Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/53 E. 2019/369 K. 03.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/53 Esas
KARAR NO : 2019/369

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 01/02/2019
KARAR TARİHİ: 03/05/2019

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan alacak davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
AÇILAN DAVA VE İDDİA:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Davacının dava tarihinden geri dönük olarak 10 yıl içerisinde … adresinde davalılardan elektrik tedarik hizmeti alındığını, bu süre içinde davalıların faturalara haksız ve hukuka aykırı olarak kayıp kaçak bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletim bedeli, sayaç okuma bedeli, TRT bedeli yansıtıldığını, söz konusu bedeller ve işbu bedellere ait KDV tutarlarının davacı tarafından davalılara ödendiğini, bu nedenlerle davalılardan davacı şirketten dava tarihinden itibaren geriye dönük 10 yıllık, haksız ve hukuksuz olarak tahsil etmiş olduğu bedellerin, KDV tutarlarının ve işlemiş faizin bilirkişi heyeti kanalıyla tespitine, söz konusu bedelleri gösterir ayrıntılı fatura dökümlerinin ve davacıyla davalılar arasında akdolunan elektrik hizmetiyle ilgili sözleşmelerin, davalılardan celbine karar verilmesini, davalılardan …A.Ş.’nin elektrik hizmeti verdiği dönemde her iki davalının da alınan hukuka aykırı bedeller yönünden müteselsil sorumluluğunun tespitine, … A.Ş.’nin ise söz konusu hizmetin verildiği tüm dönemden sorumluluğun tespitine, tespit olunan bedellerin, bu bedellerin KDV’lerinin ve işbu bedel ve KDV’lerinin tümüne dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle beraber davalılardan sorumlulukları uyarınca alınarak davacıya iadesine, yargılama giderleri ile vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEPLER:
Davalı …Ş. Vekilinin cevap dilekçesi özetle; Zamanaşımı, esas ve husumet yönünden davanın reddi gerektiğini, davanın EPDK’ya karşı idari yargıda açılması gerektiğini, davacının davaya konu faturaları ihtirazi kayıtsız kabul etmesi, süresinde itiraz etmemesi, bedellerin iadesi için davalılara yazılı müracaatta bulunmaması sebebiyle davacı tarafından faiz tabeli yerinde olmadığını, davacı tarafından faiz talep edilemeyeceği hususunun esas hakkında hüküm kurulurken sayın mahkemece dikkate alınmasını talep ettiklerini, sayın mahkeme faiz konusunda aksi kanaatte ise de kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte ancak dava ve ıslah tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini, bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMEMİZİN İLK KARARI:
Mahkememizin…esas, … karar ve 29/12/2017 tarihli kararı ile; “davanın, işlemden kaldırıldığı (başvuruya bırakıldığı) 26/09/2017 tarihinden itibaren üç aylık yasal süre içerisinde yenilenmediğinden HMK 150/1.-5 maddesi uyarınca AÇILMAMIŞ SAYILMASINA, karar verilmiştir.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkememiz kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmakla, dosya İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesi’ne gönderilmiş ve aynı dairenin 29/11/2018 tarih, … esas, … karar sayılı kararıyla “5235 sayılı Kanunun 5. maddesi ile, 6545 sayılı Kanunun 45. maddesinde yapılan değişiklik sonucu, 6545 sayılı Ticaret Mahkemelerinin Kuruluş ve İşleyişine Dair Kanun uyarınca, dava değeri 300,000,00 TL ve altında davalara tek hakimli olarak bakılacağından ve işlemden kaldırma kararı tek hakim uhdesinde yürütülüp, nihai kararın heyet halinde verilmesi HMK 355. maddesine göre kamu düzenine aykırılık teşkil ettiğinden, kararın bu sebeple kaldırılması ve dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek dosya mahkememizin 2019/53 esasına kaydı yapıldı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, MAHKEMECE YAPILAN NİTELENDİRME VE VARILAN SONUÇ:
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava, taraflar arasındaki elektrik abonelik sözleşmesi gereğince davacı tarafça kullanılan elektriğe ait faturalarda kayıp-kaçak ve diğer adlar altındaki bir kısım bedellerin haksız olarak tahakkuk ettirildiği ve tahsil edildiği belirtilen bedelin davalıdan tahsili talebine ilişkindir.
Kayıp – kaçak, dağıtım ve iletim bedeli, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 Karar sayılı kararı ile Anayasa’ nın “Vergi Ödevi” başlıklı 73. maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karışlamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre, kayıp – kaçak sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’ na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallarına uyan abonelerden tahsil yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karışılığında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinden vazgeçilmez unsuru olduğundan, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığı Esas No : 2016/20757, Karar No: 2017/10084 ve 14.06.2017 tarihli kararında: “Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, uyuşmazlıkla ilgili yargılama devam ederken 17.06.2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’ un 21. Maddesi ile 6446 sayılı Kanun’ un 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altında fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri karşısında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; “Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilmiştir.
Ayrıca 6719 sayılı Kanun’ un 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’ na eklenen Geçici 19. maddede de; “Bu maddeye ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanun’ a aykırı olmayan hükümlerin uygulanmasına devam olunur.” ve Geçici 20. madde de, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp – kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre, Tüketici Hakem Heyetleri’ nin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır. Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanun’un 17.06.2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp – kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere ilişkin koşullara göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması ve tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması gibi hallerde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.
Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan (ve halen derdest olan) davalar, (açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte) konusuz kalmıştır. Ancak bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur. Nitekim 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331.maddesinin 1.fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir.
Davacı vekili, davacı şirketin davalı tarafa yapmış olduğu elektrik enerjisi satış sözleşmesine göre yapılan hesaplamaların ve tahsilatların yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan EPDK tarifelerine aykırı olup olmadığı yönünde bir iddia ve talepte bulunmadığından yasa değişikliği de nazara alınarak dosyada bilirkişi incelemesi de yapılmamıştır. Yukarıda açıklanan yasal değişiklikler, Anayasa Mahkemesinin 28/12/2017 tarihli ve E.: 2016/150, K.: 2017/179 sayılı Kararında ise; 6719 Sayılı Kanunun 21. Maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 17. Maddesine eklenen 10. fıkra hükmünün Anayasaya aykırı olduğuna dair iptal kararı verilmiş olmasına karşın geçici 20. Maddenin iptal edilmemiş olması karşısında yargılama sırasındaki yasal değişiklik nedeniyle dava konusuz kaldığından davanın esası hakkında hüküm tesisine yer olmadığına, ancak dava tarihi itibariyle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E.- 2014/679 K. sayılı kararı doğrultusunda davacının davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olduğu anlaşıldığından mahkememizce davalı yanın yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Yasa değişikliği nedeniyle konusuz kalan davada esas hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gereken 44,40-TL harcın peşin alınan 170,78-TL harçtan mahsubu ile bakiye 126,38-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Davacı tarafça yapılan 44,40-TL peşin harç giderinin davalılardan alınıp davacıya VERİLMESİNE,
3-Davacının yaptığı ilk masraf 41,05-TL ve posta gideri 316,00-TL olmak üzere toplam 357,05-TL’nin davalılardan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 2.725,00-TL ücreti vekaletin davalılardan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Tarafların HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara İADESİNE,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza