Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/27 E. 2019/505 K. 20.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/27 Esas
KARAR NO : 2019/505

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 24/04/2015
KARAR TARİHİ: 20/06/2019

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İstirdat davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili tarafından mahkememize sunmuş olduğu 24/04/2015 havale tarihli dava dilekçesini özetle; davacı şirket… ili Elektrik dağıtım şirketi olan davalı …AŞ tarafındna sağlanan elektrik dağıtım hizmetinden yararlandığı, … adresinde bulunan …Otel isimli turistik işletmeye 520 numaralı aboneden … adresinde bulunan …isimli işletmeye 2430 numaralı aboneden ve …. adresinde bulunan … isimli turistik işletmeye ise 550 numaralı aboneden elektrik enerjisi aldığı, abonmanlık sözleşmelerinin özel hukuk hükümlerine tabi olduğu ve ahde vefa ilkesi gereğince akitle bağlı olan tarafların diğer taraf aleyhine tek yanlı bir değişiklik yapılamayacaklarını, ancak davalılar düzenledikleri elektrik faturalarına kullanım bedeli dışında başkaları tarafından kaçak olarak kullanılan elektrik bedelli ile kayba uğrayan elektrik bedellerini kayıp kaçak bedeli adı altında yansıtarak tahsili yoluna gidildiği, kayıp kaçak bedeli dışında yine yasal dayanağı olmayan dağıtım, iletim, sayaç okuma, perakende satış hizmeti bedelleri ve trt payı adı altında bir kısım ücretler de faturalara yansıtılmak suretiyle davacı şirketten tahsil olunduğu, üstelik bu bedellere bir de kdv tahakkuk ettirildiği, bu nedenlerden dolayı öncelikle davacının bundan böyle ödeyeceği elektrik tüketim faturalarına dava konusu edilen kayıp kaçak, dağıtım, iletim, sayaç okuma, perakende satış hizmeti bedelleri yansıtılmaması hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davanın kabulüyle dava konusu edilen kayıp kaçak, dağıtım, iletim, sayaç okuma, perakende satış hizmeti bedelleri ile ile fazladan ödenmiş olan kdv ve TRT payı bedellerine karşılık HMK md 107 uyarınca şimdilik 50.000,00 TL nin davalı dağıtım şirketi …AŞ ile tedarikçi şirket vasfındaki diğer davalılardan fatura ödeme tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı tarafça sunulan cevap dilekçesinde özetle; İmzalanan sözleşme hükmü gereğince yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunu beyanla, yetkisizlik kararı verilmesini talep etmiş, ayrıca idari yargı yoluna başvurulması gerektiğini, tahsil olunan bedellerin müvekkili şirket uhdesinde kalmadığını, bu nedenle husumetin de bedellerin aktarıldığı şirket ve kurumlara yöneltilmesi gerektiğini, ayrıca fatura içeriklerine de süresi içerisinde itiraz edilmediğini, yapılan tahsilatların mevzuata uygun olduğunu, diğer yandan ilgili komisyonda bulunan ya tasarısı çalışmasının da bekletici mesele yapılması gerektiğini beyanla öncelikle yetki itirazları yönünde karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak bedelinin istirdatı istemine ilişkindir.
Alanya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) 14/02/2018 tarihli 2017/294 Esas, 2018/38 Karar sayılı ilamı ile (Alanya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ilk kararı Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2016/17618 Esas, 2017/10366 Karar sayılı ilamı ile; davalılardan … A.Ş. yönünden, davalı yanın yetki itirazının kabulü gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak) davalı … A..Ş nin yetki itirazının kabulü ile mahkemenin yetkisizliğine, dosyanın karar kesinleştiğinde İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş olup, dosya Mahkememizin yukarıdaki esasını almıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin kararları ile Anayasanın Vergi Ödevi başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir. Ancak yargılama sırasında 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren geçmişe de etkili 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Davacı taraf belirtilen isimler altıda yapılan tahsilatların hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
Her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere ilişkin koşullara göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması ve tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması gibi hallerde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır. Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan (ve halen derdest olan) davalar, (açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte) konusuz kalmıştır. Buna göre dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yeni yasa nedeni ile konusuz kalan dava hakkında, karar verilmesine yer olmadığı yönünde hüküm kurulması gerekmiştir.
Yine bu noktada bir diğer uyuşmazlık konusu ise, davalının, davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği, bu bağlamda davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331.maddesinin 1.fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama gideri ile mahkum etmesi gerekmektedir. Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur. Bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükletilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olmasıdır. İşte bu nedenledir ki, dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı değildir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 günlü ve 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında da aynı ilkeye yer verilmiştir.). Somut olayda, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur. (Aynı yönde; Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 14.06.2017 gün ve 2016/20808 Esas, 2017/10060 Karar sayılı ve yine aynı Daire’nin 07.06.2017 gün ve 2016/20106 Esas, 2017/9319 Karar sayılı ilamları). Bu durumda; dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Dava konusuz kaldığından esas hakkında hüküm tesisine yer olmadığına,
2-Alınması gereken 44,40-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacının yaptığı posta tebligat masrafları 56,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 2.725,00 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Tarafların HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider ve delil avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan

Üye

Üye

Katip