Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/619 E. 2020/685 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/619 Esas
KARAR NO :2020/685

DAVA:Tespit
DAVA TARİHİ:21/01/2014
KARAR TARİHİ:22/10/2020

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan tespit davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekilinin 21/01/2014 harç ikmal tarihli dava dilekçesinde özetle; …. Dış ve Tic. Ltd. Şti.’nin 27/01/2009 tarihinde kurulduğu, şirketin kuruluş aşamasındaki ortakları dava dışı… ve davalı … olduğu, iş bu şirketin 200.000,00 TL tüm sermayesini davacının koyduğu, kuruluşun üzerinden bir yıl geçmeden…’ın hissesini …’e, … ise hissesini 2011 yılında adi ortaklıktan ayrıldığından dolayı artık şirkette ortak olabilecek duruma gelen davacıya devrettiği, … son olarak …’den hissesini devir aldığı, davacının hisse devri yaptığını devirden sonra öğrendiği, kendisinin onayı alınmadan böyle bir devrin gerçekleşmesinin mümkün olmadığını, bu devre rızasının bulunmadığını, şirketin pay defterindeki ortaklar kurulu kararının altındaki imzanın da kendisine ait olmadığını söyleyince, davalı …, davacı işyerine girmesine işlem yapmasına ve yapılan işlemleri takip etmesine engel olduğu, bu nedenlerle, davalı …’ün diğer davalı …’e yaptığı pay devrinin geçersizliğinin tespit edilerek iptal edilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı … vekilinin 05/03/2014 havale tarihli cevap dilekçesi ile, davalının …. Dış ve Tic. Ltd. Şti’nin %50 hisseli ortağı olduğu, davacı …’ın davalıyı ve yetkilisi bulunduğu şirketi zor durumda bırakmak için arkadaşları olan … ve …’e sanki onlara şirketin borcu varmış gibi şirketi borçlu göstermek suretiyle sahte bonolar tanzim edip imzaladığı, davacı … Ltd. Şti’ne 200.000,00 TL sermaye koyduğu yönündeki iddiasını kabul etmediklerini, davalının, davacıya işyerine koymadığı iddiasının doğru olmadığı, davacının olayı tatlılıkla çözme hususundaki iddianın da yalan olduğu, bilakis davacı şirkette haciz yaptırdığı, davacının bu kötüniyetli hareketlerine karşı hukuk mücadelesi davalı tarafından verildiği, bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …’e usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve tensip tutanağının tebliğ edildiği, ancak süresinde herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E /
Talep, şirket pay devrinin geçersizliğinin tespiti ile buna ilişkin ortaklar kurulu kararının iptali istemine ilişkindir. Şirketin davacı ve davalı …’in %50’şer oranında hisse sahibi oldukları ve 2 ortaklı şirket olması ve adı geçenlerin dava da taraf sıfatı ile yer almış olmaları karşısında taraf teşkilinin şirket yönünden de sağlandığı sonucuna varılmıştır.
Tarafların ortağı oldukları ve müseccel adresin … Mah. … … Sk. No:… … … / … olan …. Dış Tic. Ltd.Şti’nin 2009 yılında… ve … tarafından kurulduğu, 2009 yılı 12.ayında ortaklardan…’ın hissesinin davalı …’e, …’in de 2012 yılında davacıya devrettiği, yine …’ün 2012 yılında hissesini …’e devrettiği, şirketin 200.000 TL sermaye ile kurulduğu ve ilk başta ortaklar … ve …’in %50’şer oranda hisse sahibi oldukları, 10/12/2009 tarihli devir sözleşmesi ile …’in hissesini …’e devrederek … ve …’in %50’şer oranında hissedar oldukları 13/01/2012 tarihli hisse devri ile …’in %50 hissesinin davacı …’a devrederek, … ve …’in %50’şer hisse sahibi oldukları 09/10/2012 tarihli hisse devri ile …’e ait hisselerin davalı …’e devredilerek, şirket hissedarlarının %50’şer oranla davacı … ile davalı … oldukları bu hisse devrine ilişkin olarak 09/10/2012 tarih 4 sayılı ortaklar kurulu kararı ile devrin kabulü ile keyfiyetin pay defterine işlenmesine ve şirket hisselerinin 100.000 TL … ve 100.000 TL … olarak oluşmasına oybirliği ile karar verildiği kayıtlardan anlaşılmaktadır. Mahkememizce imza incelemesi yönünden toplanan tüm belge ve deliller ile imza örnekleri doğrultusunda yaptırılan bilirkişi incelemesi ve alınan uzman bilirkişi raporları ile bahsi geçen ve hisse devrinin kabulü ile pay defterine işlenmesine ilişkin 09/10/2012 tarihli ortaklar kurulu kararındaki imzanın şirkette %50 pay sahibi olan davacı ortağa ait olmadığı, dava dışı … isimli şahsın mukayese imzaları ile benzerlik gösterdiği saptanmıştır. Davalı tarafça da dava dışı bu şahıs yönünden ileri sürülen savunmalar değerlendirildiğinde şirketin muhasebe işlemlerine bakan adı geçen şahıs tarafından ortaklar kurulu kararının davacı adına imzalanmış olmasına karşın davacının şirket müdürü olarak adı geçen şahsa verdiği …. Noterliği’nin 14/02/2012 tarih ve … yevmiye sayılı vekaletnamesinin; sayılan resmi kurumlarda şirket işlerini takip ve sonuçlandırmaya ilişkin bulunduğu, şirketin genel kurul ve yönetim kurullarında temsile ilişkin özel bir yetkiyi içermediği tespit edilmiştir. Ayrıca şirket iş ve işlemlerinin bu vekaletnameye istinaden adı geçen muhasebeci tarafından ve davacı adına imzalanarak yürütüldüğü yönündeki savunma bakımından da dava konusu ortaklar kurulu kararı dışındaki diğer ortaklar kurulu kararları altındaki imzaların adı geçen …’e ait olmadığı da saptanmıştır. Açıklanan bu durum karşısında hisse devrinin kabulü ile pay defterine işlenmesine dair ortaklar kurulu kararının altındaki imzanın davacıya ait olmaması nedeniyle iptali gerektiği ve bu karara dayanak hisse devir sözleşmesinin de geçersiz hale geldiğinin tespitine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen 25/02/2016 günlü, … Esas … Karar sayılı karar davalı … vekilince temyiz edilmiştir.
Temyiz incelemesini yapan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 24/01/2018 tarihli 2016/6824 Esas 2018/585 Karar sayılı kararıyla “…Davacı …, …. Ltd. Şti’ne 2012 yılında ortak olduğunu, şirketin diğer ortağı …’ün sahip olduğu hisseleri 09.10.2012 tarihli hisse devir sözleşmesi ile davalı …’e devrettiğini, aynı tarihli ortaklar kurulu kararı ile hisse devrinin onaylandığını ancak kararın altındaki imzanın kendine ait olmadığını iddia etmiş, bilirkişi tarafından yapılan imza incelemesinde de imzanın davacının eli ürünü olmadığı anlaşılmıştır. Davacının imzaya yönelik iddiaları doğrulanmış ve kararın altındaki imzanın davacıya ait olmadığı tespit edilmiş olduğundan 09.10.2012 tarihli ortaklar kurulu kararı geçersiz kabul edilse bile, 6102 sayılı TTK’nın 595/7. maddesinde yer alan, esas sermaye payının devri ve devir borcu doğuran işlemlerin yazılı şekilde yapılıp imzaların noterce onaylanması gerektiği, devir için ortaklar kurulu onayının şart olduğu, ancak başvurudan itibaren üç ay içinde reddedilmemişse devre onay verilmiş sayılacağı hükmü gereğince, hisse devir sözleşmesinin 3 aylık süre sonunda onaylanmış sayılacağı, kaldı ki 09.10.2012 tarihli ortaklar kurulu kararının 22.10.2012 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmiş olduğu ve şirket müdürü olan davacının bir yılı aşkın süre sessiz kaldıktan sonra işbu davayı açmasının da hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gözetilerek bir sonuca varılması gerekirken, mahkeme kararının gerekçesinde yazılı olan sebeplerle davanın kabulü doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle mahkememiz hükmü bozulmuştur.
Bozma akabinde yapılan duruşmada davacı direnme kararı verilmesini, davalı … vekili ise uyma kararı verilmesi talep etmiş, mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmasına oybirliğiyle karar verilmiştir.
6102 Sayılı Kanunun 595. Maddesinde;” (1) Esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemler yazılı şekilde yapılır ve tarafların imzaları noterce onanır. Ayrıca devir sözleşmesinde, ek ödeme ve yan edim yükümlülükleri; rekabet yasağı ağırlaştırılmış veya tüm ortakları kapsayacak biçimde genişletilmiş ise, bu husus, önerilmeye muhatap olma, önalım, geri alım ve alım hakları ile sözleşme cezasına ilişkin koşullara da belirtilir.
(2) Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının devri için, ortaklar genel kurulunun onayı şarttır. Devir bu onayla geçerli olur.
(3) Şirket sözleşmesinde başka türlü düzenlenmemişse, ortaklar genel kurulu sebep göstermeksizin onayı reddedebilir.
(4) Şirket sözleşmesiyle sermaye payının devri yasaklanabilir.
(5) Şirket sözleşmesi devri yasaklamış veya genel kurul onay vermeyi reddetmişse, ortağın haklı sebeple şirketten çıkma hakkı saklı kalır.
(6) Şirket sözleşmesinde ek ödeme veya yan edim yükümlülükleri öngörüldüğü takdirde, devralanın ödeme gücü şüpheli görüldüğü için ondan istenen teminat verilmemişse, genel kurul şirket sözleşmesinde hüküm bulunmasa bile, onayı reddedebilir.
(7) Başvurudan itibaren üç ay içinde genel kurul reddetmediği takdirde onayı vermiş sayılır. ” şeklinde düzenleme mevcuttur.
Bu yasal düzenleme ve Yargıtay Bozma İlamı doğrultusunda somut olayın değerlendirilmesinde;
Davacı …, …. Ltd. Şti’ne 2012 yılında ortak olduğunu, şirketin diğer ortağı …’ün sahip olduğu hisseleri 09.10.2012 tarihli hisse devir sözleşmesi ile davalı …’e devrettiğini, aynı tarihli ortaklar kurulu kararı ile hisse devrinin onaylandığını ancak kararın altındaki imzanın kendine ait olmadığını iddia etmiş, bilirkişi tarafından yapılan imza incelemesinde de imzanın davacının eli ürünü olmadığı anlaşılmıştır.
Davacının imzaya yönelik iddiaları doğrulanmış ve kararın altındaki imzanın davacıya ait olmadığı tespit edilmiş olduğundan 09.10.2012 tarihli ortaklar kurulu kararı geçersiz kabul edilse bile, 6102 sayılı TTK’nın 595/7. maddesinde yer alan, esas sermaye payının devri ve devir borcu doğuran işlemlerin yazılı şekilde yapılıp imzaların noterce onaylanması gerektiği, devir için ortaklar kurulu onayının şart olduğu, ancak başvurudan itibaren üç ay içinde reddedilmemişse devre onay verilmiş sayılacağı hükmü gereğince, hisse devir sözleşmesinin 3 aylık süre sonunda onaylanmış sayılacağı, kaldı ki 09.10.2012 tarihli ortaklar kurulu kararının 22.10.2012 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmiş olduğu ve şirket müdürü olan davacının bir yılı aşkın süre sessiz kaldıktan sonra işbu davayı açmasının da hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gözetilerek davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 25,20 TL’ nin mahsubu ile bakiye 29,20 TL’ nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı … tarafından yapılan 56 TL posta masrafının ise davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil eden davalı …’ e ödenmesine,
6-HMK 120 maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider- delil avansından arta kalan kısımların karar kesinleştiğinde re’ sen ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/10/2020

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza