Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/366 E. 2021/345 K. 27.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/366 Esas
KARAR NO:2021/345

DAVA :Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:07/05/2013
KARAR TARİHİ:27/04/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle: müvekkili şirket ile davalı idare arasında 01/01/2011 tarihi ile 31/12/2011 tarihleri arasında yapılan sözleşme ile davalı idareye hizmet verilmiş olduğunu, bu hizmet kapsamında müvekkil şirkete bağlı işçiler çalıştırıldığını, müvekkilinin dava konusu hizmet dönemi boyunca 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 81-e maddesinde düzenlenen özel sektör işverenlerinin ödemesi gereken malullük, yaşlılık ve ölüm sigotaları priminden işveren hissesine düşen 5 puanlık kısmının hazinece karşılanacağına dair hükmün uygulanması için gereken bütün şartları sağlamış olduğunu, bu nedenle anılan kanundan kaynaklanan %5 ‘lik prim teşvikinden yararlanma hakkına sahip olduğunu , nitekim SGK ‘nın müvekkili şirketi bu teşvikten yararlandırmış olduğunu, buna rağmen davalı idare tarafından müvekkil şirketin muvafakati olmaksızın hazinece karşılanacak bu beş puanlık indirimin haksız şekilde müvekkilin hakedişinden kesilmiş olduğunu, bu kesintiye gösterilen dayanakların mesnetsiz ve yasaya aykırı olduğunu, davalı idarece yapılan bu uygulamanın kanuna ve Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu, davalı kurumdan kesintilerin iadesi talep edilmiş ise de olumsuz yanıt alınmış olduğunu beyan ederek, davanın kabulü ile 19.534,09 TL nin davalı şirketten alınarak müvekkili şirkete ödenmesine ve kesintilerin yapıldığı tarihten itibaren ticari faiz ödenmesine, mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle: Davada yargı yolunun idari yargı yolu olduğunu, öncelikle bu nedenle görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, bütün kamu ihalelerinin Kamu İhale Kurumunun gözetim ve denetimi altında yapılması nedeniyle müvekkili idareye husumet yöneltilemeyeceğini, bu nedenle davanın husumet yokluğundan reddini talep ettiklerini, müvekkil idarenin işleminin Kamu İhale Genel Tebliği ne dayanmakta olduğunu, söz konusu prim indirimi uygulamasının 01/03/2011’de ortadan kalktığını ve dava konusu kesintilerin bu tarihten öncesine dair olduğundan idari işlemin kanuna uygun olduğunu, davacının talep hakkı bulunmadığını, taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca da yapılan kesintilerin hukuka uygun olduğunu, davacının prim indirimi kesintilerin belirtildiği hak ediş raporlarına usulüne uygun biçimde itiraz etmemiş olduğunu, bu konuda da hak düşürücü sürenin geçmiş olduğunu, sözleşmede davacının yapılacak kesintileri kabul etmiş olduğunu, davacı yanın sebepsiz zenginleşmeye neden olacak taleplerinin kabul edilemeyeceğini, davayı kabul anlamına gelmemekle alacak miktarına ticari faiz yürütülmesinin hakkaniyete aykırı olacağını, davacının talebinin ancak yasal faiz çerçevesinde değerlendirilebileceğini, ancak dava tarihinden itibaren faiz talep edilebileceğini savunarak, davanın öncelikle görev, husumet ve hak düşürücü süre yönünden reddine, aksi taktirde ise esas yönünden reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Dava; Davalı … tarafından, davacı şirketin hakkedişinden kesilen SGK %5 lik prim indirimine ilişkin 19.534,09 TL iadesi istemine ilişkindir.
Dava açılırken, … Asliye Hukuk Mahkemeleri nezdinde açılmış olup, …. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 25.12.1013 tarihli … Esas … Karar sayılı kararın temyiz edilmesi sonucu, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 10/06/2015 tarih … Esas ve 2015/4438 Karar sayılı ilamı ile bozulmuş ve yeniden yapılan yargılaması sonunda, …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce 28/02/2019 tarih ve … Esas … Karar sayılı görevsizlik kararı verilmiş, kararın kesinleşmesi sonucu dava dosyası mahkememize tevzi edilmiş, mahkememiz 2019/366 Esas sırasına kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Taraf delilleri toplanmış, incelenmiştir. Dosya kapsamında bilirkişi raporu alınmıştır.
Bilirkişi … tarafından tanzim edilen 09/11/2020 bilirkişi raporunda özetle: Dava konusu; davacı şirketin davalı işveren bünyesinde çalıştırdığı işçiler için SGK’ ya ödediği primlerden 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 81-e maddesinde düzenlenen %5 lik prim indiriminin davalı …’nin davacı şirketin hakkedişinden SGK’nın %5 lik 19.534,09 TL tutarında teşvik primi kesilerek ödeme yapılması olup, söz konusu kesintisinin iadesine ilişkin olduğu, uyuşmazlık konusu; SGK tarafından işverene sağlanan %5’lik prim indiriminin davalı …’nin Kamu İhale Genel Tebliği, taraflar arasında yapılan Hizmet İşleri Genel Şartnamesi (Madde 42) ve Özel Güvenlik Hizmeti Alımına Ait Sözleşme (Madde 14.2.c) gereğince kendi uhdesinde olduğu, yapılan kesintinin hukuka uygun olup olmadığı noktasında olduğu, 15.05.2008 tarih ve 5763 sayılı Kanunun 24. Maddesi ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 81/1-ı bendine ilave edilen ve 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren düzenleme ile özel sektör işverenlerinin malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinden, işveren hissesinin beş puanlık kısmına isabet eden tutarın hazinece karşılanması öngörüldüğünü, anılan düzenlemeye göre, “Bu kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıları çalıştıran özel sektör işverenlerinin, bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendine göre malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinden, işveren hissesinin beş puanlık kısmına isabet eden tutar Hazinece karşılanır. İşveren hissesine ait primlerin Hazinece karşılanabilmesi için, işverenlerin çalıştırdıkları sigortalılara ilgili olarak bu Kanun uyarınca aylık prim ve hizmet belgelerinin yasal süresi içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumuna vermeleri, sigortalıların tamamına ait sigorta primlerinin sigortalı primlerinin sigortalı hissesine isabet eden tutarı ile Hazinece karşılanmayan işveren hissesine ait tutarı yasal süresinde ödemeleri, Sosyal Güvenlik Kurumuna prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borcu bulunmaması şarttır” hükmü bulunduğunu, anılan düzenleme işbu davanın yasal dayanağını teşkil etmekte olduğunu, 5763 sayılı Kanunla getirilen 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun yukarıda belirtilen 81/1-ı bendindeki düzenlemenin, işverenlerin ödemekle yükümlü oldukları prim oranlarında hiçbir değişiklik yapmadığını, primlerini düzenli ödeyen işverenlere teşvik olarak getirildiğini, nitekim primlerin yasal oran üzerinden tam ve eksiksiz olarak ödenmiş olmasının bu maddeden yararlanmanın bir koşulu olduğunu, diğer bir deyişle, bu maddeden yararlanabilmek için işverenin aylık prim ve hizmet belgesini yasal süresi içinde Kuruma vermesi ve sigorta primlerinin tamamını ve bu arada hazinece karşılanmayan işveren hissesine ait tutarının da süresinde yatırmış olması şartı olduğunu, iş bu davada davacı şirketin yasanın sağladığı tüm şartları yerine getirdiğinden SGK tarafından %5 lik prim indiriminden faydalanıldığı, %5 teşvik indiriminin yasayla işverene tanınan bir hak olduğu ve ihale makamının ister kamu isterse özel kesim işvereni olsun bunların hak edişten kesemeyeceği hususunda kanaat oluştuğu, Davacı … Ltd. Şti.’ nin uhdesinde faydalanması gereken %5 lik SGK teşvik primi karşılığı olan toplam 19.534,09 TL nin davacı tarafa verilmesi gerekeceği görüşü bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunun değerlendirilmesinde, dosya kapsamına ve karar vermeye elverişli olduğu değerlendirilmiştir.
İddia, savunma, dosya kapsamında toplanan delillere ve alınan bilirkişi raporuna göre yapılan değerlendirmede;
Dava konusu bedelin miktarı olan 19.534,09 TL konusunda taraflar arasında bir ihtilaf söz konusu değildir. İhtilaf bu bedelin davacının hak edişinden kesilip kesilemeyeceği, davacıya iadesine ilişkin şartların oluşup oluşmadığı, davalının husumet ve hak düşürücü süre itirazının yerinde olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Davalı taraf, bütün kamu ihalelerinin Kamu İhale Kurumunun gözetim ve denetimi altında yapılması nedeniyle müvekkili idareye husumet yöneltilemeyeceğini ileri sürmüş ise de; denetim kurumunun sözleşmenin tarafı olmadığı, kamu ihalesinin Kurumun denetime tabi olmasının husumeti değiştirmeyeceği değerlendirilmiş ve bu savunmaya itibar edilmemiştir.
Davalı taraf, hak düşürücü süre yönünden davanın reddini talep etmiş ise de; davalı tarafça, hak düşürücü süreye ilişkin yasal dayanak ortaya konmamış, mahkememizce de dava konusu istemin hak düşürücü süreye bağlı olduğuna ilişkin yasal bir dayanak tespit edilememiştir. Bu sebeple bu savunmanın da yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
15.05.2008 tarih ve 5763 sayılı Kanunun 24. Maddesi ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 81/1-ı bendine ilave edilen ve 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren düzenleme ile özel sektör işverenlerinin malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinden, işveren hissesinin beş puanlık kısmına isabet eden tutarın hazinece karşılanması öngörüldüğü, anılan düzenlemeye göre, “Bu kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıları çalıştıran özel sektör işverenlerinin, bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendine göre malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinden, işveren hissesinin beş puanlık kısmına isabet eden tutar Hazinece karşılanır. İşveren hissesine ait primlerin Hazinece karşılanabilmesi için, işverenlerin çalıştırdıkları sigortalılara ilgili olarak bu Kanun uyarınca aylık prim ve hizmet belgelerinin yasal süresi içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumuna vermeleri, sigortalıların tamamına ait sigorta primlerinin sigortalı primlerinin sigortalı hissesine isabet eden tutarı ile Hazinece karşılanmayan işveren hissesine ait tutarı yasal süresinde ödemeleri, Sosyal Güvenlik Kurumuna prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borcu bulunmaması şarttır” hükmü bulunduğu, anılan düzenlemenin işbu davanın yasal dayanağını teşkil etmekte olduğu, 5763 sayılı Kanunla getirilen 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun yukarıda belirtilen 81/1-ı bendindeki düzenlemenin, işverenlerin ödemekle yükümlü oldukları prim oranlarında hiçbir değişiklik yapmadığı, primlerini düzenli ödeyen işverenlere teşvik olarak getirildiği, nitekim primlerin yasal oran üzerinden tam ve eksiksiz olarak ödenmiş olmasının bu maddeden yararlanmanın bir koşulu olduğu, diğer bir deyişle, bu maddeden yararlanabilmek için işverenin aylık prim ve hizmet belgesini yasal süresi içinde Kuruma vermesi ve sigorta primlerinin tamamını ve bu arada hazinece karşılanmayan işveren hissesine ait tutarının da süresinde yatırmış olması şartı olduğu, dosya kapsamında toplanan delillerden ve alınan bilirkişi raporundan, davacının %5 lik teşvik primi indiriminden faydalanması için yasal şartların oluştuğu, davacının SGK tarafından tanınan %5 lik prim indiriminden faydalandığı, %5 teşvik indiriminin yasayla işverene yani somut olayda dosyamız davacısına tanınan bir hak olduğu ve ihale makamının ister kamu isterse özel kesim işvereni olsun bunları hak edişten kesemeyeceği, prim indirimine ilişkin uygulamanın 01.03.2011 tarihinde yürürlükten kalktığı, dava konusu olan prim indirimlerine ilişkin dönemin bu tarihten öncesindeki 2011/Ocak, 2011/ Şubat dönemlerine ilişkin olduğu anlaşılmakla; dava konusu %5 lik SGK teşvik primi karşılığı olan toplam 19.534,09 TL nin, davalı tarafından davacının hak edişinden haksız olarak kesildiği ve bu kapsamda, davacının bu bedelin iadesine ilişkin açmış olduğu davasında haklı olduğu kanaatine ulaşılmıştır.
Davacı taraf, bu bedele, kesintilerin yapıldığı tarihten itibaren ticari avans faizi talep etmiş ise de; Dosyaya sunulan belge ve delillerden temerrütün dava tarihi olan 07.05.2013 tarihinde oluştuğu değerlendirilmiş, taraflar arasındaki işin ticari nitelikte bir iş olması nedeniyle temerrüt tarihinden itibaren avans faizi talep edilebileceği değerlendirilmiştir.
Bu nedenlerle, davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KABULÜ İLE; 19.534,09 TL’nin 07.05.2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
2-Alınması gereken 1.334,37 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 333,60 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.000,77 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, davacı tarafından peşinen karşılanan 333,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Davacı tarafından yapılan 24,30 TL başvurma harcı parası, 187,70 TL müzekkere ve davetiye posta masrafı, 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam; 1.012,00 TL’ yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-HMK 120 maddesi gereğince taraflaeca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde re’ sen yatıran yana iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda HMK’nun 341/1 vd.maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.27/04/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza