Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/610 E. 2022/891 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/610 Esas
KARAR NO :2022/891

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:05/11/2019
KARAR TARİHİ:20/12/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin sabit olan alacağına ilişkin olarak…. İcra Müd.’nün … esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, gönderilen ödeme emri davalı şirkete tebliğ edildiğini, muhatap borçlu tarafından tamamı ile haksız ve kötü niyetli olarak sadece zaman kazanmak adına borca itiraz etmek sureti ile takibin durdurulmasına sebep olduğunu, davalı borçlu tarafından icra takibine yapılan itiraz dilekçesinde müvekkili şirkete borcu bulunmadığını beyan ettiğini, taraflarınca itirazın iptaline ilişkin yapılan arabuluculuk başvurusu neticesinde toplantı yapılıp taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını, icra takibinin dayanağını teşkil eden 09/03/2018 tarihli cari hesap alacağı itibari ile icra takibi alacağının sabit olduğunu, itirazın hiçbir yasal dayanağı bulunmamakta olduğunu, icra takibi alacağının, müvekkili ve davalı borçlu şirket arasında bulunan can hesap dökümü itibari ile sabit olduğunu, itiraz tamamı ile kötü niyetli olduğunu, davalı şirket müvekkilinin alacağını taraflarınca takibe başlanmadan ödemediğini, icra takibine de asılsız beyanlarla itiraz ederek takibin durmasını sağladığını, davaya konu icra takibindeki alacağı ispatlayan cari hesap dökümünden de anlaşılacağı üzere icra takibine yapılan itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalı borçlunun işbu itirazla zaman kazanmak istediğinin açık olduğunu, borçlunun itirazının hiçbir şekilde kabul edilebilir olmamakla birlikte alacağının likit olması sebebiyle borçlunun aynı zamanda İİK’nun ilgili hükümlerine göre alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatında da mahkum edilmesi gerektiğini, davanın kabulü ile davalı şirketin icra dosyasına vaki haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ile takibin devamına, haksız ve kötü niyetli itiraz nedeni ile davalı borçlu şirketin %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin müvekkili şirketten alacağı olduğu iddiası asılsız ve mesnetsiz olduğunu, taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmamakta olduğunu, davalı tarafından iddia edilen cari hesabın dayanağı olmadığını, davacı şirketçe huzurdaki dosyaya takip konusu işbu alacağın ve cari hesabın kaynağına ilişkin herhangi bir açıklamanın yapılmadığını, her ne kadar davacı şirket, dava konusu sözde alacağı sunduğu cari hesap dökümüne dayandırmış olsa da taraflar arasında imza edildiğini, bir cari hesap mutabakatı bulunmamakta olduğunu, taraflar arasında ticari ilişki olduğunu kabul anlamına gelmemek kaydı ile bir an için olduğu varsayımda dahi davacı şirketin delil olarak sunmuş olduğu tek taraflı hazırlanan cari hesap ekstresi ispat vasıtası kabul edilemeyeceğini ve delil niteliğine haiz olmadığını, tarafların ticari ilişkilerini cari hesap üzerinden yürütebilmesi için TTK’nın 89. Maddesi gereği yazılı sözleşme imza etmiş olmaları gerektiğini, ancak huzurdaki dava da yazılı anlaşmanın olmadığını, ticari ilişkinin dahi olmadığını, davacı şirketin ne maksatla müvekkili şirkete icra takibi yaptığı, işbu alacağın dayanağı ve hatta bu alacak talebinin kaynağının belirsiz olduğunu, taraflar arasında imza edilmiş herhangi bir sözleşme bulunmadığını, ticari ilişki dahil bulunmadığından senetle ispat sınırı aşan takip konusu alacağın yazılı delille ispatlanması gerektiğinin açık olduğunu, davanın reddine davacının haksız ve kötü niyetli olarak yaptığı icra takibi nedeniyle %20’tan az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Dava; Davacı tarafından davalıya karşı cari hesap alacağının tahsili amacıyla …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine vaki itirazının iptali istemine ilişkindir. ilişkindir.
Taraf delilleri toplanmış, dava konusu icra dosyası celp edilmiş, tarafların BA-BS formları celp edilmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Dava konusu…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası icra takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçluya karşı cari hesap alacağının tahsili amacıyla 106.200,00 TL asıl alacak, 3.482,78 TL faiz olmak üzere toplam 109.682,78 TL alacak üzerinden 20/07/2018 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 26/07/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 30/07/2018 tarihinde takibe itirazı üzerine icra takibinin durduğu anlaşılmıştır.
Mali Müşavir bilirkişi …’den alınan 15/12/2021 tarihli kök raporda özetle; Dava ve icra dosyası ile taraf defterlerinin tetkiki sonucunda, incelenen davacıya ait defterlerin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun yaptırılmış olduğunuı, ancak yıl sonunda yaptırılması zorunlu yevmiye defteri kapanış tasdiklerinin yaptırılmamış olduğunu, defterlerin delil vasfının mahkemenin takdirinde olduğu, incelenen davalıya ait defterlerin açılış ve kananış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğunu ve defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulmuş olduğunu, buna göre davalıya ait defterlerin delil vasfının mahkemenin takdirinde olduğunu, her türlü hukuki değerlendirme ve nihai kararın Sayın Mahkemeye ait olmak üzere: a.)Davacının kendi defterlerinde takip tarihi itibari ile davalıdan 106.200,00.-TL ALACAKLI durumda olduğunu, davalı ticari defterlerinde ise davacının takibe ve davaya konu ettiği cari hesap bakiyesini oluşturan 10/02/2018 tarihli 70.800,00.-TL lik ve 09/03/2018 tarihli 35.400.-TL lik irsaliyeli faturaların kaydına rastlanılmadığını, b.) Davacı tarafından davalıya düzenlenen; – 10/02/2018 tarihli, … seri nolu, 70.800.-TL lik ve – 09/03/2018 tarihli, 11321 seri nolu, 35.400.-TL lik faturaların irsaliyeli faturalar olduğunu c.)Davacı tarafından huzurdaki davaya konu edilen hesap bakiyesini oluşturan İrsaliyeli Faturaların konusunun “Hizmet Bedeli” olduğunu, faturaların “Teslim Alan” ve “Teslim Eden” kısımlarında herhangi bir imzanın ve/veya ismin yazılı olmadığını, diğer yandan söz konusu İrsaliyeli Faturaların davalıya teslimine ilişkin olarak da dosyanın tetkikinde herhangi bir doneye rastlanılmadığını, d.) Sayın Mahkemeniz tarafından ilgili Vergi Dairelerine yazılan müzekkereler ile, dava konusu iki adet faturaya ilişkin olarak taraflara ait BA/BS formlarının talep edildiğini, davacıya ait 2018 yılı BS Formlarına bakıldığında davalıya düzenlediği iki adet faturanın ilgili Vergi Dairesine bildirildiğini, davalının 2018 yılı ilgili dönem BA Formlarına bakıldığında ise, dava konusu iki adet faturanın ilgili dönem BA formlarında bildirilmemiş olduğunun anlaşıldığını, e.)Şartları oluşmadığından davacının işlemiş faiz talebinin mümkün olmadığı yönündeki tespitleri bildirilmiştir.
Mali Müşavir bilirkişi …’den alınan 25/10/2022 tarihli ek raporda özetle; Kök raporlarında tarafların ticari defterlerinin fiziki olarak incelendiği ve kök rapordan sonra dosya sunulan Vergi Dairelerinden gelen cevabi yazılarında tetkikin sonucunda kök rapordaki kanaatlerinde herhangi bir değişikliğe gidilmediği yönündeki tespitleri bildirilmiştir.
Bilirkişi rapor ve ek raporunun dosya kapsamında karar vermeye uygun olduğu değerlendirilmiştir.
İddia, savunma, dosya kapsamında toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporlarının bir bütün olarak değerlendirilmesinde;
Davacı alacaklı tarafından davalı borçluya karşı…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası icra takip dosyası ile cari hesap alacağının tahsili amacıyla 106.200,00 TL asıl alacak, 3.482,78 TL faiz olmak üzere toplam 109.682,78 TL alacak üzerinden 20/07/2018 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 26/07/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 30/07/2018 tarihinde takibe itirazı üzerine icra takibinin durduğu, icra dosyası içeriğinde itiraz dilekçesinin davacı alacaklı tarafa tebliğine ilişkin bir belge ve kaydın bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı alacaklı tarafça, cari hjesaptan kaynaklı alacağının tahsili amacıyla dava konusu…. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takip dosyası ile başlatılan icra takibine davalının vaki itirazların haksız olduğu ileri sürülerek itirazın iptali, takibin devamı ve davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi talep edilmiştir.
Davalı borçlu tarafça, icra takibinde, davacı alacaklı tarafa herhangi bir borçları olmadığı bildirilerek dosyadan doğan borca ve ferilerine itiraz edilmiş olduğu, cevap dilekçesi ile de, taraflar arasında herhangi bir ticari ve hukuki ilişki olmadığının, bu kapsamda davacı alacaklı tarafa borçlarının olmadığı savunularak, davanın reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminat talebine hükmedilmesi talep edilmiştir.
İİK’nın 67/1 maddesi uyarınca itirazın iptali davası, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıl içinde açılacaktır. İcra dosyası içeriğinde itiraz dilekçesinin davacı alacaklı taraf tebliğ edildiğine dair bir kayıt belge olmadığından, bu kapsamda davalı tarafın bir iddia ve ispatı olmadığından yerleşik yargıtay uygulamaları dikkate alınarak davanın 1 yıllık yasal sürede açıldığı değerlendirilmiştir.
İtirazın iptali davalarında kural olarak ispat külfeti öncelikli olarak davacı alacaklı tarafa ait olup, taraflar arasındaki ilişkinin ve alacağın varlığının ispatlanması gerekmektedir. Bu ispat yerine getirildiği takdirde ispat külfeti davalı borçlu tarafa geçecek ve borcun istenebilir olmadığını, ödendiği hususlarını ispat etmesi gerekecektir.
Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması başlıklı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2).Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın 2. Fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz (HMK 222/3). Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
TTK’nun 21/2 maddesine göre, bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeri kabul etmiş sayılır.
Dosya kapsamında toplanan deliller ve alınan bilirkişi rapor ve ek raporuna göre; Davacıya ait 2018 yılı defterlerin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun yaptırılmış olduğu, ancak yıl sonunda yaptırılması zorunlu yevmiye defteri kapanış tasdiklerinin yaptırılmamış olduğu, bu kapsamda davacı ticari defterlerinin usulüne uygun düzenlenmediği; Davalıya ait 2018 yılı defterlerin açılış ve kananış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu ve defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulmuş olduğu, buna göre davalıya ait defterlerin delil vasfına haiz olduğu; Davacının kendi defterlerinde takip tarihi itibari ile davalıdan 106.200,00.-TL alacaklı durumda olduğu, ancak, davalı ticari defterlerinde ise davacının takibe ve davaya konu ettiği cari hesap bakiyesini oluşturan 10/02/2018 tarihli 70.800,00.-TL lik ve 09/03/2018 tarihli 35.400.-TL lik irsaliyeli faturaların kaydına rastlanılmadığı; Davacı tarafından davalıya düzenlenen 10/02/2018 tarihli, … seri nolu, 70.800.-TL lik ve 09/03/2018 tarihli, 11321 seri nolu, 35.400.-TL lik faturaların irsaliyeli faturalar olduğu, bu İrsaliyeli Faturaların konusunun “Hizmet Bedeli” olduğu, faturaların “Teslim Alan” ve “Teslim Eden” kısımlarında herhangi bir imzanın ve/veya ismin yazılı olmadığı, diğer yandan söz konusu İrsaliyeli Faturaların davalıya teslimine ilişkin olarak da dosyanın tetkikinde herhangi bir doneye rastlanılmadığı; Davacıya ait 2018 yılı BS Formlarına bakıldığında davalıya düzenlediği iki adet faturanın ilgili Vergi Dairesine bildirildiği, davalının 2018 yılı ilgili dönem BA Formlarına bakıldığında ise, dava konusu iki adet faturanın ilgili dönem BA formlarında bildirilmemiş olduğu anlaşılmıştır.
Somut olayda, taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmayıp, davacı tarafça dava konusu icra takibinde 2018 yılına ait cari hesap alacağı talep edilmiş, davada, cari hesap ve dayanağı faturalar ve tarafların ticari defter ve kayıtları ve Ba, Bs formlarına delil olarak dayanılmıştır. Davalı tarafçada akdi ilişki inkar edilmiştir. İspat külfeti de davacıda olduğundan davacı tarafça akdi ilişkinin ve faturalardan doğan cari hesap alacağının varlığının ispatlanması gerekmekte olup, yerleşik yargıtay uygulamalarına göre, fatura ve cari hesap kayıtları tek başına aradaki akdi ilişkiyi ve bu akdi ilişki kapsamında hizmetin verildiğini ispata yeterli değildir. Davacı tarafın kendi kayıtlarında davalıdan 106.200,00.-TL alacaklı durumda olduğu tespit edilmiş ise de, ticari defterlerinin kapanış tasdiklerinin yaptırılmamış olduğundan, davacı defter ve kayıtlarının delil niteliğine haiz olmadığı, biran için usulüne uygun kabul edilse bile davalı kayıtları ile örtüşmediğinden tek başına davayı ispata elverişli olmadığı değerlendirilmiştir. Dava konusu takip dosyasında takibe konu cari hesabın dayanağı irsaliyeli faturalarda teslim alan teslim eden kısımlarında isim imza bulunmadığı, bu faturaların davalı tarafa teslimine dair bir belge delil bulunmadığı, davalı tarafından Ba formları ile de bildiriminin yapılmadığı anlaşılmakla, davacı tarafın üzerine düşen ispat külfetini yerine getiremediği, davasını ispatlayamadığı, icra takibinde haksız olduğu sonuç ve kanaatine ulaşılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı tarafça, kötü niyet tazminat talebinde bulunulmuş ise de, İİK’nın 67/2 maddesine göre davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için takibin haksız ve kötü niyetli yapılması şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmekte olup, takibin haksızlığı tespit edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de takibin kötü niyetli yapıldığına dair bir ispat ve delil bulunmadığından, davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin de reddine karar verilmiştir.
Bu nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurularak yargılama sonuçlandırılmıştır.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı tarafça açılan davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,
3-Alınması gerekli 80,70-TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.324,70-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.244,00-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa İADESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi AAÜT gereğince belirlenen 17.452,42-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk giderinin, davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince, davacı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/12/2022

Katip …
 e-imzalıdır

Hakim …
 e-imzalıdır