Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/551 E. 2022/919 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/551 Esas
KARAR NO :2022/919

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:20/08/2019
KARAR TARİHİ:27/12/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davalı şirkete internet üzerinden reklamların sunumu ile ilgili vermiş olduğu hizmete ilişkin düzenlediği 31.05.2018 tarihli 1.331,39.-TL bedelli, 30.06.2018 tarihli 906,15-TL bedelli, 31.07.2018 tarihli 2.501,18-TL bedelli, 31.08.2018 tarihli 1.598,43-TL bedelli, 30.09.2018 tarihli 601,33.-TL bedelli e-faturalardan kaynaklanan 6.938,48.-TL alacağını tahsil edememiş bulunmakta olduğunu, bu alacağın tahsili amacıyla … İcra Müdürlüğü’nün 2018/45311E sayılı dosyası ile genel haciz yoluyla takip başlatılarak borçlu şirkete 7 örnek ödeme emri gönderilmişse de vaki itiraz üzerine takip durduğunu, davalının icra müdürlüğünün yetkisine yönelik itirazı yerinde olmadığını, HMK md.10 gereğince sözleşmeden doğan özel yetki kuralı gereği sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa yeri mahkemesinde açılabileceğini, ifa yeri sözleşmede açıkça ya da zımni olarak belirlenmişse dava/takip o yer mahkemesinde açıldığını, ancak ifa yeri sözleşmede belirlenmemiş ise, TBK md.89 uyarınca ifa yeri belirlenmesi gerektiğini, para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde, parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde, bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde ifa edileceğini, huzurdaki arabuluculuk konusu uyuşmazlık para borcuna ilişkin olduğundan, alacaklı/müvekkilinin faaliyet merkezinin … … olduğu gözetildiğinde, İstanbul İcra Dairesi ve Mahkemelerinde takip/dava açılabileceğini, bu sebeple takip başlatılan İstanbul İcra Daireleri yetkili olduğunu, borçlunun icra takibine yönelik yetki itirazı yerinde olmadığını, alacağımızı halen tahsil edemediği için davalı şirketin itirazlarının iptali ile duran takibin devamına, haksız ve kötüniyetli davalı yanın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesi istemiyle dava açmak zarureti hasıl olduğunu, davalı şirketin itirazlarının iptali ile duran takibin devamına, haksız ve kötüniyetli davalı yanın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama masrafları ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekili vekilince, cevap süresi içerisinde ve verilen ek süre içerisinde cevap dilekçesi sunulmamış, sonraki beyanlarında, ispat külfetinin davacı tarafta olduğu, fatura konusu hizmetin verildiği hususunun ispatlanması gerektiği, bu kapsamda ispat bulunmadığı ileri sürülerek davanın reddi talep edilmiştir.
G E R E K Ç E /
Dava ; Davacı alacaklı tarafından davalı borçluya karşı faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takip dosyası ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraf delilleri toplanmış, dava konusu icra dosyası celp edilmiş, taraf şirketlerinin BA-BS formları celp edilmiş, talimat yazılarak bilirkişi incelemesi yaptırılmış, Mahkememizce de bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Dava konusu …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası icra takip dosyasının incelenmesinde; Davacı alacaklı tarafından davalı borçluya karşı 6 adet faturaya ilişkin 6.938,48 TL asıl ve toplam alacak üzerinden 28/12/2018 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 29/01/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 04/02/2019 tarihinde takibe itirazı üzerine icra takibinin durduğu anlaşılmıştır.
Talimat yoluyla SMMM bilirkişiden alınan 28/01/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
Davalı Ticari defterlerinde davacı tarafın dava konusu yaptığı ve dosya içeriğinde kayıtlı E-arşiv faturalarının kayıtlı olmadığı tespit edildiğini, Davalı Defterleri gerek TTK ve VUK kanunu hükümlerine göre uygun tutulduğunu, defter kayıtları birbirini doğrulamakta olduğunu, açılan icra takibi dosyası ve onun devamı olan dosya münderecatı savunmalarda talep edilen alacak miktarı inceleme yapılan davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı tespit edildiğini, sayın Mahkemenize sunduğu 2018 yılı açılış fişi ile kapanış fişinde de davacı tarafa borç kaydının olmadığı tespit edildiğini, Davacı tarafın dava konusu yaptığı E- Arşiv faturalarını davalı tarafa ulaştırıp ulaştırmadığı Sayın Mahkemenize ispat etmesi konusu Sayın Mahkemenizin takdirlerine bırakıldığını, mal ve/veya hizmet alımlarını Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Ba), Mal ve/veya hizmet satışlarını ise Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Bs) kısa adları ile Ba – Bs formları, Bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin bir kişi veya kurumdan (KDV hariç) 5.000 TL ve üzerindeki faturalarına istinaden düzenlediği bildirim formları olduğunu, Ba / Bs nin amacı; kayıt dışı ekonomi ile mücadele etmek, alıcı ve satıcıların alım ve satımlarının karşılaştırarak çapraz kontrolü sağlayacağını, KDV iadelerinde de Ba / Bs formu önemli bir rol teşkil edeceğini, Sayın Mahkemeniz tarafından davalı tarafın bağlı bulunduğu Vergi Dairesine Müzekkereye gelen cevap yazısında Davalının davacıdan Mal aldığına dair beyanın olmadığı zira dosya içeriğinde ki mübrez faturaların aylık KDV hariç 5.000,00 TL tutarın altında olduğundan beyan edilmediği tespit edildiğini, dava dosyası kapsamında borçlunun ve alacaklının savunmaları ve karşı itirazları dikkate alındığında dava dilekçesine sunulan E- ARŞİV faturalarının hiçbirinin davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığını, 2018 mali döneminde taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığını, dolayısı ile davacı tarafından dava konusu yapılan iş bu faturaların T.T.K uygun olarak tebliğ edilip edilmediğin davacı tarafından Sayın Mahkemenize ispatlanması yönündeki görüşleri bildirilmiştir.
SMMM bilirkişi …’dan alınan 28/06/2021 tarihli bilirkişi kök raporunda özetle;
Dava dosyası kapsamında Davacının iddiası, alacağını tahsil talebi, bu talebe istinaden başlattığı icra takibi ile Davalının alacaklıya karşı yaptığı savunma ve başlatılan icraya yaptıkları itirazlar dikkate alındığında; her ne kadar talimat bilirkişi raporunda taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığı tespit edildi denilse de dava dilekçesinde sunulan E- ARŞİV faturaların ve hizmet ifasını mümkün kılmanın ilk adımlarından olan 08.02.2018 tarihinde taraflar arasında şirket sorumlularının yazılı hale getirerek imza altına aldığı sözleşme ile hizmetin ifası sonucunda kesilecek olan faturaların temeldayanağı oluşmuş olup yazılı sözleşmenin varlığı ile ticari ilişki tespit edildiğini, davacı şirketin davalı şirkete internet tabanlı sistemler üzerinden hedef kitlesine ulaşacak reklamını sunma, görüntüleme ile ilgili verecek olduğu hizmete ilişkin koşulların belirlendiği bu sözleşmenin müeyyidelerinin yerine getirilip getirilmediği yani; hizmetin ifa edilip edilmediğinin tespitinin, dijital veri tabanlarında uzman olan bilirkişi tarafından icra edilmesi gerektiği görüşümle birlikte, bu tespitlere ilaveten tarafların 2018 yılından bu yana gelen alacak ve borç ilişkisine konu olan faturaların T.T.K’ na uygun olarak tebliğ edilip edilmediğinin ispat aşamasında da Davacı sorumluluğunun bulunduğu yönündeki görüşleri bildirilmiştir.
SMMM bilirkişi … ve Bilgisayar Mühendisi …’den alınan 05/04/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle;
Davacı sistemleri üzerinde yapılan incelemede, dava konusu fatura tarihlerini içerir 2018 yılına ilişkin geçmiş tarihli kayıtlara ulaşılmaya çalışılmışsa da davacı sistemlerinde en fazla 24 ay geriye dönük sorgulama yapılabildiği görüldüğünü, davacı sistemlerinin davaya konu 2018 tarihli işlem hareketleri üzerinde inceleme yapılabilmesi mümkün olmadığını, yerinde inceleme sırasında, davacı sistemlerinin 2 yıldan daha eski kayıtların görüntülenmesine izin vermemesinden kaynaklı, davacının şirketlerinin yurt dışı merkezinden dava konusu Mayıs- Haziran- Temmuz- Ağustos – Eylül 2018 dönemlerine ait davalının reklam hareketlerini içerdiği belirtilen bir belge dosyaya sunduklarını, söz konusu belgeye göre davacı tarafından davalıya reklam hizmetinin verildiği tespit edilmekle birlikte, ilgili belgenin delil olarak kabulü noktasında nihai hukuki değerlendirme ve takdirin Sayın Mahkememize ait olduğu tespitlerini bildirmiştir.
SMMM bilirkişi … ve Bilgisayar Mühendisi …’den alınan 18/08/2022 tarihli bilirkişi 2. ek raporunda özetle;
1) Gelir İdaresi Başkanlığı’nın https://…/… adresli ekranında “Fatura NO” ibaresi olmadan fatura içeriğinin sorgulatılması sonrasında “Fatura No Boş Olamaz” şeklinde uyarı adımında kaldığını, sistemin bir sonraki adıma geçilmesine izin vermediğini, fatura numarası olmadan e-arşiv faturasının içeriğinin görüntülenmesinin mümkün olmadığının tespit edildiğini, 2) E-arşiv Fatura no bilgisine sahip olmayan davalı tarafın, davacının sunduğu hizmet karşılığında ilgili dönemlerde düzenlediği e-arşiv faturaları bu yöntemle de elde etmesi mümkün olmamakta olduğunu ve dolayısı ile davacı tarafın herhangi bir haber alma aracı (mail,faks,tebligat.posta vb) ile davalıya iletimi bulunmayan e-arşiv faturalarını gelir idaresi başkanlığının e-arşiv fatura sorgula sistemiyle de haberdar olmasına zemin oluşturamadığı tespit edildiği bildirilmiştir.
İddia, savunma, dosya kapsamında toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporlarının bir bütün olarak değerlendirilmesinde;
Davacı alacaklı tarafından davalı borçluya karşı dava konusu …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 6 adet faturaya ilişkin 6.938,48 TL asıl ve toplam alacak üzerinden 28/12/2018 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 29/01/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 04/02/2019 tarihinde takibe itirazı üzerine icra takibinin durduğu anlaşılmıştır.
Davacı alacaklı tarafça, dava konusu …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine davalının vaki itirazların haksız olduğu ileri sürülerek itirazın iptali, takibin devamı ve davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi talep edilmiştir.
Davalı borçlu tarafça, icra takibinde, davacı alacaklı tarafa herhangi bir borçları olmadığı bildirilerek, icra dairesinin yetkisine, dosyadan doğan borca ve ferilerine itiraz edilmiş olduğu, cevap dilekçesi sunulmadığı, sonraki beyanları ile ispat külfetinin davacı alacaklı tarafta olduğu savunularak, davanın reddinin talep edilmiş olduğu anlaşılmıştır.
İİK’nın 67/1 maddesi uyarınca itirazın iptali davası, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıl içinde açılacaktır. Bu kapsamda davanın 1 yıllık yasal sürede açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı tarafça icra dairesinin yetkisine yönelik itirazda bulunulmuş ise de, dava ve takip konusu alacağın para alacağı olması dikkate alınarak, İİK’nın 50. TBK’nın 89. Ve HMK’nın 10. Maddeleri uyarınca davacının yerleşim yeri icra daireleri olan İstanbul İcra daireleri de yetkili olduğundan, icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın reddine karar verilmiştir.
İtirazın iptali davalarında kural olarak ispat külfeti öncelikli olarak davacı alacaklı tarafa ait olup, taraflar arasındaki ilişkinin ve alacağın varlığının ispatlanması gerekmektedir. Bu ispat yerine getirildiği takdirde ispat külfeti davalı borçlu tarafa geçecek ve borcun istenebilir olmadığını, ödendiği hususlarını ispat etmesi gerekecektir.
Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması başlıklı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2).Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın 2. Fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz (HMK 222/3). Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
TTK’nun 21/2 maddesine göre, bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeri kabul etmiş sayılır.
Dosya kapsamında toplanan deliller ve alınan bilirkişi rapor ve ek raporlarına göre; Davacıya ait 2018 yılı defterlerin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun yaptırılmış olduğu, delil vasfına haiz olduğu; Davalıya ait 2018 yılı defterlerin açılış ve kananış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu ve defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulmuş olduğu, buna göre davalıya ait defterlerin delil vasfına haiz olduğu; Davacının kendi defterlerinde dava ve takip konusu faturaların kayıtlı olduğu, davacının kendi defterlerine göre davalıdan 6 adet faturaya ilişkin 6.938,48 TL alacaklı durumda olduğu, ancak, davalı ticari defterlerinde ise davacının takibe ve davaya konu ettiği 6 adet E- arşiv faturanın kaydına rastlanılmadığı; Davacı tarafından davalıya düzenlenen dava ve takip konusu 6 adet E- arşiv faturanın davalıya teslimine, tebliğine, Gelir İdaresi siteminden davalı tarafça öğrenildiğine, tebliğine ilişkin herhangi bir bir bilgi ve delile rastlanılmadığı; Dava ve takip konusu faturaların 5.000,00 TL’lik vergi dairesine beyan sınırının altında kaldığı, taraflarca ilgili vergi dairelerine BA ve BS formları ile bildiriminin yapılmamış olduğu, bilirkişi ek rapor aşamasında davacının yurt dışı merkezinden dava konusu Mayıs- Haziran- Temmuz- Ağustos – Eylül 2018 dönemlerine ait davalının reklam hareketlerini içerdiği belirtilen bir belge dosyaya sundukları, davacı tarafça bu belgelerin süresinde sunulmadığından kabul edilmediği, sonradan sunulmasına muvafakat edilmediği anlaşılmıştır.
Somut olayda, davacı tarafça dava konusu icra takibinde 2018 yılına ait 6 adet E- arşiv faturaya dayalı alacak talep edilmiştir. Davalı tarafçada davacının alacak talebi kabul edilmemiştir. İspat külfeti de davacıda olduğundan davacı tarafça akdi ilişkinin ve E- arşiv faturalardan doğan alacağının varlığının ispatlanması gerekmekte olup, yerleşik yargıtay uygulamalarına göre, fatura ve cari hesap kayıtları tek başına aradaki akdi ilişkiyi ve bu akdi ilişki kapsamında hizmetin verildiğini ispata yeterli değildir. Davacı tarafın kendi kayıtlarında davalıdan 6.938,48 -TL alacaklı durumda olduğu tespit edilmiş ise de, davacı kayıtlarının davalı kayıtları ile örtüşmediğinden tek başına davayı ispata elverişli olmadığı değerlendirilmiştir. Davacının yurt dışı merkezinden dava konusu Mayıs- Haziran- Temmuz- Ağustos – Eylül 2018 dönemlerine ait davalının reklam hareketlerini içerdiği belirtilen bir belge dosyaya sunulmuş ise de, yasal delil bildirim süresinde ve en geç davacı defterlerinin ilk incelendiği aşamada bu delillerin sunulmadığı, sonradan sunulmasına davalı tarafça muvafakat edilmediği anlaşılmakla bu delillere itibar edilmemiştir. Bir an için itibar edilse bile, bu delillerin tek başına faturalar kapsamında hizmetin verildiği hususunu ispata yeterli olmadığı, dava konusu takip dosyasında takibe konu E- arşiv faturaların davalı tarafa teslimine dair bir belge delil bulunmadığı, davalı tarafından Ba formları ile de bildiriminin yapılmadığı anlaşılmakla, davacı tarafın üzerine düşen ispat külfetini yerine getiremediği, davasını ispatlayamadığı, icra takibinde haksız olduğu sonuç ve kanaatine ulaşılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bu nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurularak yargılama sonuçlandırılmıştır.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı tarafça açılan davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70-TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 83,81-TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 3,81-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafından yapılan 86,50-TL posta ücretinin, davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi AAÜT gereğince belirlenen 6.938,48-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk giderinin, davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından sarfedilmeyen kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, miktar yönünden KESİN olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/12/2022

Katip …
 e-imzalıdır

Hakim …
 e-imzalıdır