Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/534 E. 2022/262 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/534 Esas
KARAR NO : 2022/262

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/08/2019
KARAR TARİHİ : 20/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı Vekili Dava Dilekçesinde Özetle : Davacı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün …Esas Sayılı dosyası Kambiye Senetlerine Özgü Haciz Yolu ile takip yapıldığını, davacının 22/06/2019 tarihinde ödeme emrini tebliğ aldığını, takip konusu senedin üzerindeki imzanın davacıya ait olmadığını davacının alacaklı görünen davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacının senet kaynaklı herhangi bir borcunun da olmadığını, takip konusu senetteki imzanın davacıya ait olmadığını, bu hususun gerekli bilirkişi incelemesi yaptırıldığı takdirde ortaya çıkacağını davacının Aksaray ilinde ikamet ettiğini davacının ıslak imzalarının alınması için Aksaray Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmasını talep ettiğini, davacının daha fazla mağdur edilmemesi için hakkında başlatılmış olan takibin dava sonuna kadar teminatsız olarak durdurulmasını, mahkeme aksi kanaatte ise mahkemece belirlenecek teminat oranında takibin durdurulması veya icra dosyasına giren paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda karar verilmesini talep etmiştir.
Davalıya tensip zaptı, dava dilekçesi ve eklerinin tebliğ edildiği ancak cevap dilekçesi sunulmadığı görüldü.
DELİLER : İstanbul … İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı takip dosyası ve dayanak senet aslı, arabuluculuk tutanağı, ıslak imzalı evrak asılları.
Mahkememizin 19/01/2022 Tarihli duruşmasının 4 No.lu ara kararı ile dosyanın davaya konu senet üzerinde davacı adına atılı bulunan imzaların davacının eli ürünü olup olmadığının tespiti bakımından bilirkişiye tevdiine karar verilmiş olmakla;
Bilirkişi …03/03/2022 tarihli raporunda özetle: Borçlusu “MOTOSİKLET BİSİKLET FUARI – …” ve alacaklısı “… LTD. ŞTİ.” isimli şirket olan, 14.06.2016 düzenleme ve 20.08.2016 tediye tarihli, “#531#” USA DOLAR ($) / “#Beş yüz otuz bir#” USA DOLAR ($)meblağlı senet aslı, ön yüzündeki ödeyecek hanesinde sağındaki düzenleme tarihi alt taraflarında basılı “MOTOSİKLET BİSİKLET FUARI – Nafiye CANSU…” ibareleri ile başlayan kaşe basım izi üzerinde atılı toplam (2) adet borçlu imzalarının, … isimli şahsın dosya içerisindeki mevcut mukayeseye esas imzalarına kıyasla aralarında farklılıkların bulunduğunun tespit edilmiş olması sebebiyle … isimli şahşın eli mahsulü olmadığı yönünde kanaat ve sonuca vardığını belirtmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, sahtelik iddiasına dayalı olarak menfi tespit istemine ilişkindir.
Davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davalı …T.A.Ş tarafından 18/06/2019 tarihinde davacı … ve dava dışı…Ltd. Şti aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı, dayanak 06/11/2018 tanzim, 31/03/2019 vade tarihli 531,00 USD bedelli senedin keşidecisinin davacı …, lehtarının dava dışı …Ltd. Şti olduğu, ilk cirantanın lehtar şirket olduğu anlaşılmıştır.
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır. Eldeki dava da, sahtelik (imza inkarı ) nedenine dayalı olarak açılmış bir menfi tespit davasıdır.
Bir senette yer alan yazının veya imzanın inkâr edilmesi durumunda, 6100 sayılı HMK’nın 208. maddesinin birinci ve üçüncü fıkrası anlamında bir “sahtelik iddiası” söz konusu olur. 6100 sayılı HMK’nın 208.maddesine ilişkin gerekçede bu husus “Maddenin kenar başlığında “Yazı veya imza inkârı” ibaresi birlikte kullanılmıştır. Her iki husus uygulamada sahtelik iddiası olarak adlandırılan durumu ifade etmektedir” şeklinde belirtilmiştir (Pekcanıtez H./ Özekes M./ Akkan M./ Korkmaz H.T.: Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, Cilt II, İstanbul 2017, s. 1792).
Kambiyo senedindeki imzanın davacı keşideciye ait olduğu yönündeki ispat yükü, senedi elinde bulundurup icra takibine girişen ve senette yer alan imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden davalı alacaklıya düşmektedir.
Mahkememizde görülüp karara bağlanan dava, sahtelik (imza inkarı) nedenine dayalı olarak açılmış olup, böyle bir durumda öncelikle sahtecilik iddiasının irdelenmesi, dava ve takip konusu senetteki imzaların davacıya ait olup olmadığının incelenmesi gerekmiştir. Bu minvalde, dava konusu senet aslı, davacının senedin keşide tarihinden önce kullanmış olduğu imzaları içerir mukayeseye esas belge asılları celbedilmiş, imza örnekleri alınmış, imza incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi … tarafından senet üzerindeki 2 adet borçlu imzasının davacı…’nun eli ürünü olmadığını bildirmiştir.
Toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; mahkememizce görülüp karara bağlanan davada, davacı yanın aleyhine başlatılan icra takibi ile takip dayanağı senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, uyuşmazlığın takibe konu senetteki keşideci olarak davacı kaşesi üzerine atılı bulunan imzaların davacının eli ürünü olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır. Bilirkişi incelemesinde senet üzerindeki davacı kaşesi üzerine atılı bulunan 2 adet imzanın davacının eli mahsulu olmadığı tespit edilmiştir. Davalı yanca rapora itirazda bulunulmuşsa da, raporun teknik, ayrıntılı ve gerekçeli olduğunun anlaşılması nedeniyle hükme esas alınmasına karar verilmiştir. Bu haliyle de, davaya konu senetteki davacı kaşesi üzerine atılı bulunan imzanın davacının eli ürünü olmadığı kabul edilmiş, sahtelik iddiası mutlak defilerden olmakla herkese karşı ileri sürülebileceğinden davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Kötü niyet tazminatına ilişkin olarak yapılan değerlendirmede ise; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi uyarınca menfi tespit davası açan borçlunun tazminat isteme hakkı vardır. Anılan maddenin 5. fıkrası aynen; “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz” hükmünü içermektedir. Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötüniyetli olmasıdır. Başka bir ifadeyle; İcra İflas Kanunu’nun 72/5. maddesi hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması halinde, istem varsa, davacı (borçlu) lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötüniyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötüniyetli olduğunu iddia eden davacı (borçlu)’nun üzerindedir. Ayrıca aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 17.03.2010 tarihli ve 2010/19-123 esas, 2010/154 karar, 07.12.2011 tarihli ve 2011/13-576 esas 2011/747 karar ve 20.03.2013 tarihli ve 2012/19-778 esas, 2013/250 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde de, davalı takip alacaklısının somut olayda kötüniyetli olduğunun ispatı noktasında elverişli delil ibrazında bulunulmaması, takip alacaklısının davacıdan sonraki ciranta olmaması, aralarında dava dışı lehtar cirantanın cirosunun da bulunması, bu durumda davacının adına atılı bulunan imzaların eli ürünü olup olmadığını bilmesinin veyahut bilmesi gerektiğinin davalıdan beklenemeyecek olması nedeniyle davacı yanın koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın KABULÜ ile, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibi ve dayanak 06/11/2018 tanzim, 31/03/2019 ödeme tarihli 531,00 USD bedelli senet nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE,
2-Şartları oluşmadığından davacının kötüniyet tazminatı isteminin REDDİNE,
3-Alınması gereken 218,71-TL harçtan peşin olarak yatırılan 54,68-TL’nin mahsubu ile bakiye 164,03-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,68-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının tarafından yapılan 105,48‬ TL dava açılış ilk gideri, 223,90-TL tebligat ve posta gideri ile 750,00-TL bilirkişi ücreti toplamı 993,90-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 3.201,79-TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından var ise arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
7-Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğinin 67/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın ve hükmün taraflara tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, dava değeri kesinlik sınırının altında kaldığından HMK 341/2. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/04/2022

Katip
¸e-imzalıdır.

Hakim
¸e-imzalıdır.