Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/340 E. 2020/378 K. 14.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2019/340
KARAR NO:2020/378

DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:29/05/2019
KARAR TARİHİ:14/09/2020

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; takibe konu faturalar davacı ile davalıya yapmış olduğu hizmet karşılığında 18.02.2019 tarih , 43.022,80 TL bedelli ve 06.03.2019 tarih ve 1.357,00 TL bedelli faturalar olduğunu, davalının ise kendisine tebliğ edilen faturalara itiraz etmediğini ,borçlunun itiraz dilekçesinde borcun tamamına faize ve ferilerine itiraz ettiğini, bu itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalının 08.01.2019 tarihinde davacıya 20.000.-TL borcuna istinaden ödeme yaptığını, yapılan ödemenin fatura bedelinden düşülerek icra takibi başlatıldığını, işbu faturanın müvekkilinin ticari defterlerine işlendiğini ve davalının da ticari defterlerine işlendiğini, ticari defterler incelendiğinde borcun varlığının görüleceğini, davalının haksız ve yersiz olarak yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, davalının %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı yan tarafından açılan davaya karşılık herhangi bir cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dosyada delil olarak; dava dilekçesive ekleri, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası, BA ve BS formları, faturalar, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
Dava, faturaya dayalı cari hesap ilişkisinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili için yapılan ilamsız icra takibine vaki kısmi itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine
Dava, faturaya dayalı cari hesap ilişkisinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili için yapılan ilamsız icra takibine vaki kısmi itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Bu bağlamda, dava konusu somut olaya ilişkin olarak, taraflarca sunulan deliller ile başka yerden getirtilmesi gereken tüm deliller toplanmış ve dosyamız içerisine celp edilmiş, gelen yazı cevapları dosyamız içerisine katılmıştır.
Ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmıştır.
Dosyamız mündericatında aslı yer alan, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı/alacaklının, davalı/borçlu hakkında, 24.379,80-TL asıl alacak ve 743,84 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 25.123,84 alacağın tahsili için ilamsız icra takibi yaptığı ve davalı/borçlunun süresi içerisinde borcun tamamına ve icra müdürlüğü’nün yetkisine itiraz ederek takibi durdurduğu görülmüştür.
Mahkememizce, davacı yan kayıtlarının mahkememiz nezdinde incelenmesi amacıyla 09/12/2019 tarihli ara karar kurulmuş ve ara karar doğrultusunda, davalı yanca herhangi bir ticari defter veya belge ibraz edilmemiş, davacı yan ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
Davacı yan kayıtları üzerinde, mahkememizce alınan ve Muhasip bilirkişi … tarafından sunulan 24/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle de; “… davacı ticari defterlerinin usulüne uygun düzenlenmiş olduğu, davalı tarafın incelemeye gelmediği, huzurdaki davada takdir ve karar tamamen sayın mahkemeye ait olmak üzere 1.357,00 TL faturanın kabul edilip edilmemesine bağlık olarak 2 farklı sonuca ulaşıldığı, buna göre ; davacı tarafça düzenlenen ve BA ve BS formlarında olmayan 1.357,00 TL davacı tarafça tesliminin ispat edilmesi ve sayın mahkeme tarafından kabul edilmesi halinde davacı tarafından davalıdan 24.379,80 TL asıl alacaklı olduğu, öte yandan davacı tarafça düzenlenen ve BA ve BS formlarında olmayan 1.357,00 TL davacı tarafça tesliminin ispat edilememesi ve sayın mahkeme tarafından kabul edilmemesi halinde ise, davacı tarafından davalıdan 23.022,80 TL asıl alacaklı olduğu, davacının takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi talep edebileceği” şeklinde tespitler yapılmıştır.
Dava, faturaya dayalı cari hesap ilişkisinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili için yapılan ilamsız icra takibine vaki kısmi itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Dosyamız mündericatında aslı yer alan, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davalı/borçlu tarafından yasal süresi içerisinde, yapılan ilamsız icra takibinde tüm borca, fer’ilerine ve icra müdürlüğü’nün yetkisine itiraz edildiği, yetkili İcra müdürlüğü’nün müvekkilinin adresinin bulunduğu … İcra Müdürlüğü olduğunun bildirildiği, davacı/alacaklı tarafça açılan itirazın iptali davasında, davalı/borçlunun borca ve yetkiye olan itirazının iptaline ve takibin devamına karar verilmesinin talep edildiği ve mahkememizce yetki hususuna ilişkin herhangi bir karar verilmediği ve yargılamaya devam olunduğu anlaşıldı.
Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre, itirazın iptali davasını gören mahkemenin, icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı öncelikle incelemesi gerekir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, bu sonuca etkili değildir. Eş söyleyişle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır (HGK’nın 28.03.2001 Tarih ve 2001/19-267 Esas-2001/311 Karar, 20.03.2002 Tarih ve 2002/13-241 Esas-2002/208 Karar sayılı kararları).
Kaldı ki, itirazın iptali davasını görme yetkisi, takibin yapıldığı yer mahkemesine aittir. O nedenle de mahkemenin, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemesi doğaldır. Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda, mahkeme, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır (Üstündağ, S.: İcra Hukukunun Esasları, İstanbul 1995, 6. Bası, shf. 101-102), (Y.H.G.K, 27.11.2013 Tarih ve 2013/13-372 Esas-2013/1606 Karar sayılı kararı).
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 50/1. maddesine göre, para ve teminat borçlarına ilişkin icra takiplerinde yetkili icra dairesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla uygulanmak suretiyle belirlenir.
6100 sayılı HMK’nın 6. md.’sine göre; genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.
Aynı yasanın “Sözleşmelerden doğan davalarda yetki” başlıklı 10. maddesinde ise, sözleşmeden doğan davaların, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği hüküm altına alınmıştır.
6098 sayılı TBK’nın “İfa yeri” madde başlıklı 89. Maddesinde, borcun ifa yeri düzenlenmiş olup, ilgili madde;
“Borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa, aşağıdaki hükümler uygulanır;
1. Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde,
2. Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde,
3. Bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde, ifa edilir.” hükmünü içermektedir.
Dosyamız mündericatında bir sureti yer alan ve davacı şirkete ait olan İstanbul Ticaret Odası ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları incelendiğinde, davacı şirketin faaliyet merkezinin, takip yapılan icra müdürlüğü ve mahkememiz yargı sınırları dışındaki İstanbul/Altunizade-Üsküdar adresi olduğu anlaşılmaktadır.
Davaya konu somut olayda, mahkememizce alınan bilirkişi raporu sonucu, taraflar arasında mal alış satışına ilişkin bir ticari ilişkinin, dolayısıyla da şifahi olarak kurulmuş bir satış sözleşmesinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Ancak taraflar arasında, takip yapılan icra müdürlüğünü yetkili kılan yazılı yetki sözleşmesi olmayıp, davacı/alacaklı, ödenmeyen fatura bedellerininden kaynaklanan cari hesap alacağının davalıdan tahsilini talep etmektedir. Bu haliyle de, taraflar arasındaki uyuşmazlıkta, HMK’nın 6. maddesinde düzenlenen genel yetki kuralı ile aynı yasanın “Sözleşmelerden doğan davalarda yetki” başlıklı 10. Maddesi ve bu maddenin atfıyla 6098 sayılı TBK’nın 89. Maddesi hükümleri uygulanabilecektir.
İtirazın iptali davasının görülebilmesi için icra takibinin yetkili icra müdürlüğünde usulüne uygun olarak başlatılıp, davalı borçlu tarafından süresinde itiraz edilerek takibin durdurulmuş olması ve davanın da bir yıllık süre içerisinde açılması gereklidir. Bu koşullar, itirazın iptali davasının zorunlu dava şartlarına ilişkin koşullarıdır.
Sonuç olarak, yapılan yargılama, toplanan deliller, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası ve tüm dosya kapsamına göre yapılan değerlendirmede;
Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, faturaya dayalı cari hesap ilişkisinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili için yapılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkin olduğu, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davalı/borçlu tarafından yasal süresi içerisinde, yapılan ilamsız icra takibindeki asıl alacağa, fer’ilere ve icra müdürlüğü’nün yetkisine itiraz edildiği, yetkili İcra müdürlüğü’nün müvekkilinin adresinin bulunduğu … İcra Müdürlüğü olduğunun bildirildiği, davacı/alacaklı tarafça da, davalı-borçlunun asıl alacağa, fer’ilere ve yetki itirazına ilişkin istemlerinin reddine karar verilmesinin talep edildiği, dosyamız mündericatında bir sureti yer alan ve davacı şirkete ait olan … Ticaret Odası ile … Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları incelendiğinde de, davacı şirketin faaliyet merkezinin, takip yapılan icra müdürlüğü ve mahkememiz yargı sınırları dışındaki İstanbul/Altunizade-Üsküdar adresi olduğu, davaya konu somut olayda, mahkememizce alınan bilirkişi raporu sonucu, taraflar arasında mal alış satışına ilişkin bir ticari ilişkinin, dolayısıyla da şifahi olarak kurulmuş bir satış sözleşmesinin bulunduğu, ancak taraflar arasında, takip yapılan icra müdürlüğünü yetkili kılan yazılı yetki sözleşmesi bulunmadığı, davacı/alacaklının ödenmeyen fatura bedelinin davalıdan tahsilini talep ettiği, bu haliyle de, taraflar arasındaki uyuşmazlıkta, HMK’nın 6. maddesinde düzenlenen genel yetki kuralı ile aynı yasanın “Sözleşmelerden doğan davalarda yetki” başlıklı 10. Maddesi ve bu maddenin atfıyla 6098 sayılı TBK’nın 89. Maddesi hükümleri uygulanabileceği, ancak somut olayda icra takibi başlatılan …. İcra Müdürlüğü’nün yetki çevresi değerlendirildiğinde, HMK 10 atfıyla, TBK 89. madde hükmünün somut olayda uygulanma imkanının bulunmadığı, davacının icra takibini yetkili… veya … İcra Müdürlüklerinde başlatması gerekirken, yetkisiz İstanbul İcra Müdürlüğünde yaptığı, İtirazın iptali davasının görülebilmesi için icra takibinin yetkili icra müdürlüğünde usulüne uygun olarak başlatılmasının, itirazın iptali davasının zorunlu dava şartlarından olduğu anlaşıldığından, davacı tarafından açılan davanın, yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadığından, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadığından davanın dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40 TL ret karar ve ilam harcından peşin alınan 303,43 TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 249,03 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınıp, davalıya VERİLMESİNE,
5-HMK 120. maddesi gereğince; davacı tarafından yatırılan gider avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
6-Aslı dosyamız arasında yer alan, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı karar kesinleştiğinde İADESİNE,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.14/09/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır