Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/300 E. 2020/624 K. 23.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/141 Esas
KARAR NO:2020/554

DAVA:Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ:24/02/2020
KARAR TARİHİ:15/10/2020

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Şirketin İhyası davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin yetkilisi olduğu …Ltd Şti’ nin ticaret sicilindeki kaydının TTK’ nın geçici 7. Maddesi uyarınca terkin edildiğini, iş alanının öğrenci ve personel taşımacılığı yapmak, yurt içinde ve yurt dışında turistik amaçlı geziler ve turlar düzenlemek, yerli ve yabancı turistlerin yurt içinden ve yurt dışında konaklama, seyahat, taşıma ve rehberlik hizmetlerini yürütmek ve ana sözleşmede yazılı sair işler olan şirketin görevinin ifasını … plakalı şirket üzerine kayıtlı araçla gerçekleştirdiğini, 2015 yılı Mayıs ayında Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamada … Büyükşehir Belediyesine bağlı servis araçlarına plaka tahdidi getirildiği belirtildiğini, şirketin her ne kadar re’ sen kaydının silinmiş olsa da halen bir takım borçlarının bulunduğunu bunları sonlandırabilmek adına faaliyet belgesi alarak ve akabinde plaka tahdidinden faydalanarak iş alanındaki hizmetine devam etmesi zaruri olduğunu, bu sebeple müvekkilinin yetkilisi olduğu, …Ltd Şti’ nin ticaret sicilden kaydının silindiği tarih olan 24/02/2015 tarihinde ihyasına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
S A V U N M A /
Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili kuruma … ticaret sicil numarası ile kayıtlı bulunan …’nin dosyasında yapılan incelemede, şirketin “6102 sayılı Kanunun Geçici 7’nci maddesi”, “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5’inci maddesi”, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 20/1 maddesi ve Anonim ve Limited Şirketlerin Sermayelerini Yeni Asgari Tutarlara Yükseltmelerine ve kuruluşu ve Esas Sözleşme Değişikliği İzne Tabi Anonim Şirketlerin Belirlenmesine İlişkin Tebliğ’in 7. maddesi kapsamında; “Adresinin tespit edilemediği” hususunun belirlenmesinin ardından, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7’nci maddesi ile “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ”in 5’inci maddesi gereğince resen terkin kapsamına alındığı, tebligat ve ilan prosedürlerinin yerine getirilmesinin ardından 18.02.2015 tarihinde sicil kaydının resen terkin edildiğini, müvekkilinin yasal hasım konumunda olduğunu bu kapsamda kabul anlamına gelmemekle birlikte davanın kabul edilmesi halinde aleyhine yargılama giderine hükmedilmemesini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Davada uyuşmazlığın ticaret sicilden 6102 sayılı TTK Geçici 7.madde kapsamında resen terkin olunan şirketin ihyasının gerekip gerekmediği noktasında toplandığı görülmüştür.
İhyası talep olunan şirket … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı bulunmaktadır. Ticaret Sicilden celp edilen sicil dosyası ve cevabi yazı kapsamında; şirketin 6102 sayılı TTK Geçici 7. Maddesi ve 30.12.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Tebliğ hükümleri uyarınca 18/02/2015 tarihinde sicil kaydının belirtilen nedenle re’sen terkin edildiği anlaşılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7’nci maddesinin 15. Fıkrasında, Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanların haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebileceği düzenlenmiştir. Bu süre hak düşürücü bir süredir.
Somut olayda, davacı şirketin sicil kaydının ticaret sicilinden 6102 sayılı TTK Geçici 7. Maddesi ve 30.12.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Tebliğ hükümleri uyarınca 18/02/2015 tarihinde re’sen terkin edildiği, eldeki davanın ise beş yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra 24/02/2020 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Bu nedenle, davanın hak düşürücü süre yönünden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hak düşürücü süre yönünden davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ÖDENMESİNE,
4-HMK 120 maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,Dair, karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 15/10/2020

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …