Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/320 E. 2019/612 K. 16.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/320 Esas
KARAR NO: 2019/612

DAVA : Ticari Şirket (Olağanüstü Genel Kurul İstemli)
DAVA TARİHİ: 22/05/2019
KARAR TARİHİ: 16/09/2019

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Olağanüstü Genel Kurul İstemli davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davanın kabulü ile TTK m.412 gereği pay sahiplerinin çağrı veya gündeme madde konulmasına ilişkin istemleri yönetim kurul utarafından reddedildiği veya isteme yedi iş günü içinde olumlu cevap verilmediği takdirde aynı pay sahiplerinin başvurusu üzerine genel kurulun toplantıya çağrılmasına şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret Mahkemesi karar verebilir. Mahkemeye toplantıya gerek görürse gündemi düzenlemek ve Kanun hükümleri mahkeme toplantıya gerek görürse, gündemi düzenlemek ve kanun hükümleri uyarınca çağrıyı yapmak üzere bir kayyım atar. Kararında kayyımın görevlerini ve toplantı için dosya üzerinde inceleme yaparak karar verir kararı kesindir gereği genel kurulun oluşturulmasını ve gündem maddelerinin görüşülmesi ile davalı şirketin tüm faaliyetleri hakkında bilgi almak için bu davayı açmanın zaruri hale geldiğini, bu nedenlerle davalı şirketin yönetim kurulunun oluşturulup şirketin olağanüstü genel kurul toplantısına çağrılmasını, davalı şirket genel kurulunun toplantıya çağrılmasını ve gündem maddelerine göre gündemin hazırlanması için kayyım atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

S A V U N M A /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle,Davacı …A.Ş’nin davalı şirketin pay sahibi olmadığından davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine, bir anlığına davacının pay sahibi olduğu kabul edilse dahi, gerektirici sebeplerin varlığının ispat edilemediğinden davanın esastan reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

G E R E K Ç E /
Talep, davalı anonim şirket şirket genel kurulunun toplantıya çağrılmasına ilişkin bulunmaktadır. Şirketin ticaret sicil dosya örneği getirtilmiş, şirket merkezine nazaran ve kesin yetki kuralı dikkate alınarak, mahkememiz yargı çevresi içerisinde olduğu görülmüştür. Diğer yandan ve öncelikle dava şartları bakımından yapılan incelemede; medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olan bütün gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine sahiptirler. Mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa davanın esası hakkında bir karar verilemez; dava, sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir.
Görüldüğü üzere, taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için defi değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir itiraz niteliğindedir. Uygulamada sıfat yerine genel olarak “husumet”, davacı bakımından “aktif husumet ehliyeti”, davalı bakımından “pasif husumet ehliyeti” tabirleri kullanılmaktadır. Husumet dava şartı olup, kamu düzenine ilişkin bulunduğundan, yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gereken bir husustur. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/20777, Karar No: 2018/8830 sayılı ilamı).
Bu kapsamda davalı şirket ana sözleşmesi incelendiğinde, ana sözleşmenin 6. maddesinde şirket sermayesine dair düzenleme yapılmış ancak gerek ana sözleşme ve gerekse sermaye arttırımına ilişkin ana sözleşme değişikliğinde, hisselerin niteliğine dair bir açıklamaya ve düzenlemeye yer verilmemiştir. Şirket 2006 yılında kurulmuş olup, eTTK hükümleri nazara alındığında bu durumda eTTK 409/2.maddesi uyarınca esas sözleşmede bu konuda bir açıklık bulunmadığından payların nama yazılı olduğunun kabulü gerekir. Payın serbestçe devrine ilişkin hak nisbi müktesep hak niteliğindedir. Ancak yukarda belirtildiği üzere, bu halde nama yazılı paylarda; anonim şirkete karşı pay sahipliği, ancak devrin pay defterine kaydı ile kazanılabilir (eTTK 417/4.m.). Davalı yanın savunması da bu yöne ilişkin bulunmaktadır ve ayrıca devrin şirket pay defterine işlenmediği tarafların da kabulündedir. Açıklanan bu durum karşısında ve “bedeli tamamen ödenmemiş nama yazılı payların ancak anonim şirketin onayı ile devredilebileceğine” ilişkin TTK’nun 491.maddesinde yer alan kanuni bağlam da dikkate alındığında, öncelikle davacı yanın, pay devrinin şirket pay defterine işlenmesi bakımından yasal yollara müracaat etmesi ve bunun sonucuna göre de, davamıza konu talepte bulunabilmesi mümkün olup, bu aşamada davacı yanın aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı anlaşılmakla, davanın yukarda açıklanan bu gerekçelerle ve aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-)Harç peşin alındığından yeniden alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-)Yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-)Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
5-)HMK 120 madde gereğince yatırılan gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,TTK 410-412.maddeleri uyarınca kesin olarak ve oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan … Üye … Üye … Katip …