Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/445 E. 2022/520 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/445
KARAR NO:2022/520

DAVA:Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ:08/07/2019
KARAR TARİHİ:15/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan şirket genel kurul kararının iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesi ile; müvekkillerinin, İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün …/0 sicil numarasında kayıtlı olan davalı şirketin %33,33 hissesine sahip ortağı olduğunu, davalı şirketin, 12/04/2019 tarihinde 2017 yılı olağan genel kurul toplantısını yaptığını ve gündemde yer alan kararları aldığını, ancak alınan kararların tamamının TTK 445 vd. hükümleri çerçevesinde geçersiz olup iptali gerektiğini, müvekkillerinin, alınan kararlara karşı muhalif kaldığını, yazılı muhalefet şerhleri verdiklerini ve ayrıca genel kurul tutanağına, alınan her kararla ilgili olarak muhalefet şerhi düştüğünü, davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin, en son 11/05/2015 tarihinde ve 3 yıllığına seçildiklerini, yönetim kurulu üyelerinin görev süresinin, 11/05/2018 tarihinde sona erdiğini ve yönetim kurulu üyeliği sıfatlarının kendiliğinden düştüğünü, bu işlemler geçersiz olduğundan, ne tür İşlemlerin yapıldığı ve bu işlemlerle ilgili olarak şirketin hukuki ve cezai haklarının kullanılması talebinde bulunulmuş ise de; bu hususta hiçbir bilgi verilmediğini ve işlem yapılmadığını, toplantıda hazır bulundurulacak belgelerin mevcut olup olmadığının tespiti ile, belgeler eksik ise toplantı yapılamayacağından ertelenmesi hususunda taraflarınca yazılı talepte bulunulmasına rağmen pay defterinin hazır edilmediğini ve pay defterinin taraflarınca incelenmesine de izin verilmeyerek, sadece pay defterinden müvekkillerine ait olan sayfaların fotokopilerinin teslim edildiğini, yazılı olarak bilgi alma ve inceleme hakları çerçevesindeki talepleri ve özel denetçi atanması taleplerinde bulunduklarını, cevabi yazıda genel kurulu yapılacak şirketlerin, genel kurulun yapılacağı yıllarla ilgili hesapları hakkında, örneğin herhangi bir gider hesabının detayı, aylar itibariyle satış rakamları, ortaklar cari hesabı detayı, vergi affından yararlanılmışsa detayı ve benzeri somut ve spesifik abartısız sayıda bazı soruların olması halinde bu soruların gün içerisinde e-posta yoluyla gönderilmesi halinde bir hazırlık yapılabileceği ve Perşembe günü bizzat gelinmesi halinde sadece müvekkiline bu bilgilerin verilmesi ve sorularla ilgili olarak defter kayıtları üzerinden inceleme yapılması hususunda yardımcı olunacağının bildirildiğini, akabinde müvekkillerinden … tarafından … 25. Noterliği’nin 04/04/2019 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile öncelikle Türk Ticaret Kanunu’nun 437. maddesinin 1. fıkrası gereğince yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, denetleme raporları ve yönetim kurulunun kâr dağıtım önerisinin, buna ek olarak kasadaki 708.190,00-TL’nin kasa sayım tutanaklarının verilmesi talep edilmiş ise de bu belgelerin müvekkiline verilmediği gibi; 8 Nisan 2019 Pazartesi günü saat 10:00’da şirket merkezinde inceleme için hazır bulundurulması talep edilmesine rağmen, … 25. Noterliği’nin, 08/04/2019 tarihli ve … yevmiye numaralı tespit tutanağı ile, şirket merkezinde yönetim kurulundan hiç kimsenin bulunmadığı, kendisini mali işler müdürü olarak tanıtan … …’ın yönetim kurulu faaliyet raporu dışında hiçbir belge veremeyeceğini ve incelemeye evrak veremeyeceğini beyan ettiğini, keza şirkete ait yönetim kurulu faaliyet raporu ve finansal tabloları hariç olmak üzere herhangi bir belge alınmadığının tespit edildiğini, mali işler müdürü tayin edilmiş ise de, bunun TTK 367 çerçevesinde bir iç yönergeye dayanılarak yapılmış olması gerektiğini, 01/01/2017-31/12/2017 dönemi yıllık faaliyet raporunda I (E) bölümünde şirket genel kurulunca verilen izin çerçevesinde yönetim kurulu üyelerinin kendisi veya başkası adına yaptığı işlem olmadığı, ayrıca rekabet yasağı kapsamında faaliyeti olmadığının belirtildiğini, yönetim kurulu üyesi … ve …’ın, …Anonim Şirketi yanında, aynı konuda faaliyet gösteren … Turizm ve Residence İşletmeleri İnşaat ve Ticaret Anonim Şirketi, … Turizm ve İnşaat Ticaret Anonim Şirketi ve … Petrol Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nde de yönetim kurulu üyesi olduklarını, dolayısıyla bu yönetim kurulu üyelerinin, rekabet yasağına aykırı davrandıklarını, faaliyet raporunun II (B) kısmında, yönetim organı üyeleri ile üst düzey yöneticilere sağlanan ayni ve nakdi imkanlarla ilgili olarak 336,41-TL temsil ve ağırlama gideri dışında herhangi bir imkanın sağlanmadığının belirtildiğini, yönetim kurulu faaliyet raporunun IV (E) bölümünde sadece şirketin kat karşılığı inşaat anlaşması yapmış olduğu … Kooperatifi aleyhine İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından açılan tapu tahsis belgesinin iptali davasının kooperatif aleyhine sonuçlandığı, Anayasa Mahkemesi’ne müracaat da dahil olmak üzere tüm iç hukuk yollarının tüketildiği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından tapu iptali davasının halen derdest olduğunun belirtiildiğini, buna karşın davalı şirketin … 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/… esas; … 3. Asliye Tİcaret Mahkemesi’nin 2014/… esas; … 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/… esas ve … 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/… esas numaralı davalarının mevcut olduğunu, bu hususta faaliyet raporunun gerçeği yansıtmadığını, faaliyet raporunun IV (G) maddesinde şirketin … … unvanlı otelin işletmeciliği ile iştigal ettiğinin ifade edildiğini, faaliyet raporunun V (A) bölümünde şirketin 2017 yılını 23.571,78-TL zarar ile kapattığının belirtildiğini, VI (C) kısmında, ortalama doluluk oranının %89,78 olmasına ve oda satış fiyatları da rayicinde olmasına rağmen, şirketin bu zararı nereden kaynaklandığının bilinmediğini, gerçekten mevcut olan şirket alacakları değil, bilanço ve kayıtlarda görülmekle birlikte işletmede bulunmayan, fiktif alacaklar acısından düzeltme işleminin yapılabileceğini, şirketin ortaktan olan gerçek alacağının, kayıtlarda düzeltilmesinin mümkün olmadığını, zira bu durumda, hukuka aykırı olarak şirketin aktifinin azaltılmakta olduğunu, üstelik söz konusu miktar kanunen kabul edilmeyen giderlere kaydedildiğinde, şirket zararı olarak ortaya çıktığını, bilançoda aktifin azalmasına, hatta şirketin teknik iflas konumuna düşmesine yol açmakta olduğunu, bu miktarın kanunen kabul edilmeyen gider yerine geçici hesaba aktarılması durumunda da fiilen söz konusu alacakların kayıtlardan düşüldüğünün de kuşkusuz olduğunu, oysa anonim şirketlerin, alacaklılarına karşı malvarlığı ile sınırlı olarak sorumlu olduğunu, şirket ortaklarınn ise, şirket alacaklılarına karşı herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, dolayısıyla şirket alacaklarının, alacağın tahsil edebileceği yegane kaynağın, şirket malvarlığı olduğunu, davalı şirket alacakları yönünden, şirket ortaklarının gerçekten şirketten borç aldığını ve şirketin de bu borçlar için piyasada geçerli olan faiz oranında faiz işlettiğini, dolayısıyla aslında şirket bilançosunun aktifinde bulunması gereken, gerçek bir alacağın söz konusu olduğunu, şirketin, esasen bu alacaklarından vazgeçmesi mümkün değil iken, bu alacaklardan vazgeçmiş ise, söz konusu işlemi yapan kişi/kişilerin, şirketin aktifini hukuka aykırı olarak azalttığı için sorumlu olacaklarını, bunun yanında şirketin amacı kâr elde etmek olduğundan, bağış yapmasının mümkün olmadığını, zira söz konusu işlemle, ortaklara gerçekten verilmiş olan borçlardan vazgeçilmiş olunduğunu, bağışın ise, şirketin faaliyet konusuna dahil bir işlem olmadığını, bu işlemin tarafı yönetim kurulu üyeleri olduğu için, yönetim kurulu üyelerinin şirket dışı bir ödünç menfaat ile ilgili olarak şirket aleyhine, kendileri veya yakın akrabaları olan kişiler lehine bir işlemi olduğundan, bu işlemin TTK 395 çerçevesinde batıl olduğunun da kuşkusuz olduğunu, ayrıca, söz konusu işlem ile, lehine alacaktan vazgeçilen ortaklar ve yönetim kurulu üyeleri yönünden örtülü kâr dağıtımı bulunduğunun da açık olduğunu, dürüst resim ilkesine aykırı olan finansalların onaylanmasına ilişkin 4 numaralı gündem maddesi ve yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmesini ilişkin 5 numaralı gündem maddesine karşı yazılı olarak muhalefet şerhi vermelerine ve bu hususu da ayrıca tutanağa geçirtmelerine rağmen, 4 numaralı karar ile 2017 yılı finansal tablolarının onaylandığını ve 5 numaralı karar ile de yönetim kurulu üyelerinin ibra edildiklerini, dolayısıyla, finansal tabloların dürüst resim ilkesine aykırı olduğunu, gerçeği yansıtmadığını, bu nedenle söz konusu finansalların onaylanması ve bu finansallar çerçevesinde herhangi bir karar alınmasının mümkün olmamasına rağmen, usul ve yasaya aykırı olarak finansalların onaylandığını gibi, bu finansallara dayanılarak yönetim kurulu üyelerinin de ibra edildiğini, aynı şekilde yazılı olarak ve sözlü muhalefetlerini de toplantı tutanağına geçirtmek suretiyle, TTK 436/2 uyarınca, şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişilerin, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamayacağı, dolayısıyla, yönetim kurulu üyeleri hakkında ayrı ayrı ibra oylaması yapılamayacağı gibi, başka bir yönetim kurulu üyesinin ibrasında, diğer yönetim kurulu üyeleri ve yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişilerin oy hakkından yoksun olduğu oylamada, yönetim kurulu üyesi olmayan ortakların, 16.583,00-TL itibari değerli, 1.658.300 adet paya sahip olan müvekkili …’ın, keza, 84,00-TL itibari değerli 8.400 adet paya sahip müvekkili …’ın ve 82,99-TL itibari değerli 8.299 adet paya sahip … olmasına, diğer tüm ortaklar ise yönetim kurulu üyesi bulunmasına ve oy hakkından yoksun olmalarına rağmen, her bir yönetim kurulu üyesi için ayrı ayrı ibra oylaması açıldığını ve her bir üyenin ibra oylamasında diğer üyeler oy kullanmak suretiyle TTK 436/2 hükmünün ihlal edildiğini, söz konusu oylar kullanılmamış olsaydı, genel kurul tutanağında yer aldığı gibi ibra kararı çıkmayağını; tersine yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmediği şeklinde karar alınmış olacağını, bu itibarla, yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin kararların tamamının geçersiz olduğunu, bundan başka, gündemin 7. maddesinde yer alan yönetim kurulu üye seçimi ve yönetim kurulu üyelerine ücret/huzur hakkı verilmesine ilişkin karara da yazılı ve sözlü olarak muhalefet edildiğini, toplantı tutanağına muhalefet şerhleri düşülmüş olmasına rağmen, yönetim kurulu üyesi olarak, …, …’ın seçildiğini ve aylık 6.000,00-TL huzur hakkı ödenmesine karar verildiğini, oysa, yönetim kurulunun, özellikle müvekkilini uzaklaştırmak amacıyla aynı kişilerden oluşmakta olduğunu, davalı şirket dışında tarafların ortak olduğu … Turizm ve Residence İşletmeleri İnşaat ve Ticaret Anonim Şirketi, … Turizm ve İnşaat Ticaret Anonim Şirketi ve … Petrol Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nde de yönetim kurulu üyesi olarak kendilerini seçmekte ve tüm bu şirketlere zarar vermekte olduklarını, dolayısıyla bu kararların da kanuna aykırı olduğunu, müvekkili … ile davalı şirket ortaklarının ortağı olduğu başka bir şirket olan … Turizm ve İnşaat Ticaret A.Ş. ile ilgili olarak müvekkillerinden … tarafından ikame edilmiş olan … 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/… esas sayılı dosyasında bilirkişinin, huzurdaki davaya konu olan genel kurul kararlarında olduğu gibi, yönetim kurulu üyelerinin şirketten borç alması ve ardından vergi mevzuatını uygulayarak, şirkete olan borçlarını sıfırlaması ile ilgili olarak; şirketin gerçekte var olan ortaklardan alackları kapatmak, kasasındaki parayı şirket dışına çıkarmak ve verilen avans alacağını bilançodan çıkarmak için kanunu kullandığı; şirketin yatırım yapmak, … firmasından aldığı krediyi geri ödemek amacıyla kârı dağıtmayıp şirkette tutmak isteme gerekçesinin yerinde olmadığı, şirketin bilançosu ile tutarlı olmadığı; kaynak ihtiyacını öne sürmüş olmasına rağmen kasasındaki nakit parayı ortaklarına ödeme yaparak kullandırdığı, bu durumun şirketin kâr dağıtımı yapmama gerekçesi ile çeliştiği; yaptığı uygulamanın usule uygun olmayıp, şirket varlıklarının davacı … dışındaki diğer ortaklara aktarılmasına neden olduğu tespitlerinde bulunulduğunu, davalı şirket yöneticilerinin, sürekli olarak şirkete ve müvekkillerine zarar verici işlem ve etlemler yapmakta olduğunu, tüm bu nedenlerle davalı şirketin 12/04/2019 tarihinde yapılan 2017 yılı olağan genel toplantısında alınan 3., 4., 5., 6., ve 7. gündem maddelerinde yer alan kararların iptali ile söz konusu kararların yürütmesinin geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacıların, davacı vekilinin dilekçede bahsettiği gibi müvekkili şirketin toplamda %33,33 oranında ortakları olduklarını, müvekkili şirketin davacılar dışında kalan %33,34 oranındaki hissesinin … ve %33.33 oranındaki hissesinin …’a ait olduğunu, davacılardan …, … ve …’ın kardeşi olduğunu, davacılardan … ile ağabeyleri arasında yaklaşık 2011 yılından bu yana süre gelen bir takım nizaların söz konusu olduğunu, onlarla birlikte ortak olduğu bütün şirketlerde husumet yaratarak bu husumetleri yargıya taşıdığını, davacılardan … tarafından açılan 40’a yakın dava bulunduğunu, mahkememizde açılan davanın, … 15. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde açmış oldukları tespit davasının birebir aynısı olan suni bir dava olduğunu, davacılardan …’ın … 25. Noterliği’nin 04/04/2019 tarihli ve … yevmiyeli ihtanamesine karşılık müvekkili şirketin, … 5. Noterliği’nin 05/04/2019 tarihli ve 03382 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile beyanda bulunduğunu, davacının istediği belgeler dışında sorduğu soru ve yaptığı yorumların, davalı şirketle alakası olmadığını, bunun davacının ortağı olduğu bir başka şirkete gönderdiği ihtamamesinden kopyala yapıştır yöntemiyle hazırlanmış bir ihtarnameden ibaret olduğunu, şirket yönetim kurulunun süresi her ne kadar 11/05/2018 tarihinde dolmuşsa dahi, eski yönetim kurulu üyelerinin yapılacak ilk genel kurul toplantısı tarihine kadar görevlerine devam ettiklerini, anonim şirketlerde yönetim kurulunun görev süresinin dolması halinde şirket organsız kalacağı için yönetimin sürekliliğinin sağlanması açısından yeni yönetim kurulu seçilinceye kadar görev süresi dolmuş olan yönetim kurulunun görev ve yetkilerinin devam edeceğinin, Yargıtay kararlarında hüküm altına alındığını, ortaklar pay deflerinin yazılmamış olmasının dahi toplantının gerçekleştirilmesine engel olmadığını, pay defterine kayıt işleminin, kurucu değil, bildirici bir nitelikte olduğunu, zira pay defterindeki kaydın aksinin ispat edilmesi her zaman için mümkün olduğunu, toplantı esnasında davacılara ortaklar pay defterinin gösterildiğini ve kendilerine ait sayfaların fotokopilerinin sunulduğunu, ancak davacıların bütün defter kayıtlarına İlişkin fotokopi talep etmiş olduğunu, kendilerini ilgilendirmeyen bu belgenin verilmesinin uygun görülmediğini, davalılardan …’ın 26/03/2019 tarihinde davalı şirket yönetim kurulundan bilgi istediği ifadesinin gerçeği yansıtmamakta olduğunu, davalılardan …’ın, 26/03/2019 tarihinde dilekçe içerisinde muhtelif defalar ismine yer verilen … …’a saat 10:16 itibariyle telefon SMS yoluyla bir mesaj gönderdiğini ve mesajında “… bey, genel kurulları yapılacak şirketler defter incelemesini yapmak için Perşembe günü saat 10:00 gibi gelmek istiyorum” dediğini, bu SMS mesajı üzerine … …’ın yine 26/03/2019 tarihinde saat 13:32 itibariyle davalılardan …’a yollamış olduğu e-posta ile “… bey öncelikle iyi günler dilerim, SMS mesajınız üzerine kaleme aldığım ekli yazıyı okuyup bana dönerseniz sevinirim” cevabını yolladığını, yasada bu şekilde bir bilgi isteme yönteminin bulunmadığını, abartısız sayıda ve spesifik konularda olmak üzere istenen bilgilerin ne olduğu hususunda gün içinde (26/03/2019 tarihinde) kendisine SMS yoluyla bilgi mesajı göndermesi halinde bir hazırlık yapacağını ve Perşembe günü belirttiği saatte şirkete bizzat gelmesi halinde kendisine yardımcı olunacağının bildirildiğini, … …’ın, davacılardan …’la 25 yıla yakın; …’ın ağabeyleri … ve …’la 35 yıla yakın beraber çalıştığını, …, … ve …’ın da hissedarı oldukları 7-8 şirketten oluşan şirketler grubunun mali işlerden sorumlu müdürü olduğunu, kendisine yardımcı olunacağınun bildirildiği … …’ın e-postasına … tarafından cevap verilmediğini, davalılardan … tarafından tebliğ edilen 04/04/2019 tarihli ihtarnameye, 05/04/2019 tarihine isabet eden Cuma günü … 5. Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile cevap verildiğini, bu ihtarnameye davacılar tarafından hiç değinilmediğini, bunun dışında müvekkili şirketin dış denetime tabi olmadığı, bu itibarla kasa sayım tutanaklarının bulunmadığının beyan edildiğini, davacının ihtarnameyle talep ettiği ve ilgili mahkeme kararı ile belirlenen bütün sorularının cevabının zaten verildiğini, …’ın 04/04/2019 tarihinde yollamış olduğu ihtarname ile 08/04/2019 tarihinde bir toplantı talebinde bulunmuş gibi gözükmekte olduğunu ve sanki arada 4 günlük bir zaman var olduğu algısı yaratmaya çalışmakta olduğunu, oysa 04/04/2019 tarihli ihtamamenin saat 16:00 itibariyle müvekkili şirkete tebliğ edildiğini, kendisine cevabi ihtarnamenin ancak 05/04/2019 tarihine isabet eden Cuma günü yollanabildiğini, davacının hukuken şirket yönetim kurulunu toplantıya davet edebilme yetkisi olmamasına rağmen, bir an için olduğu dahi var sayılsa araya Cumartesi ve Pazar günlerinin girdiği düşüldüğünde şirket yönetim kurulunun pazartesi günü toplanmasına ihtimal olmadığını, ayrıca yönetimi devretme yetkisinin de tamamen yönetim kurulunda olduğunu, davacıların, davalı şirket ile isimlerini belirttikleri diğer şirketlerin iştigal konuları arasında nasıl bir korelasyon kurabildiklerini anlamanın mümkün olmadığını, şirketin 2017 yılı bilanço hesaplarında toplam 2.176.392,36-TL tutarında ortaklardan alacağının olduğunu, yönetim kurulu faaliyet raporunun eksik olduğundan bahsetmenin mümkün olmadığını, davacıların, oda satış fiyatlarının rayicinde olduğu beyanının gerçek dışı olduğunu, müvekkili şirketin, 2017 yılı gelirlerinin sadece otel işletmeciliğinden oluşmasına rağmen, davalı şirketin bir inşaat ve taahhüt şirketi olduğunu, bu itibarla şirketin bir genel idare merkezinin olduğunu, buna göre müvekkili şirketin, otel işletmesinden rayicine uygun birim fiyatlarla satış gerçekleştirememiş dahi olsa, 2017 yılında 1.144.359,26-TL net ticari kâr elde ettiğini ve buna karşılık merkez ofisten gelen 1.1671931,04-TL gider nedeniyle konsolide edilmiş bilançosunun zararla kapatıldığını, merkez ofisten gelen 1.167.931,04-TL giderin, 917.214,57-TL tutarındaki kısmının memur ve işçi ücret ve giderlerinden 250.716,47-TL tutarındaki kısmının, diğer genel giderlerden oluştuğunu, müvekkili şirketin, davacıdan olan alacağı için yargıya müracaat ettiğini, bilançolar ve mali tablolar ile faaliyet raporunun usul ve yasaya uygun olduğunu, şirketin dış denetim zorunluluğu kapsamında olmayan kasa sayım tutanaklarının olmadığını, günedmin 3. maddesinde 2017 yılı müvekkili şirket yönetim kurulu tarafından hazırlanmış yönetim kurulu faaliyet raporunun okunduğunu ve müzakere edildiğini, gündemin bu maddesi ile ilgili bir karar alınmasının söz konusu olmadığını, davacılar vekilinin neyin iptalini istediğinin anlaşılamadığını, müvekkili şirketin bilanço ve gelir tablosunun onaylanmış olmasının hukuki olduğunu, şirketin 2017 yılı faaliyet dönemini zararla kapatmış olduğu ortadayken, dağıtılabilecek bir kârın söz konusu olmayacağından, davacılar vekilinin alınan kararın iptalini istemesinin yerinde olmadığını, gündemin iptali istenen 7. maddesi ile ilgili olarak alınmış kararın iptaline ilişkin olarak, şirketin davacılar da dahil olmak üzere tamamı aynı aile bireylerinden oluşan saf bir aile şirketi olduğunu, bu durumda aile şirketi hüviyetindeki bu şirket yönetim kurulunun aynı şahıslardan oluşmasının garip bir durum olmadığını, yönetim kurulu üyeliğine aday olan ortakların genel kurul tarafından oylanarak seçilmiş oldukları gerçeği ortadayken, davacıların iptal isteminin mantık dışı olduğunu, davalı şirket ortaklarından … ve …’ın isimleri dilekçede belirtilen şirketlerdeki toplam hisse oranlarının, … A.Ş.’de %33,33; Şiar A.Ş.’de %33,33 ve … A.Ş.’de %28 şeklinde olduğunu, adı geçen davalı şirket ortaklarının, adı geçen şirketlerde çoğunluk hissesine sahip olmadıklarının açık olduğunu, davalı şirket ortaklarından …’ın adı geçen şirketlerde kendilerini yönetim kuruluna seçtikleri ve şirketleri zarar ettirdikleri şeklindeki beyanının mantıkla bağdaşmayan bir iddia olduğunu ve dayanağının bulunmadığını, müvekkili şirketin yapmış olduğu işlem ve tasarrufların, davacılar tarafından eleştirilmiş dahi olsa şirket ticari defterlerinde gerçek işlem ve tutarlar dışında kayıt yapıldığı yönünde hiçbir kanıt ve iddia olmadığı dikkate alındığında, bilanço ve gelir tablosunun onaylanmış olmasının hukuki olduğunu, şirketin ve kendisinin yapılmış işlemlerden zarar gördüğü iddiasına yönelik olarak, davacının ancak yönetim kurulu üyeleri hakkında sorumluluk davası açması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı şirketin, 12/04/2019 tarihinde yapılan 2017 yılına ait olağan genel kurul toplantısının 3., 4., 5., 6. ve 7. maddeleri ile alınan kararların iptali istemine ilişkin bulunmaktadır.
Mahkememizce, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/… esas sayılı dosyası, … 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/… esas sayılı dosyası, … 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/… esas sayılı dosyası, … 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/… esas sayılı dosyası ve mahkememizin 2017/… esas sayılı dosyası, davalı şirket ile dava dışı şirketlerin ticaret sicili kayıtları, 12/04/2019 tarihinde yapılan 2017 faaliyet yılına dair olağan genel kurul toplantı tutanağı, hazirun cetveli, muhalefet şerhleri ve toplantı talep dilekçeleri, … 25. Noterliği’nin 04/04/2019 tarihli ve … yevmiye numaralı ile 08/04/2019 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnameleri ile tebliğ mazbataları, … 5. Noterliği’nin 05/04/2019 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi, davalı ve dava dışı şirketlerin faaliyet raporları, gelir tabloları, bilançoları ile toplantı davet tutanakları, e-mail ve sms yazışmaları ve gazete küpürleri dosyamız arasına alınmış, bilirkişi heyetinden rapor ve ek rapor temin edilmiştir.
Aktüerya uzmanı Prof. Dr. …, özel hukuk öğretim üyesi Dr. … ve mali müşavir …’dan oluşan bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilen 29/09/2021 havale tarihli rapor ile; 1. gündemin 3. maddesinde iptale konu olabilecek bir kararın bulunmadığı, kanunda görev süresi dolan yönetim kurulunun sadece yeni yönetim kurulu seçimli gündemli toplantıya çağrı yapabileceği yönünde sınırlayıcı bir hüküm bulunmadığından, yönetim kurulu seçimi dışında gündem maddelerinin görüşülmesinin kararların iptalini gerektirmediği, bilgi edinme ve özel denetçi atanması ile ilgili iddiaların 3., 4., 5., 6. ve 7. gündem maddelerinde alınan kararların iptaline sebebiyet vermeyeceği, finansal tablolar ve bilançonun gerçeği yansıtmaması nedeniyle bilanço kâr ve zarar hesaplarının onayına ilişkin 4 numaralı gündem maddesinde yer alan kararın iptal edilebileceği, yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin yeterli oran sağlanamadığından, yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin 5 numaralı gündem maddesinde yer alan kararın kendiliğinden hükümsüz olduğu, şirketin 2017 faaliyet yılını zararla kapattığı dikkate alındığında, dosya kapsamında 6. gündem maddesinde yer alan kararın iptalini gerektirecek bir veriye rastlanmadığı, önceki yönetim kurulu üyelerinin yeniden seçilmesinde bir sakınca bulunmadığı, yönetim kurulu üyelerinin diğer şirketleri zarara uğratmış olmaları iddiasının yeniden seçilmelerinin kanuna veya dürüstlük kuralına aykırı olduğu sonucunu tek başına doğurmayacağı, bu nedenlerle 7 numaralı gündem maddesinde alınan kararlarının koşullarının oluşmadığı tespit edilmiş, taraflarca rapora karşı yapılan itirazlar üzerine ek rapor temin edilmiş, bilirkişiler ek raporlarında da kök rapordaki görüşte olduklarını belirtmişlerdir.
Davacı tarafça, davalı şirketin 12/04/2019 tarihinde yapılan 2017 yılı genel kurul toplantısının 3, 4, 5, 6 ve 7. Maddelerinin iptali talebiyle dava açılmış bulunmaktadır.
Genel kurul toplantısında alınan 3 nolu karar şu şekildedir:
“3- 2017 yılı Yönetim Kurulu faaliyet raporunun okunması ve müzakeresi ile ilgili olarak gündemin 3. maddesine geçildi. Ortakların bilgisi ve incelemesine sunulan 2017 yılı “yönetim kurulu faaliyet raporu okundu ve müzakere edildi.”
Söz konusu gündem maddesi incelendiğinde bu madde ile herhangi bir karar alınmadığı, dolayısıyla iptali gereken bir karar bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla davacı tarafın, toplantının 3 nolu kararının iptali talebiyle açtığı davanın reddine karar verilmiştir.
Genel kurul toplantısında alınan 4 nolu karar şu şekildedir:
“4- 2017 yılına ait Bilanço kar ve zarar hesaplarının okunması, müzakeresi ve onaya sunulması ile ilgili olarak gündemin 4. maddesine geçildi. 2017 hesap yılı kar ve zarar hesabı okundu ve müzakeresine geçildi. Yapılan müzakereler sonucu genel kurul’un onayına sunuldu.
Genel kurul tarafından yapılan oylama sonucu, … ve …’ın 1.666.700 adet olumsuz oyuna karşılık 3.333.300 adet hissenin olumlu oyuyla, oy çokluğuyla kabul edildi.
… ve … vekili bu karara muhalif olduğunu açıkça beyan etti ve muhalefet şerhi düştü.”
Davacı taraf, dürüst resim ilkesine aykırı olan finansal tabloların gündemin 4 numaralı kararı ile onaylandığını ve gerçeği yansıtmayan dürüst resim ilkesine aykırı finansal tablolara dayanarak yönetim kurulunun ibra edildiğini belirtmiştir. 6102 Sayılı TTK’nun 515. Maddesi gereğince, “Anonim şirketlerin finansal tabloları, Türkiye Muhasebe Standartlarına göre şirketin malvarlığını, borç ve yükümlülüklerini, öz kaynaklarını ve faaliyet sonuçlarını tam, anlaşılabilir, karşılaştırılabilir, ihtiyaçlara ve işletmenin niteliğine uygun bir şekilde; şeffaf ve güvenilir olarak; gerçeği dürüst, aynen ve aslına sadık surette yansıtacak şekilde çıkarılır.” Buna göre finansal tablolar ve bilançonun gerçeği yansıtmaması halinde, bilanço kâr ve zarar hesaplarının onayına ilişkin 4 numaralı gündem maddesinde yer alan karar iptal edilebilecektir.
Bilirkişi heyetince düzenlenen kök ve ek rapordaki tespitlere göre; davalı şirket tarafından düzenlenmiş olan 31/12/2017 tarihli bilançoda yer alan 100-Kasa hesabında 31/12/2017 tarihi itibariyle 708.190,91-TL nakit olduğu görülmektedir. İşbu miktarın 657.987,26-TL’si şirket bünyesinde yer alan … … otelin kasasında, 50.203,65-TL nin ise şirketin merkez kasasında mevcut bulunduğu, incelenen 100- Kasa muavin hesap kayıtlarında görülmüş ve teyit edilmiştir. Davalı şirketin 31/12/2016 tarihinde 100-Kasa bakiyesinin ise 505.188,00-TL olduğu, diğer bir ifadeyle 01/01/2017 tarihinde davalı şirketin kasasında 505.188,00-TL kadar nakdin kayden var olduğu görülmektedir. Davalı şirketin 01/01/2017-31/12/2017 tarihlerini havi dönemde 2.814.690,00-TL kadar kasaya nakit girişi olduğu, buna karşılık kasadan 2.661.894,00-TL nakit çıkışı olduğu belirlenmiştir. Bu durumda, davalı şirketin 2017 yılı tahsilatı ile nakit çıkışı arasındaki fark (2.814.690,00-2.661.894,00)152.796,00-TL olup, bu fark 2017 yılı başında devreden 505.188,00-TL ile toplandığında kasa bakiyesi (152.796,00+505.188,00) 657.984,00-TL’ye denk gelmekte olup, söz konusu tutar davalı şirketin 31/12/2017 tarihi itibariyle … … Otel’in kasa bakiyesi olduğu görülmektedir. Diğer kasa bakiyesi 50.203,00-TL ise şirket merkez kasa bakiyesidir. Bu durumda, davalı şirketin, 2016 yılından devir eden 505.188,00-TL.nin şirket kasasında kayden bulunduğu ancak fiilen mevcut olmadığı sonucuna varılmıştır. Zira, davalı şirket muhasebe yetkilisi …’a kasa bakiyesinin yüksek meblağının nedeni ve bu miktarın kasada mevcut olup olmadığı ve 2018 yılı kasa bakiyesi sorulduğunda; kasada söz konusu bakiyenin bulunmadığı ve 2018 yılı kasa bakiyesinin 771.151,02-TL olduğu ve 2019 yılına devir ettiği sözlü olarak beyan etmiştir. Gerçekte kasada olmadığı halde fiktif olarak hesaplarda bulunan 708.190,91-TL’nin fiilen nereye harcandığı, nasıl kullanıldığı konusunda Genel Kurula ve tüm ortaklara bilgi verilmesi gerekmektedir. Genel Kurul tutanakları incelendiğinde, mali tablolarda, faaliyet raporunda ya da genel kurul müzakerelerinde yüksek kasa bakiyesinin nedenlerinin ortakların bilgisine sunulmadığı anlaşılmaktadır. Diğer bir deyişle, düzeltme 708.190,91-TL’nin nereye harcandığı ortakların bilgisi dışındadır. Şirkette fiktif kasa sorununun sürekli yaşandığı, 2016 yılında devreden 505.188,00-TL ve 2018 yılından 2019 yılına devreden 771.151,02 TL’den anlaşılmaktadır. Davalı şirketin kasa hesabında büyük miktarda nakit bulunduğu ve yılsonu itibariyle bu miktarın 708.190,19-TL olduğu açık ve nettir. Davalı şirketin kasasında kayden bulunan nakitler için adat yöntemi ile toplam 60.241,42-TL faiz hesaplamış olduğu görülmüştür. Söz konusu 60.241,42-TL faiz için KDV hesabı yapılması ve faize ilave edilerek şirket yönetim kurulu üyelerine yansıtılması gerekirken, hesaplanan faiz için KDV hesabı yapılmadığı gibi, Faiz+KDV toplamı kadar miktarın davalı şirket yönetim kurulu üye/üyeleri borçlandırılmayarak, söz konusu miktar 689 Olağandışı Gider Ve Zarar Hesabına virman edilerek, şirket aktifinin azaltılmış olduğu görülmüştür. Davalı şirket anonim şirket olup yönetim kurulu tarafından temsil ve ilzam edilmekte ve de yönetilmektedir. Davalı şirket tarafından düzenlenen bilançoda 100-Kasa hesabında 708.190,19-TL kadar nakdin olduğu belirtilmiş olduğuna göre, söz konusu miktarın sorumluluğu yönetim kuruluna ait olacaktır. Bu anlamda, kasada kayden mevcut görünen fakat fiilen mevcut olmayan 708.190,19-TL+Faiz (60.241,42-TL) ve Faizin KDV’sinin toplamının yönetim kurulu üyelerine yılsonu itibariyle 131- Ortaklardan Alacak hesabına virman edilmesi gerekmektedir. Bu durumun gizlenmesi, finansal tabloların gerçeği yansıtmadığı dikkate alınarak kasa tahsilatların gerçek olmasına karşın yapılan ödemeler ile ilgili belge sunulmaması (ödemenin yönetim kurulu, şirket hissedarı, 3.kişilere ne amaçla yapıldığı belirsiz olması) nedeniyle gündemin 4.maddesinin iptalinin iptaline karar verilmesi gerekmiştir.
Genel kurul toplantısında alınan 5 nolu karar şu şekildedir:
“5- Yönetim Kurulu üyelerinin ibra edilmelerinin onaya sunulması ile ilgili olarak gündemin 5. maddesine geçildi. Başkan yönetim kurulu üyelerinin 2017 yılı hesap ve faaliyetlerinden dolayı ayrı ayrı ibra edilmelerini Genel Kurul’un onayına sundu.
… ve … vekili …söz alarak TTK 436-2 uyarınca yönetim kurulu üyelerinin ve imza yetkililerinin yönetimin ibrasında oy hakkının bulunmadığını yönetim kurulu üyelerinin ayrı ayrı ibra adı altında bu hükmü dolanarak ibranın mümkün olmadığı açık olmasına rağmen ibra varmış gibi karar alınması sağlanmak istenmektedir. Bu konuya ilişkin yazılı muhalefet şerhimizi başkana taktim ediyoruz. Başkan muhalefet şerhini aldı, alındı nüshalı bir kopyasını … ve … vekiline teslim etti.
…’ın ibrasına geçildi, … kendi ibrasında oy kullanmadı. Yapılan oylamada … ve …’ın 1.666.700 adet hissenin olumsuz oyuna karşılık … hariç geri kalan hissedarların toplam 1.666.601 adet hissenin olumlu oyuyla oy çokluğu ile ibra edilmedi.
…’ın ibrasına geçildi, … kendi ibrasında oy kullanmadı. Yapılan oylamada … ve …’ın 1.666.700 adet hissenin olumsuz oyuna karşılık … hariç geri kalan hissedarların toplam 1.675.000 adet hissenin olumlu oyuyla oy çokluğu ile ibra edildi.
… ve … vekili bu karara muhalif olduğunu açıkça beyan etti ve muhalefet şerhi düştü.
…’ın İbrasına geçildi, … kendi ibrasında oy kullanmadı. Yapılan oylamada … ve …’ın 1.666.700 adet hissenin olumsuz oyuna karşılık … hariç geri kalan hissedarların toplam 3.333.299 adet hissenin olumlu oyuyla oy çokluğu ile ibra edildi.
… ve … vekili bu karara muhalif olduğunu açıkça beyan etti ve muhalefet şerhi düştü.
…’ın ibrasına geçildi, … kendi ibrasında oy kullanmadı. Yapılan oylamada … ve …’ın 1.666.700 adet hissenin olumsuz oyuna karşılık … hariç geri kalan hissedarların toplam 3.333.299 adet hissenin olumlu oyuyla oy çokluğu ile ibra edildi.
… ve … vekili bu karara muhalif olduğunu açıkça beyan etti ve muhalefet şerhi düştü. … ve … vekili tarafından ibra kararına ilişkin azılı iki muhalefet şerhi başkana teslim edildi alındı yapıldı.”
Davacılar, yönetim kurulu üyelerinin gerek kendilerinin gerekse diğer yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin oylamada oy kullanamayacak olmasına rağmen her bir yönetim kurulu üyesinin ibrasının ayrı ayrı yapılmak ve yönetim kurulu üyelerinin diğer yönetim kurulu üyelerinin ibrasında oy kullanmak suretiyle 6102 Sayılı TTK’nun 436/2. maddesinin ihlal edildiğini belirtmektedirler. 6102 Sayılı TTK’nun 436/2. maddesi uyarınca “Şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz.” Buna göre yönetim kurulu üyeleri, yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin kararda oy kullanamazlar. Ancak yönetim kurulu üyelerinin ibraya ilişkin kararda oy kullanmaları tek başına ibra kararının iptaline sebebiyet vermez. Bunun için yönetim kurulu üyelerinin oyunun sonuca da etkili olması gerekir. … İnşaat ve Ticaret Anonim Şirketi’nin hisse miktarı 5.000.000’dur. İbraya ilişkin kararda oy kullanan yönetim kurulu üyelerinin hisse miktarı 1.666.699 (…)+ 1.658.300 (…) + 1 (…) + 1 (…)=3.325.001’dir. Yönetim kurulu dışındaki üyelerin hisse miktarı 5.000.000 — 3.325.001 = 1.674.999’dur. Buna göre ibra nisabının sağlanması için yönetim kurulu üyeleri dışında kalan üyelerden 1.674.999 / 2 = 837.499,5 hisseden fazlasının oyu gerekir. 12/04/2019 tarihli olağan genel kurul toplantısındaki yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin kararda … ve …’a ait toplam 1.666.700 adet hissenin olumsuz oy, …’a ait 8.299 adet hissenin ise olumlu oy kullandığı tespit edilmiştir. Buna göre yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin yeterli oran sağlanamamıştır. Kanuni yeter sayılarının sağlanamaması, kararın kendiliğinden hükümsüzlüğüne sebebiyet verir. Bu nedenle yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin 5 numaralı gündem maddesinde yer alan karar kendiliğinden hükümsüz bulunmaktadır. Bu itibarla davacı tarafın bu maddenin iptali talebiyle açmış olduğu davanın kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
Genel kurul toplantısında alınan 6 nolu karar şu şekildedir:
“6- Gündemin 6. Maddesine geçildi, Yönetim Kurulunun 2017 yılı hesap dönemine ait kar dağıtımına ilgili teklifini Genel Kurulun müzakeresine sundu;
Müzakere sonucu şirketin 2017 yılı hesap döneminde kar bulunmadığından kar payı dağıtılmaması,
Genel kurul tarafından yapılan oylama sonucu … ve …’ın 1.666.700 adet olumsuz oyuna karşılık 3.333.300 adet hissenin olumlu oyuyla oy çokluğuyla kabul edildi.
… ve … vekili bu karara muhalif olduğunu açıkça beyan etti ve muhalefet şerhi düştü.”
Davacı tarafça, şirketin kâr payı dağıtmamasına ilişkin kararının iptali talep edilmişse de, bilirkişi heyetince de tespit edildiği üzere, şirket 2017 yılını faaliyet zararı ile kapatmıştır. Şirketin faaliyet yılını zararla kapatmış olduğu dikkate alındığında, kâr dağıtılmamasına ilişkin gündemin 6. maddesi ile alınan kararın iptali talebinin yerinde olmadığın anlaşılmış ve bu yöndeki talebin reddine karar verilmiştir.
Genel kurul toplantısında alınan 7 nolu karar şu şekildedir:
“7- Görev süreleri sona eren yönetim kurulunun yeniden teşkili ve görev sürelerinin belirlenmesi ile ilgili olarak gündemin 7. Maddesi müzakere edildi.
Müzakere sonucunda Yönetim Kurulu Üyeliği için …, …’ın yönetim kurulu üyeliği için adaylığını beyan ettiler.
Yönetim kuruluna seçilen aşağıda isimleri belirtilen 4(dört) ortağın 3(üç) yıl müddetle Yönetim kurulu üyeliğine;
a- Yönetim Kurulu Üyeliğine, … … Mahallesi, … Sokak No:l D: 1 … adresinde mukim … TCKN’lu …’ın,
Genel kurul tarafından yapılan oylama sonucu, … ve …’ın 1.666.700 adet olumsuz oyuna karşılık 3.333.300 adet hissenin olumlu oyuyla oy çokluğuyla kabul edildi.
b- Yönetim Kurulu üyeliğine, … … Mahallesi, … Sokak No:1 D:2 ….- İstanbul adresinde mukim … TCKN’lu …’ın,
Genel kurul tarafından yapılan oylama sonucu, … ve …’ın 1.666.700 adet olumsuz oyuna karşılık 3.333.300 adet hissenin olumlu oyuyla oy çokluğuyla kabul edildi.
c- Yönetim Kurulu Üyeliğine, … Mahallesi … Yolu Caddesi No:2… Sitesi 81 Blok D.:202 Sarıyer-İstanbul adresinde mukim … TCKN’lu …’ın,
Genel kurul tarafından yapılan oylama sonucu, … ve …’ın 1.666.700 adet olumsuz oyuna karşılık 3.333.300 adet hissenin olumlu oyuyla oy çokluğuyla kabul edildi,
d- Yönetim Kurulu Üyeliğine … Mahallesi Prof. Dr. … Sokak No:12 D.:15 … … adresinde mukim … TCKN’lu …’ın,
Genel kurul tarafından yapılan oylama sonucu, … ve …’ın 1.666.700 adet olumsuz oyuna karşılık 3.333.300 adet hissenin olumlu oyuyla oy çokluğuyla kabul edildi.
… ve … vekili Yönetim Kurulunun seçimine ilişkin tüm kararlara muhalif olduğunu açıkça beyan etti ve muhalefet şerhi düştü.”
Davacılar gündemin 7. maddesindeki yönetim kurulu üye seçimi ve yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı verilmesine ilişkin karara muhalefet şerhi düştüklerini, buna rağmen kararın alındığını, yönetim kurulunun kendilerini uzaklaştırmak amacıyla hep aynı kişilerden oluştuğunu, yönetim kurulu üyelerinin yöneticisi oldukları diğer Şirketleri zarara uğrattıklarını, bu kararların kanuna ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu beyan ederek söz konusu kararın iptalini talep etmişlerdir. Ancak, önceki yönetim kurulu üyelerinin yeniden seçilmesinde kanuna aykırılık bulunmamaktadır. Yönetim kurulu üyelerinin diğer şirketleri zarar uğratmış olmaları yeniden seçilmelerinin kanuna veya dürüstlük kuralına aykırı olduğu sonucunu tek başına doğurmamaktadır. Bu nedenle 7 numaralı gündem maddesinde alınan kararın iptali için gerekli koşulların oluşmadığı kanaatine varılarak bu yöndeki talebin reddine karar verilmiştir.
Davacılar, yönetim kurulu üyelerinin görev sürelerinin 11/05/2018 tarihinde sona erdiğini, yeni yönetim kurulu üyesi seçimi yapılmadığını, eski yönetim kurulu üyelerinin genel kurulu sadece yeni yönetim kurulu seçilmesi gündemli toplantıya çağırabileceğini, oysa gündemin görevleri devam ediyormuş gibi oluşturulduğunu, yönetim kurulunun seçimi dışında başka hususların da müzakere edildiğini, 2017 olağan genel kurulun ancak yeni yönetim kurulu seçildikten sonra yapılabileceğini ve bu nedenle kararların hukuka aykırı olduğunu iddia etmektedirler. 6102 Sayılı TTK’nun 410/1. maddesi “Genel kurul, süresi dolmuş olsa bile, yönetim kurulu tarafından toplantıya çağrılabilir…” hükmünü içermektedir. Kanunda görev süresi dolan yönetim kurulunun sadece yeni yönetim kurulu seçimli gündemli toplantıya çağrı yapabileceği yönünde sınırlayıcı bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle yönetim kurulu seçimi dışında gündem maddelerinin görüşülmesi anılan genel kurulda alınan kararların iptalini gerektirmemektedir. Yine dosya kapsamında, genel kurul toplantısında pay defterinin hazır edilmediğine ilişkin bir delil bulunmadığı gibi, davacının genel kurul toplantı başkanlığına verdiği dilekçeye alındı ve evrak eksiğinin bulunmadığı şerhinin düşüldüğü görülmektedir. Ayrıca pay defterinin hazır edilmemesi, alınan kararların iptali için yeterli bir sebep de teşkil etmemektedir. Yine özel denetçi talebinin reddine ilişkin karar, gündemin 2. maddesiyle ilgili olup, eldeki davada iptale konu edilmemiştir. Bu nedenle de bilgi edinme ve özel denetçi tayinine ilişkin olan hususlarla ilgili iddiaların genel kurulda alınan kararların iptaline sebebiyet vermeyeceği açıktır.
Tüm bu nedenlerle, davacı tarafın davasının kısmen kabul kısmen reddine, davacı tarafça, davalı şirketin 12/04/2019 tarihli 2017 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan 3, 6 ve 7 nolu kararların iptali talebiyle açılan davanın reddine, davacı tarafça, davalı şirketin 12/04/2019 tarihli 2017 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan 4 ve 5 nolu kararların iptali talebiyle açılan davanın kabulüne söz konusu 4 ve 5 nolu kararların iptaline karar verilmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar tarafından açılan davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE,
-Davacı tarafça, davalı şirketin 12/04/2019 tarihli 2017 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan 3, 6 ve 7 nolu kararların iptali talebiyle açılan davanın REDDİNE,
-Davacı tarafça, davalı şirketin 12/04/2019 tarihli 2017 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan 4 ve 5 nolu kararların iptali talebiyle açılan davanın KABULÜNE, söz konusu 4 ve 5 nolu kararların İPTALİNE,
2- Kararın kesinleşmesi halinde TTK’nın 450. maddesi uyarınca gerekli ilan ve işlemlerin davalı şirket yönetimince yapılmasına,
3-Alınması gerekli 80,70-TL harçtan, davacı tarafından yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile, bakiye 36,30-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacılar tarafından yapılan 44,40-TL başvurma harcı, 6,40-TL vekalet harcı, 3.750,00-TL bilirkişi ücreti ve 262,60-TL posta gideri olmak üzere toplam 4.063,40-TL yargılama giderinin, davanın kabul red durumuna göre, 2.031,70-TL’sinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, artan kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan 6,40-TL vekalet harcı ve 150,00-TL posta gideri olmak üzere toplam 156,40-TL yargılama giderinin, davanın kabul red durumuna göre 78,20-TL’sinin davacılardan alınarak davalı tarafa verilmesine, artan kısmın davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
6-Davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi AAÜT gereğince belirlenen 9.200,00-TL vekâlet ücretinin, davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
7-Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi AAÜT gereğince belirlenen 9.200,00-TL vekâlet ücretinin, davacılardan alınarak davalı tarafa verilmesine,
8-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince, davacılar ve davalı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.15/09/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır