Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/536 E. 2020/215 K. 11.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/536 Esas
KARAR NO : 2020/215

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 06/08/2019
KARAR TARİHİ : 11/03/2020

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Menfi Tespit davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
D A V A /
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle: Müvekkili aleyhine başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas … Esas ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyalarında takibe konu edilen senetlerdeki imzaların müvekkiline ait olmadığından bahisle müvekkilinin bahsi geçen icra dosyaları kapsamında davalıya borçlu olmadığının tespitine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin %20 oranında kötü niyet tazminatıyla birlikte davalıdan tahsiline, karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.

S A V U N M A /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının, münhasıran kurs hizmeti veren müvekkili şirketten kurs eğitimi alan bir kursiyer olduğunu bu kapsamda tüketici konumunda bulunduğunu ve davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemelerine ait olduğunu; davacı ile müvekkili kurs arasında 12.04.2018 tarihinde davacıya ingilizce dil eğitimi verilmesine dair 3200 TL bedelli eğitim sözleşmesi imzalandığını, davacının 500,00 TL peşin ödemede bulunduğunu, kalan 2.700,00 TL’lik kısım için her biri 450,00 TL bedelli 6 adet sıralı senet düzenlendiğini, davacının sözleşmeyi imzalayıp peşinatı bizzat kendi kredi kartı ile ödediğini, bir an için sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığı düşünüldüğünde bile ödeme ile sözleşmeyi benimsemiş olduğunu, çalışma kaydından anlaşılacağı üzere sözleşme imzalandıktan sonra davacının ders randevularını aldığı anacak derslere katılmadığını, tüm bunların davacının sözleşmeyi benimsemiş olduğunu gösterdiğini savunmuş, davanın reddini talep etmiştir.

G E R E K Ç E /
Dava; İİY’ nin 72 Maddesi uyarınca açılmış; “Menfi Tespit” davasıdır.
Davacı tarafça, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas … Esas ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyalarına dayanak bonolardaki imzaların davacıya ait olmadığı ve bu nedenle bu bonolardan dolayı borçlu olmadığı iddia edilmiş; Davalı tarafça ise, İcra dosyalarının dayanağı olan bonoların taraflar arasında imzalanan eğitim sözleşmesi kapsamında düzenlendiği, davalının tüketici olduğu, bu nedenle davanın Tüketici Mahkemesinde görülmesi gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Taraflar arasında, davacı tarafın dil eğitimi almasına ilişkin imzalanan sözleşme nedeniyle, davalıya verildiği iddia olunan bonolardan dolayı davalı tarafça davacıya karşı İstanbul … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası ile 12.05.2018 vade tarihli 450,00 TL bedelli bonodan dolayı 03.08.2018 tarihinde, İstanbul … İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyası ile 12.06.2018 vade tarihli 450,00 TL bedelli, 12.07.2018 vade tarihli 450,00 TL bedelli ve 12.08.2018 vade tarihli 450,00 TL bedelli bonolardan dolayı 27.11.2018 tarihinde, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 12.09.2018 vade tarihli 450,00 TL bedelli ve 12.10.2018 vade tarihli 450,00 TL bedelli bonolardan dolayı 27.11.2018 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipler başlatıldığı görülmüştür.
Davalı tarafça sunulan ve davacı tarafça açıkça imzası inkar edilmeyen 12.04.2018 tarihli sözleşme ve eki ödeme planının incelenmesinde; Davacı şirket ile davalı arasında 12.04.2018 tarihinde davacıya İngilizce dil eğitimi verilmesine dair 3200 TL bedelli eğitim sözleşmesi imzalandığı, davacının 500,00 TL peşin ödemede bulunduğu, kalan 2.700,00 TL’lik kısım için her biri 450,00 TL bedelli 6 adet sıralı bono düzenlendiği ve bono bilgilerinin ödeme protokolunda detaylı olarak gösterildiği görülmüştür. Yine Sözleşme ve eki Ödeme Protokolünde belirtilen bono bilgilerinin dava ve icra takiplerine dayanak bonolar ile birebir örtüştüğü, yani aynı olduğu anlaşılmıştır.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 sayılı Kanunun 2. maddesinde; “Bu Kanun her türlü tüketici işleri ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” denilmektedir.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3.maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
6502 sayılı yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
6502 sayılı Kanunun 83/2. maddesi hükmü ile de, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile diğer kanunlarda düzenleme olması bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği düzenlenmiştir.
Somut olayda, davacı, davalı şirketten 12.04.2018 tarihli sözleşme ile eğitim hizmeti satın aldığına, hizmet bedeli olarak davaya konu bonoların düzenlenerek tevdii edildiğine, uyuşmazlığın da bu bonolar nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti isteğine ilişkin olduğuna göre ve davacı da dayanak sözleşmede tüketici konumunda olduğundan taraflar arasındaki sözleşmenin tüketici ilişkisi olduğu hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Bu itibarla uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kalmakta olup, davaya bakma görevi Tüketici Mahkemesine aittir. Görev konusu, kamu düzenine ilişkin olup, re’sen gözetilir. Taraflar arasındaki temel ilişkinin eğitim sözleşmesi olduğu ve davacının tüketici sıfatını taşıdığı anlaşıldığından 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3, 73/1 ve 83/2 maddeleri uyarınca Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin Görevsizliğine, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden Usulden Reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli olan İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde görevli mahkemeye gönderme talebinde bulunulmaması durumunda HMK. 20. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
4-6100 sayılı HMK. 331/2. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, karar taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip …
e-imzalıdır .

Hakim …
e-imzalıdır .