Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/592 E. 2020/663 K. 07.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/592
KARAR NO:2020/663

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:30/10/2019
KARAR TARİHİ:07/12/2020

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya kahvaltı ve yemek üretimi yapıp sattığını, irsaliye faturalar düzenleyip davalıya teslim ettiğini, davalının faturaları teslim aldığını, davalının bakiye 21.956,46 TL borcunu ödemediğini, alacağın tahsili için davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının haksız yere itiraz ederek icra takibinin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmolunmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı tarafa borcu bulunmadığını, dosyada mübrez faturaların müvekkil tarafından teslim alındığına dair hiçbir gösterge bulunmadığını, davaya konu faturalara ilişkin mal alımı olmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dosyada delil olarak; dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçeleri ve ekleri, cevabi yazı içerikleri, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
Mahkememizde açılan dava öncelikle, görev, yetki, taraf sıfatı ve diğer dava şartları açısından incelenmiş ve mahkememizin görevli ve yetkili olduğu ve ayrıca diğer dava şartlarının da bulunduğu anlaşılmış olduğundan davanın esasına geçilmiştir.
Dosyamız mündericatında yer alan, …. İcra Müdürlüğünün … Esas Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı/alacaklının, davalı/borçlu hakkında, 21.956,46- TL asıl alacak ve 934,39 TL işlemiş avans faizi olmak üzere toplam 22.890,85-TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi yaptığı ve davalı/borçlunun süresi içerisinde, borca ve icra dairesinin yetkisine itiraz ederek takibi durduğu görülmüştür.
Davalı/borçlu tarafından, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyası’na yapılan itirazda, İstanbul İcra Müdürlüğü’nün yetkisine itiraz edildiği ve yetkili icra müdürlüğü’nün, İstanbul Anadolu icra daireleri ve mahkemeleri olduğunun beyan edildiği, böyle bir durumda Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre (YHGK, 28.03.2001 tarih ve 2001/19-267 Esas-2001/311 Karar; 20.03.2002 tarih ve 2002/13-241 Esas-2002/208 Karar, Yargıtay 3. H.D. 26/03/2018 tarih ve 2016/14324 Esas-2018/2929 Karar, Yargıtay 19. H.D. 05/04/2018 tarih ve 2016/17418 Esas-2018/1859 Karar sayılı kararları), öncelikle icra dairesinin yetkili olup olmadığı üzerinde durularak bir karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından, mahkememizin 12/10/2020 tarihli celsesinde davalı vekilinin icra müdürlüğünün ve Mahkememize yetkisine olan itirazının TBK 89/1 maddesi gereği alacağın bir miktar para alacağı olduğu ve davacı ikametgahındaki icra müdürlükleri ve mahkemeleri de yetkili olduğundan reddine karar verilmiş ve yargılamaya devam olunmuştur.
Dava, ticari satış nedeniyle düzenlenen fatura alacağından doğan cari hesaba yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamı ve %20 icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Burada öncelikle, ispat külfetinin hangi tarafta olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir.
Davalı vekili, mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde, müvekkilinin davacı tarafa borcu bulunmadığını, dosyada mübrez faturaların müvekkili tarafından teslim alındığına dair hiçbir gösterge bulunmadığını, davaya konu faturalara ilişkin mal alımı olmadığını beyan ederek, davacı ile müvekkili arasındaki akdi ilişkiyi inkar etmiş olup, bu haliyle somut olayda, ispat külfeti davacı/alacaklıdadır.
Bu bağlamda, dava konusu somut olaya ilişkin olarak, taraflarca sunulan deliller ile başka yerden getirtilmesi gereken tüm deliller toplanmış, gelen yazı cevapları dosyamız içerisine katılmış, mahkememizin, 16/07/2020 tarihli ara kararı gereği, taraflara ilişki dönemini kapsayan ticari defter ve dayanak kayıtlarını bilirkişi incelemesine esas olmak üzere hazır bulundurmaları aksi halde defter ibrazından kaçınmış sayılacakları ve bu sonuca göre aleyhlerine karar oluşturulabileceğinin HMK 220, 222. madde ve TTK 18/1 ve 64 vd. maddeleri gereğince ihtarına karar verilmiş, taraflarca ticari defter ve belgelerin sunulması üzerine bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve rapor alınmıştır.
Muhasip bilirkişi tarafından tanzim edilerek dosyaya sunulan bilirkişi raporunun incelenmesinde özetle; “… davacıya ait ibraz edilen ticari defterlerin açılış tasdiklerinin yasal sürelerde ve usulüne uygun şekilde yaptırıldığı ancak yevmiye defterinin kapanış tasdikinin bulunmadığı, davalıya ait elektronik ortamda tutulan yevmiye ve kebir defterinin Gelir İdaresi Başkanlığı’na gönderilerek e -defter beratlarının alındığı ,kağıt ortamında tutulan 2018 yılı envanter defterinin ise incelenmek üzere vergi dairesine teslim edildiği, dolaysıyla davalı firmaya ait 2018 yılı envanter defteri üzerinde inceleme yapılamadığı, icra takibine konu edilen faturaların hem davacı hem de davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı firmanın ticari defterlerinde takip tarihi itibariyle davalıdan 21.956,46 TL alacaklı gözüktüğü, davalının da ticari defterlerinde takip tarihi itibariyle aynı tutarda davacıya borçlu gözüktüğü, tarafların ticari defter kayıtlarının ve BA-BS bildirimlerinin birbirleriyle uyumlu olduğu, icra takibine konu faturalara ait sevk irsaliyeleri üzerinde teslim alan bilgisinin bulunmadığı ancak fatura içeriği malların mahiyeti itibariyle günlük tüketime konu emtia olduğu, ilgili ayda tek seferde (fatura tarihinde düzenlenen sevk irsaliyesi ile birlikte) sevk edilmesinin mümkün olmadığı, sayın mahkeme icra takibine konu fatura içeriği malların davacı tarafından davalıya teslim edilmiş olduğuna kanaat getirilmesi halide; davacı firmanın takip tarihi itibariyle davalıdan 21.956,46 TL alacaklı olduğu, (asıl alacak) davalının icra takibi ile temerrüde düştüğü, takip tarihine kadar işlemiş faiz tutarının bulunmadığı…” şeklinde tespitler yapılmıştır.
Bilirkişi raporunun denetlenmesinde de, raporun hukuki yönleri ayrık olmak üzere, yapılan tespitler bakımından ayrıntılı ve gerekçeli olduğu anlaşıldığından, hükme esas alınmasına karar verilmiştir.
Dava, ticari satış nedeniyle düzenlenen fatura alacağından doğan cari hesaba yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamı ve % 20 icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 27.06.2003 Tarih ve 2001/1 Esas-2003/1 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere; bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır (6102 sayılı TTK’nin m. 21/2.). Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla; fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır.
TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir.
Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz (Yargıtay 19.H.D.09/02/2016 Tarih ve 2015/10255 Esas 2016/1919 Karar sayılı kararı). Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK md. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille ispat külfetini yerine getirebilir (Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.).
Yine, borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini alacaklının kanıtlaması gerekecektir, ancak borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi halinde, davalı fatura içeriğini kabul etmiş sayılacak (Yargıtay 19. H.D. 25/11/2015 Tarih ve 2015/6026 Esas-2015/15585 Karar sayılı kararı) ve alacaklının da HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerekecektir (Yargıtay 23. H.D. 10.02.2016 Tarih, 2015/4576 Esas-2016/621 Karar sayılı ilamı).
Mahkememizin 12/10/2020 tarihli celsesinde, davacı vekiline dava dilekçesinin sonuç ve istem kısmını açıklamak ve hangi miktar üzerinden (harca esas değer mi yoksa talep edilen miktar üzerinden mi) itirazın iptalini talep ettiği hususunda beyanda bulunmak ve talebine göre varsa eksik harcı yatırmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmiş, davacı vekili tarafından sunulan bila tarihli dilekçe ile; “her ne kadar takipteki miktar farklı olsa da bilirkişi raporunu da esas alarak dava dilekçemizdeki miktar olan 21.956,46 TL üzerinden itirazın iptalini talep etmekteyiz” şeklinde beyanda bulunulmuştur.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde de;
Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, ticari satış nedeniyle düzenlenen fatura alacağından doğan cari hesaba yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamı ve %20 icra inkâr tazminatı istemine ilişkin olduğu, bu bağlamda tüm delillerin toplandığı, davacı tarafça …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı sayılı icra dosyası üzerinden davalı borçlu aleyhine 21.956,46- TL asıl alacak ve 934,39 TL işlemiş faiz sebebiyle ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya tebliğinin üzerine davalın süresinde asıl alacağa ve ferilerine itiraz ettiği, alacaklı vekilinin yasal süresi içerisinde itirazın iptaline ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava ettiği, mahkememizin 16/07/2020 tarihli ara kararı gereği, taraflardan dava konusu dönemi kapsayan ticari defter ve dayanak kayıtları bilirkişi incelemesine esas olmak üzere hazır bulundurmalarının, aksi halde defter ibrazından kaçınmış sayılacaklarının ve bu sonuca göre aleyhlerine karar oluşturulabileceğinin HMK 220, 222. madde ve TTK 18/1 ve 64 vd. maddeleri gereğince ihtarına karar verildiği, davacı ve davalı yanca sunulan ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, dosyaya ibraz edilen, dosya kapsamına ve bilimsel gerçeklere uygun olan bilirkişi raporunda icra takibine konu edilen faturaların hem davacı hem de davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı firmanın ticari defterlerinde takip tarihi itibariyle davalıdan 21.956,46 TL alacaklı gözüktüğü, davalının da ticari defterlerinde takip tarihi itibariyle aynı tutarda davacıya borçlu gözüktüğü, tarafların ticari defter kayıtlarının ve BA-BS bildirimlerinin birbirleriyle uyumlu olduğunun tespit edildiği, bu haliyle yapılan değerlendirmede de, davalı yanın dava ve takip konusu alacağın dayanağı olan faturaları ticari defter ve kayıtlarına kaydetmekle, fatura içeriği mal ve/veya hizmeti kabul etmiş sayılacağı ve ayrıca davalı yanın ödemeye ilişkin herhangi bir iddiası da bulunmadığı ve fatura bedellerinin ödendiğine ilişkin herhangi bir belge de sunmadığı ve alacaklının da, HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığı sonuç ve vicdani kanaatine ulaşıldığından ve taleple de bağlı kalınarak, 21.956,46- TL asıl alacak yönünden itirazın iptaline ve ayrıca, takip konusu alacak likit olduğundan, itirazın iptaline karar verilen alacağın %20 si oranında hesaplanan icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile;
1-Taleple bağlı kalınarak, davalı borçlunun …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazının 21.956,46 TL asıl alacak yönünden İPTALİ ile takibin bu miktar (21.956,46 TL) üzerinden takip talebindeki şartlarla AYNEN DEVAMINA,
2-Hükmolunan alacağın %20 si oranında hesaplanan 4.391,20 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gereken 1.499,81 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 265,19 TL nispi harçtan mahsubu ile bakiye 1.234,62 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR YAZILMASINA,
-Davacı tarafından yatırılan 265,19 TL harç parasının davalıdan alınarak, davacıya ÖDENMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinden başvuru harcı 44,40 TL, posta gideri 158,00 TL, bilirkişi ücreti 800,00 TL olmak üzere toplam: 1.002,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya VERİLMESİNE ,
6-Davacı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.293,47 TL nispi ücreti vekaletin davalıdan alınarak, davacıya VERİLMESİNE,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13 maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife Hükümleri uyarınca Aadalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL Arabuluculuk giderinin davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
8-MK 120. maddesi gereğince; davacı tarafından yatırılan gider avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
9-Aslı dosyamız arasında yer alan, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının karar kesinleştiğinde İADESİNE,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı yanın yokluğunda HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 07/12/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır