Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/68 E. 2019/910 K. 03.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/68
KARAR NO : 2019/910

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/04/2016
KARAR TARİHİ : 03/12/2019

Davacı yanca davalı yan aleyhine açılan davanın yapılıp sona erdirilen açık yargılaması sonunda,
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
AÇILAN DAVA VE İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında akdedilen taahhütnameler uyarınca davalı şirkete GSM hat ve cihazlar verildiğini, ancak davalının taahhüdünü ihlal ettiğinden kendisine çıkartılan 55.000,00 TL’lik fatura borcunu ödemediğini, alacağın tahsili için yapılan icra takibine davalının haksız yere itiraz ettiğini, itirazın iptali ile takibin devamına, %20 ‘den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA VE KARŞI TALEPLER:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taahhütnamenin sona erdirilerek, taahhüt nedeniyle kesilen faturanın ödendiğini, fatura taahhüt farkı olarak ortaya çıkarılan fatura bedelinin de ödendiğini, müvekkilinin taahhüt nedeniyle hediye verilen cihazların tümünün iade edilerek yükümlülüğün yerine getirildiğini, dava konusu faturanın bağlılık iptal ceza bedeli olarak düzenlendiğini ve bu nedenle mükerrer olduğunu, kaldı ki abonelik sona erdirildiğinden ceza bedeli uygulamasının da hukuku aykırı olduğunu, değişik adlarla abonele yansıtılan ücretlerin, abonelere sağlanan avantajların sözleşmenin feshedildiği tarihe kadar tahsil edilmeyen indirimlerin toplamıyla sınırlı olduğunu, ayıplı cihaz için ek bedelin istenemeyeceğini, istenen miktarın fahiş, mükerrer ve mesnetsiz olduğunu davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE MAHKEMEMEMİZCE VARILAN SONUÇ:
Tarafların Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu uyarınca hasrettikleri delilleri toplanmıştır.
Ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmıştır.

BOZMA ÖNCESİ YAPILAN YARGILAMADA:
Somut olayda hukuki ihtilaf sözleşme kapsamında düzenlenen ” bağlılık iptal ceza bedeli” açıklamalı faturadan kaynaklı davacı alacağının bulunup bulunmadığı noktasındadır.
Muhasip bilirkişi vasıtasıyla aldırılan ilk bilirkişi raporunda; davacı yanca düzenlenen ceza faturasının davacının kayıtlarında yer aldığı, davalının kayıtlarında yer almadığı, davacı kayıtlarına göre alacağın 55.000,00 TL olarak görüldüğü belirlenmiştir.
Anılan rapor taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözmekte yetersiz bulunduğundan bu defa muhasip bilirkişi ve telekominikasyon uzmanı bilirkişi heyete eklenerek 2. kez rapor aldırılmış buna göre;taraflar arasında 15.10.2009 tarihli ana sözleşme ve 11.04.2011 tarihli taahhütname olmak üzere iki azalı anlaşmanın bulunduğu, bu anlaşmalar üzerinde tek taraflı ve davalının imza, paraf ve kaşesini içermeyen değişiklikler yapıldığı, davacının davalıya 375 adet cihaz vermeyi taahhüt etmesine rağmen 189 adet cihaz teslim ettiği,cihazların model ve markalarının saptanamadığı sadece imei numaralarının kayıtlı olduğu sözleşmenin fesih tarihine kadar davalının tüm taahhütlerini yerine getirdiği, fesihten sonra ise davacı yanca ceza faturası düzenlendiği, Bilgi Teknolojileri ve iletişim Kurulunun 13.04.2010 tarih ve 2010/DK-10/233 karar sayılı kararında sözleşmeden dönülmesi durumunda verilmeyen hizmetin bedelinin istenemeyeceği hususunda bir düzenleme bulunması nedeni ile ceza faturasının tahsilinin talep edilemeyeceği beyan edilmiştir.
Bu şekilde kök rapor ile ek rapor arasında çelişki bulunması ve davacı yanın rapora olan itirazlarının değerlendirilmesi açısından 3. kez rapor alınmıştır. Bu kapsamda Sözleşmesel ilişki, düzenlenen faturanın mesnedinin bulunup bulunmadığı hususlarında ise hukukçu, muhasip ve elektronik haberleşme konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor aldırılmıştır. alınan son rapora göre; … Kurulunun 13.04.2010 tarih ve 2010/DK-10/233 karar sayılı kararının taahhütname tarihinde yürürlükte olması nedeni ile tarafları bağladığı, kaldı ki bir önceki kurul kararında da benzer hükümler bulunması nedeni ile somut olay açısından durumun değişmediği; davacının talep ettiği 55.000,00 TL lik bedelin sözleşmenin feshine kadar tahsil edilmeyen indirim bedeli olmadığı zira, davalı abonenin ediminin belirtilen sürelerde aylık belirlenen fatura tüketimini yapmak, davacının ediminin ise bu puanlara karşılık gelecek cihazları aboneye teslim etmekten ibaret bulunduğu,taahhütnamene indirim bedeli olarak belirtilen bir tutar veya yüzde bulunmadığı, kaldı ki davacının cihazların bedelleri ile ilgili olarak herhangi bir indirim miktarını da ispat edemediği görüş ve kanaati beyan edilmiştir.
Bu hali ile mahkememizce de benimsenen gerek 2. ek rapora ve gerekse 2. ana rapora göre ,davacının düzenlediği faturanın gerek sözleşmesel ve gerekse mevzuat çerçevesinde yasal dayanağı bulunmadığından bu davanın reddine karar verilmiştir.

BOZMA İLAMI:
BOZMA İLAMI:
Mahkememizce verilen, 19/04/2016 tarih ve … Esas-… Karar sayılı karar, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi tarafından 23/10/2018 tarih ve 2016/21178 Esas ve 2018/10468 Karar sayılı karar ile; “Hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda özetle; “dava konusu fatura borcunun dayanağı olan taahhütnamenin imzalandığı tarihte yürürlükte olan … Kurulunun 13.04.2010 tarihli ve… numaralı kararı doğrultusunda yapılan değerlendirme neticesinde; davacının davalının yararlandığını ispatladığı cihaz indirim bedeli kadar bir alacağı talep edebileceği, ancak bunun için davacının cihazın teslim anında bedellerini ve davalının yararlandığı indirim miktarlarını ispat etmesi gerekmekle birlikte bu aşamada bu bedelin ispat edilememiş olduğunun” belirtildiği görülmüştür.
Hal böyle olunca, mahkemece; öncelikle bilirkişi raporunda belirtilen hususlara ilişkin olarak davacının dosyaya sunacağı bilgi/belge var ise bunların dosya arasına temini sağlanarak ve dosyaya sunulan bilgi/belge doğrultusunda davacının talep edebileceği miktarın kuşkuya yer vermeyecek şekilde hesaplanması hususunda bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik bilirkişi raporu benimsenerek hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. …” gerekçesiyle bozulmuş, dosya yeniden yargılama yapılmak ve karar verilmek üzere mahkememize gönderilmiş, mahkememizce, bozma sonrası tensip tutanağı düzenlenerek, yeni duruşma gün ve saatiyle birlikte taraflara tebliğ edilmiştir.

BOZMA SONRASI YAPILAN YARGILAMADA:
Mahkememizce yapılan 12/11/2019 tarihli tarihli celsede, hazır bulunan davacı vekiline bozma ilamı kapsamında bilgi ve belge sunmak üzere iki hafta kesin kesin süre verilmiş, aksi halde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı ve mevcut delil durumuna göre karar verileceği hususunda ihtarat yapılmış, ancak davacı tarafça verilen kesin süre içerisinde herhangi bir bilgi ve belge sunulmamış ve ayrıca 03/12/2019 tarihli celse de, ilgili belgeler temin edilemediğinden dolayı mahkemeye sunamadıkları, ancak dosyanın bilirkişiye tevdini talep etmişlerdir.
Davacı vekili tarafından her ne kadar bilgi ve belge sunulmadan dosyanın bilirkişiye tevdi talep edilmiş ise de, yüce mahkemece bozma gerekçesinde belirtilen; “… bilirkişi raporunda belirtilen hususlara ilişkin olarak davacının dosyaya sunacağı bilgi/belge var ise bunların dosya arasına temini sağlanarak ve dosyaya sunulan bilgi/belge doğrultusunda davacının talep edebileceği miktarın kuşkuya yer vermeyecek şekilde hesaplanması hususunda bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken …” şeklindeki gerekçesi esas alınarak, dosyanın mevcut haliyle bilirkişi heyetine tevdinin, hüküm sonucu değiştirmeyeceği anlaşıldığından, davacı vekilinin dosyanın mevcut haliyle bilirkişi heyetine tevdi ile ek rapor alınması istemi mahkememizce kabul görmemiş ve davacı tarafından ispatlanamayan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan yazılı gerekçe ile;
1-Davacı tarafından ispatlanamayan davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL ret karar ve ilam harcının peşin alınan 664,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 619,90 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 6.400,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınıp, davalıya VERİLMESİNE,
5-HMK 120. maddesi gereğince; davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
6-HMK Yönetmeliğinin 58/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın ve hükmün taraflara tebliğe çıkartılmasına,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine temyiz dilekçesi sunulmak suretiyle YARGITAY nezdinde TEMYİZ kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip
e-imzalıdır

Hakim
e-imzalıdır