Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/351 E. 2019/862 K. 15.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/351 Esas
KARAR NO : 2019/862

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 31/05/2019
KARAR TARİHİ : 15/11/2019

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine mahkememize açılan; “Menfi Tespit” davasının yapılan yargılaması sonunda;
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin … İlçesinde maliki olduğu taşınmazı dava dışı şahsa kiraladığını, 15/05/2019 tarihinde müvekkilinin taşınmaz civarındayken İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla taşınmazın haczi için işlem yapıldığını, müvekkilinin ve o sırada hazır bulunan kiracısının, dosya borlusu olan … adındaki şahsı tanımadıklarını beyan ettiklerini, bahsi geçen dosya borçlusunun müvekkili ile hiçbir bağının ve tanışmışlığının olmadığını, müvekkiline cebri icra tehdidi altında psikolojik baskı ile 30/06/2019 vade tarihli 25.000,00 TL bedelli senet imzalatıldığını, müvekkilinin kendi taşınmazını korumaya çalıştığını ve iradesinin fesada uğratıldığını, hiç tanımadığı birisinin borcuna kefil olduğunu belirterek; davacının 15/05/2019 tarihli protokol ile 30/06/2016 vade tarihli, 25.000,00 TL bedelli senet yönünden borçlu olmadığının tespiti ile imzalatılan protokol ve senedin iptaline, yargılama masraflarının ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.

S A V U N M A /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Protokolün hiçbir baskı altında kalmadan ve serbest irade ile imza altına alındığını, 15/05/2019 tarihli haciz tutanağına bakıldığında haciz dahi talep edilmediğinin görüleceğini, icra dosyasında borçlu sıfatı bulunmayan davacının mal varlığının haczinin mümkün olmadığını, haciz işleminin icra müdürlüğünü temsil eden icra memuru eliyle yapıldığını bu haliyle alacaklı vekilince kendisine taşınmazının haczedileceği ve satışacağına ilişkin beyanların gerçek dışı olduğunu savunmuş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

G E R E K Ç E /
Dava; İİY’ nin 72 maddesi uyarınca açılmış; “Menfi Tespit” davası niteliğindedir.
19.12.2018 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak, yürürlüğüne giren 7155 Sayılı Kanunun 20. maddesi ile 6102 Sayılı TTK. ‘nın ( 5. ) maddesine eklenen 5/A maddesi gereğince ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak düzenlenmiş olması ve 7155 Sayılı Kanunun ( 23. ) maddesi ile 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A ( 2 ) maddesi ile “Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmakszın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir” hükmü getirilmiştir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/(2). maddesine göre, ”Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır” hükmü yer almaktadır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 115. maddesi gereğince; Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
Ancak sadece konusu “bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin davalar” yasa kapsamında görüldüğünden menfi tespit davasının bu kapsama dahil olup olmadığına da açıklık getirilmesi gerekir; İİK 72. Maddesine göre ” borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını tespit için menfi tespit davası açabilir” tedbir alınmadığı için borç ödenmişse istirdat davası olarak devam olunur. Menfi tespit davası karşı tarafın potansiyel alacak iddiası ile bir takip başlatma veya dava açma tehdidini etkisiz kılmaya veya dava açılmışsa borcun ödenmesini önlemeye yönelik olduğundan ara buluculuk şartı öngören yasa anlamında davanın konusunun bir para alacağı olduğu açıktır. Bu alacağın hangi tarafa ait olduğunun önemi yoktur. Yasanın konusu bir miktar para olan borç ilişkisininin taraflarından birini ara buluculuğa tabi kılarken diğer tarafı buna dahil etmemiş olması yasanın amacına ve menfaatler dengesine aykırı olurdu. Çünkü alacak davası da, menfi tespit davası da maddi hukuk bakımından taraflarından birinin yükümlülüğünün para borcu olduğu bir tek hukuki ilişki olmasına rağmen usul hukuku bakımından aynı borç için alacaklıya alacak davası açma, borçluya ise söz konusu borcu ödemeden kurtulmasına imkan veren menfi tespit davası açma, ayrıca bütün bunların dışında da açılacak alacak davasında savunma içinde borçluya savunma kapsamında alacağın bulunmadığını kanıtlama hakkı tanınmıştır. Bu nedenler ile menfi tespit davasının da zorunlu arabuluculuğa tabi davalardan olduğu kabul edilmiştir.
Davacı yanca arabuluculuğa başvurmaksızın dava yoluna gidildiği anlaşılmış olup, davacı vekilinin de 15/11/2019 tarihli duruşmadaki beyanı da dikkate alınarak, açıklanan sebeplerden ötürü menfi tespit istemi bakımından zorunlu arabuluculuk sözkonusu olmakla davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-7155 sayılı Kanunun 20. Maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa eklenen 5/A maddesi ve 7155 sayılı Kanunun 23. Maddesi ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A-2 maddesi uyarınca davacı vekiline arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanak aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış suretini ibraz bakımından 1 haftalık kesin süre verildiği ihtarını içerir davetiye tebliğine rağmen yasal sürede ibraz edilmediğinin anlaşılması sebebiyle davanın TTK’nun 5/A., 6325 sayılı Kanunun 18/A-2., HMK’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE
2-Alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcının, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 426,94 TL’ den mahsubu ile fazla yatırılan 382,54 TL’ nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacı tarafa İADESİNE
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 7/2. Maddesi uyarınca takdir olunan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; taraflar vekilleri yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …

Hakim …