Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/502 E. 2021/925 K. 21.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/502 Esas
KARAR NO:2021/925

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:26/07/2019
KARAR TARİHİ:21/12/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
DAVA/
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle: Müvekkilİ şirket ile davalı şirket … … Hız. Tic. Ltd. Şti. arasında 03.09.2017 tarihinde imzalanan sözleşme ile, müvekkili şirketinin davalı … müşterileri için … platformu üzerinde özelleştirme ve geliştirme hizmeti sağlama, … … … Platformu üzerinde yayınlanmak üzere ortak uygulama geliştirme ve destek sağlama yükümlülüğü altına girdiğini, müvekkilinin sözleşme gereğince yerine getirmesi gereken hizmetleri, davalı şirketin hizmetlerin durdurulmasını istediği tarihe kadar eksiksiz bir şekilde yerine getirmiş olmasına karşın davalı şirketin müvekkiline faturaya dayalı 139.183,74 TL” lik alacağını ödemediğini, bunun üzerine …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlattıklarını, ancak davalının kötü niyetli ve alacağı sürüncemede bırakmak amacı ile borca itiraz ettiğini, uyuşmazlığın arabuluculuk yolu ile çözümlenebilmesi için dava şartı arabuluculuk başvurusu yapıldığını, ancak arabuluculuk yolu ile de uyuşmazlık çözülemediğini belirterek, başlattıkları icra takibine haksız, yasal dayanaktan yoksun ve kötü niyetli olarak yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekâletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA/
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacı vekilinin iş bu dava konusu alacağını 03.09.2017 tarihli İşbirliği sözleşmesi ve 01.10.2018 tarihli 9.204,00 TL ve aynı tarihli 24.780,00 USD bedelli faturalara dayandırıldığını, söz konusu faturalara müvekkili şirket tarafından itiraz edilerek faturaların iade edildiğini, davanın görünürde davacı tarafın sözleşme ve faturaya dayalı alacak talebinden ibaret olduğu, fakat işin esasında, davanın açılma sebebinin müvekkili şi,rketin ortakları arasında vuku bulan uyuşmazlıklar kapsamında ortaklardan birine menfaat sağlamak amacıyla müvekkili şirketi kayden borçlu göstermek olduğunu, davacı şirketin müvekkili şirkete yazılım danışmanlığı hizmeti vermiş bir şirket olduğunu, davacı şirketin vermiş olduğu hizmet bedellerinin belirli aralıklarla faturalandırılmış ve müvekkili şirket tarafından ödenmiş olduğunu, ödenen faturaların tamamında 450-tl ve 650-TL arasında değişen adam/gün birim fiyatlarının uygulanmış olduğunu, davacı şirketin iş bu davaya 9.204-TL ve 24.780-USD tutarlı faturaları konu ettiğini, davacı tarafın müvekkil şirkete kesmiş olduğu USD faturanın, o fatura tarihine kadar davacı tarafından kesilmiş tüm faturaların oldukça üzerinde ve diğer faturalardan ayrı olarak USD cinsinden olduğunu, fatura içeriğinde belirtilen birim fiyat da, daha önce kesilen faturaların çok üzerinde olarak 350-USD olarak uygulandığını, taraflar arasında hiçbir geçmiş uygulaması olmayan bu faturaların hangi hizmete dayandığı belirsiz olup, bu hizmetin gerçekten verilip verilmediğinin ispata muhtaç olduğunu, davacı ayrıca, taraflar arasında 02.09.2017 tarihinde imzalandığı iddia edilen bir iş birliği sözleşmesine de dayanmakta olduğunu, müvekkilinin 3 ortağı bulunan ve bu ortakların emeği ile yürütülen bir şirket olduğunu, müvekkili şirketin taraf olduğu tüm sözleşmeler, bütün ortakların bilgisi dahilinde imzalandığını, ancak davacı tarafından alacak iddiasına dayanak yapılan bu iş birliği sözleşmesi, müvekkili şirketin ortakları … ve Deniz Kayahan tarafından, davacının yaptığı icra takibi ile öğrenildiğini, sözleşmenin yalnızca ortaklardan … tarafından imzalanmış adi yazılı bir sözleşme olduğunu, müvekkili şirketin ortakları arasında 2018 yılının Eylül ayında uyuşmazlık çıkmış, bu uyuşmazlık 29.09.2018 tarihinde ortaklardan …’ın şirket hesabındaki nakdi güvenli bir hesaba aktarması ile doruğa çıktığını, bundan sadece 2 gün sonra (01.10.2018 tarihinde) davacı şirket tarafından daha önce hiç görülmemiş birim bedelden, daha önce hiç kesilmemiş tutarda ve daha önce hiç kesilmemiş bir para biriminden bir dolar faturası kesildiğini, yapılan icra takibiyle de, müvekkili şirketin diğer ortaklarının hiç haberdar olmadığını, yalnızca …’nın imzasını taşıyan 03.09.2017 imza tarihli bir işbirliği sözleşmesi olduğu ortaya çıktığını, davacı şirket tarafından, sırf müvekkil şirketi kendisine borçlu göstererek, şirketin diğer ortakları ile arasındaki uyuşmazlıkta, …’nın menfaatine durum yaratmak amacıyla söz konusu USD faturanın kesildiğini, bu faturanın herhangi bir dayanağı olmadığından, faturaya dayanak olması için … ile geçmişe dönük olarak işbirliği sözleşmesinin imzalandığının açık olduğunu 9.204-TL faturanın USD tutarlı faturadan farklı olarak davacı şirket ile davalı şirket arasında süregelmiş ticaret boyunca kesilmiş faturalara birim ve toplam bedel olarak daha uyumlu olduğunu belirterek davanın reddine, davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE /
Dava davacı tarafından davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Taraflarca bildirilen deliller toplanmış, dava konusu icra dosyası ve taraflara ait BA – BS formları celp edilmiş ve bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Davacı tarafça bildirilen tanıklar dinlenilmiştir. Davalı taraf ise, mahkememizce verilen ihtaratlı süreye rağmen tanıklarını hangi konularda dinletecekleri konusunda açıklama yapmadıklarından tanık dinletme taleplerinden vazgeçmiş sayılmıştır.
Dava konusu …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalıya karşı sözleşme ve 2 adet faturaya dayalı olarak 139.183,74 TL ‘nin davalıdan tahsili amacıyla 27.11.2018 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin 03.12.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu vekilince 05.12.2018 tarihinde sunulan itiraz dilekçesi ile müvekkili aleyhine başlatılan icra takibine, takip konusu borca, faizine, takip konusu faturalara, faturaların dayanağı olan mal ve/veya hizmete, takip ekinde gönderilen sözleşmeye, sözleşmede bulunan imzaya ve bunların her türlü ferilerine ve icra müdürlüğünün yetkisine itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin alacaklı tarafa tebliğ ediliği, bunun üzerine davacı alacaklı tarafça eldeki itirazın iptali davasının açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Mali Müşavir bilirkişi … ve Bilgisayar Mühendisi … tarafından tanzim edilen 18/09/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı tarafın, 2018 yıllarına ait defterlerinin usulüne uygun bir şekilde açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı, davacı tarafın 2018 yıllarına ait defterlerinin kendi lehine delil olarak kabul edilmesi kanaatine varılmış olduğu, davalının 2018 Dönemine ait Yevmiye Defterinin kapanış tasdik işleminin yapılmadığı, HMK M.222/2 “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.” hükmü yer almakta olduğu, davalı tarafın, 2018 yıllarına ait defterlerinin kendi lehine delil olarak kabul edilip edilmemesi kararının sayın mahkemeye ait olduğu, davacı tarafından davalı yana 2018 hesap dönemine ait toplam 194.466,74 TL faturalar kesildiği, davacı yanın taraflarına sunduğu 2018 hesap dönemine ait ticari defterleri incelendiğinde , davalıdan toplam 55.283,00 TL ödeme aldığı, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün, ….Asliye Ticaret Mahkemesi Hakimliği”ne 08.02.2021 tarihinde göndermiş olduğu Ba-Bs formları incelendiğinde, davacı tarafın, KDV hariç olmak üzere 5.000,00 TL bildirim haddini aşan 5 adet faturayı “BS” formu ile vergi dairesine bildirdiği, davacı tarafın heyetlerine sunmuş olduğu kargo evrakları incelendiğinde, 01.10.2018 tarihli … ve … numaralı 2 adet faturayı, 01.10.2018 tarihinde … Kargo Firması aracılığıyla 911991481202 gönderili numaralı kargo ile davalı tarafın merkez adresine, kargo olarak gönderdiği ve saat 18:35’te 02.10.2018 tarihinde davalı tarafından teslim alındığı, davalı tarafın 01.10.2018 tarihli … ve … numaralı 2 adet faturaya … 21. Noterliğince hazırlanmış olan 26.10.2018 tarihli ve 15721 tasdik numaralı ihtarname ile itiraz ettiği, TTK 21/2 Maddesinde,” bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmü yer aldığı, davalı tarafın teslim aldığı faturalara 8 gün içerisinde itiraz etmediği, davacı tarafın sunmuş olduğu kargo evrakının sıhhati konusunda tereddüt hasıl olabileceği ve davalı tarafın bu hususta delil olabilecek bir evrak sunmadığı, davalı yanın, tarafımıza sunmuş olduğu 2018 Hesap Dönemine ait ticari defterleri ve taraflarına sunmuş olduğu BA formları incelendiğinde, davalı tarafın, KDV hariç olmak üzere 5.000,00 TL bildirim haddini aşan 3 adet faturadan yalnızca … ve … seri numaralı faturaları “BA” formu ile vergi dairesine bildirdiği, 267898 seri numaralı fatura bildirime konu edilmediği, davalı yanın, taraflarına sunmuş olduğu 2018 Hesap Dönemine ait ticari defterleri incelendiğinde, davacıya toplam 55.283,00 TL ödeme yaptığı, davalı tarafın, 01.10.2018 tarihli … ve … numaralı faturalara … 21. Noterliğince hazırlanmış olan 26.10.2018 tarihli ve 15721 tasdik numaralı ihtarname ile itiraz ettiği, davalı taraf, 01.10.2018 tarihli … ve … numaralı faturaların davacı tarafından kendilerine hangi tarihte teslim edildiği ile ilgili olarak heyetlerine belge sunmadığı, davalı tarafın, 03.09.2017 tarihinde davacı taraf ile imzalanan sözleşme neticesinde alması gereken hizmeti eksik ya da ayıplı aldığına ilişkin olarak İstanbul 9. Noterliğince hazırlanmış olan 03.12.2018 tarihli ve 42119 tasdik numaralı ihtarname ile bildirimde bulunduğu, davacı taraf sisteminde geçmiş dönemde vermiş oldukları hizmetin ispatına yönelik inceleme gerçekleştirildiği, inceleme sırasında bedeli ödenmeyen faturalara ilişkin çalışmalar üzerinde yoğunlaşıldığı, tahsil edilmeyen 01.10.2018 tarihli … ve … sayılı faturaların “…” işi ve Localizasyon çalışması kapsamında harcanan emeğe ilişkin olduğu bilgisinin alındığı, halihazırda davacı tarafın davalı için ürün geliştirmesini yaptığı … platformuna erişimi bulunmamakta olduğu ve geçmiş dönemlerde yapmış oldukları çalışmaları online tespit etmek imkanı olmadığının tespit edildiği, davacı taraf … partneri olmadığını davalı taraf için yapılacak çalışmalar kapsamında davalı tarafça sağlanan … ortamına erişimleri olduğu ve … ortamında yapılan çalışmalar neticesinde özellikle Localizasyon çalışması dahilinde geliştirilen modüllerin farklı müşterilere satışı sonrasında elde edilecek gelire ortak olarak kazanç sağlanması hususunda anlaşmaları olduğunun anlaşıldığı, Localizasyon çalışmaları sistemde kayıtlı projeler incelendiğinde; TCMB döviz kuru, E-Fatura , Fiş numarası gibi projeler geliştirilmiş olduğunun tespit edildiği, davacı sisteminde bağlantı kesilmeden önce geliştirilen projelerin kayıt altına alınmış olan yedeklerinin incelendiği, davacı tarafın davalı için yazılım geliştirme sürecinde kullandığı … platformuna erişiminin 24.09.2018 itibari ile davalı tarafından kesilmiş olduğu, davacının … müşterisi ve Localization olarak isimlendirilen TCMB kur, Fiş numarası gibi modüllerin geliştirilmesi sırasında harcanan emeklerin karşılığı olarak kesilen faturaların haklı ve tahsil edilmesi gerektiği, yazılım geliştirme sırasında harcanan emeklerin gözle görünür ölçülebilir durumda olmamasından dolayı, 60 adam gün olarak ifade edilen Localizasyon bedelinin haklı olduğu, davacı tarafın 2018 yılı defterlerinin kendi lehine delil olarak kabul edilebileceği, davalı tarafın 2018 yılı yevmiye defterinin kapanış tasdiki görülmediğinden, defterlerinin kendi lehine delil olarak kabul edilip edilmemesi kararı sayın mahkemeye ait olduğu, davacı tarafın, faturanın teslimine ilişkin belgelerini sayın mahkeme tarafından kabul görmesi halinde, ilgili faturalara süresinde itiraz edilmediği ve kabul edilmiş olarak sayılabileceği, davacı tarafın, davalı taraftan 139,183,74 TL alacaklı olduğu, alacak tutarı olan 139.183,74 TL için %19,5 oranıyla ve İcra tarihi olan 26.11.2018 tarihine kadar hesaplanan temerrüt faiz tutarının 4.221,91 TL olduğu, alacak tutarı olan 139.183,74 TL için %19,5 oranıyla ve dava tarihi olan 26.07.2019 tarihine kadar hesaplanan temerrüt faiz tutarının 22.466,58 TL olduğu sonuçlarına varıldığı görüşü bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun ayrıntılı ve denetime elverişli olduğu, bu kapsamda dosya kapsamına uygun olduğu değerlendirilmiştir.
İddia, savunma, dosya kapsamında toplanan deliller ile alınan ve dosya kapsamında karar vermeye uygun bulunan bilirkişi raporuna göre yapılan değerlendirmede;
Dava konusu uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan 03.09.2017 tarihli İşbirliği sözleşmesi ile 01.10.2018 tarihli 9.204,00 TL ve 24.780,00 USD bedelli faturalara dayalı olarak 139,183,74 TL üzerinden başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı tarafça, icra takibinde, takip konusu borca, faizine, takip konusu faturalara, faturaların dayanağı olan mal ve/veya hizmete, takip ekinde gönderilen sözleşmeye, sözleşmede bulunan imzaya ve bunların her türlü ferilerine ve icra müdürlüğünün yetkisine itiraz edilmiştir.
Davalı tarafça, icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise de, itirazda yetkili icra dairesinin bildirilmediği anlaşılmakla, usulüne uygun bir yetki itirazı olmadığından bu itiraza itibar edilmemiştir.
Alınan bilirkişi raporuna göre, davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, kendi lehine delil niteliğine haiz olduğu, davalı tarafın ise ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulmadığı bu kapsamda kendi lehine delil niteliğine haiz olmadığı, davacı konusu faturaların davacı kayıtlarında yer aldığı, faturaların davalı yana teslim edildiği, davalı yanca faturalara itiraz edilerek iade edildiği ancak TTK’nın 21/2 maddesi uyarınca itirazın 8 gün dolduktan sonra yapıldığı, dava ve takip konusu faturaların konusu hizmetin davacı tarafça davalıya verildiği, davacı kayıtlarına göre takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan takip talebinde belirtilen miktarda olmak üzere 139.183,74 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Dinlenen davacı tanıkları da, bilirkişi raporundaki tespit gibi hizmetin verildiği yönünde beyanda bulunmuşlardır.
İcra takibine itiraz dilekçesinde, sözleşmedeki imzaya itiraz edilmiş ise de, davaya cevap dilekçesinde, sözleşme ilişkisi kabul edilmiş, davalı şirketin ortakları arasında sorunlar olduğu, sözleşmenin ortaklardan … tarafından diğer ortakların bilgisi dışında imzalandığı ve …’nın menfaatine durum yaratmak amacıyla söz konusu USD faturanın kesildiği savunulmuştur.
Dava dilekçesinde sözleşme ilişkisi kabul edildiğinden imza incelemesine gerek görülmemiştir. Davalı tarafın, davalı şirket adına sözleşmeyi imzalayan …’nın davalı şirkete temsile yetkili olmadığına dair bir savunması bulunmamaktadır. Bu kapsamda sözleşme davalı şirketi bağlayacaktır. Davalı şirketin ortakları arasındaki sorunlar, davalı şirketin iç ilişkideki meseleleridir. Davacı taraf ile sözleşmeyi imzalayan davalı şirket ortağı …’nın menfaatine durum yaratılmak için fatura düzenlendiği iddiasına ilişkin davalı tarafça dosyaya bir delil sunulmamıştır.
Alınan bilirkişi raporundaki dava ve takip konusu faturalara ilişkin hizmetin verildiği, faturaların davalı yana teslim edildiği ancak süresinde itiraz yapılmadığı tespitleri ile TTK’nın 21/2 maddesindeki ” Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır” hükmü birlikte değerlendirildiğinde ve davalı yanın dava ve takip konusu faturalara ilişkin ödeme iddiası ve ispatı da olmadığından, davalı tarafın borca itirazlarının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
Tarafların tacir olması karşısında, takip talebinde avans faizi talep edilebileceği, bu kapsamda davalının faize yönelik savunmasının da yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Tüm bu nedenler ile icra takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan takip talebinde belirtilen miktarda olmak üzere 139.183,74 TL alacaklı olduğu, davalının icra takibine vaki tüm itirazlarının haksız olduğu değerlendirilerek, davanın kabulü ile , davalı borçlunun …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin takip talebindeki şartlar ile aynen devamına, ayrıca alacak likit olduğundan ve davalı borçlu itirazında haksız bulunduğundan hükmolunan 139.183,74 TL ‘nin % 20’si oranında hesaplanan 27.836,74 TL icra inkar tazminatının davalı borçludan alınarak davacı alacaklıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile , davalı borçlunun …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin takip talebindeki şartlar ile aynen devamına,
2-Hükmolunan 139.183,74 TL ‘nin % 20’si oranında hesaplanan 27.836,74 TL icra inkar tazminatının davalı borçludan alınarak davacı alacaklıya verilmesine,
3-Alınması gereken 9.507,64 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.681,00 TL’ nin mahsubu ile bakiye 7.826,64 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, davacı tarafından peşinen karşılanan 1.681,00 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı parası, 126,20 TL müzekkere ve davetiye posta masrafı, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam; 3.170,60 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden hesap ve takdir edilen 17.172,46 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
8-HMK 120 maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştyiğinde re’ sen davacı yana iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır