Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/444 E. 2019/964 K. 12.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/444 Esas
KARAR NO : 2019/964

DAVA : ŞİRKETİN İHYASI
DAVA TARİHİ : 08/07/2019
KARAR TARİHİ : 12/12/2019

Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine mahkememize açılan; “Şirketin İhyası” davasının yapılan yargılaması sonunda;
D A V A /
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle: OHAL kapsamında kapatılan ve malvarlığı müvekkili kuruma devrolunan şirkete olan borcundan ötürü dava dışı … Şti aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasıyla icra takibi başlatılan adı geçen şirketin ticaret sicilinden re’sen terkin edildiğinden bahisle; adı geçen şirketin ihyasına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.

S A V U N M A /
Davalı ticaret sicil müdürlüğüne usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve tensip zaptı tebliğ edilmesine karşın davaya cevap vermemiştir.

G E R E K Ç E /
Davada HMK 114 ve 116 madde de yer alan ilk itirazlar bakımından incelenecek bir itiraz bulunmadığı, uyuşmazlığın ticaret sicilden TTK Geçici 7.madde kapsamında terkin olunan şirketin ihyası gerekip gerekmediği noktasında toplandığı görülmüştür. İhyası talep olunan şirket… Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı bulunmaktadır. Ticaret Sicilden celp edilen sicil dosyası ve cevabi yazı kapsamında; şirketin 6102 sayılı TTK Geçici 7. Maddesi ve 30.12.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Tebliğ hükümleri uyarınca 07/07/2014 tarihinde sicil kaydının belirtilen nedenle re’sen terkin edildiği anlaşılmaktadır.
Tasfiye ve terkin olunan ticaret şirketleri bakımından genel olarak yasal durum değerlendirildiğinde; eTTK 447. madde hükmü gereğince, tasfiye halinde bulunan şirketin tüm borçları ödendikten sonra, kalan mevcudu, esas sözleşmede aksine bir düzenleme mevcut değilse pay sahipleri arasında ödedikleri sermaye ve paylara bağlı imtiyaz hakları oranında dağıtılacağı öngörülmüştür. Keza tasfiye sonu ve dava tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK 543.maddesinde aynı yönde benzer ( borçlar ödendikten sonra önce ödenen pay bedellerinin iadesi yönündeki yeni hükmü dışında) benzer bir düzenleme yapılmıştır. Yine eTTK’nda doğrudan bir karşılığıda bulunmayan 6102 sayılı TTK’nun 547. maddesinde (Ek Tasfiye) başlığı ile; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebiyecekleri hükmüne yer verilmiştir. Anılan 547.madde hükmünün, eski TTK döneminde karşılığı bulunmayıp, ancak eski TTK döneminde uygulama ve içtihat yoluyla gerçekleştirilen ek tasfiye kararları yeni yasa (TTK) ile yasal bir dayanakta kazanmıştır. Keza anılan hüküm ile şirket ortaklarının da ek tasfiye isteminde bulunabilecekleri açıkça hüküm altına alınmıştır. TTK 547.maddesinde ek tasfiyeye dair yer alan bu düzenleme bakımından, kanunun gerekçesi incelendiğinde ilk tesbit edilebilecek olan hususun; öncelikle ek tasfiye kararının geçici bir tedbir kararı olduğu ve yeni bir hukuki durum meydana getirmediği hususlarına yapılmış olan vurgudur. Yine anılan madde gerekçelerinde ek tasfiyeyi gerektiren hallerin neler olabileceği, sınırlı sayıda olmaksızın gösterilmiş ve özellikli bu durumlar arasında; şirketin bir davada davalı olarak bulunması hali ek tasfiye kararı verilmesi için özellikli durumlar arasında sayılmıştır.
Keza 6335 sayılı Kanun’un 38.maddesi ile TTK’na eklenen Geçici 7. Madde bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içerisinde aşağıda belirtilen halleri tesbit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilden kayıtlarının silinmesinin, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılacağı hükmünü getirmiş ve bu haller beş bent halinde sayıldıktan sonra 4. Fıkrasında tasfiye ve terkin ve ilan yöntemi düzenlenmiş 15. Fıkrasında da; ticaret sicilden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanların haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebileceği hüküm altına alınmıştır.
Tasfiye; şirket leh ve aleyhindeki davaların intacı, alacakların tahsili, borçların tamamen ödenmesi ve kalanın son bilanço gereği ortaklar arasında hisseleri nisbetinde bölüştürülmesi işlemlerini zorunlu olarak içerir. Şirketin yukarda belirtilen gerekçeyle ve TTK Geçici 7.madde kapsamında ticaret sicilinden re’sen terkin edilmiş olmasına karşın, terkin olunan şirket hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine maruz kaldığı, celp ve ibraz edilen takip dosya örneğine göre de takibin devam ettiği anlaşılmaktadır. Şirketin, takip borçlusu konumunda iken sicilden terkini anılan TTK düzenlemeleri ve bu hükümlerle varılmak istenen sonuca uygun düşmemektedir. Açıklanan bu nedenlerle terkin edilen şirket hakkında yukarda bahsi geçen icra takibinin varlığı ve verilen aynı yöndeki ara karar dikkate alınarak, bu hal, şirketin ihyası için TTK Geçici 7/15. maddesinde öngörülen hukuki menfaatin varlığı ve haklı sebep niteliğinde olmakla ve hükümde öngörülen beş yıllık sürede dolmamış olduğundan, yukarda belirtilen bu amaç doğrultusunda (şirket hakkındaki takip ve sonuçlarıyla sınırlı olmak üzere) şirketin yeniden ihyası gerektiği, 07.07.2014 terkin ve 08.07.2019 dava tarihine nazaran ve sürenin son günü tatile rastlamakla, davanın beş yılık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, Geçici 7.madde kapsamında terkin kararı verilmiş olması karşısında (ve keza takibin varlığına dair ticaret sicile tasfiye ve terkin aşamasında yapılmış bir bildirimde bulunmamakla) terkin nedeniyle şirkete tasfiye memuru tayinine de mahal olmadığı, ticaret sicilden terkin olunan şirketin tüzel kişiliği son bulmuş olmakla, sicilden terkin ile tüzel kişiliği son bulan şirkete yöneltilen dava bakımından bu nedenle pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı kanaatine varılmış, diğer yandan davalı Ticaret Sicilin yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının mümkün olmayacağı sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda izah edildiği üzere;
1-Şirkete yöneltilen davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Davanın diğer davalı yönünden KABULÜ ile, Şirketin (… Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı Modern Reklam Hizm ve Yay Ltd. Şti ) İhyasına ve Ticaret sicilde TESCİL VE İLANINA,
2-Alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Ticaret Sicil Müdürlüğü yasal hasım konumunda bulunduğundan aleyhine harç ve yargılama gideri takdirine YER OLMADIĞINA, Aynı nedenle davacı yararına vekalet ücreti taktirine YER OLMADIĞINA,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın HMK 120 maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı karşı tarafın yokluğunda HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip