Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/674 E. 2022/853 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/674 Esas
KARAR NO :2022/853

DAVA:Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:29/11/2019
KARAR TARİHİ:14/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından müvekkili davacı aleyhine başlatılan …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyaları ile …. İcra Müdürlüğünün … ve … esas sayılı dosyalarındaki takibe dayanak senetlerdeki imzaların müvekkiline ait olmadığını, davacının davalıya borçlu olmadığını beyanla, davacının …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyaları ile …. İcra Müdürlüğünün … ve … esas sayılı dosyaları nedeni ile davalıya borçlu olmadığının tespitine, icra takiplerine konu bedellerin tahsili halinde tahsil tarihlerinden itibaren işleyecek avans faiziyle istirdatına, %20’den aşağı olmamak kaydıyla davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zorunlu arabuluculuğa yönelik dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın öncelikle usulden reddinin gerektiğini, davacı ile 2015 yılından süregelen ticari ilişki bulunduğunu, davacıya ait işletmeye teslimi yapılan ürünler karşılığında senetler verildsiğini, davacı adına kayıtlı kırtasiyede genelde dava dışı …’ın bulunduğunu, kırtasiye malzeme alımlarıyla ilgili genelde dava dışı … ile görüştüklerini, ödeme emirlerinin … tarafından imzalanarak tebliğ alındığını, kambiyo senedi imzalama noktasında …’a vekaletname verilmiş olabileceğini, ayrıca davacı tarafından bizzat müvekkiline 30/09/2018 tarihli senet ödemesi açıklamasıyla banka havalesi ile 05/10/2018 tarihinde 7.055 TL ödeme yapıldığını, kısmi ödeme yapan davacının imza inkarında bulunmasının kötüniyetli olduğunu gösterdiğini, yine davacının 30/01/2019 tarihinde gerçekleştirilen hacizde borcu kabul ettiğini, ödeme taahhüdünde bulunduğunu, davacının çelişkili davaranışta bulunma yasağını ihlal ettiğini beyanla, davanın reddine, %20’den aşağı olmamak kaydıyla davacı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, icra takibinden sonra sahtelik iddiasıyla açılan menfi tespit davasıdır.
Uyuşmazlığa konu takip dosyaları, ödeme dekontları, takip dayanağı senet asılları, mukayeseye esas belge asılları ve soruşturma dosyasına ilişkin kayıtlar getirtilmiş, bildirilen noterliklere müzekkereler yazılmıştır.
…. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davalı tarafından 16/01/2019 tarihinde davacı aleyhine 7.586,61TL alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı, dayanak belgenin davacı tarafından davalı lehine düzenlenmiş 31/12/2018 vade, 10/04/2018 tanzim tarih ve 7.500 TL bedelli senet olduğu;
…. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davalı tarafından 28/12/2018 tarihinde davacı aleyhine 7.780,90TL alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı, dayanak belgenin davacı tarafından davalı lehine düzenlenmiş 30/11/2018 vade, 10/04/2018 tanzim tarih ve 7.500 TL bedelli senet olduğu;
…. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davalı tarafından 05/04/2019 tarihinde davacı aleyhine 24.030,81TL alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı, dayanak belgelerin davacı tarafından davalı lehine düzenlenmiş 20/12/2018 vade, 10/04/2018 tanzim tarih ve 7.500 TL bedelli senet, 20/01/2019 vade, 10/04/2018 tanzim tarih ve 7.500 TL bedelli senet ve 31/01/2019 vade, 10/04/2018 tanzim tarih ve 7.500 TL bedelli senet olduğu ;
…. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davalı tarafından 13/12/2018 tarihinde davacı aleyhine 28.636,85TL alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı, dayanak belgelerin davacı tarafından davalı lehine düzenlenmiş 20/10/2018 vade, 10/04/2018 tanzim tarih ve 10.000 TL bedelli senet, 20/11/2018 vade, 10/04/2018 tanzim tarih ve 7.500 TL bedelli senet ve 30/10/2018 vade, 10/04/2018 tanzim tarih ve 10.000 TL bedelli senetler olduğu;
…. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davalı tarafından 24/10/2018 tarihinde davacı aleyhine 33.204,82TL alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı, dayanak belgelerin davacı tarafından davalı lehine düzenlenmiş 30/09/2018 vade, 10/04/2018 tanzim tarih ve 15.000 TL bedelli senet, 27/06/2018 vade, 01/01/2018 tanzim tarih ve 5.000 TL bedelli senet, 27/05/2018 vade, 01/01/2018 tanzim tarih ve 5.000 TL bedelli senet, 27/04/2018 vade, 01/01/2018 tanzim tarih ve 5.000 TL bedelli senet ve 28/02/2018 vade, 10/10/2017 tanzim tarih ve 7.500 TL bedelli senetler olduğu görülmüştür.
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır.
Eldeki dava da, keşideci olarak atılı bulunan imzanın sahteliğine (imza inkarına) dayalı olarak açılmış bir menfi tespit davasıdır.
Bir senette yer alan yazının veya imzanın inkâr edilmesi durumunda, 6100 sayılı HMK’nın 208. maddesinin birinci ve üçüncü fıkrası anlamında bir “sahtelik iddiası” söz konusu olur. 6100 sayılı HMK’nın 208.maddesine ilişkin gerekçede bu husus “Maddenin kenar başlığında “Yazı veya imza inkârı” ibaresi birlikte kullanılmıştır. Her iki husus uygulamada sahtelik iddiası olarak adlandırılan durumu ifade etmektedir” şeklinde belirtilmiştir (Pekcanıtez H./ Özekes M./ Akkan M./ Korkmaz H.T.: Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, Cilt II, İstanbul 2017, s. 1792).
Mahkememizde görülüp karara bağlanan dava, sahtelik (imza inkarı) nedenine dayalı olarak açılmış olup, böyle bir durumda öncelikle sahtelik iddiasının irdelenmesi, dava ve takip konusu senetlerdeki imzaların davacıya ait olup olmadığının incelenmesi gerekmiştir. Bu minvalde, dava konusu senet asılları, davacının senetlerin keşide tarihinden önce kullanmış olduğu imzaları içerir mukayeseye esas belge asılları celbedilmiş, imza örnekleri alınmış, imza incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi Cengiz Batı tarafından takibe konu senetlerin ön yüzlerinin ödeyecek haneleri sağ tarafındaki düzenleme tarihleri altında, “…-…” adına atılı borçlu imzalarının, … isimli şahsın dosya içerisindeki mevcut mukayeseye esas imzalarına kıyasla aralarında farklılıkların bulunduğunun tespit edilmiş olması sebebiyle … isimli şahsın eli mahsulü olmadığını bildirmiştir.
Davalı yanca dava konusu senetlerin ticari ilişki kapsamında alındığı, davalının senede dayalı borcu kabul ettiği ve kısmi ödeme yaptığı savunmasında bulunulmakla, 6102 sayılı TTK’nın 83. maddesi hükmü de dikkate alınarak davaya konu senetlerin tarafların ticari defterlerine yansıyış şeklini tespit noktasında bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Davacının adresi itibari ile ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılması bakımından talimat mahkemesi aracılığıyla mali müşavir bilirkişi görevlendirilmiş olup, bilirkişi 03/09/2020 tarihli talimat raporunda; davacının işletme defterleri üzerinde yapılan incelemede; 2016 yılında, davacı tarafından davalıdan KDV Dahil 16.581,10 TL. tutarında mal alımında bulunulduğunu, 2017 yılında, davacı tarafından davalıdan KDV Dahil 57.635,88 TL. tutarında mal alımında bulunulduğunu, 2018 yılında, davacı tarafından davalıdan KDV Dahil 83.798,27 TL. tutarında mal alımında bulunulduğunu, davacı … ‘ın Mahkemeye sunduğu defter olan İşletme defterinin özelliği gelir-gider kaydını yapıp, cari ile ilgili herhangi bir bilgi sunulmadığını, yani işletme defterinde sadece gelir- gider sütunları mevcut olup, mal alımı, satımı ve giderleri ile KDV lerin kayıt altına alındığını, ödeme-tahsilat şekilleri ile borçlu – alacaklı tutarlarını kayıt altına alamadığından, davacının borcuna karşılık davalıya düzenleyip verilen dava konusu edilen senetlerle ilgili herhangi bir kayda rastlanılmadığını, başka bir deyişle tespit etmenin mümkün olmadığını, yine yukarıda işletme defteri hakkında ifade edilen bilgileri doğrular nitelikte olup; TTK’da tasdiki zorunlu defterler arasında ye alan Yevmiye, Kebir ve Envanter defterinin tasdiki zorunlu defterler arasında olduğunu, ancak davacının ibraz ettiği İşletme Defterlerinin ise TTK açısından davacı lehine delil niteliği taşımadığını, davacının ibraz ettiği İşletme defterlerinde dava konusu senetlere rastlanılmadığını rapor etmiştir.
Davalı şirketin ticari defterleri ile dosya kapsamında inceleme yapılması suretiyle rapor tanzimi bakımından görevlendirilen mali müşavir bilirkişi 27/09/2022 tarihli raporunda; Davacının işletme defteri üzerinde yapılan incelemeye dair 03.09.2020 tarihinde alınan talimat bilirkişi raporunda davalı ile olan ticari ilişkiye dair fatura kayıtları mevcut olduğunu, davalının kayıtlarında takibe konu senetlerin alınışının kayıtlandığı ve ödenmediklerinin protesto masrafları ile yine kayıtlandığı, davalının usulüne uygun kayıtları kapsamında faturalardan kaynaklanan alacak sebebi ile dava konusu senetlerin alındığını, dosyada 30.09.2018 tarihli 15.000 TL bedelli senede ilişkin “…- Kısmi Senet Bedeli 30.09.2018 tarihli” 05.10.2018 tarihinde senede mahsuben davacının icra takip tarihi olan 24.10.2018 tarihinden öncesi 7.000 TL kısmi ödemesi mevcut olduğunu bildirmiştir.
Yapılan yargılama neticesinde tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiştir. Buna göre; davalının davacı aleyhine …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyaları ile …. İcra Müdürlüğünün … ve … esas sayılı dosyaları kapsamında kambiyo senetlerine dayalı haciz yoluyla icra takibine giriştiği, davacının da mezkur icra dosyalarına dayanak senetlerdeki adına atılı bulunan imzaların kendi eli ürünü olmadığı iddiasıyla eldeki menfi tespit davasını açtığı anlaşılmıştır. Dosyada yaptırılan bilirkişi incelemesinde davaya konu senetlerdeki davacı adına atılı bulunan imzaların davacının eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir. Ancak, …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyaları ile …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına dayanak senetlerin tamamının ve …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına dayanak 30/09/2018 vade tarihli ve 15.000 TL bedelli senetlerin tanzim tarihinin 10/04/2018 olduğunun ve bu senetlerin sıralı senetler olduğunun, davacının 05/10/2018 tarihinde kendi hesabından davalı şirket hesabına “…- Kısmi senet bedeli … Tarihli” açıklamasıyla 7.055,00 TL ödeme gerçekleştirdiğinin, yine …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasından yazılan talimata istinaden Lüleburgaz … İcra Müdürlüğünün …alimat dosyasında 30/01/2019 tarihinde gerçekleştirilen hacizde davacının takip konusu borcu kabul ettiğinin ve 04/02/2019 tarihinde 10.000,00 TL ödeme yapacağını, artan meblağ için de taksitlendirme yapacağını bildirdiğinin anlaşılması, tarafların defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemelerinde tarafların 2015 yılından itibaren ticari ilişki içerisinde bulunduğunun, dava konusu senetlerin de ticari işlemler nedeniyle davacıdan alındığına ilişkin davalı şirketin lehine delil vasfına hazi ticari defterlerinde kayıt oluşturulduğunun anlaşılması karşısında davacının sahtelik iddiasına itibar edilmemiş, davacının kabul ettiği ve kısmi ödeme yaptığı sıralı senetlere dayalı olarak imza inkarında bulunmasının çelişkili davranışta bulunma yasağına aykırılık oluşturduğu ve bu davranışın da TMK 2.maddesine aykırılık teşkil ettiği sonuç ve vicdani kanaatine ulaşılmış, davanın reddine karar verilmiştir.
Menfi tespit davasına ilişkin olarak 2004 sayılı İİK’nun 72/4. maddesine göre; “Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.” Dava dosyasında davacı borçlu lehine ihtiyati tedbir kararı verilmiş olup, davacı yanca teminat koşulu yerine getirilmek suretiyle ihtiyati tedbir kararı infaz edildiğinden, davalı alacaklının alacağına geç kavuşmasına sebebiyet verildiği ve davalı lehine tazminat istem koşullarının da oluştuğu sonucuna varılmış, İİK’nun 72/4. maddesi uyarınca %20 oranında takdir olunan 20.248,00 TL tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.
Tüm bu nedenlerle, aşağıdaki gibi hüküm kurularak yargılama sonuçlandırılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Dava konusu edilen (takip çıkışı tutarları toplamı 101.240,00 TL) alacağın %20’si nispetinde takdir edilen 20.248,00 TL tazminatın İİK’nun 72/4. maddesi uyarınca davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının peşin yatırılan 1.728,93 TL harçtan mahsubu ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, fazladan yatırılan ‭1.648,23 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı tarafından sarf edilen 1.200 TL bilirkişi ücreti ve 100 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.300 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 16.186,00-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından sarfedilmeyen kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
8-Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 67/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; tarafların yüzüne karşı, HMK’nun 341/1 ve 345. maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.14/12/2022

Katip …
e-imzalıdır .

Hakim …
e-imzalıdır .