Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/477 E. 2019/1064 K. 26.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/477 Esas
KARAR NO : 2019/1064

DAVA : TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 18/09/2014
KARAR TARİHİ : 26/12/2019

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili Mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin daha önce … şirketinin akaryakıt satış bayi olarak faaliyette bulunduğunu, davalı şirketin istasyonunun yenilenmesi yatırım, intifa bedeli teklifi, satıştan pay ile satış primleri ibi konumlarında teklif getirmesi üzerine 2008 temmuz ayından davalı ile sözleşme görüşmelerinin başladığını, davalı tarafın özellikle proje yatırımı, intifa bedeli ile LPG dağıtım tesisinin de eklenmesini şart koşması neticesinde müvekkili şirketin bu konuda hazırlıklar yaptığını, davalı şirket sorumluları tarafından müvekkil şirketin işyerinde keşif yapıldığını, müvekkil şirketin yapması gereken işler tek tek sayıldığını ve not edildiğini, daha sonra da sürekli hazırlıkların yapılmasını müvekkil şirket istasyonunun yeni projesini hazırladığını, müvekkilinin belediye de gerekli tadilat projelerini imar planlarına işlettiğini, gerekli harçları yatırdığını, tüm bu görüşmeler sonucunda 10/11/2008 tarihinde … A.Ş. ile olan sözleşmeyi sona erdirdiğini, davalının yönlendirmiş olduğu firmalardan gerekli işlemler için teklifler alındığını bu kapsamda müvekkilinin gerekli saha çalışmaları kanopi ve LPG tesisinin inşası için yaklaşık 355.000-TL civarında malzeme alımı yaptığını, davalının sözleşmeli çalıştığını, yönlendirmiş olduğu …A.Ş. firmalarından inşaat işleri için teklifler alındığını, davalının yönlendirmiş olduğunu … Şti’den yakıt tanklarına ilişkin 46.500-TL lik teklif alınarak çekler verildiğini, tadilat için Değişim Mühendislik ile yapmış olduğu 150.000-TL lik sözleşmenin ilk bölümü olan proje bedelinin ödendiğini, belediyedeki imar planlarına LPG tesisinin imar paftalarına ve planlarına işlenmesi için belediyeye gerekli harçların yatırıldığını, öncelikle geçerli bir sözleşmenin ifasından kaçınılmasını, ifa edilmemesi sebebiyle sözleşmede kararlaştırılan bedel olan 575.000-Amerikan Dolarının fiili tahsil tarihindeki karşılığı olmak ve boşta geçen süreye karşılık şimdilik 375.000-YTL nin dava tarihinden itibaren işleyecek MB Avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, terditli olarak sözleşmenin davalı tarafça ifa edileceği inancı yarıtılarak müvekkilinin yaptığı giderler, boşta geçen süre ve diğer tüm zararlarına karşılık sözleşme görüşmelerindeki kusuru sebebiyle fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere şimdilik 375.000 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek MB Avans faizi ile birlikte davalının tahsiline, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı taraftan tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

S A V U N M A /
Davalı vekili Mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; Davacı, dava dilekçesinde taraflar arasında geçerli bir sözleşme varmış gibi sözleşme gereğinin müvekkil şirket tarafından yerine getirilmediğini iddia ettiğini, taraflar arasında geçerli sözleşmenin olmadığını, davacının davasını dayandırdığı protokolde müvekkil şirketin imzasının olmadığını, davacının keşide ettiği ihtarnamesine karşı cevabi ihtarname keşide edilip ihtarnamede belirtilen iddiaların kabul edilmediğinin bildirildiğini, davacının imzalayarak müvekkil şirkete gönderdiğini ve dolayısıyla davacının icap ettiği protokolde belirtilen projenin müvekkil yetkililerince onaylanmadığını, bu nedenle imzalanmadığını, dolayısıyla kabul edilmediğinin belirtildiğini, bu nedenle ortada müvekkili şirketin icabının olmadığını, tam tersine davacının icabını müvekkilinin kabul etmediğini, davacının iş kaybı zararları ile ilgili olarak da …A.Ş. ile olan sözleşmesini sona erdirmesi yolunda müvekkil tarafından herhangi bir talimat ya da öneri verilmediğini, davacının basiretli bir tacir gibi davranması ve henüz süresi sona ermemişse sözleşmesini sonlandırmaması gerektiğini bu nedenle istasyonun çalıştırılmaması ile müvekkil şirketin hiçbir ilgisinin mümkün olmadığını, hukuki dayanaktan yoksun afaki beyanlarla açılan davanın reddine, mahkeme masraf ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

G E R E K Ç E /
Davacı davalı ile aralarında yapılan sözleşme görüşmeleri kapsamında davalının geçerli bir sözleşmenin ifasından kaçındığından bahisle sözleşmede kararlaştırılan bedel ile bu nedenle uğranılan zararların davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Öncelikle davacı taraf kendisi tarafından imzalanmış ancak davalı tarafından imzalanmamış olan sözleşme ibraz ederek davalı yanın sözleşmenin gereğini yerine getirmediğini ileri sürmüştür. Davalı tarafın sözleşmeyi imzalamamış olması karşısında davacı tarafça tek taraflı olarak imzalanan sözleşmenin varlığı, icap ve kabulün yapıldığını ve sonuçlandığını tek başına ispata yeterli değildir. Ancak taraflar arasında sözleşme ilişkisinin kurulmasına dair yürütülen görüşmeler, buna dair e-mail trafiği ve davalının …Noterliğinin 12/1/2009 tarih ve … yevmiye numarası ile gönderdiği cevabında yer verdiği beyanlar dikkate alındığında; taraflar arasında sözleşme görüşmelerinin gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Davalı tarafta, sözleşme ile sunulan projenin beğenilmediğini beyanla, sözleşmenin imzalanmadığını ifade etmektedir. Bayilik sözleşmeleri; bayilik veren tarafça yapılan ve tek yanlı olarak düzenlenen sözleşmeler olmakla davalı tarafça kastedilen ve beğenilmeyen projenin bir yeniden yapılandırma projesi olması gerektiği anlaşılmaktadır. E-mail yazışmalarında da bu projenin davalı mimarına gönderildiği ve yapılan çalışmalar hakkında davalı tarafa bilgi aktarıldığı hususları da ifade edilmektedir. Bu kapsamda davalı tarafın; sözleşmeyi imzalaması bakımından istasyonun yeniden yapılandırılması ve buna ilişkin projenin beğenilmesi şartını ileri sürdüğü anlaşılmaktadır. Mahkememizce taraf defter ve kayıtları incelenmiş, davalı tarafça sözleşmenin kurulacağı inancıyla yapılan harcama miktarları ve bu kapsamda temin edilen malzeme ile akıbetleri tespit edilmiş, oluşturulan bilirkişi kurulu marifetiyle inceleme yaptırılıp itirazlar kapsamında ek raporlar alınmış ayrıca tarafların beyan ve itirazlarının değerlendirilmesi bakımından da yeni oluşturulan bilirkişi heyetleriyle inceleme yaptırılarak rapor temin edilmiştir. 01/02/2010 tarihli ilk bilirkişi kurulu raporunda; taraflar arasında yapılan görüşmeler sonucunda bir ön sözleşme oluştuğu ve yapılandırmanın başarılı olması şartı ile asıl sözleşmenin imzalanması safhasının yapılandırma sonrasına ertelendiği, asıl sözleşmenin kurulması ve hüküm ifade etmesinin yapılandırma geciktirici şartına bağlanmış bulunduğu, davacının sözleşme kurulmadan önceki safhada davalıyı masraf da yaptırmak suretiyle sözleşme hazırlıklarına iten bir tutum izledikten sonra sözleşmeyi kurmamasının ancak haklı bir neden varsa sorumluluk doğurmayacağı davalının sözleşmeyi imzalamamakta haklı bir neden bulunduğunu ispat etmediği takdirde sözleşmenin kurulacağına güvenilerek yapılan masrafların talep edilebileceği, davacının boşa giden masraf olarak zararının 313.553,41-TL olduğu ifade edilmiş, ek raporda da aynı görüşlere yer verilmiştir. 2 bilirkişi kurulu raporunda da; davalı tarafın davacıya sözleşme görüşmelerinde, sözleşme akdetmek konusunda güven verdiği culpa in contrahendo sorumluluğunun bulunduğu, davalının uygulayabileceği projeler kapsamında davacının herhangi bir itirazının olmadığı ve bu gelişmeler kapsamında davalının projelere neden onay vermediğine ilişkin yeterli bir açıklamasının bulunmadığı, davalı tarafça imzalanmamış olan sözleşmeye dayanarak davacı yan tarafından alınmış bulunan malzeme ve yapmış olduğu giderler toplamının 395.536,51-TL olup, elde kalan malzemelerin satışı ile 81.983,10-TL gelir elde edilmekle sonuç olarak, 313.553,41-TL gider yaptığının tespit edildiği ifade edilmiş, birinci ve ikinci ek raporlar temin edilmiş ikinci ek raporda projesiz malzeme alımının doğru olmayıp eldeki veriler değerlendirildiğinde alınan malzemelerin pahalı ve yapılan sözleşmedeki metrajlar göz önüne alındığında malzemelerin miktar olarak da fazla olduğu, kök raporda davacı tarafın satın aldığı malzemelerin tek tek tablo halinde gösterildiği ve o tarihlerdeki Kardemir’in resmi internet sitesindeki rakamlarla karşılaştırıldığı, demir çelik piyasasında sıfır malzeme ile hurdası arasındaki oranın %55-%60 civarında olduğu bu itibarla olayda davacı tarafın %40, davalı tarafın ise %60 oranında sorumlulukları olacağı ifade edilmiştir. Toplanan deliller ve alınan tüm bilirkişi kurulu raporları kapsamında öncelikle; taraflar arasında imzalanmış bir sözleşme bulunmadığı, bu itibarla davacı tarafın sözleşme bedeli olan 575.000 USD ye ilişkin tahsil isteminin yerinde olmadığı, buna karşın sözleşmenin kurulacağı yönünde davacı nezdinde haklı bir güvenin oluşmasına davalı tarafça sebebiyet verildiği ancak haklı bir gerekçede bulunmaksızın davalı tarafça sözleşme kurmaya yanaşılmadığı, bu arada davacının bir takım masraflar yapmasına sebebiyet verildiği, culpa in contrahendo sorumluluğu kuralları kapsamında davacının menfi zararlarının tazmini gerektiği, bu menfi zararın; sözleşmenin kurulacağına güvenilerek yapılan, ancak sözleşmenin kurulmaması sebebiyle boşa çıkan masraflarla sınırlı olduğu, bu kapsamda öncelikle davacı tarafça imar planı inceleme ve proje tasdiki bakımından belediye ve mimarlık şirketine yapılan ödemelerin değerlendirilmesinde bu protokol üzerinde dağıtım şirketinin onayı-imzası bulunmayıp resmi dairelere yapılan tüm masrafların davacıya ait olması gerektiği, keza davalı şirket ile anlaşmaya varamadığı takdirde bile başka marka altında bu bedelleri ilgili makamlara ödeyerek kendisi tarafından kullanılabileceği göz önüne alınarak, bu masrafların anılan menfi zarar kapsamında bulunmadığı sonucuna varılmış, ancak sözleşme için temine edilen ancak daha sonra hurda fiyatına elden çıkartılan çelikler sebebiyle uğranılan zararın tazmininin istenebileceği ancak 37.838 kg miktarındaki çeliklerin ihtiyaçtan fazla olması ve olması gereken fiyatın çok üzerinde satın alınmış olması karşısında, davacının sadece sözleşmenin uygulanması için ihtiyaç duyacak olduğu miktardaki 12.702 kg çeliği piyasa fiyatlarından satın alıp, elden çıkartması sebebiyle uğradığı zararın tazminini talep edebileceği, davacı tarafça yapılmış olan harcama tutarı 395.536,50-TL nin buna göre 64.740,82-TL lik kısmının 37.838 kg çelik alımına ait olduğu, 12.702 kg çelik için yapılması gereken harcama toplamının da 21.733,12-TL olması gerektiği, bu çerçevede hesaplanan zarar miktarının 352.528,80-TL olacağı, davacının yaptığı harcamaları hurda olarak sattığı göz önüne alınarak bu tutardan 12.702 kg çelik miktarına göre 58.118,30-TL nin mahsubu suretiyle davacının sonuç olarak 294.410,50-TL zararının olduğu ve söz konusu zararın oluşmasında; uzun yıllardır bu sektörde faaliyet gösteren ve istasyon işleten davacı yanın asıl sözleşme imzalanmadan malzeme alımına karar vermesinin sonuçta ekonomik bir karar niteliğinde olduğu hususu göz önünde tutularak ve bu itibarla sonuçlarından en azından kısmen kendisinin de sorumlu tutulması gerektiği kanaati ile davacının %40 oranında müterafik kusurunun bulunduğu dikkate alındığında, bu miktar üzerinden %40 oranında kusur indirimi yapılmak suretiyle davacı tarafça talep edilebilecek zarar miktarının 176.646,30-TL olması gerektiği , davacının sair taleplerinin ve fazlaya ilişkin isteminin yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine varılmış, bu yönde davanın kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Mahkememizce verilen karar temyiz edilmiş ve temyiz incelemesini yapan Yargıtay 19 HD’ nin 19/12/2017 tarihli 2016/10962 Esas 2017/8066 Karar sayılı kararıyla; “… Mahkemece yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, taraflar arasında imzalanmış bir sözleşme bulunmadığı, buna karşın sözleşmenin kurulacağı yönünde davacı nezdinde haklı bir güvenin oluşmasına davalı tarafça sebebiyet verildiği, ancak haklı bir gerekçede bulunmaksızın davalı tarafça sözleşme kurmaya yanaşılmadığı, bu arada davacının bir takım masraflar yapmasına sebebiyet verildiği, uzun yıllardır bu sektörde faaliyet gösteren ve istasyon işleten davacı yanın asıl sözleşme imzalanmadan malzeme alımına karar vermesinin sonuçta ekonomik bir karar niteliğinde olduğu hususu göz önünde tutularak ve bu itibarla sonuçlarından en azından kısmen kendisinin de sorumlu tutulması gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne 176.646,30 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı taraf davalı ile bayilik sözleşmesi kurulacağı inancı ile bir kısım yatırımlar yapıldığını, ancak davalının sözleşmeyi imzalamadığını ileri sürerek, uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.
Somut olayda davacının sözleşme kurulumu için yaptığını ileri sürdüğü masraflar akaryakıt istasyonu olarak faaliyette bulunan işletmenin zorunlu giderleridir. Davalı tarafından sözleşme kurma vaadi yapıldığı veya bu yönde bir ön sözleşme imzalandığı davacı tarafça ispatlanamadığından bu giderlerden davalının sorumlu tutulması doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle davanın reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir…” gerekçesiyle mahkememiz hükmü bozulmuştur.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmuştur.
Tüm dosya kapsamından ve yukarıda bahsedilen Yargıtay 19 HD’ nin 19/12/2017 tarihli 2016/10962 Esas 2017/8066 Karar sayılı kararı çerçevesinde yapılan değerlendirmede; davacının sözleşme kurulumu için yaptığını ileri sürdüğü masraflar akaryakıt istasyonu olarak faaliyette bulunan işletmenin zorunlu giderleri olduğu, davalı tarafından sözleşme kurma vaadi yapıldığı veya bu yönde bir ön sözleşme imzalandığı davacı tarafça ispatlanamadığından bu giderlerden davalının sorumlu tutulamayacağı kanaati ile davanın reddine karar verilmesi gerekmiş, araştırılacak başkaca bir husus olmadığından aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilerek yargılama sonuçlandırılmıştır.

H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Yerinde görülmeyen davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 5.062,50 TL’ den mahsubu ile fazla yatırılan 5.018,10 TL’ nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 32,60 TL ‘ den ibaret yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 28.450,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-HMK 120 maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısımların karar kesinleştiğinde ilgililere iadesine,
Dair, Davacı şirket yetkilisi ve davalı vekilinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …