Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/585 E. 2021/59 K. 02.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/585 Esas
KARAR NO:2021/59

DAVA:Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :19/02/2015
KARAR TARİHİ:02/02/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan alacak davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekilinin 19/02/2015 harç ikmal tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili …. A.Ş.’nin … nolu abonelik/tesisat numarası ile davalı…’dan elektrik eneıjisi tedarik ettiğini, müvekkili şirketin elektrik sarfiyatı itibariyle serbest tüketici statüsünde olduğunu, Danıştay …. Dairesinin 06.4.2011 tarih ve 2008/… E., 2011/… K. sayılı ilamı ile “Sayaç okuma ve faturalama hizmetlerine ilişkin maliyetlerin, abone grubuna ve enerji tüketim miktarına göre değişiklik gösterecek maliyetler olmadığı ve bu nedenle abone başına sabit ücret uygulanması gerektiği” gerekçesiyle, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun (EPDK) 875 sayılı Kurul Kararının iptaline karar verdiğini, kararın Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunca da onandığını; dolayısıyla Elektrik Dağıtım Şirketlerinin TL/kWh bazında tahsil etmiş oldukları Perakende Satış Hizmet Bedelinin (PSH) hukuki dayanaktan yoksun kalmış olduğunu beyanla, davalı…’ın 01.9.2006 ila 31.12.2010 tarihleri arasında müvekkiliden tahsil etmiş olduğu PSH Bedelinin tespit edilerek şimdilik 5.000,- TL’sinin KDV’si ve Gecikme Zammı ve Gecikme Zammı KDV’siyle birlikte müvekkiline iadesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı… vekilinin 09.4.2015 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Zaman aşımı, husumet, görev, hak düşürücü süreye yönelik itirazlarını tekrarla öncelikle bu yönlerden davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davanın konusunu oluşturan taleplerin, Elektrik Piyasası kanunu, Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği, Elektrik Piyasası Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ gereğince müşterilere tahakkuk ettirildiğini, bu konuda Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun (EPDK) yetkili olduğunu, Kurul Kararına karşı açılacak davaların ilk derece mahkemesinin DANIŞTAY olduğunu, bu nedenle davanın görev yönünden reddi gerektiğini, husumet yönünden de davanın EPDK’ya açılması gerektiğini, KDV ile ilgili açılacak davalarda, vergi Usul Kanunu gereğince Vergi Mahkemelerinin yetkili olduğunu, bu davalarda taraf sıfatlarının bulunmadığını, Elektrik faturalarında yer alacak tüm gelir kalemleri ile ilgili düzenleme yapma yetkisinin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunda (EPDK) olduğunu, EPDK’nm kararları düzenleyici işlemler olduğundan hem elektrik tedarikçilerini hem de aboneleri bağladığını, PSH Bedelininde EPDK’nın kurul kararıyla uygulamaya koyduğu gelir kalemlerinden biri olduğunu, Müvekkilinin söz konusu bedeli abonelerinin faturalarına yansıtmakla yükümlü olduğunu, aksi halde idari yaptırımlara maruz kalacağını, EPDK’nm 28.12.2010 tarih ve 2999 sayılı Kurul Kararı ile 01.01.2011 tarihinden itibaren uygulanmak üzere mevcut tarifelere (bedel-fon-pay-vergi) ilaveten Kayıp/Kaçak Bedeli ve PSH (Sayaç Okuma) Bedellerinin de faturalara eklendiğini, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17/1. Maddesinde “İlgili tüzel kişiler Kurul tarafından onaylanan tarifeleri uygulamakla yükümlüdür.” ve 17/4. maddesinde “Kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartları, bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar” hükümleri bulunduğunu; Müvekkilinin fatura kalemlerini tahsil etmemesi halinde, aynı Kanununun 16. maddesinde öngörülen yaptırımlara maruz kalacağım, bu yönü ile de müvekkili…’dan EPDK kurul kararlarına aykırı bir uygulama yapmasının beklenilmeyeceğim beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
30.03.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğü giren 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununda, (davanın açılmasından sonra 17.06.2016 gün ve 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren) 6719 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler kapsamında; 6719 sayılı Kanunun 15. maddesi ile; 6446 sayılı Kanunun ‘Tanımlar ve Kısaltmalar’ başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasına (şş) bendi eklenmiş ve anılan bendde; (“şş) Teknik ve teknik olmayan kayıp: Dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı oluşturan ve maliyeti etkileyen; teknik kayıp ve/veya kaçak kullanım gibi sebeplerden kaynaklanan ve teknik bir sebebe dayanmayan kaybı, ifade edeceği hükme bağlanmıştır. Yine 6446 sayılı Kanunun 17. maddesinde değişiklik yapan 6719 sayılı Kanunun 21.maddesi ile, 17.maddenin 4.Fıkrasında; ((4) İlgili faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içeren Kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartları, bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar..,) hükmüne yer verilmiş, 17. maddeye eklenen 10 fıkra hükmünde de; (“(10) Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Keza 6719 sayılı Kanunla 6446 sayılı Kanuna eklenen Geçici 20.madde de; ((1) Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.”) hükmü getirilmiştir. 6446 sayılı Kanunda yapılan ve yukarda yer verilen 6719 sayılı Kanun değişikliği ile; Kurul tarafından belirlenen esaslara göre hazırlanıp Kurul tarafından onaylanan tarifelere uygun şekilde tahakkuk ettirilen faturalarda yer alan kayıp-kaçak, perakende satış hizmet maliyeti vb gibi Kanunda sayılan kalemler bakımından 17.maddeye eklenen 10 fıkra hükmü ile; mahkemece yapılacak incelemenin Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluk ile sınırlı olduğu ifade edilmiş ve yine eklenen Geçici 20. maddede de; bu hükmün (17/10.madde hükmünün) mevcut davalara da uygulanacağı kararlaştırılmıştır. Bu itibarla, davada; tahakkuk ettirilen ve dava konusu edilen bedellerin Kurum düzenleyici işlemlerine aykırı olduğu ileri sürülmemiş, bu alacak kalemlerinin tahsil edilmesinin hukuka aykırı olduğu iddia edilmiş olmakla, Kurum düzenleyici işlemlerine aykırılık bulunduğu yönünde bir iddia mevcut olmadığından, 6446 sayılı Kanunun 6719 sayılı Kanunla değişik 17.maddesi 10 fıkra hükmü ve Geçici 20. maddesi doğrultusunda davanın reddi gerektiği kanaatine varılmıştır. Öte yandan, dava konusu taleplerin (anılan kanun değişikliği öncesinde) istenebilir nitelikte olmasına karşın, davanın açılmasından sonra yapılan kanun değişikliği ile istenmesi mümkün olmadığından, davanın açıldığı tarih itibarıyla haklılık durumu ve davadan sonra yapılan ve yürürlüğe giren kanun değişikliği karşısında, davacı tarafın yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması gerektiği kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen 13/07/2016 tarihli 2015/… Esas 2016/… Karar sayılı karar temyiz edilmiş, temyiz incelemesini yapan Yargıtay … HD’ si 21/05/2019 tarihli 2018/… Esas 2019/… Karar sayılı kararı ile; “…Hukuka aykırı bulunan idari işlemler hakkında idari yargı yerlerince verilen iptal kararları; iptal edilen karara istinat eden, onunla doğrudan doğruya alakalı tasarruflara da etkilidir. Bu suretle iptal hükmü; iptal edilen karara dayanan, onunla bağlı bir mahiyet arzeden sonuç işlemleri de ortadan kaldırmak suretiyle geçmişe yürümektedir. İptal kararlarının bu özelliği, dava konusu idari tasarruftan önceki hukuki durumun sağlanması gereğinden kaynaklanmaktadır.
Dosya kapsamına göre; davalı şirketin, EPDK’nın, Danıştay tarafından iptal edilen düzenleyici işlemi esas alarak 01/09/2006 ila 31/12/2010 tarihleri arasındaki geçiş döneminde tanzim ettiği faturalar ile elektrik abonesi olan davacı şirketten, tüketilen enerji miktarı (kWh) üzerinden PSH bedeli tahsil ettiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece; EPDK’nın düzenleyici işleminin Danıştay tarafından iptal edildiği, buna bağlı olarak geçmişe etkili olarak ortadan kalkan düzenleyici işlem nedeniyle davalı şirket tarafından geçiş döneminde tahsil edilen PSH bedellerinin davacı şirkete iade edilmesi gerektiği gözetilerek, tarafların delil ve karşı delillerinin değerlendirilmesi suretiyle ulaşılacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, hukuki nitelendirmede hata yapılarak EPDK’nın halen yürürlükte olan düzenleyici işlemleri hakkında yapılan yasa değişiklikleri nedeniyle istemin tümden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle mahkememiz hükmünü bozmuştur.
Usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyulmuştur.
Yargıtay Bozma ilamında işaret edildiği üzere 01/09/2006 ila 31/12/2010 tarihleri arasında davacı şirketen tahsil edilen faturalardaki nispi PSH bedellerinin, sabit alınması gereken PHS bedellerinin ve sonuçta davacıdan fazladan tahsil edilen PHS bedellerinin hesaplanması bakımından Uzman bilirkişi …’dan rapor aldırılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi … tarafından tanzim edilen 24.06.2020 teslim tarihli bilirkişi kök ve 10.12.2020 tarihli ek raporunda özetle; Davacı ve davalı şirketler arasında 17.08.2006 tarihinde “Yüksek Gerilim Elektrik Enerjisi Satışına ilişkin Perakende Satış Sözleşmesi’nin imzalandığı, davalının, “… Abone nolu, tarife grubu: normal sanayi, OG” statüsünde serbest Elektrik tüketicisi davacının … … işletmesine elektrik enerjisi satmış olduğu, iptal edilen PSH Bedeline karşılık dava konusu edilen dönemler için davalı tarafından verilen abone başına perakende satış hizmetinin (sayaç okuma işlemi başına) karşılığında davalıya sabit bir bedel ödemesi gerektiği, EPDK’ nın 28/12/2011 tarih ve 3607 ve 3612 sayılı kurul kararlarına göre 01/01/2012 tarihinden itibaren sayaç okuma bedellerinin; OG (Orta Gerilim) Aboneleri PSH (Sayaç Okuması) = 4,161 TL/Abone, AG (Alçak Gerilim) Aboneleri PSH (Sayaç Okuması) = 0,416 TL/Abone, şekilde belirlendiği, hesaplama yapılırken öncelikle davacının hesaplama dönemindeki ödemiş olduğu PHS bedellerinin belirleneceği, sonrasında hesaplama döneminde düzenlenen faturaların sayısının (52) 4,161 TL ile çarpılacağı ve sabit PHS bedelinin bulunacağı, sonrasında davacının ödemiş olduğu PHS bedelleri toplamından, alınması gereken sabit PHS bedelleri toplamının düşüleceği ve bu şekilde davacının alacağının belirleneceği, Davacı …. A.Ş.’nin 01/09/2006- …- 31/12/2010 tarih aralığı sürecinde ödemiş olduğu PHS bedelleri toplamının 47.537,06 TL, Davacının sabit miktar olarak ödemesi gereken PHS bedelleri toplamının 216,37 TL. olduğu, Davacının Davalı…’a fazladan ödemiş olduğu PSH (Perakende Satış Hizmeti) Bcdelinin (47.537,06 TL- 216,37 TL=47.320,69 TL + %18 KDV =55.838,41) 55.838,41 TL olarak hesaplandığı bildirilmiştir.
İddia, savunma, dosya kapsamında toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporlarının değerlendirilmesinde;
Dava; Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun (EPDK) 875 sayılı kararı ile 01.09.2006 ila 31.12.2010 tarihleri arasındaki geçiş döneminde Perakende Satış Hizmet (PHS) tarifesinin kWh bazında belirlenmesine ilişkin 20 Dağıtım Şirketi İçin Gelir Gereksinimi Hesaplaması ve Tarife Metodolojisinin, Geçiş Dönemi Tarife Uygulamaları Başlıklı II. Bölümünün (B) bendinin Danıştay tarafından iptal edilmiş olması nedeniyle, anılan dönemde davacı şirket tarafından davalı şirkete elektrik tüketim bedelleri ile birlikte ödenen PHS bedellerinin istirdatı istemine ilişkindir.
Öncelikli olarak davalı tarafın, idari yargı yolu, zaman aşımı ve hak düşürücü süre ve husumete yönelik itirazları değerlendirilmiştir.
Davalı tarafça, idari yargı yolunun görevli olduğundan bahisle yargı yoluna ilişkin itirazda bulunulmuş ise de; Eldeki dava, idari işlemin iptali olmayıp, iptal edilen idari işlem-karar nedeniyle ödenen bedellerin istirdatı istemine ilişkin olduğundan, yargı yolu itirazının yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Davalı tarafın zaman aşımı ve hak düşürücü süre itirazlarının değerlendirilmesinde; Dava konusuna ilişkin olarak kanunlarımızda hak düşürücü süreye ilişkin bir düzenlemeye rastlanmamıştır. Zaman aşımı yönünden de ayrıksı bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu durumda dava konusu alacak TBK’nun 146. Maddesinde düzenlenen 10 yıllık genel zaman aşımına tabi olacaktır. Dava konusu alacak isteminin 01/09/2006- 31/12/2010 tarih aralığında ödenen PHS bedelleri olduğu, davaya dayanak Danıştay’ın kararı, davanın açılış tarihleri değerlendirildiğinde 10 yıllık zaman aşımı süresinin dolmadığı anlaşılmıştır. Bu sebepler ile davalının zaman aşımı ve hak düşürücü süre itirazlarının da reddine karar verilmiştir.
Davalı tarafın husumet itirazının değerlendirilmesinde; Davalı taraf, tarifelerin ve tüm düzenleyici işlemlerin EPDK tarafından yapıldığı, bu nedenle husumetin bu kuruma yöneltilmesi gerektiğinden bahisle itiraz edilmiş ise de dava konusu bedellere ilişkin faturaları düzenleyip tahsil edenin davalı şirket olması karşısında bu itirazlarında yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Hukuka aykırı bulunan idari işlemler hakkında idari yargı yerlerince verilen iptal kararları; iptal edilen karara istinat eden, onunla doğrudan doğruya alakalı tasarruflara da etkilidir. Bu suretle iptal hükmü; iptal edilen karara dayanan, onunla bağlı bir mahiyet arzeden sonuç işlemleri de ortadan kaldırmak suretiyle geçmişe yürümektedir. İptal kararlarının bu özelliği, dava konusu idari tasarruftan önceki hukuki durumun sağlanması gereğinden kaynaklanmaktadır.
Dosya kapsamına göre; davalı şirketin, EPDK’nın, Danıştay tarafından iptal edilen düzenleyici işlemi esas alarak 01/09/2006 ila 31/12/2010 tarihleri arasındaki geçiş döneminde tanzim ettiği faturalar ile elektrik abonesi olan davacı şirketten, tüketilen enerji miktarı (kWh) üzerinden PSH bedeli tahsil ettiği anlaşılmaktadır.
EPDK’nın düzenleyici işleminin Danıştay tarafından iptal edildiği, buna bağlı olarak geçmişe etkili olarak ortadan kalkan düzenleyici işlem nedeniyle davalı şirket tarafından geçiş döneminde tahsil edilen PSH bedellerinin davacı şirkete iade edilmesi gerekmektedir.
İade edilecek miktarın belirlenebilmesi amacıyla Yargıtay bozma ilamı öncesinde bilirkişi raporu alınmış ise de bu raporun bozma ilamına uygun olmadığı değerlendirildiğinden itibar edilmemiştir.
Yargıtay bozma ilamı sonrası alınan bilirkişi kök ve ek raporunun ise denetime ve karar vermeye elverişli olduğu değerlendirilmiştir.
Davacı ve davalı şirketler arasında 17.08.2006 tarihinde “Yüksek Gerilim Elektrik Enerjisi Satışına ilişkin Perakende Satış Sözleşmesi’nin imzalandığı, davalının, davacıya ait iş yerine elektrik enerjisi satmış olduğu, davacının “… Abone nolu, tarife grubu: normal sanayi, OG (Orta Gerilim)” statüsünde serbest Elektrik tüketicisi olduğu, iptal edilen PSH Bedeline karşılık dava konusu edilen dönemler için davalı tarafından verilen abone başına perakende satış hizmetinin (sayaç okuma işlemi başına) karşılığında davalıya sabit bir bedel ödemesi gerektiği, EPDK’ nın 28/12/2011 tarih ve 3607 ve 3612 sayılı kurul kararlarına göre 01/01/2012 tarihinden itibaren sayaç okuma bedellerinin; OG (Orta Gerilim) Aboneleri PSH (Sayaç Okuması) = 4,161 TL/Abone, AG (Alçak Gerilim) Aboneleri PSH (Sayaç Okuması) = 0,416 TL/Abone, şeklinde belirlendiği anlaşılmıştır.
Hesaplama yapılırken öncelikle davacının hesaplama dönemindeki ödemiş olduğu PHS bedellerinin belirlenmesi ve sonrasında hesaplama döneminde düzenlenen faturaların sayısının (52) 4,161 TL ile çarpılması ile sabit PHS bedelinin bulunması ve sonrasında davacının ödemiş olduğu PHS bedelleri toplamından, alınması gereken sabit PHS bedelleri toplamının düşülmesi gerekmektedir.
Hükme esas alınan Uzman Bilirkişi …’un rapor ve ek raporuna göre, davacı …. A.Ş.’nin 01/09/2006- 31/12/2010 tarih aralığı sürecinde ödemiş olduğu PHS bedelleri toplamının 47.537,06 TL, sabit miktar olarak ödemesi gereken PHS bedelleri toplamının 216,37 TL. olarak hesaplandığı, davacının davalı…’a fazladan ödemiş olduğu PSH (Perakende Satış Hizmeti) Bcdelinin(47.537,06 TL- 216,37 TL=47.320,69 TL + %18 KDV =55.838,41) 55.838,41 TL olduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafça, davanın 5.000,00 TL üzerinden kısmi dava olarak açıldığı, faiz türünün belirtilmediği, 21.03.2016 tarihinde talep artırım dilekçesi açıklamalı dilekçe sunulduğu, talebin 142.440,41 TL üzerinden harçlandırıldığı, asıl alacak olan 47.537,06 TL ve asıl alacağın KDV’si olan 8.556,67 TL olmak üzere toplamda 56.093,73 TL’nin işleyecek kamu alacaklarına uygulanan gecikme zammı ile birlikte tahsilinin talep edildiği, dilekçenin ıslah mahiyetinde olduğu değerlendirilmiştir.
Davacının davalı…’a fazladan ödemiş olduğu PSH (Perakende Satış Hizmeti) Bcdeli (47.320,69 TL + %18 KDV =55.838,41) 55.838,41 TL’dir. Davacı taraf bu bedeli davalı taraftan talep edebilecektir.
Dava kısmi dava olarak 5.000,00 TL üzerinden açılmış olduğundan, temerrüt tarihi ve faiz türü belirtilmediğinden, 5.000,00 TL’si için temerrütün dava tarihinde oluştuğu ve uygulanması gereken faizin yasal faiz olduğu değerlendirilmiştir.
50.838,41 TL yönüyle her ne kadar kamu alacaklarına uygulanan gecikme faizi talep edilmiş ise davacı tarafın bu talebinin yerinde olmadığı, en fazla ticari avans faizi talep edilebileceği, temerrütün 21.03.2016 tarihinde oluştuğu değerlendirilmiştir.
Tüm bu nedenlerle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE ; 55.838,41 TL’nin 5.000, 00 TL’si için dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, 50.838,41 TL’si için ıslah tarihi olan 21.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine
Fazlaya dair istemin reddine,
2-Alınması gereken 3.814,32 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan (peşin harç +ıslah harcı) 2.433,39 TL’ nin mahsubu ile bakiye 1.380,93 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, davacı tarafından peşinen karşılanan 2.433,39 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Davacı tarafından yapılan 27,70 TL başvurma harcı parası, 236,50 TL müzekkere ve davetiye posta masrafı, 1.600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam; 1.864,20 TL yargılama masrafının davanın kabul edilen miktarına göre hesap edilen 730,78 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, arta kalan masrafın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 55,00 TL davetiye posta masrafından ibaret yargılama masrafından davanın reddedilen miktarına göre hesap edilen 33,44 TL ‘sinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden hesap ve takdir edilen 8.058,99 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 12.058,26 AAÜT uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesap ve takdir edilen TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
7-HMK 120 maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde re’ sen davacı yana iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde Yargıtay’a TEMYİZ yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.02/02/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza