Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/620 E. 2021/530 K. 05.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/620 Esas
KARAR NO :2021/530 Karar

DAVA:Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:18/09/2014
KARAR TARİHİ:05/07/2021

Davacı yanca davalı yan aleyhine açılan davanın yapılıp sona erdirilen açık yargılaması sonunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
AÇILAN DAVA VE İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil ile davalı arasındaki ticari ilişkiden dolayı 30.000.00 TL tutarındaki 5 adet senedi düzenleyerek davalıya verdiğini, senetlerin ödenmemesi üzerine yapılan icra takibine davalının haksız yere itiraz ettiğini, itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEPLER:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; usül yönünden görev ve zamanaşımı itirazında bulunmuş, esasa ilişkin olarak da; davacının müvekkiline mal satarak teslim ettiğini ve bu mallara ait faturaları teslim ve tebliğ ettiğini yazılı belgeler ile ispatlaması gerektiğini, davacı yanın tek taraflı kestiği faturaların defter kayıtlarını ibraz etmek suretiyle alacağın varlığını ispat etmesinin mümkün olmadığını, bono üzerindeki imzaların müvekkili şirket kaşesi üzerine ve şirkete atfen atılmış imzalar olduğunu, müvekkili …’un şirket ortağı ve yetkilisi olduğunu, şahsi mal ve borçları ile şirket mal ve borçlarının birbirinden bağımsız olduğunu, taraflar arasında ticari bir ilişki olmadığı gibi bonolar ile de bir ilgisinin bulunmadığını, haksız ve kötü niyetle açılan davanın reddine, kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
GÖNDERME KARARI:
İşbu dava dosyası, …. Asliye Hukuk Mahkemesinin… Esas-…-Karar ve 19/03/2014 tarihli görevsizlik kararı sonucunda davacı tarafından yasal süresi içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talebi üzerine mahkememize gelmiş olup, işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
BOZMA ÖNCESİ YAPILAN YARGILAMA:
Mahkememizin, 21/12/2015 tarih ve 2014/729 Esas-2015/1040 Karar sayılı kararının, Yargıtay 11. H.D.’nin, 20/11/2017 Tarih ve 2016/3549 Esas ve 2017/6304 Karar sayılı bozma kararından önce yapılan yargılaması sonucu; ” … Toplanmasına karar verilen deliller olan icra dosyası, faturalar, cari hesap ekstresi, yanların ticari defter ve kayıtları, ödemeye ilişkin makbuz ve dekontlar,banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Davacının TTK’nun 70-72 ve 82. maddelerine göre 2008 ve 2009 takvim yılına ait yevmiye, kebir ve envanter defterlerinin açılış tasdiklerinin Noterlikçe yasal süresinde yapıldığı ve yine aynı takvim yılına ait kapanış tasdiklerinin de yasal süresinde yapıldığı davacı şirketin ticari defterlerinin Ticaret Kanunu’nun emredici hükümlerine göre lehine delil teşkil ettiği anlaşılmıştır.
TTK nun 83/1. madde uyarınca Davalıyana inceleme gün ve saatinde ticari kayıtlarını hazır etmeleri yönünden uyarılı davetiye gönderilmesine rağmen davalı yan ticari kayıtlarını sunmayarak TTK 83. Madde yollaması ile HMK 222. madde uyarınca kayıtlarının aleyhe delil olacağı kabul edilmiştir.
Yine KKT 83./2 atfı ticari defterlerin mahkemeye ibrazı hususunda ayrıca “ belgelerin” ibrazı ile ilgili hükümlerin kıyasen uygulanacağı belirtilmekle HMK 220./son Madde uyarınca defterlerinin ibrazdan kaçınılması hususu aleyhine değerlendirilmiştir.
Buna göre; davacının davalı ile olan ticari ilişkisinin 2008 yılından önce başladığı; 57 adet adet fatura düzenlenerek ticari defterlere kaydedildiği, 2008 yılı içinde bu 57 adet fatura nedeni ile açık hesap şeklinde işleyen muhasebesel durumda davalının 9 adet ödemesinin bulunduğu, ve ayrıca ödeme mahiyetinde takibe konu senetlerin verildiği , senetlerin vadesinde tahsil edilemediği ve takip tarihi itibari ile davacının davalıdan faturalardan kaynaklanan 43.549,00 TL alacağının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Senetler kambiyo vasfını yitirdikten sonra ilamsız takibe konu edilmiş ve açılan davada da kök ilişkiye dayanılmıştır.Bu nedenle kambiyo vasfını yitirmiş senetlerden dolayı birikmiş faiz ve gecikme tazminatı talep edilemeyeceği, ana alacak miktarının talep edilebileceği kabul edilmiştir.
Davacı yan davalı şirketin yetkilisi hakkında da dava açmış ise de; kök ilişkide davalı yetkilisinin şahsi sorumluluğu bulunmadığından bu davalıya pasif husumet yöneltilemeyeceğinin kabulü gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan yazılı gerekçe ile;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
2-Davalı … yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
3-Davalı şirket hakkında açılan davanın Kısmen Kabulü ile davalının ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin bu davalı açısından 30.000,00 TL üzerinden takipten itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle devamına,
4-İİK’nun 67/A-2 maddesi uyarınca; % 20 üzerinden hesaplanan 6.000,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp, davacıya VERİLMESİNE,
5-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE …” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
BOZMA İLAMI:
Mahkememizce verilen, 21/12/2015 tarih ve 2014/729 Esas-2015/1040 sayılı karar, Yargıtay 11. H.D.’nin, 20/11/2017 Tarih ve 2016/3549 Esas ve 2017/6304 Karar sayılı kararı ile;
“…Kararı, davacı vekili ve davalı şirket vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı şirket vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, zamanaşımına uğrayan bonolara dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı vekili, zamanaşımına uğramış bonolara ve temel ilişkiye dayalı olarak açtığı işbu davada, bonoların vade tarihinden itibaren temerrüt faizi talep etmiş olup, mahkemece, davacının bu talebi kambiyo vasfını yitirmiş bonolardan dolayı temerrüt faizi talep edilemeyeceği gerekçesiyle reddedilmiştir. Ancak, davaya konu bonoların verilmesine sebep olan fatura alacağının bulunduğu ve bu alacak için zamanaşımına uğramış ve yazılı delil başlangıcı niteliği kazanmış bonolar nedeniyle borçlu olduğu tespit edildiğine göre, davacı yararına bonoların vade tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmesi gerekmektedir. Bu durumda, mahkemece, davacı yararına yazılı delil başlangıcı niteliğindeki bonoların vade tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde temerrüt faizi talebinin reddi doğru görülmemiş ve kararın açıklanan nedenle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı şirket vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASI …” gerekçesiyle bozulmuş, dosya yeniden yargılama yapılmak ve karar verilmek üzere mahkememize gönderilmiş, mahkememizce, bozma sonrası tensip tutanağı düzenlenerek, yeni duruşma gün ve saatiyle birlikte taraflara tebliğ edilmiştir.
BOZMA SONRASI YAPILAN YARGILAMADA:
Mahkememizce yapılan 05/10/2020 tarihli celsede, usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılan Yargıtay 11. H.D.’nin 20/11/2017 Tarih ve 2016/3549 Esas-2017/6304 Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ve yine aynı celsenin 2 nolu ara kararı ile; “Dosyanın resen seçilecek SMM bilirkişiye tevdii ile, Yargıtay 11.HD’nin 20/11/2017 tarih ve 2016/3549 esas, 2017/6304 karar sayılı bozma ilamı doğrultusunda dava ve takip konusu bonoların vade tarihlerinden takip tarihine kadar işlemiş faizlerin (takip öncesi işlemiş faiz) hesaplanarak rapor düzenlenmesinin istenilmesine” karar verilmiş ve yargılamaya devam olunmuştur.
Bilirkişi tarafından 04/02/2020 tarihli rapor tanzim edilerek dosyaya ibraz edilmiş olup, raporun incelenmesinde özetle de; “…Davaya Dayanak İcra Dosyası İncelendiğinde; Alacaklı … Tarafından, borçlular, … San. Ve Tic. Ltd. Şti. Ve … aleyhine , 25.01.2013 tarihinde, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 30.000,00 TL Senet, 249,10 TL Protesto gideri, 26.859,86 TL İşlemiş Faiz (ticari) olmak üzere toplamda 57.108,96 TL tutarındaki alacağın icra gideri, vek. Ücr. ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yıllık % 13,75 oranından az olmamak üzere faizi ile birlikte tahsili amacıyla takip başlatıldığı, Davalıların 12.02.2013 tarihinde yaptığı itirazla takibin durduğu ve sonuç olarak da; Rapor içerisinde de detaylandırıldığı üzere; Yargıtay bozma ilamı’na göre 5 adet senedin vade tarihlerinden takip tarihi olan 21.01.2013 tarihine kadar geçen süre için toplam 30.000.-TL bedelli senetler için; 26.443,98.-TL faiz talep edilebileceğinin hesaplandığı” şeklinde tespitler yapılmıştır.
Davacı yanın bilirkişi raporuna yönelik itirazlarının değerlendirilmesi amacıyla, mahkememizin 22/03/2021 tarihli celsesinde, dosyanın raporu düzenleyen bilirkişiye tevdi davacı yan itirazları da irdelenmek suretiyle ek rapor alınmasına karar verildiği, bilirkişi tarafından iş bu kerre 30/03/2021 tarihli ek raporun düzenlendiği, ek raporun incelenmesinde özetle de; “Rapor içerisinde de detaylandırıldığı üzere; Yargıtay bozma ilamı’na göre 5 adet senedin vade tarihlerinden takip tarihi olan 21.01.2013 tarihine kadar geçen süre için toplam 30.000.-TL bedelli senetler için; 26.443,98.-TL faiz talep edilebileceği, kök raporda yapılan hesaplamada hata olmadığı, davacının itirazı ile belirttiği tarih aralığında yapılan hesaplama sonucu ise 26.745.-TL faiz talep edebileceği hesaplanmaktadır” şeklinde tespitler yapılmıştır.
Bilirkişi kök ve ek raporlarının incelenmesinde de, raporların hukuki yönleri ayrık olmak üzere, yapılan tespitler bakımından ayrıntılı, gerekçeli ve dosya kapsamına uygun oldukları anlaşıldığından, hükme esas alınmalarına karar verilmiştir.
Ayrıca her ne kadar kısa kararda, “İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere” denilmiş ise de; karar Yargıtay bozma ilamından sonra verildiğinden ve temyiz yolu açık olduğundan, maddi hatanın da her zaman düzeltilmesi mümkün olduğundan, kısa karardaki “İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere” yazılan kısmın, “Yargıtay nezdinde Temyiz kanun yolu açık olmak üzere” olarak düzeltilmesi gerektiği anlaşılmakla, takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurma gereği hasıl olmuştur.
Sonuç olarak, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları ve Yüce mahkemenin bozma ilamı hep birlikte değerlendirildiğinde de;
Mahkememizce görülüp karar bağlanan davanın, zamanaşımına uğrayan bonolara dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, mahkememizce verilen, 21/12/2015 tarih ve 2014/729 Esas-2015/1040 sayılı karar, Yargıtay 11. H.D.’nin, 20/11/2017 Tarih ve 2016/3549 Esas ve 2017/6304 Karar sayılı bozma ilamı ile; “Dava, zamanaşımına uğrayan bonolara dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı vekili, zamanaşımına uğramış bonolara ve temel ilişkiye dayalı olarak açtığı işbu davada, bonoların vade tarihinden itibaren temerrüt faizi talep etmiş olup, mahkemece, davacının bu talebi kambiyo vasfını yitirmiş bonolardan dolayı temerrüt faizi talep edilemeyeceği gerekçesiyle reddedilmiştir. Ancak, davaya konu bonoların verilmesine sebep olan fatura alacağının bulunduğu ve bu alacak için zamanaşımına uğramış ve yazılı delil başlangıcı niteliği kazanmış bonolar nedeniyle borçlu olduğu tespit edildiğine göre, davacı yararına bonoların vade tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmesi gerekmektedir. Bu durumda, mahkemece, davacı yararına yazılı delil başlangıcı niteliğindeki bonoların vade tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde temerrüt faizi talebinin reddi doğru görülmemiş ve kararın açıklanan nedenle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir …” gerekçesiyle bozulduğu, mahkememizce bozma ilamına uyularak, bozma ilamı kapsamında bilirkişiden rapor alındığı, dosya kapsamına uygun, ayrıntılı ve gerekçeli olduğu anlaşılan bilirkişi raporu ile davacı yanın takip dayanağı olan 5 adet senedin vade tarihlerinden, takip tarihi olan 21.01.2013 tarihine kadar geçen süre için 26.443,98.-TL faiz talep edilebileceğinin tespit edildiği, raporun yapılan hesaplama bakımından hükme esas alınmasına karar verildiği ve bu haliyle yapılan değerlendirmede de, davalı … Müh. Tes. San. ve Tic. Ltd. Şti hakkında açılan davanın Kısmen Kabulüne ve davalı- borçlunan …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazının kısmen iptaline ve ayrıca, takip konusu asıl alacak likit olduğundan, itirazın iptaline karar verilen asıl alacağın %20’si oranında hesaplanan icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, diğer davalı … yönünden ise; mahkememizin, 21/12/2015 tarih ve 2014/729 Esas-2015/1040 Karar sayılı kararı ile verilen; “Davalı … Yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine” ilişkin hüküm fıkrasına yönelik temyiz isteminin, Yargıtay 11.HD’nin 20/11/2017 tarih ve 2016/3549 Esas-2017/6304 Karar sayılı bozma ilamı ile reddine karar verildiğinden ve bu kısma ilişkin hüküm kesinleşmiş olduğundan bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İle;
1-Davacının, “Davalı … Yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine” ilişkin hüküm fıkrasına yönelik temyiz isteminin, Yargıtay 11. HD’nin 20/11/2017 Tarih ve 2016/3549 Esas-2017/6304 Karar sayılı bozma ilamı ile reddine karar verildiğinden ve bu kısma ilişkin hüküm kesinleşmiş olduğundan, bu hususta YENİDEN KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Davalı, …. Ltd. Şti. hakkında açılan davanın KISMEN KABULÜ ile; Davalı- Borçlunan, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazının KISMEN İPTALİ ile; takibin 30.000-TL asıl alacak ve 26.443,98-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam; 56.443,98-TL üzerinden, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle DEVAMINA,
3-Hükmolunan alacağın %20’si oranında hesaplanan 11.288,79 TL icra inkar tazminatının davalı şirket olan …. Ltd. Şti.’den alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Alınması gereken 3.855,62 TL nisbi karar ve ilam harcından peşin alınan 980,20 TL kısmın mahsubu ile bakiye 28.73,42 TL harcın davalı …. Ltd. Şti.’den alınıp, Hazine’ye GELİR YAZILMASINA,
-Davacı tarafından ilk dava açılırken yatırılan 980,20 TL harç parasının davalı …. Ltd. Şti.’den alınıp, davacıya ÖDENMESİNE,
5-Tarafların dava sonucundaki haklılık oranına ve harçtan davada kısmen de olsa haksız çıkan davalının sorumlu olması gerektiği prensibine göre yapılan oranlama uyarınca başvuru harcı 24,30 TL, posta gideri 171,00 TL, bilirkişi ücreti gideri 800,00 TL ki toplam 995,30 TL’nin, 975,10 TL kısmının davalı …. Ltd. Şti.’den alınıp, davacıya ÖDENMESİNE, bakiye kısmın oranlamaya göre davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davacının davalı … yönünden yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Davacı yan davada kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan hüküm tarihi uyarınca yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 8.137,72 TL ücreti vekaletin, davalı …. Ltd. Şti.’den alınıp, davacıya VERİLMESİNE,
8-Mahkememizin, “Davalı … Yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine” ilişkin, 21/12/2015 tarih ve 2014/729 Esas-2015/1040 Karar sayılı kararındaki hüküm fıkrasına yönelik davacı yanın Temyiz isteminin, Yargıtay 11. HD’nin 20/11/2017 Tarih ve 2016/3549 Esas-2017/6304 Karar sayılı bozma ilamıyla reddine karar verildiğinden ve bu kısma ilişkin mahkememizin 21/12/2015 tarih ve 2014/729 Esas-2015/1040 Karar sayılı kararı kesinleşmiş olduğundan ve daha önce davalı … lehine 1.800,00 TL vekalet ücretine de hükmedildiğinden ve davalı … lehine hükmedilen 1.800,00 TL vekalet ücretine ilişkin hüküm fıkrası da kesinleşmiş olduğundan, bu kısma ilişkin davacı lehine YENİDEN VEKALET ÜCRETİ TAKTİRİNE YER OLMADIĞINA,
9-Davalı …. Ltd. Şti. davada kendisini vekil ile temsil ettirmiş bulunduğundan, karar tarihinde geçerli Avukatlık asgari Ücret Tarifesinin 13/2. maddesine göre hesaplanan, 664,98 TL ücreti vekaletin davacıdan alınıp, iş bu davalıya ÖDENMESİNE,
10-Varsa, taraflarca yatırılan gider avansının, HMK’nun 333. maddesi ve Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi gereğince kullanılmayan kısmının talep halinde yatırana İADESİNE,
11-HMK Yönetmeliğinin 58/1. Maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın ve hükmün taraflara tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu olanaklı şekilde verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/07/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır