Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/4 E. 2019/690 K. 11.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2019/4 Esas
KARAR NO: 2019/690

DAVA : MENFİ TESPİT
DAVA TARİHİ: 03/01/2019
KARAR TARİHİ: 11/10/2019

Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine mahkememize açılan; “Menfi Tespit” davasının yapılan yargılaması sonunda;
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde: Müvekkili şirkete ait …bank …Şubesi, 20/11/2018 keşide tarihli 45.000,00 TL bedelli … nolu çek ve koçanını müvekkilinin rızası dışında elinden çıktığını, çekin arka yüzünden de anlaşılacağı üzere son ciranta ilgili çeki takasa istinaden … Bankası AŞ …Şubesine ibraz ettiği, bankaya ibraz edilen çekin keşideci imzası tutmadığından dolayı herhangi bir işlem yapılmamıştır diye çek arkasına şerh verilerek ödeme yapılmadığını, müvekkili aleyhine henüz icra takibi başlatılmadığını, çek veya çeklerdeki imzaların müvekkilinin eli ürünü olmadığının takasa sunulan banka tarafından çekin arka yüzüne şerh verildiğini çek üzerindeki imzanın müvekkilinin eli ürünü olmadığından müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.

S A V U N M A /
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Dava konusu çekin bizzat davacı şirket yetkilisi tarafından müvekkiline olan borca karşılık olarak verildiğini, müvekkilinin bu çeki diğer davalıya araba alımı karşılığında verdiğini, davacının beyanlarının bu haliyle gerçeğe aykırı olduğunu savunmuş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı usulüne uygun tebligat yapılmasına karşın davaya cevap vermemiştir.

G E R E K Ç E /
Dava; İİY’ nin 72 maddesi uyarınca açılmış; “Menfi Tespit” davası niteliğindedir.
19.12.2018 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak, yürürlüğüne giren 7155 Sayılı Kanunun 20. maddesi ile 6102 Sayılı TTK. ‘nın ( 5. ) maddesine eklenen 5/A maddesi gereğince ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak düzenlenmiş olması ve 7155 Sayılı Kanunun ( 23. ) maddesi ile 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A ( 2 ) maddesi ile “Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmakszın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir” hükmü getirilmiştir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/(2). maddesine göre, ”Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır” hükmü yer almaktadır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 115. maddesi gereğince; Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
Ancak sadece konusu “bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin davalar” yasa kapsamında görüldüğünden menfi tespit davasının bu kapsama dahil olup olmadığına da açıklık getirilmesi gerekir; İİK 72. Maddesine göre ” borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını tespit için menfi tespit davası açabilir” tedbir alınmadığı için borç ödenmişse istirdat davası olarak devam olunur. Menfi tespit davası karşı tarafın potansiyel alacak iddiası ile bir takip başlatma veya dava açma tehdidini etkisiz kılmaya veya dava açılmışsa borcun ödenmesini önlemeye yönelik olduğundan ara buluculuk şartı öngören yasa anlamında davanın konusunun bir para alacağı olduğu açıktır. Bu alacağın hangi tarafa ait olduğunun önemi yoktur. Yasanın konusu bir miktar para olan borç ilişkisininin taraflarından birini ara buluculuğa tabi kılarken diğer tarafı buna dahil etmemiş olması yasanın amacına ve menfaatler dengesine aykırı olurdu. Çünkü alacak davası da, menfi tespit davası da maddi hukuk bakımından taraflarından birinin yükümlülüğünün para borcu olduğu bir tek hukuki ilişki olmasına rağmen usul hukuku bakımından aynı borç için alacaklıya alacak davası açma, borçluya ise söz konusu borcu ödemeden kurtulmasına imkan veren menfi tespit davası açma, ayrıca bütün bunların dışında da açılacak alacak davasında savunma içinde borçluya savunma kapsamında alacağın bulunmadığını kanıtlama hakkı tanınmıştır. Bu nedenler ile menfi tespit davasının da zorunlu arabuluculuğa tabi davalardan olduğu kabul edilmiştir.
Davacı yanca arabuluculuğa başvurmaksızın dava yoluna gidildiği anlaşılmış olup, davacı vekili 11/10/2019 tarihli celsede bu hususu yinelemiştir, açıklanan sebeplerden ötürü menfi tespit istemi bakımından zorunlu arabuluculuk sözkonusu olmakla davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-7155 sayılı Kanunun 20.maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa eklenen 5/A maddesi ve 7155 sayılı Kanunun 23.maddesi ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A-2.maddesi uyarınca Arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması karşısında , davanın TTK’nun 5/A., 6325 sayılı Kanunun 18/A-2., HMK’nun 114/2 ve 115/2.maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcının davacı yanca peşin olarak yatırılan 768,49 TL’ den mahsubu ile bakiye 724,09 TL’ nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı parası, 134,50 TL davetiye ve müzekkere posta masrafı olmak üzere toplam; 178,90 TL’ den ibaret yargılama masrafının davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ÖDENMESİNE,
5-HMK 120 maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısımların karar kesinleştiğinde ilgililerine İADESİNE,
Dair; Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …

Hakim …