Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/487 E. 2019/1033 K. 24.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/487 Esas
KARAR NO : 2019/1033

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 10/07/2012

BİRLEŞEN İSTANBUL 9. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NİN
2012/413 ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA : MENFİ TESPİT
DAVA TARİHİ : 05/10/2012
KARAR TARİHİ : 24/12/2019

Taraflar arasında karşılıklı olarak açılan ve mahkememizde görülen, “İtirazın İptali” ve “Menfi Tespit” davalarının yapılan yargılamasının sonunda;
ASIL DAVA /
Davacı … vekilinin 10/07/2012 tarihli dava dilekçesi ile, müvekkili ile davalılar arasında araç satımı konusunda anlaşma imzalandığını ve bu satış sözleşmesine göre davalılar … ve…’un 15.000,00 TL nakit ve aylık 1.700,00 TL ‘den 48 ay olmak üzere toplam 96.000,00 TL ödeme yapmayı taahhüt ettikleri ve bu ödemeler için de 25/10/2007 ile 25/06/2009 tarihleri arasında 36 adet bono düzenlenerek verildiğini davacının tüm taleplerine karşın bono bedellerinin ödenmemesi üzerine 25/10/2007 – 25/12/2008 vadeli bonolar için İstanbul… İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden 23.800,00 TL asıl alacak ve işlemiş faizleri ile birlikte toplam 31.196,68 TL üzerinden takip yapıldığını yine 25/01/2009 vadeli ve 25/10/2010 vadeli senetler için de yine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden takip yapıldığını, bu takip için de 37.400,00 TL asıl alacak ve 6.975,21 TL ‘de işlemiş faiz olmak üzere toplam 44.375,25 TL tutarındaki alacağın tahsili için takip yapıldığını davalıların kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiklerini huzurdaki iş bu davanın … esas sayılı icra takip dosyası nedeni ile açıldığını 2012/915 sayılı dosya üzerinden yapılan takibin kesinleşmiş olduğunu bu nedenle davalıların haksız ve kötü niyetli olarak İstanbul … İcra müdürlüğünün … sayılı dosyası üzerinden yapılan takibe vaki itirazlarının iptali ile takibin devamına ve %40 inkar tazminatına mahkum edilmelerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

BİRLEŞEN DAVA /
Davacı … vekilinin 05/10/2012 tarihli dava dilekçesi ile, davalının, davacı hakkında İstanbul… İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlattığını, takip konusu 14 adet her biri 1.700,00 TL olan senet fotokopilerinin incelenmesinde, davacının bu senetleri kefil sıfatı ile imzaladığının görüleceğini, oysa davalı alacaklı tarafın davacı hakkında kefil sıfatı ile değil borçlu sıfatı ile takip başlattığını, davacı tarafın kötü niyetli olduğunu ve bu durumun hukuken korunamayacağını, zira sözleşmenin yapılmasından bu yana 6 yıl geçtiğini bu güne kadar hiçbir talepte bulunulmadığını, adi sözleşme ile satışı yapılan aracın 3.bir kişiye resmi satışının yapıldığını, borcun bedelsiz kaldığını ve davalının bu zamanaşımına uğramış senetler için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı dosyası ile başlattığı ilamsız takibe taraflarınca itiraz edilmesi sonucu itirazın iptali davası açıldığını belirterek, davacının borçlu olmadığının tespitine, senetlerin ve icra takibinin iptaline, davalının icra takip bedelinin %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA /
Davalılardan … vekilinin 08/10/2012 havale tarihli cevap dilekçesi ile takibe konu edilen 14 adet bononu incelendiğinde müvekkilinin bu senetleri kefil sıfatı ile imzaladığını ancak davacı alacaklının takibi borçlu sıfatı ile başlattığını borcun bir kısmının … tarafından ödendiğini bu itibarla senetlerin zaman aşımına uğradığını bu itibarla müvekkilinin borçlu olmadığını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’a usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve tensip tutanağının tebliğ edildiği, ancak süresinde herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.

GEREKÇE /
Talep, … plakalı aracın harici satışı nedeniyle tanzim olunan bonolara dayalı olarak başlatılan icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkin olup, karşı dava da talep, takip konusu bonoda, aval veren sıfatıyla imzası bulunan… tarafından, bu senetler ve takip nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı-karşı davalı … ile alıcı bir sıfatıyla … ve alıcı 2 sıfatıyla … arasında tanzim olunan 15/11/2006 tarihli satış sözleşmesi başlıklı belgede … plakalı aracın … tarafından adı geçen alıcılara satıldığı belirtilerek, 15.000,00 TL nakit ve 1.700,00 TL bedelli 48 adet her ayın 25’inde vade olmak üzere toplam 96.900,00 TL olarak bedel belirlenmek suretiyle borç kapandıktan itibaren satıcının aracın satışını vermekle sorumlu olduğunu kararlaştırmıştır. Sözleşmeye konu aracın celp edilen tescil dosyası kapsamından; aracın 23/06/2014 tarihinde … adına kayıt ve tescil edildiği, 03/08/2005 tarihinde … adına satış yolu ile kayıt ve tescil olduğu ve davaya konu 2006 yılında tanzim olunan harici satış sözleşmesinden sonra 24/12/2007 tarihinde…’e satış ve tescilinin yapıldığı ve bilahare … tarafından da … adına satılarak, Fethiye ilçesine … sayılı plakaya nakil gittiği anlaşılmıştır. 2009/18 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 28/d (tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri, satış ve devri yapılacak araçtan dolayı motorlu taşıtlar vergisi, gecikme faizi, gecikme zammı, vergi cezası ve trafik idari para cezası borcu bulunmadığının tespit edilmesi ve taşıt üzerinde satış ve/veya devri kısıtlayıcı herhangi bir tedbir veya kayıt bulunmaması halinde araç sahibi adına düzenlenmiş, tescil belgesi veya trafik tescil kayıtları esas alınarak, noterler tarafından yapılır. Noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçersizdir.) hükmünü amir bulunmaktadır. Bu madde uyarınca araç devrinin noterden yapılması zorunlu olup, bu şart kanuni şekil şartı niteliğinde olmakla, tarafların iradeleri ile de değiştirilemez ve kanuni şekil şartına uygun olarak yapılmayan sözleşmeler hükümsüzdür. Bu itibarla geçersiz olan sözleşme taraflar yönünden herhangi bir hak ve borç doğurmaz, bu nedenle geçersiz bir sözleşmenin tarafları ve o sözleşme ile yükümlendikleri edimleri yerine getirmekten kaçınabilirler ve sözleşmenin karşı tarafı da edimin ifasını talep edemez. Böyle bir sözleşme ancak tarafların sadece aldıklarını karşı tarafa geri vermek yükümlülüğü doğurur. Yine geçersiz bir sözleşme sebebiyle verdiğini geri isteyen taraf sözleşmeden dolayı elinde bulundurduğunu iade ile yükümlüdür ve bu iade kural olarak aynı anda ve karşılıklı yapılmak durumundadır.
Yukarıda belirtildiği üzere araç geçersiz sözleşme ile satışa konabilmiş, ancak bu tarihten sonra araç maliki … tarafından adına vekalet ile …’ın katılımı ile ve 24/12/2007 tarihli Noterde tanzim olunan sözleşme ile dava dışı …’e 71.600,00 TL bedel ile satışı yapılmış ve sözleşmede bedelin tamamen ödenerek, aracın teslim alındığı beyan ve kabul edilmiştir. Davacının geçersiz sözleşmeye dayalı olarak ve bu sözleşmeye istinaden tanzim edilen bono bedellerin açıklanan bu durum karşısında davalılardan talebe hakkı bulunmamaktadır. Aynı nedenle davalı-karşı davacı tarafın takiple davaya konu senetler nedeniyle de davacı-karşı davalı yana borçlu olmadığının kabulü gerekir. Diğer yandan gerek asıl ve gerekse birleşen davalar yönünden; taraflar arasında akdi ilişki ve takibe dayanak konusu bonoların varlığına ve ayrıca akdi ilişkinin yukarıda belirtilen niteliği ve sonuçlarına nazaran gerek asıl gerekse birleşen davalarda kötü niyet tazminatı şartlarının bulunmadığı kanaatine varılarak, yerinde görülmeyen asıl davanın reddine, birleşen davanın; senetlerin iptali yönündeki istem davanın tarafları ile senetteki keşideci aval veren ve lehtar olmak üzere senedin tarafları dikkate alınarak yerinde görülmediğinden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
BOZMA /
Mahkememizce verilen 05/05/2015 tarihli… Esas …Karar sayılı kararı temyiz edilmiş ve Yargıtay 19. HD tarafından yapılan temyiz incelemesi sonunda;
“…(1)Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı, birleşen davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
(2)Birleşen davaya konu alacakla ilgili olarak, asıl dosya davacısı, birleşen dosya davalısı …, asıl dosya davalıları … ile … aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile takip başlatmış, bu takipte çıkarılan ödeme emrine takip borçluları olan asıl dosya davalıları … ile … itiraz etmişlerdir. Takip borçlularının itirazı üzerine asıl dosya davacısı, birleşen dosya davalısı … tarafından 10.07.2012 tarihinde asıl dava olarak itirazın iptali davası açılmıştır. İtirazın iptali davasının açılmasından sonra 05.10.2012 tarihinde ise, asıl dosya davalısı, birleşen dosya davacısı … tarafından aynı alacakla ilgili asıl dosya davacısı aleyhine menfi tespit davası açılmıştır.
Bir davada hukuki yararın bulunması dava şartıdır. Somut olayda, daha önce açılıp görülen itirazın iptali davasında davalı olarak borçlu olmadığını savunma imkanına sahip olan asıl dosya davalısı, birleşen dosya davacısı …’un asıl dava olarak itirazın iptali davası açılmasından sonra, asıl dosya davacısı aleyhine menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır.
Mahkemece birleşen davaya yönelik açıklanan bu yön gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir…” gerekçesiyle mahkememiz hükmü bozulmuştur.

BOZMA SONRASI YARGILAMA ve DEĞERLENDİRME /
Yargıtay 19. HD’ nin 01/02/2018 tarihli 2016/10010 Esas 2018/309 Karar sayılı bozma ilamına uyulmuştur.
Yargıtay bozma ilamında asıl davaya ilişkin olarak herhangi bir bozma yapılmamış olup, asıl davaya ilişkin olarak mahkememizin önceki hükmü maddi anlamda kesinleşmiştir. Ancak hükmün kapsamını düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. Maddesi uyarınca şekli anlamda hükmün bütünlüğünü sağlamak bakımından 05/05/2015 tarihli ve … Esas, … Karar sayılı kararımızın asıl davaya ilişkin bölümü hüküm kısmında aynen gösterilmek suretiyle yetinilmiş, asıl davada yeniden hüküm tesisine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Birleşen dava, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dava konusu edilen icra takibine takip borçlularından olan birleşen dosya davacısı tarafından yasal sürede itiraz edilmiş olup, takip alacaklısı olan birleşen dosya davalısı tarafından itirazın iptali davası açılmıştır. Asıl dava olan itirazın iptali davası menfi tespit davasından önce açılmış olmakla menfi tespit davasının açıldığı tarih itibariyle derdesttir. Birleşen dosya davacısının borçlu olmadığını savunma imkanı davalı olarak bulunduğu itirazın iptaline yönelik asıl davada mevcut iken, aynı alacakla ilgili olarak görülmekte olan itirazın iptali davasının davacısına karşı ayrıca menfi tespit davası açmasında hukuki yararı bulunmamaktadır. Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartlarından olup, dava şartlarının mevcut olup olmadığı davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılacağından uyulan Yargıtay bozma ilamı gerekçesi de nazara alınarak birleşen davanın hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekmiş, şartları oluşmayan tazminat taleplerinin de reddine dair aşağıdaki hüküm fıkrası oluşturulmuştur.

H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl davada; 05/05/2015 tarihli ve… Esas, …Karar sayılı kararla davanın reddine dair verilen önceki hüküm bozma konusu yapılmayıp kesinleşmiş bulunmakla, bu yönde yeniden HÜKÜM TESİSİNE YER OLMADIĞINA,
(Mahkememizin 05/05/2015 tarihli ve… Esas, … Karar sayılı kararının asıl davaya ilişkin hüküm fıkrası; “1-Yerinde görülmeyen asıl davanın REDDİNE,
a)Alınması gereken 27,70 TL harcın peşin alınan 307,40 TL’den mahsubu ile karar kesinleştiğinde ve talep halinde fazla yatırılan 279,90 TL harcın davacı …’e İADESİNE,
b)Davacının yaptığı yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
c)Davalı … tarafından yapılan 22 TL posta giderinin ve davalı … tarafından yapılan 9 TL posta giderinin davacıdan tahsili ile iş bu davalılara VERİLMESİNE,
d)Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret tarifesi gereğince 3.731,63 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalılara VERİLMESİNE,”)
2-Birleşen davada; davanın hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’ nun 114/1-h ve 115. maddeleri uyarınca usul yönünden REDDİNE,
3-Birleşen davada tazminat şartları oluşmadığından, bu yöndeki taleplerin REDDİNE,
4-Birleşen davada alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 463,30 TL’ den mahsubu ile mahsup edilen miktarın hazineye irat kaydına, fazla yatırılan 418,90 TL’ nin ise karar kesinleştiğinde ve talebi halinde birleşen dosyanın davacısına İADESİNE,
5-Birleşen dosya davacısı tarafından yapılan yargılama masraflarının davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Birleşen dosya davalısı tarafından bozma sonrasında yapılan 132,25 davetiye ve posta masrafından ibaret yargılama masrafının, birleşen davanın davacısından alınarak birleşen dosya davalısına ÖDENMESİNE,
7-Birleşen davada davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin birleşen dosya davacısından alınarak birleşen dosya davalısına ÖDENMESİNE,
8-HMK 120 maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısımların karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE,
Dair; taraf vekilleri yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile YARGITAY nezdinde TEMYİZ kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …

Hakim …