Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/653 E. 2021/206 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/653
KARAR NO:2021/206

DAVA:Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:02/08/2017
KARAR TARİHİ:18/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı …’un müvekkili şirkette 2003 ila 2015 yılları arasında genel müdürlük görevini üstlenmiş olup 31/01/2015 tarihinde şirketten ayrıldığını, davacı şirketin yalıtım malzemelerinin hammaddesi ithalatıyla uğraştığını, davalı …’un … merkezli … … firmasından hammadde ithalatı yapılması için pazarlık faaliyetleri yürüttüğünü ve uzun yıllar boyunca … firmasından müvekkili şirket adına hammadde ithalatı yaptığını, 2015 yılında … firmasının iflas ettiğini ve … tarafından kayyımdan satın alınarak isminin … olarak değiştirildiğini, akabinde şirket eski genel müdürü … ile eski sekreteri … tarafından gerçekleştirilen dolandırıcılık faaliyetleri tespit edildiğini, aynı zamanda … ile ticari ilişkilerin ve hammadde alışverişinin devam etmesinin öngörüldüğünü ve şirketin yeni yönetim ve ortaklarından fiyat teklifleri alındığını, tekliflerin önceki yıllara göre çok daha düşük olduğunu, daha sonra davalının …’a 2009-2015 yılları arasında düzenli olarak verilen hammadde siparişlerinin müvekkili şirket yetkilileri ve muhasebecileri tarafından incelendiğini, 2014 yılında …’dan birim fiyatı 6,80-EUR olarak satın alınan bir malzemenin 2017 yılında … şirketinden 4,20-EUR olarak teklif edildiğini, siparişlerde %61’e varan fazla fiyatlar üzerinden bedel belirlediği ve ödendiğinin anlaşıldığını, ayrıca davalının İngiltere’de ikamet eden oğlu … ile … arasında paravan bir danışmanlık sözleşmesi imzalandığını, buna göre … tarafından …’in tek ortağı olduğu … adlı danışmanlık şirketine 11/11/2010 ila 09/01/2015 tarihleri arasında her üç ayda bir ödeme yapıldığını, ödemelere ilişkin olarak …’a “…” başlıklı faturalar kesildiğini, gerçekte davalı … ile … arasında bir anlaşma mevcut olduğunu, piyasa değerinden yüksek fiyatta satın alınan malların, gerçek piyasa değerleri ile …-müvekkili arasındaki satışa konu değerleri arasındaki fark ile elde edilen maddi menfaatin, … ile bilgisi tespit edilemeyen başka bir firma arasında paylaştırıldığının tespit edildiğini, davalı hakkında 2014 yılında …. Asliye Ceza Mahkemesi’nde … E. no ile açılan kamu davasında şirketin o dönem görev yapan idari ve mali işler sorumlusu … ile beraber “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçlarından yargılanan … hakkında diğer sanığın; şirket hesabından şahsi hesaba aktarılan tüm meblağları …’un talimatı ile yaptığını açıkça beyan ettiğini, yapılan yargılamada… hakkında … Karar no ile hapis ve para cezasına hükmedilirken; … hakkında ise yeterli delil bulunmadığından beraat kararı verildiğini, davalı hakkında 01/08/2017 tarihinde … Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu ve dosyanın … Soruşturma numarasını aldığını, sonuç olarak davalının usulsüz ve aynı zamanda suç teşkil eden eylemleri nedeniyle müvekkili şirketin büyük zarara uğramış olduğunu belirterek; uğramış olduğu zararların şimdilik 400.000,00-Euro (1.671.720,00-TL)nun, davalı …’tan yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davalının, davacı şirketin genel müdürü değil sigortalı işçisi olduğunu, şirketin ortağı ve genel müdürü …’ın …. Noterliği’nin 24/05/2011 tarih ve … yevmiye nolu Vekâletnamesi ile kendisine bir kısım yetkilerini devrettiğini, bu vekâletname ile davalının hammadde alımı konusunda yetkili kılındığını, davacı şirketin özünde bir zararı olmadığını, müvekkilinin görevi ile oluştuğu iddia edilen zarar arasında illiyet bağı bulunmadığını, müvekkilinin genel müdür olduğunun belirtilmesinden bahisle işe alınırken hangi sıfatla alındığına dair bir kayıt bulunmadığını, sigortalı işten ayrılış bildirgesinde ise, genel müdür-inşaat ve imalat sanayi şeklinde yazıldığını, limited şirketlerde müdürlük sıfatının kazanılması için esas mukavele ile belirleme veya ortaklar genel kurul kararıyla seçilmenin gerektiğini, dolayısıyla müvekkilinin her 2 şekilde de kazandığı genel müdürlük sıfatı bulunmadığını, genel müdür ve şirketi temsil ve ilzama yetkili kişinin şirketin iki ortağından biri olan … olduğunu, müvekkilinin çalıştığı ve suiistimalle suçlandığı dönemde açıkça şirket organlarının ibra edildiğini, sonradan bir zarar ortaya çıktığı anlaşılmışsa, sorumluluğun genel müdür unvanına sahip ortağa ait olduğunu, müvekkilinin yasa gereği yetkili olmadığı gibi kendisine genel müdür tarafından devredilmiş yasal bir yetkisi de bulunmadığını, ancak çalıştığı dönem içinde genel müdür olan …’ın bir kısım işlemler için müvekkiline …. Noterliği’nin 24/05/2011 tarih ve … yevmiye nolu Vekâletnamesini verdiğini, hatta bu vekaletnameyi sadece müvekkiline değil, başka çalışanlara da verdiğini ve bu vekaletname gereğince müvekkilinin şirkete ait bir kısım işleri ifa ettiğinin ihtilafsız olduğunu, davacı şirketin daha önce İtalyan ortağından hammadde almakta olduğunu, müvekkilinin, yabancı ortak … şirketin hammadde danışmanlığını yapmakta olan … ile görüşerek ve onun işaret etmesiyle … firmasını bulduğunu ve daha düşük fiyatlarla hammaddeleri bu şirketten almaya başladığını, müvekkilinin 2015 yılında davacı şirketten ayrıldığını, … firmasına 2016 yılı mayıs ayında kayyum atandığını, davacı şirketin de iflas tarihine kadar mal almaya devam ettiğini, davalı tarafın dilekçesinden, firmanın adı değiştikten sonra hangi gerekçe ile yeni firmanın daha düşük fiyat teklifi verdiğine dair bir bilgi edinilemediğini, müvekkilinin zamanında alınan malzeme ile sonradan fiyat teklifi verilen malzemenin aynı özelliklere sahip olup olmadığının bilinmediğini, tasfiye durumunda olan bir firmanın müşterilerini kaybetmek istemeyen …’nın ayakta kalabilmek için fiyat düşürmesinin son derece doğal olduğunu, ürün fiyatlarının petrole bağlı olduğunu ve petrol varilinin 2014 yılında 98,95-USD; 2015 yılında ise 52,39-USD olduğunu, müvekkilinin davacı şirkete girdiğinde şirketin yıllık cirosunun 1.500.000,00-EUR iken, ayrıldığında 20.000.000,00-EUR’a eriştiğini, … şirketinin önceki genel müdürü ile sekreteri hakkında …’da açılan ceza soruşturmasıyla müvekkiline atfedilen iddialar arasında bağlantı olmadığını, … firması ile … arasında danışmanlık sözleşmesi yapıldığı ve bu sözleşme gereğince firmanın ödemeler yaptığının doğru olduğunu ancak miktarının müvekkili tarafından bilinmediğini, bu konu ile müvekkilinin suiistimali arasında nasıl bir illiyet bağı bulunduğunun anlaşılmadığını, …Asliye Ceza Mahkemesinin … E., … K.sayılı kararı ile müvekkilinin beraatine diğer sanığın ise mahkumiyete karar verildiğini, o dava ile bu davada ileri sürülen iddialar arasında hiçbir bağlantı bulunmadığını, davanın hem müvekkilinin adresi hem de zarar görenin yerleşim yeri İstanbul olduğundan, İstanbul mahkemelerinde açılması gerektiğini bu nedenle … Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkisine itiraz ettiklerini, ayrıca davada görevli mahkeme Ticaret Mahkemesi olduğundan iş bölümü itirazında bulunmakla dosyanın görevli ve yetkili …anbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini, davanın esas yönünden de reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, …. Asliye Hukuk Mahkemesinin … E. sayısı ile açılmış, Mahkemenin 13/02/2018 tarih ve … E., … karar sayılı yetkisizlik kararı sonrasında Mahkememize gönderilmiş, Mahkememizce yargılamaya devam olunmuştur.
Dava, davacı şirketin genel müdürü olduğu belirtilen davalının usulsüz ve haksız fiil teşkil eden eylemleri nedeniyle davacı şirketin uğramış olduğu zararın davalıdan tahsili talebine ilişkin bulunmaktadır.
Mahkememizce …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E., … K. sayılı dosyasının bir örneği, savcılık soruşturma dosyaları, ticaret sicil kayıtları dosyamız arasına alınmış, taraflarca dosyaya sunulan belirsiz süreli iş sözleşmesi, … Noterliği’nin 24/05/2011 tarih ve … yevmiye nolu Vekâletnamesi incelenmiş, dosyaya sunulan diğer deliller değerlendirilmiştir.
Mahkememizce tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirilmiştir. Buna göre, davacı tarafça, davalının, davacı şirketin genel müdürü olduğu, haksız işlem ve eylemleri nedeniyle davacı şirketi zarara uğrattığı ileri sürülerek uğranılan zararın davalıdan tahsilinin talep edildiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafça, davalının şirketin genel müdürü olduğu belirtilmektedir. Ancak dosya kapsamında bulunan ve taraflarca itiraza uğramayan tarihsiz “Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi” incelendiğinde, davalının, davacı şirkette işçi sıfatıyla işe başladığı anlaşılmaktadır. Dosyadaki ticaret sicil kayıtlarının incelenmesinden de davalının hiç bir zaman davacı şirkette genel müdür olarak görev yapmadığı görülmektedir. … Noterliği’nin 24/05/2011 tarih ve … yevmiye nolu Vekâletnamesi ile, davacı şirkette dönem dönem yönetim kurulu başkanlığı ve yönetim kurulu üyeliği de yapan … tarafından şirketi temsilen davalıya geniş yetkiler içeren bir vekâletname verilmiş ise de, davalıya geniş yetkiler verilmesi davalının genel müdür olduğu sonucunu doğurmayacaktır. Söz konusu vekâletname tarihi olan 24/05/2011 tarihinde davacı şirket limited şirket statüsünde olup, mülga 6762 Sayılı TTK’nun 541. maddesi şirkete ortak olmayanların ne şekilde genel müdür olarak atanacaklarını düzenlemiş olup, buna göre şirket ortağı olmayanlar şirket sözleşmesi veya genel kurul kararıyla müdür olarak atanabileceklerdir(Benzer hüküm 6102 Sayılı TTK’nun 616/1-b ve 623. maddelerinde de bulunmaktadır). Dolayısıyla şirket yönetim kurulu üyesi tarafından düzenlenen bir vekâletname ile davalının genel müdür olarak atanmış olduğu söylenemeyecektir. Bu durumda davalının, davacı şirkette işçi olarak çalışmakta olduğu, davacı şirket ile davalı arasında işveren-işçi ilişkisi bulunduğu açıktır.
25/10/2017 tarih ve … Sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5/1-a maddesine göre: “…4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına” iş mahkemelerinde bakılır. Yukarıda anlatılan nedenlerle davacı ile davalı arasında işveren-işçi ilişkisi bulunması nedeniyle eldeki davaya İş Mahkemelerinde bakılması gerekmektedir. Tüm bu nedenlerle aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan, 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve süresi içerisinde talep halinde dosyanın görevli … İş Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde, talep üzerine harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti konusunda mahkememizce karar OLUŞTURULMASINA,
4-HMK’nun 20. maddesi gereğince, karar tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunulmaması halinde, davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı diğer tarafların yokluğunda HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.18/03/2021

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır