Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/441 E. 2021/745 K. 25.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/441 Esas
KARAR NO : 2021/745 Karar

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 06/05/2003
KARAR TARİHİ : 25/10/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Menfi tespit davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile alacalının uluslararası fuara katılması konusunda anlaştıklarını ve müvekkili tarafından davalı firmaya 4 adet senet tanzim edildiği , senet bedellerinin alacaklının ticari merkezinin İstanbul’da oluşu ve senetlerin alacaklının senetleri tahsile banka kanalı ile vermemesi nedeni ile mecburen alacaklıya alacaklı tarafından bildirilen hesaba banka havalesi yapılması yolu ile ödenmek zorunda kalındığı, senet bedellerinin banka havalesi ile ödendiğini, taraflara ait muhasebe kayıtları ve defterlerin tetkikinde de müvekkilin davalı firmaya takibe konu senetlerle ilgili hiçbir borcunun bulunmadığının tespit edilebileceği, müvekkiline iadesi konusunda defalarca söz verilen senetlerin alacaklı tarafından kötü niyetli olarak haksız kazanç sağlamaya yönelik olarak, … 2. icra müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasında icra takibi açıldığı, haksız ve kötü niyetli takip nedeni ile müvekkilinin işbu davayı açma zorunda bırakan alacaklının %40’tan aşağı olmamak üzere haksız takip/kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde davanın haksız olduğunu davalı firma ile iki ayrı fuar katılım sözleşmesi imzalandığını birincisinin 29/08/2001-19/11/2001 tarihleri arasında gerçekleşen… fuar organizasyonu olduğunu bu organizasyon nedeniyle 1380 dolardan 4 taksit yapıldığını ve 3 adet senet alındığını, ayrıca 11/01/2002 tarihleri arasında mısırda düzenlenen … fuarı içinde katılım sözleşmesi yapıldığını davalının bu fuara … LTD.ŞTİ adlı firma ile katıldığını ve katılım ücretini birlikte ödediklerini 9000 dolarını ödemediklerini bununla ilgili taraflar arasında mutabakat yazısının bulunduğunu borç kabul beyanının fotokopisi ve sözleşmenin fotokopisinin mevcut olduğunu, müvekkilinin Yargıtay içtihatları doğrultusunda hapis hakkını kullandığını MK 866. maddesinde düzenlendiğini beyan ederek davanın reddine, haksız dava nedeniyle %40 inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
BOZMA ÖNCESİ YAPILAN YARGILAMA:
Mahkememizin, 20/12/2017 tarih ve 2014/1452 Esas ve 2017/1006 Karar sayılı kararının, Yargıtay 19. H.D.’nin, 06/03/2019 tarih ve 2018/1691 Esas-2019/1415 Karar sayılı bozma kararından önce yapılan yargılaması sonucu;
“… Dosyanın yargılama safahatına bakıldığında daha önce heyetçe görülen mahkememizin 2003/597 Esas, 2010/139 Karar sayılı dosyasında davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar gerekçesinde; “bilirkişi kurulunca incelenen taraf defterlerinin usulüne uygun tutulmaması nedeniyle defter ve kayıtlardan sonuca ulaşma imkanın olmadığı, somut olayda mısır fuarındaki katılım bedelinin ödenip ödenmediği hususunun bu dava konusu dışında kaldığı, takibin Ukrayna fuarından kaynaklanan alacak için başlatıldığı, borç ikrarını içeren belgeden davalının borçlu olduğunun anlaşıldığı” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/3596, Karar No: 2014/8713 sayılı bozma ilamında “Yukarıda yapılan açıklamalar gözetildiğinde fuar katılım bedellerinin ödendiğini iddia eden davacı, bu iddiasını usulüne uygun delillerle kanıtlamalıdır. Nitekim, davacı taraf dosya içine ödeme dekontları ibraz etmiştir. Hal böyle olunca, mahkemece yapılacak iş konusunda uzman bir hesap bilirkişisinden, davacı ödemelerinin saptanması için rapor alınıp, mutabakat faksı da dikkate alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, davalı alacaklının 10.12.2013 tarihli dilekçesindeki ve temyiz dilekçesindeki alacaklarının ikinci fuara katılım sözleşmesinden bir başka deyişle … fuarına katılımından kaynaklandığının gözardı edilerek, 1. fuara katılım (…) sözleşmesinden kaynaklanan borç varmış gibi gerekçe yapılmak suretiyle yazılı şekilde iddia ve savunmayı aşar biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuş; alının kök bilirkişi raporuna göre; tarafların usulüne uygun ticari defter ve belgeleri teslim etmediğini, yargıtay ilamı kapsamında yapılan tespitlere göre davacının davalıya banka dekontlarına göre 5.780,00-USD ödeme bulunduğu, ancak davacının davalıya vermiş olduğu 10.06.2002 tarihli mutabakat metninde davalının davacıdan 4.770,00-USD alacağı olduğunu, yargıtay ilamına göre ve taraflar arasında sözleşmeler kapsamında ve 10.06.2002 tarihli mutabakat metninde yazılı alacak kalemleri bakımından davacının; davalıya ne kadar borcu olduğunu ortaya koymalı ve bu borçlarını davalıya ödediğine ilişkin kanaat verici belgeleri de ibraz etmesi gerektiğini, davacı bu ispatı yapabiliyorsa davalıya borçlu olamayacağını, tarafların mahkeme masrafları, vekalet ücretleri ile benzeri taleplerinin mahkeme takdirinde olduğunu belirtmiştir. İtirazlar üzerine dosya ek rapor için aynı bilirkişiye tevdii olunmuş, ek raporda bilirkişi tarafından Yargıtay ilamı kapsamında yapılan tespitlere göre davacının davalıya banka dekontlarına göre; 5.780,00 USD ödeme bulunduğu ve bu tutarın taraflarca da kabul gördüğü, 11.538.834.688 ETL’nin 7.976 USD karşılığı olarak garanti bankasından 31.12.2001 tarihli havale ile gönderildiğinin ispatlanması durumuna göre alacak ve borç durumunun kesinleşeceği” belirtilmiş, bunun üzerine mahkememizce ilgili bankaya müzekkere yazılarak banka kayıtları dosyaya alınmıştır.
Taraflar arasında uyuşmazlık fuar sözleşmesi gereği davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı ve alacak var ise bunun miktarı ile takibin haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkememizce daha önce bilirkişiler tarafından yapılan tespitlerde bozma öncesi sunulan ticari defterlerin usulüne uygun tutulmaması nedeniyle delil niteliğini haiz olmaması, bozma sonrası yapılan defter incelemesinde davacı tarafından defterlerin ibraz edilmemesine karşın Yargıtay bozma ilamında mutabakat faksı da nazara alınarak davacı ödemelerinin tespit edilmemesi sebebiyle karar bozulduğundan ve ikinci fuar olan … fuarına katılımdan uyuşmazlığın kaynaklandığı da belirtilmiş olduğundan bu sebepler ışığında bilirkişi tarafından yapılan incelemeler sonucunda mutabakat yazısında davacının davalıya 4.770,00 USD borçlu olarak görünmesi ve bu metnin üzerinde davacı şirketin kaşe ve imzasının bulunuyor olması, mahkememizce yazılan müzekkere sonucu gelen banka kayıtlarında 31.12.2001 tarihinde davacı tarafından davalıya 7.976,00 USD havale yapıldığının tespit edilmiş olması ile davacının davalıdan mevcut kayıt ve deliler ile bilirkişi raporuna göre 4.336 USD alacaklı olarak kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılmakla davacının … 2. İcra Müdürlüğü’nün … dosyasına 4 adet ve toplamda 5.520,00 USD’lik senetlerin dayanak olduğu takip bakımından borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline, İİK 72/5’e göre davalının icra takibinde haksız olmakla birlikte kötüniyetli olması gerektiği, davalının alacağını ispatlayamaması, talep konusunun yargılamayı gerektirmesi nedeniyle tazminat şartları oluşmadığından (Misal Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/126 ve Karar No: 2016/14093 sayılı kararı) tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile,
2-Davacının … 2. İcra Müdürlüğü’nün … dosyası bakımından davalı tarafa borçlu olmadığının TESPİTİNE, takibin İPTALİNE,
3- İİK 72/5’e göre davalının icra takibinde haksız olmakla birlikte kötüniyetli olması gerektiği, davalının alacağını ispatlayamaması, talep konusunun yargılamayı gerektirmesi nedeniyle tazminat şartları oluşmadığından tazminat talebinin REDDİNE …” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
BOZMA İLAMI:
Mahkememizce verilen, 20/12/2017 tarih ve 2014/1452 Esas ve 2017/1006 Karar sayılı kararının, Yargıtay 19. H.D.’nin, 06/03/2019 tarih ve 2018/1691 Esas-2019/1415 Karar sayılı bozma kararı ile;
“… Mahkemece dairemiz bozma ilamına uyulmuş ise de ilamın gereği yerine getirilmemiştir. Bozma ilamında, davacı tarafından gönderildiği belirtilen mutabakat faksının da dikkate alınması gerektiği belirtilmiş olup mahkemece söz konusu mutabakat faksının davacı telefon ve faksından gönderilip gönderilmediği araştırılmamıştır. Mahkemece söz konusu mutabakat faksının davacı tarafından gönderilip gönderilmediği tespit edilerek, şayet söz konusu mutabakat faksı davacı tarafından davalıya gönderildiği tespit edilir ise mutabakat faks tarihi olan 10.06.2002 tarihinden sonra kalan bakiyeye ilişkin davacının davalıya ödeme yapıp yapmadığı hususu araştırılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi bu nedenle doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına …” gerekçesiyle bozulmuş, dosya yeniden yargılama yapılmak ve karar verilmek üzere mahkememize gönderilmiş, mahkememizce, bozma sonrası tensip tutanağı düzenlenerek, yeni duruşma gün ve saatiyle birlikte taraflara tebliğ edilmiştir.
BOZMA SONRASI YAPILAN YARGILAMADA:
Mahkememizce yapılan 02/12/2019 tarihli celsede, usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay 19. H.D.’nin,06/03/2019 tarih ve 2018/1691 Esas-2019/1415 Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ve 25/01/2021 tarihli celsenin 2 nolu ara kararı ile; “… Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davacı …Ltd. Şti’nin 2002-2003 yıllarına ilişkin tüm ortak ve yöneticilerini de gösterir şekilde sicil kayıtlarının çıkartılarak birer suretinin ivedi olarak mahkememize gönderilmesinin istenilmesine”, 3 nolu ara kararı ile; “… 2. İcra Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosyanın varsa aslının, yoksa ödeme emri ve takip talebini de içerir birer suretinin ivedi olarak mahkememize gönderilmesinin istenilmesine ve 4 nolu ara kararı ile de; “… Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … nolu tele faksın eski ve yeni tüm kayıt maliklerini gösterir kayıtlarının çıkartılarak birer suretinin ivedi olarak mahkememize gönderilmesinin istenilmesine” karar verilmiş ve gelen yazı cevapları dosyamız arasına katılmıştır.
Gelen müzekkere cevaplarının incelenmesinde de;
… Müdürlüğü’ne yazılan müzekkereye; “İlgi yazıda … hizmet numarasının eski ve yeni maliklere ilişkin bilgilerin iletilmesi talep edilmiştir.
Yapılan incelemede; 28.03.1996- 27.04.2018 (Abonelik Borçtan İptal edilmiştir.) tarih aralığında …Ltd.Şti, 09.07.2018- 10.10.2018 (Müşteri İsteği ile İptal edilmiş) tarih aralığında … tarafından kullanılmış ve 01.06.2019 tarihinden itibaren de …Ltd. Şti. tarafından kullanılmaya devam edildiği görülmektedir” şeklinde cevap verildiği;
… Ticaret Ve Sanayi Odası’na yazılan müzekkereye;
“İlgide kayıtlı yazınız gereği kayıtlarımızda yapılan incelemede; Müdürlüğümüzce … sicil no ile tescilli … ŞİRKETİ’nin 2002-2003 yıllarına ait ortak ve yetkililerinin; 13/04/2000 tarihli ortaklar pay listesine göre; … (Hisse Adedi:1.632), … (Hisse Adedi:1.584) ve … (Hisse Adedi:1.584) olduğu, 12/07/2002 tarihli ortaklar pay listesine göre de; … Hisse Oranı:%34), … (Hisse Oranı:%33) ve… (Hisse Oranı:%33) olduğu” şeklinde cevap verildiği görülmüştür.
Dosyamız mündericatında bir sureti yer alan ve davacı şirketin antetli kağıdı üzerine yazılı olan, 10/06/2002 tarihli mutabakat metni incelendiğinde, davacı şirketin metnin düzenlendiği tarihte ortağı olan ve bozma sonrası mahkememizce celp olunan ticaret sicil kayıtlarından da açıkça anlaşılan … tarafından imzalandığı, metnin altında yer alan … nolu tele faksın ise, yine mahkememizce bozma sonrası celp olunan … kayıtlarından da açıkça anlaşılacağı üzere, 28.03.1996- 27.04.2018 tarihleri aralığında davacı …San. Ltd. Şti. Tarafından kullanıldığı ve ayrıca söz konusu mutabakat metni konusunda davacı yanca açıkça inkarda da bulunulmadığı, sadece mahkememizin 04/02/2010 tarihli celsesinde isticvap edilen davacı şirketin hali hazır temsilcisi … tarafından; “ben hali hazır şirketi temsil etmeme rağmen böyle bir fakstan haberim yoktur, faksta adı yazılı … iki sene önce şirketi devir ederek ayrılmıştır, böyle bir mutabakat metninden haberim yoktur” şeklinde beyanda bulunulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce, bozma sonrası toplanan ve az yukarıda ayrıntıları verilen cevabi yazı içerikleri ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiş ve 10/06/2002 tarihli mutabakat metninin davacı tarafından davalıya gönderildiği hususunda mahkememizde kanaat oluşmuş ve bu kapsamda mahkememizin 14/06/2021 tarihli celsesinde hazır bulunan davacı vekiline; “10/06/2002 tarihinden sonra davalı yana ödeme yapılıp yapılmadığı hususunda beyanda bulunmak ve varsa ödeme belgelerini sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmiş” verilen kesin sürenin sonuçları ihtar edilmiş, ancak davacı yanca verilen kesin süreye rağmen herhangi belge sunulmadığı gibi beyanda da bulunulmamıştır.
Davacı vekili tarafından, 25/10/2021 tarihli celsede her ne kadar; “…önceki celsenin 1 nolu ara kararı kapsamında tarafımıza süre verilsin” şeklinde ve davalı vekili tarafından da; “…icra dosyanın ihyasına” karar verilsin şeklinde talepte bulunulmuş ise de, aynı celsede; Davalı vekilinin icra dosyasının ihyasına ilişkin isteminin reddine (icra dosyasının ihyasına ilişkin talebin mahkememizde görülmekte olan iş bu davada tartışılamayacağı ve bu hususun mahkememizin yetki alanına girmediği anlaşıldığından) ve davacı vekilinin yeniden süre verilmesine ilişkin isteminin de mahkememizin önceki celsesinin ara kararının mahiyeti de göz önünde bulundurularak reddine karar verilmiş ve yargılamaya devam olunmuştur.
Sonuç olarak, Yüce Mahkemenin bozma ilamı sonrası toplanan deliller, bozma ilamı ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde;
Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, menfi tespit istemine ilişkin olduğu, mahkememizce verilen, 04/04/2016 tarih ve 2014/1488 Esas ve 2016/256 Karar sayılı kararın, Yargıtay 19. H.D.’nin, 06/03/2019 tarih ve 2018/1691 Esas-2019/1415 Karar sayılı bozma ilamı ile bozulduğu, mahkememizce yapılan 02/12/2019 tarihli celsede, usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay 19. H.D.’nin,06/03/2019 tarih ve 2018/1691 Esas-2019/1415 Karar Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına ve 25/01/2021 tarihli celsenin 2 nolu ara kararı ile; “… Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davacı … Ltd. Şti’nin 2002-2003 yıllarına ilişkin tüm ortak ve yöneticilerini de gösterir şekilde sicil kayıtlarının çıkartılarak birer suretinin ivedi olarak mahkememize gönderilmesinin istenilmesine”, 3 nolu ara kararı ile; “… 2. İcra Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosyanın varsa aslının, yoksa ödeme emri ve takip talebini de içerir birer suretinin ivedi olarak mahkememize gönderilmesinin istenilmesine ve 4 nolu ara kararı ile de; “… Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … nolu tele faksın eski ve yeni tüm kayıt maliklerini gösterir kayıtlarının çıkartılarak birer suretinin ivedi olarak mahkememize gönderilmesinin istenilmesine” karar verilmiş, gelen müzekkere cevapları dosyamız arasına katılmış ve gerek, cevabi yazı içerikleri ve gerek se tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde de, 10/06/2002 tarihli mutabakat metninin davacı tarafından davalıya gönderildiği hususunda mahkememizde kanaat oluşmuş ve bu kapsamda mahkememizin 14/06/2021 tarihli celsesinde hazır bulunan davacı vekiline; “10/06/2002 tarihinden sonra davalı yana ödeme yapılıp yapılmadığı hususunda beyanda bulunmak ve varsa ödeme belgelerini sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmiş” verilen kesin sürenin sonuçları ihtar edilmiş, ancak davacı yanca verilen kesin süreye rağmen herhangi belge sunulmadığı gibi beyanda da bulunulmamış olup, bu haliyle de davanın niteliği ve talebin ileri sürülüş şekli bakımından ispat yükü kendisinde olan davacı yanın, mutabakat metninin tanzim edildiği 10/06/2002 tarihinden sonra davalı yana ödeme yaptığını ispat edemediği sonuç ve vicdani kanaatine ulaşılmış ve davanın reddine karar verilmiş ve ayrıca dava açıldıktan sonra mahkememizce verilen ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almasından doğar zarar için %40 oranında hesap ve takdir olunan 2.802,40 TL tazminatın da davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almasından doğar zarar için %40 oranında hesap ve takdir olunan 2.802,40 TL tazminatın davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gereken 59,30 TL ret karar ve ilam harcından peşin alınan 94,58 TL harcın mahsubu ile arta kalan 35,28 TL’ nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya İADESİNE,
4-Yapılan masrafların davacı yan üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca taktir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya VERİLMESİNE,
6-HMK 120. maddesi gereğince; varsa taraflarca yatırılan gider avansı ile varsa delil avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
7-HMK Yönetmeliğinin 58/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın ve hükmün taraflara tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair, Davacı ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde YARGITAY TEMYİZ YOLU açık olmak üzere karar verildi. 25/10/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸