Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/442 E. 2021/805 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/442 Esas
KARAR NO :2021/805

DAVA:Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:06/11/2013
KARAR TARİHİ:16/11/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Alacak davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
DAVA;
Davacı vekili; müvekkilinin davalı işyerinde 01/07/2008 tarihinden itibaren çalışmaya başladığını, en son ücretinin 18.000,00 TL olduğunu, usulsüz olan bir takım kararların müvekkilince imzalanmaması üzerine iş akdine son verilmesine karar verildiğini ve iş akdinin 24.10.2013 tarihinde noter ihtarnamesi ile 4857 sayılı Kanunun 25. maddesi uyarınca davalı tarafça haksız olarak feshedildiğini, kıdem ve ihbar tazminatları ile çalıştığı süre boyunca fazla mesai, yıllık izin, genel tatil, hafta tatili ücretlerinin ve Ekim ayı ücretinin ödenmediğini ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL kıdem tazminatı,1.000 TL ihbar tazminatı, 1.000 TL yıllık izin ücreti, 1.000 TL fazla mesai ücreti, 1.000 TL ulusal bayram ve genel tatil ücreti, 1.000 TL hafta tatili ücreti, 18.000 TL ücret alacağı olmak üzere toplam 24.000,00 TL alacağın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA;
Davalı vekili; davacının davalı işyerinde genel müdür olarak çalışmaya başladığını, davacının işveren vekili konumunda olduğunu, işveren vekillerinin kıdem, ihbar tazminatı ve fazla mesai taleplerinin kanuna ve Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, davacının davalı işverenin güvenini kötüye kullandığını, davalı işvereni maddi zarara uğrattığını ve feshin haklı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkememizce verilen önceki kararımızda; İddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davacının davalı şirkette 100 pay hisse sahibi olduğu ve yönetici pozisyonunda genel müdür yardımcısı, genel müdür ve yönetim kurulu başkanı sıfatları ile çalıştığı, davacının davalı şirkette işveren vekili statüsünde bulunduğu, 4857 sayılı İş Kanunu uyarınca işçi vasfını taşımadığı, davalı şirkette hissedar olan davacının aynı zamanda işçi sıfatı ile fazla mesai ve diğer taleplerinin değerlendirilme imkanının olmadığı, davacının yönetici sıfatı ile çalışma saatlerini kendisinin tespit etmesi nedeni ile fazla çalışma, hafta tatili ve yıllık izin ücretlerinin talebinin yerinde olmadığı, TTK 394. maddesi gereğince huzur hakkı veya ücretin ancak esas sözleşme veya genel kurul kararı ile verileceği, davacının maaş artışına ilişkin genel kurul kararı olmadığı, davacının iş akti işine özen göstermemesi ve mali hakları konusunda tek başına karar alması nedeniyle 4857 sayılı İş Kanununun 25/II-e maddesi gereğince haklı nedenle fesh edildiğinden kıdem-ihbar tazminatı talep edemeyeceği, ücret alacağının bulunmadığı, davacının ticaret hukukuna dayalı alacak veya hak talebinin de bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen kararın davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine mahkememizin 27/02/2017 tarihli … Esas … Karar sayılı kararı Yargıtay 11. H.D. 13/03/2019 günlü 2017/5027 Esas 2019/2127 Karar sayılı kararıyla, “…1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, davalı şirkette genel müdür yardımcısı olarak görev yapan davacının hizmet akdinin haksız feshedildiği iddiasıyla kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla mesai, ulusal bayram, genel tatil, hafta tatili ve ücret alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının 4857 sayılı İş Kanunu uyarınca işçi sıfatını taşımadığı ve ticaret hukukuna dayalı alacak talebinde de bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak davacı işçilik alacaklarının yanı sıra genel müdür yardımcısı sıfatıyla hizmet akdine dayalı olarak çalışması nedeniyle 2013 yılı Ekim ayına ait ücretinin ödenmediğini ileri sürerek 18.000 TL ücret talebinde de bulunmuştur.Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi raporunda 30.07.2013 tarihli yönetim kurulu kararı ile davacıya emeklerinin karşılığı olarak 6.000,00 TL huzur hakkı ödenmesine karar verildiği ve huzur hakkının Türk Ticaret Kanununda düzenlenmiş olmakla ücrete dahil edilemeyeceği belirlenmiş olup, davacının ücretinin net 7.000,00 TL, brüt 9.791,58 TL olabileceği bildirilmiş ancak davacının ücret alacağının ödenip ödenmediği hususunda belirleme yapılmadığı gibi davacının en son aldığı ücret yönünden mahkemece dinlenen tanıkların beyanları da değerlendirilmemiştir. Bu durumda mahkemece öncelikle davacının dava konusu ettiği 2013 yılı Ekim ayı ücret alacağının miktarı belirlenip, ücretin ödendiğinin ispat külfetinin de davalıda olduğu gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru olmamış kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle bozulmuştur.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuş, bozma ilamı kapsamında davacının 2013 yılı ücret bordroları celp edilmiş, bilirkişi raporu alınmıştır.
SGK Nitelikli Hesap Bilirkişisi …. tarafından tanzim edilen 04/08/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davacının iş kanunu hükümleri uyarınca işçi sıfatı ile çalışmadığı işveren vekili bulunduğunu, tanıkların davacının şirkette üst düzey yönetici konumunda çalıştığını açıkca beyan ettiklerini, davacının dava konusu işyerinden hisse sahibi olup yönetim kurulu başkanı olarak da çalıştığını beyan ettiğini, dosyada mevcut ticari sicil kayıtları hazirun cetveli ile davacının davalı şirket hissedarı olduğunun açıkca anlaşıldığını, dosyada dinlenen tanıklarda davacının yönetici sıfatı ile çalıştıklarını beyan ettiğini, davacınında kendi kabulünün şirketin hissedarı ve yöneticisi olduğu yönünde olduğunu; Dosyada alınan bilirkişi raporunda, TTK 394 maddesi gereğince huzur hakkı veya ücret artışının genel kurul kararı ile olması gerektiğini, tanık beyanları ve dosyadaki bilirkişi raporu ile davacının ekonomik haklarındaki artışı yasal şekilde yapmadığı ve TTK 394 maddesi gereğince huzur hakkı veya ücret ancak esas sözleşme ile veya genel kurul kararı ile verileceği ,davacının maaş artışına ilişkin genel kurul kararı olmadığını ve davacının maaş artışlarının TTK 394. Maddesine uygun olmadığı ve 30.07.2013 tarihinde toplanan Yönetim Kurulunun davacının da içinde bulunduğu üyelere huzur hakkı verilmesine ilişkin karar aldığını ve söz konusu kararla davacıya emeklerinin karşılığı olarak net 6.000,00 TL huzur hakkı ödenmesine karar verildiği ve Şirket yönetim kurulu toplantısına katılma nedeniyle ödenen huzur hakkı, Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmiş olduğu ve İş Kanunu kapsamında ücret veya ücret eki niteliğinde bir ödeme olmadığı huzur hakkının da ücrete dahil edilmesi mümkün olamayacağı ve bu konuda 9. HD. 2010/24311 E. 2012/36269 K. 05.11,2012 ilamını bu yönde olduğu nedenleri ile bilirkişi davacının iddia edilen 18.000,00 TL ücretine 6.000,00 TL tutarındaki huzur hakkının dahil edilmemesi gerektiğii Türk Ticaret Kanunun 394. Maddesinin “Yönetim kurulu üyelerine tutan esas sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kardan pay ödenebilir.” şeklinde düzenlenmiş olduğunu ve TTK’nun 394. Maddesine göre anonim şirket yönetim kurulu üyelerine ödenecek mali tutar ya esas sözleşmede yada genel kurul kararıyla belirlenmesi gerektiğini ve Esas sözleşme veya genel kurul dışında yönetim kurulu üyelerinin veya Başkanın hiçbir şekilde mali hakların tutarı belirleme yetkisi bulunmadığını ve Yönetim kurulu üyelerine yapılacak ödemeler müktesep hak niteliğinde olmadığını ve ödeme yapılabilmenin şartı esas sözleşmede hüküm bulunması ya da genel kurulun bu yönde bir karar alması olduğunu ve bu bağlamda dava dosyasında davalı şirket esas sözleşmesi ve yahut bu yönde bir genel kurul karan mevcut olmadığından davacının kanunda belirtilen usul ve esaslar gözetilmeden ücretinin Mayıs/2013 tarihinde 7.000.000TL ‘ den 9.000,00TL’ye, Temmuz/2013 tarihinde 9.000,00 TL’den 12.000,00 TL’ye yükseltilmesi TTK uygun bir karar olamayacağından davacının ücretinin 9.000,00 TL veya 12.000,00 TL olduğu kabul edilemeyeceği ve bu itibarla yukarıdaki hususlar birlikte değerlendirildiğinde davacının ücretinin net 7.000,000 TL, brüt 9.791,58 olduğunun kabul tespiti yapılmış olduğunu; Ve yine dava dosyasında yer alan 23.10.2013 tarihli Özel Amaçlı SMMM raporunda davacıya 01.02.2013 – 07.10.2013 tarihleri arasında toplam 103.943,35 TL ödeme yapıldığı bu ödemelerin şirketin üç farklı banka hesabından yapıldığının belirtilmiş olduğunu; Dava dosyası içerisinde davacıya hangi aya ait olduğu ve maaş ve maaş avansı adı altında ödeme yapıldığı, Davacıya 2013 yılı içerisinde maaş ve maaş avansı olarak çeşitli tarihlerde toplam 103.943,35 TL ödeme yapıldığı tespiti yapıldığı ve Davacının 2013 yılında ücretinin 7.000,00 TL olduğu kabul edildiğinde 2013/Ocak ayından 24 Ekim 2013 tarihine kadar 68.600,00 TL ücrete hak kazanmış olduğunu ve Davacıya maaş ve maaş avansı adı altında yatırılan ücret miktarı davacının 2013/Ekim ayı ücreti dahil olmak 2013 yılına ait toplam ücretini de karşıladığından davacının 2013/Ekim ayı ücreti alacağı bulunmadığı tespitinin yapılmış olduğunun tespit edildiğini; Uyuşmazlık konusunun davacının ekim 2013 ayı maaşı olan 18.000 TL ücret alacağı noktasında toplanmış olduğunu ve davalı vekilinin sunmuş olduğu maaş bordrosunda davacının ekim 2013 ayı için ücretinin 12.000 TL olarak bordrolarda tahakkuk etmiş olduğunu ve imzasının olmadığının tespit edildiğini, davalı şirketinin Serbest Muhasebeci Mali Müşavir … tarafından düzenlenen 23.10.2013 tarihli raporunda Şirket, Yönetim Kurulu Başkanı …’na 01.02.2013- 07.10.2013 arasında toplam 103,943,35 TL ödeme de bulunmuş olduğunun kabulü ile davacının ücret alacağının olmadığı , mahkemenin davacını 2013 yılı haziran ayından sonra huzur hakkının olduğu yönünde hüküm kurması halinde maaş bordroları ve tanık beyanları ile davacının hakkedişinin toplamının 132.000 TL olacağı ve SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİR … tarafından düzenlenen 23.10.2013 tarihli raporunda Şirket, Yönetim Kurulu Başkanı …’na 01.02.2013- 07.10.2013 arasında toplam 103,943,35 TL ödeme de bulunmuş olduğunun kabulü ile davacının ücret alacağının 28.056,65 TL alacaklı olduğu ve talebe bağlılık ilkesi gereğince davacının davacının 12.000 TL ücretinin ve 6.000 TL HUZUR HAKKI OLMAK ÜZERE toplam 18.000 TL ücret alacağı olacağı belirtilerek; netice olarak; davacının İş Kanunu hükümleri uyarınca işçi sıfatı ile çalışmadığı işveren vekili olduğu ve mahkemenin TTK’nun 394. Maddesine göre anonim şirket yönetim kurulu üyelerine ödenecek mali tutar ya esas sözleşmede yada genel kurul kararıyla belirlenmesi gerektiği ve esas sözleşme veya genel kurul dışında yönetim kurulu üyelerinin veya başkanın hiçbir şekilde mali hakların tutarı belirleme yetkisi bulunmadığı ve Yönetim kurulu üyelerine yapılacak ödemeler müktesep hak niteliğinde olmadığı ve ödeme yapılabilmenin şartı esas sözleşmede hüküm bulunması ya da genel kurulun bu yönde bir karar alması olduğu konusunda hüküm kurması halinde davacının maaş bordrolarındaki tahakkukun 96.000 TL olduğu ve Davalı şirketinin SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİR … tarafından düzenlenen 23.10.2013 tarihli raporunda Şirket, Yönetim Kurulu Başkanı …’na 01.02.2013- 07.10.2013 arasında toplam 103,943,35 TL ödeme de bulunmuş olduğunun kabulü ile davacının ücret alacağının olmadığı, mahkemenin davacını 2013 yılı haziran ayından sonra huzur hakkının olduğu yönünde hüküm kurması halinde maaş bordroları ve tanık beyanları ile davacının hakkedişinin toplamının 132.000 TL olacağı ve SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİR … tarafından düzenlenen 23.10.2013 tarihli raporunda Şirket, Yönetim Kurulu Başkanı …’na 01.02.2013- 07.10.2013 arasında toplam 103,943,35 TL ödeme de bulunmuş olduğunun kabulü ile davacının ücret alacağının 28.056,65 TL alacaklı olduğu ve talebe bağlılık ilkesi gereğince davacının davacının 12.000 TL ücretinin ve 6.000 TL HUZUR HAKKI OLMAK ÜZERE toplam 18.000 TL ücret alacağı olacağı görüşü bildirilmiştir.
Yargıtay bozma ilamında belirtilen hususlarla sınırlı olarak yapılan değerlendirmede;
Mahkememizce verilen önceki karar ücret alacağı yönüyle bozulmuştur.
Davacı tarafça, 2013 yılı Ekim ayı ücretinin ödenmediği gerekçesiyle 18.000,00 TL ücret talebinde bulunmuştur.
Davalı tarafça, davacının 2013 yılı maaş bordroları dosyaya sunulmuştur. Bu bordrolarda davacının imzasının olmadığı anlaşılmıştır. Davalı tarafça sunulan, davacının 2013 yılı Ekim ayı maaş bordrosuna göre davacının maaşının 12.000,000 TL. olduğu anlaşılmıştır.
Davacı tanığı … dosyamızda alınan beyanında; Davacının aylık ücretinin 2013 yılı Haziran yada Temmuz ayında 9.000,00 TL’den 18.000,00 TL’ye çıkarıldığını,
Davacı tanığı … dosyamızda alınan beyanında; Kendisinin 2011 yılında şirketten ayrıldığını, o tarihlerde davacının 6.000,00 TL olduğunu,
Davalı tanığı … dosyamızda alınan beyanında; Davacının davalı şirkette 2008-2013 yılları arasında çalıştığını, iş akdi sonlandırıldığında 12.000,00 TL aylık ücreti ve ayrıca 6.000,00 TL huzur hakkı bulunduğunu,
Davalı tanığı … dosyamızda alınan beyanında; Davalı şirkette 2013 yılı Haziran ayında iş başı yaptığını, davacının en son iş akdi sonlandırıldığında 12.000,00 TL aylık ücreti ve ayrıca 6.000,00 TL huzur hakkı bulunduğunu, bildirmişlerdir.
İncelenen 2013 yılı Ekim ayı ücret bordrosu, dinlenen tanık beyanları ve alınan bilirkişi raporuna göre davacının 2013 yılı Ekim ayı ücretinin 12.000,00 TL olduğu değerlendirilmiştir.
Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda davalı tarafından 2013 yılında bir kısım ödemeler yapıldığının tespit edilmiş ise de bu ödemelerin Ekim ayı ücretine ilişkin olduğu konusunda net bir belirleme yapılmadığı, dosya kapsamında toplanan delillerden de Ekim ayı ücretinin ödendiği hususu tespit edilemediğinden, dava konusu 2013 yılı Ekim ayı ücretinin ödendiği hususunun davalı tarafça ispatlanamadığı, davacının bu kapsamda 12.000,00 TL ücret alacağı bulunduğu, davacının 18.000,00 TL ücret alacağı talebi bulunmakla bu talebi bakımından 12.000,00 TL yönüyle davasında kısmen haklı olduğu kanaatine ulaşılmıştır.
Davacının davadaki ücret alacağı dışındaki talepleri bakımından Yargıtayca bozma yapılmamış olduğundan bu talepler bakımından yeniden değerlendirme yapılmamış, önceki kararımızdaki gibi ücret alacağı dışındaki talepler bakımından davanın reddine karar verilmiştir.
Tüm bu nedenler ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın Kısmen Kabulü ile, 2013 yılı Ekim ayına ait 12.000,00 TL ücret alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Fazlaya dair ücret alacağı talebi ve sair taleplerin yerinde görülmediğinden reddine
2-Alınması gereken ‭819,72‬ TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 409,90 TL’ nin mahsubu ile bakiye ‭409,82‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, davacı tarafından peşinen karşılanan 409,90 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine
3-Davacı tarafından yapılan 24,30 TL başvurma harcı parası, Yargıtay bozma kararından önce yapılan 313,50 TL posta masrafı, 600,00 TL bilirkişi ücreti, 85,70 TL Yargıtay kanun yoluna başvurma harcı parası, bozma sonrası 91,00 TL müzekkere ve davetiye posta masrafı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam; ‭2.114,5‬0 TL yargılama masrafının davanın kabul edilen miktarına göre ‭1.057,25‬ ‭TL’ sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, arta kalan masrafın sarf eden üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 76,00 TL posta masrafından ibaret yargılama masrafının davanın reddedilen miktarı uyarınca hesap edilen 38,00 TL’ sinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, arta kalan masrafın sarf eden üzerinde bırakılmasına,

5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden hesap ve takdir edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesap ve takdir edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
7-HMK 120 maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde re’ sen davacı yana iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalı Sampi şirketi vekilinin yüzlerine karşı diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.16/11/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza