde karar düzeltme isteyene iadesine” şeklinde karar verildiği,
Dosyanın Mahkememizin 2019/729 Esasına kaydedildiği tensip zaptının düzenlenip taraflara tebliğ edildiği Mahkememizin 01/03/2021 tarihli celsesinde Asıl davada davacı – birleşen davada davalı vekili ” biz karşılıklı olarak davadan feragat ettik bu hususa ilişkin beyanlarımızı da dosyaya ibraz ettik , Yargıtay Bozma ilamına uyulmasına ve feragat taleplerimiz doğrultusunda karar verilmesini talep ediyoruz.” şeklinde beyan sundukları görülmüştür.
Usulüne uygun vekaletname sunan asıl davada davacı – birleşen davada davalı vekilinin, ve asıl davada davalı – birleşen davada davacı vekilinin vekaletnamesi incelendiğinde davadan feragat etme yetkisi bulunduğu anlaşılmıştır.
Feragat yapıldığı andan itibaren maddi anlamda “kesin hükmü” tüm neticeleri ile doğuran ve davayı esastan sona erdiren bir hukuki işlemdir. Mahkemenin yaptığı ise bu durumun tespitinden ibarettir. Davacının davasından feragat ettiği, kamu düzenine ilişkin bir dava da olmadığı nedenle davanın feragat nedeni ile reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl ve birleşen davanın feragat nedeniyle ayrı ayrı REDDİNE
2-Asıl davada; Harçlar Kanunu 22. maddesi dikkate alınarak, alınması gereken 59,30-TL harcın, peşin ve ıslahla yatırılan 572,15-TL’den mahsubu ile karar kesinleştiğinde ve talep halinde fazla yatırılan 512,85-TL’nin davacı yana İADESİNE,
3-Birleşen davada; Harçlar Kanunu 22. maddesi dikkate alınarak, alınması gereken 59,30-TL harcın, peşin ve ıslahla yatırılan 496,50 TL’den mahsubu ile karar kesinleştiğinde ve talep halinde fazla yatırılan 437,20-TL’nin davacı yana İADESİNE,
4-Taraflarca asıl ve birleşen davada yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde BIRAKILMASINA,
5-Asıl ve birleşen davada taraflar karşılıklı olarak talep etmediklerinden yargılama gideri ve vekalet ücreti konusunda karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
6-Asıl ve birleşen davada HMK 120. maddesi gereğince; taraflarca yatırılan gider avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
7- HMK Yönetmeliğinin 58/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın ve hükmün taraflara tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; asıl dava davacısı- birleşen dosya davalı vekilinin yüzüne karşı asıl dava davalısı, birleşen dava davacı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtaya temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi. 01/03/2021
Katip …
Hakim …